Kurtuluş TAYİZ
Hatay ve Hakkâri’den gelen çatışma ve ölüm haberleri hükümetin PKK ve Kürt politikasını yeniden sorgulama gereğini ortaya koydu. Kabul edelim ki Güneydoğu’daki kanlı tablo bu yıl da değişmedi; asayişi sağlamak adına kentlerde/ovada sürdürülen yaygın KCK tutuklamaları, dağlık alanlarda ise yapılan askerî operasyonlar Güneydoğu’da herhangi bir rahatlamayı sağlamış değil.
MİT-İmralı-PKK görüşmelerinin sona ermesine neden olan 13 askerin öldüğü Silvan saldırısından sonra hükümetin uygulamaya koyduğu güvenlik politikası sadece PKK şiddetini sınırlamayı başardı. Örgüt eskisi gibi büyük saldırılara kalkışamadığı gibi asker ve polis de artık eskisi kadar büyük kayıplar vermiyor. Aksine örgüt, giriştiği her eylemin ardından daha büyük kayıplar vererek geri çekilmek zorunda kalıyor.
Ama güvenlik alanında sağlanan bu sınırlı gelişme PKK kaynaklı meseleyi ortadan kaldırmaya yetmedi ve yetmiyor.
Kürt sorunu, Türkiye’nin en büyük meselesi olmayı sürdürüyor; dağlarda hâlâ PKK isyancıları var, kentler polisin çok ciddi önlemlerine rağmen hâlâ bombalı saldırı tehdidi altında...
Bundan üç veya beş yıl öncesiyle karşılaştırıldığında ortada niteliksel bir değişiklik yok, eskiye göre sadece PKK kaynaklı şiddetin çapında biraz azalma tesbit edilebilir.
Bu durumda Kürt meselesinde büyük gelişmeler kaydedildiğini söyleyebilir miyiz?
İmralı ve PKK ile masaya oturan iktidarın gösterdiği cesareti takdir edip hakkını teslim edelim. Hatta Kürt inkârının AKP döneminde sona erdiğini de öne sürebiliriz. AKP döneminde önemli demokratik reformların yapıldığı, iktidarın, Erdoğan’ın cesaretli siyasi girişimlere imza attığı inkâr edilemez. Buraya kadar doğru, pek itiraz edilemez.
Ancak Kürt meselesinde veya PKK konusunda değerlendirmelerimizi bu girişimlerin ne kadar “olumlu” veya “iyi” olduğu üzerine oturtamayız; doğru ölçü, iktidarların toplumsal sorunların çözümünde kat ettikleri mesafe olmalı. Diğer bir deyişle herhangi bir mesele hakkında eldeki sonuca bakılır. AKP için bu sonuç hiç de iç açıcı görünmüyor; Kürt isyanı sürüyor, baharla birlikte ülkenin doğusunda ve batısında neredeyse her gün çatışma yaşanıyor, asker ve gerilla ölümleri birbirini izliyor...
Bu tablo, iktidarın, mevcut politikalarını değiştirmesi gerektiğini bütün açıklığıyla gözler önüne seriyor.
Güvenlik politikasındaki kısmi başarı, PKK kaynaklı şiddeti önemli derecede kontrol edebilme gücü, hükümetin başını döndürmüşe benziyor. ABD ile yapılan istihbarat işbirliği, İnsansız Hava Araçları’nın sağladığı teknolojik avantaj hükümeti bu meseleyi siyasi riskler alarak köklü çözüme kavuşturma yerine, PKK şiddetini kontrol altında tutmayı yeterli bulan bir politikaya yöneltti. AKP için gayet risksiz, “sağlamcı” bir politika.
İktidar, Kürt meselesini çözmeye soyunan politikacıların canının yandığını kendi tecrübesiyle öğrendi. İmralı ve PKK ile başlattığı görüşmeler yüzünden Başbakan Erdoğan’ın canı fena yandı. Kandil, masayı devirerek hükümeti “devlet kararlılığı”nı göstermek zorunda bıraktı. Güvenlik politikalarından alınan “başarılı” sonuçlar ise hükümeti politika değişikliğine itti. Demokratik açılımdan vazgeçilerek tümden güvenlik tedbirleri esas alındı. Hatta daha ileri gidildi; hükümete göre Kürt meselesi de kalmadı, sadece “terör sorunu” var.
İktidarın bugün içine düştüğü en büyük hata bu.
Oysa olup biten sadece PKK şiddetini sınırlamaktan ibaretti. Bunun bedeli de zaten ağır oldu; yüzlerce insanın ölmesine yol açan kanlı çatışmalar yaşandı, şehirlerde binlerce kişi örgüt bağlantısı şüphesiyle cezaevine gönderildi. Yani bugün ortada ne Kürt meselesinin ne de PKK sorununun çözümü var. Sadece polis ve asker zoruyla sağlanan bir güvenlik ortamı var. Kürt sorunu yerinde saymaya devam ediyor.
Kürt meselesini kanlı bir açmaza sürükleyen elbette PKK; ama hükümetin de şiddetin kaynaklarını ortadan kaldıracak köklü adımlara imza atmadığı da ortada. Bugün hâlâ Kürtler anadilde eğitim yapamıyor. Hapishaneler Kürt siyasetçilerle dolu. Kürtlerin en temel hakları PKK’yla mücadeleye endekslenerek adeta rehin tutuluyor.
Kürt sorununun kanlı bir çözüm yolu yok, son günlerde tırmanan şiddet olayları bunu bir kez daha ortaya koydu. Sorun burada elbette bu şiddet olaylarını bahane ederek hükümeti “PKK’yla pazarlığa” oturtmak meselesi değil, bu çok kaba bir yaklaşım olur. Mesele Kürt sorununudur ve bu sorun bir şekilde kendisini her gün çatışma ve ölümlerle dışa vuruyor. Buna karşı hükümetin yaptığı ise sadece sıkı güvenlik tedbirlerini arttırmak. Hükümetin bu açmazdan kurtulması gerekiyor. Bunun için sınırlı adımlar çare değil, radikal adımlara ihtiyaç var. Başbakan kendi kişisel geleceğiyle ilgili hesapları bir tarafa bırakarak hergün anaları ağlatan bu soruna köklü çözüm bulmalı.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2019
10.05.2019
1.05.2019
22.04.2019
19.04.2019
17.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
8.02.2019