Hilâl KAPLAN
Geçtiğimiz yıl, 'Annem Ermeni benim' başlığı altında bu köşede yayınlanan ve sınıfındaki öğrencisinin yaşadığı zor durumu anlatan başörtülü öğretmenin mektubunu hatırlayanlarınız vardır. İşte o öğretmen, geçtiğimiz hafta okuluna ilk defa başörtüsüyle girdi. Aşağıda, ülkemizde benzer sıkıntıları çeken milyonlarca kadından birisi olan Esma'nın üniversite yıllarından bugüne yaşadıklarından kısa bir kesit okuyacaksınız. Tarih 1998, yer İstanbul Üniversitesi, aktörler çok tanıdık. Okuyalım; geçmişi unutmadan geleceğe umutla bakmak için...
'O sene üniversitelere başörtüsüyle girmek yasaklandığı için tüm kayıtlar tek elden olsun diye Eczacılık Fakültesi kantininde yapılıyordu. Görevliler bana okul girişinde başımı açacağımı ve kesinlikle sorun çıkarmayacağımı beyan eden bir dilekçe yazdırıp imzalattılar. İkinci aşama ikna odasıydı. Israrla buna gerek olmadığını zaten başımı açmayı kabul etmesem kayıt olmaya gelmeyeceğimi söylememe rağmen perdelerle bölünmüş odaya girmek zorunda kaldım. Kabinden çıktığımda içeride; birkaç öğrenci, memurlar ve inzibat görevini üstlenmiş çoğu doçent veya profesör olan öğretim görevlileri kalmıştı. İşlemlerin geri kalanlarını tamamlayarak son aşama olan kimlik kartımı almak üzere masaya yanaştım. Yaşatılan her engelde içimden bir ses 'Çek git evine! Aç mısın açıkta mısın? Sana mı kaldı ülkene faydalı olmak?!' derken daha derinlerden bir ses 'Hayır! Onların amaçları da bu, az kaldı dayan' diyordu.
Masadaki görevlinin uzattığı kimliği almak üzereyken bir el benden önce davrandı ve kimliğimi aldı. Şaşkınlıkla döndüğümde kimliği alanın az önce kuytu bir yerde Yekta Bey diye hitap ettiği kişiye 'Evet tabii her şey yolunda...' gibi cevaplar veren yakasında profesör yazan beyaz önlüklü bir bayan olduğunu gördüm. Kendisini çok daha sonraları televizyonda görünce tanıdım ve Meclis'e girmekle ödüllendirildiği bu çabalarının boşuna olmadığını o zaman anladım. 'Kimliğimi alabilir miyim?' dediğimde bana: 'Önce başınızı açınız' dedi.
Şaşkınlıkla sadece kayıt olmaya geldiğimi, derslere gelirken zaten açacağımı söyledim. 'Başınızı açarak okula gireceğinizi burada ispatlamanız gerekiyor' dedi.
İtirazlarıma aldırmayarak 'O halde kimliğinizi alamazsınız' diyerek cebine koydu ve kapıya yöneldi. O anki duygularımı ne anlatabilirim ne de kimse anlayabilir. Yüreğim adeta sırça bir kutuydu ve paramparça olmuştu. Ayaklarımın bağı çözülmüş ve kanım çekilmişti. Olduğum yerde kalakaldım. Mesele başörtüsü falan değildi. Mesele kimin güçlü olduğunu kimin ezen kimin ezilen olduğunu kişileri rencide ederek insanların kendilerine olan saygılarını zedeleyerek kabul ettirmekti.
Birden Peygamber Efendimiz'in namaz kılarken müşrikler tarafından maruz kaldığı o zelil olay aklıma geldi ve toparlandım. Artık benliğimde tek şey vardı: 'Ne olursa olsun!' arkasından gidip başörtümü yarıya kadar sıyırarak kimliğimi istedim. Herkes bize bakıyordu. Bu sefer 'Öyle olmaz, tamamını açacaksınız' dedi.
Gene itirazlarımı kabul etmeyerek yürümeye başladı. Çaresiz başımı açtığımda salondaki erkeklerin başlarını öne eğdiklerini fark ettim. Artık sadece yüreğim ve bedenim değil sesim de titriyordu. Döndü ve hala gözümün önünden gitmeyen zafer kazanmış kumandan edasıyla 'Olmaz! Şimdi de kantinin içinde tur atacaksınız.' dedi. İnanmayacaksınız ama bunu da yaptım. Yanına geldiğimde bana kimliğimi uzattı. Sessizce aldım ve hemen yanımızdaki görevliye hitaben 'Eğer benim inandığım Allah varsa bana bu zulmü yapanlardan intikam aldığımı bu dünyada gösterecek ve ben o zaman bu yaşadıklarımın boşuna olmadığını görüp Elhamdüllillah diyeceğim.' dedim ve kendimi dışarı attım. Artık gözyaşlarıma dışarıda çiseleyen sonbahar yağmuru eşlik ediyordu.
İntikam aldım mı? Evet! Her sabah sınıfa girdiğimde almaya devam ediyorum. Öğrencilerime özgürlüğün eziyetle baskıyla engellenemeyeceğini, herkesin eşit ve hür doğduğunu ve bu şekilde yaşamasının en doğal hak olduğunu, üstünlüğün sadece güzel ahlakla mümkün olduğunu anlatarak intikamların en mükemmeliyle ve onların en korktuğu şekilleriyle alıyorum. Biliyorum bir gün gelecek çok daha fazlasını söyleyebileceğim. Gün gelecek benim yetiştirdiğim öğrenciler Yektaların, Kemallerin, Nurların ve daha nicelerinin yerlerini alacak ve hayallerimdeki dünyayı kuracaklar. Bu umuttur beni o gün yaşadıklarım aklıma geldikçe 'İyi ki beni o kimliği almaktan vazgeçiremediler!' dedirten.
Vesselam...
***
Demokratikleşme paketiyle artık kamu kurumlarında başörtüsünün serbest olduğu haberini duyduğumda ilk tepkim acı bir tebessüm ve müthiş bir telaşla karışık heyecan oldu. Bin bir soru vardı aklımda. Acaba on beş sene sonra okula başörtüsü ile girince neler hissedecektim? Arkadaşlarım nasıl tepki vereceklerdi? Öğrencilerim dediklerimi aynı tarafsızlıkla dinleyecekler miydi? Bu ve bunun gibi bir sürü soru... Heyecanla örteceğim başörtümü seçtim, yıkadım ve kolalayıp ütüledim. Buruşmasın diye perdeye astım. Ama gece bir türlü uyuyamadım. Aklımda bir sürü senaryo vardı. Nihayet sabah oldu ve ben inşallah bir daha çıkarmak zorunda kalmayacağım örtümle okula girdim. Öğretmenler odasına geldiğimde kim ne tepki verecek merakı ağır basıyordu. Sizi temin ederim bazı öğretmen arkadaşlar ilk anda tanımakta zorluk çekseler de herkes tebrik etti ve 'Hayırlı olsun' dedi. Hoş bazılarının gözlerindeki tedirginlik ve şaşkınlık gözümden kaçmadı ama eminim onlar da bir süre sonra alışacaklar. O kadar olumlu dönüşler aldım ki yeni örtünmüş gibi mutlu hissettim kendimi. Ve anladım ki mesele bizde değil beyinlerimizi ötekileştirme üzerine kodlayan sistemde. İkinci heyecanı sınıflara girerken yaşadım. 11 ve 12. sınıflara anlayabileceklerini düşünerek yaşadıklarımı ve neden öğretmen olduğumu anlatarak açıkladım durumu. Gözlerindeki pırıltı ve destek beni daha da motive etti. Kısacası her şey mükemmeldi ve ben çok mutluyum. Ama bu mutlulukla diğer ötekileştirilenleri unutmuş değilim. Artık onlar için mücadele etmeye daha bir azimle devam edeceğim. Ben üzerinde yaşadığım coğrafyanın insanına güveniyorum. Bizde bu geniş yürekler oldukça sistem ne kadar zorlaştırmaya çalışsa da her türlü güçlüğün üstesinden gelebiliriz. Değil mi ki 'Yaratılanı sevdik Yaradan'dan ötürü' düsturunu yüreklerimize kazımışız.
NE MUTLU İNSANIM DİYENE
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları


















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019