Murat AKSOY
Darbeleri Araşırma Komisyonu üyesi AK Parti Kütahya Milletvekili Prof. Dr. İdris Bal, 'Komisyona gelen hiçbir darbeci yaptığından pişman değil' dedi. Bal, 28 Şubat'ın Türkiye'ye maliyetinin 300 milyar dolar olduğunu söyleyerek; 'Bu süreçte en büyük kazancı Beşli Çete'nin yöneticilerinin elde ettiğini' söyledi.
Türkiye'nin demokrasi tarihi aynı zamanda darbeler tarihidir. 1960'daki açık darbeden 27 Nisan 2007'deki e-muhtıraya her çeşidini yaşadı bu ülke darbenin. Türkiye şimdi ise bu darbelerle yüzleşme sürecinde. Meclis'te kurulan komisyonlar bu darbelerin öncesini, sonrasını, aktörlerini ve sürecini araştırıyor. 12 Eylül de araştırılıyor 28 Şubat post modern darbesi de.
Bu hafta Söyleşi-Yorum'da Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu'nun üyesi olan AK Parti Kütahya Milletvekili Prof. Dr. İdris Bal ile komisyon çalışmalarını, 28 Şubat'ı, PKK terörünü ve BDP'lilerin dokunulmazlıklarını konuştuk. Bal, 'Darbelerle yüzleşmek güzel ama darbe riskinin ortadan kalkması için reformlar devam etmeli' dedi.
27 Mayıs Darbesi'nin üzerinden 52 yıl geçti, Meclis'te Darbeleri Araştırma Komisyonu kuruldu. Geç kalınmadı mı sizce?
Öncelikle bu komisyonların kurulması darbelerin birinci derecede muhatabı olan ve demokrasinin kalbi konumundaki Meclis'in, darbelere karşı tutumunun net bir göstergesidir. Amacımız, günümüze kadar yaşadığımız darbe ve muhtıraların ana sebeplerinin neler olduğunu, darbeye giden süreçte, darbe döneminde ve sonrasında rol alan temel aktörlerin kimler olduğunu, darbe öncesi ve sonrasında ekonomik, toplumsal, siyasi ve dış siyasete dair şartların nasıl şekillendiğini net bir şekilde ortaya koymaktır.
Sorumluları ortaya çıkarmak...
Evet. Bundan sonra halkın oyları ile seçilen iktidarlara yönelik darbeleri, müdahaleleri önleyebilmek için neler yapılması gerektiğini, hangi reformların hayata geçirilmesi, hangi adımların atılması gerektiğini içeren bir reçete ortaya koymayı hedeflemektedir. Kısacası, amaç geçmişten dersler çıkartarak gelecekte darbeleri önlemek, demokrasimizin çıtasını yükseltmektir.
DARBELERİN AKTÖRLERİNİ DİNLİYORUZ
12 Eylül Darbesi Araştırma Komisyonu'nda durum nedir?
Gerek 12 Eylül Darbesi Araştırma Komisyonu'nda, gerek diğer komisyonlarda bir taraftan ilgili kurumlardan bilgi ve belge istenmekte, diğer taraftan dönemin aktörleri dinlenmektedir. Bunlar arasında Süleyman Demirel, Hasan Celal Güzel, dönemin İstanbul Belediye Başkanı olan Ahmet İsvan gibi olaylara yakından tanıklık eden isimler var. 28 Şubat Alt Komisyonu dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı, İçişleri Bakanı Meral Akşener başta olmak üzere o günlerin tüm sıcaklığına en yakından şahit olan insanları dinledi. Bu açıdan bakınca Darbeleri Araştırma Komisyonu'nun ne kadar önemli bir iş yaptığı ve perde arkasında kalan olayların aydınlığa çıkması için çalıştığı daha net görülebilir.
Sanırım önemli olan size ifade verenlerin ne söylediği. Mesela Demirel ve eski Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı ne dediler bizim bilmediğimiz?
Sayın Süleyman Demirel ve Sayın İsmail Hakkı Karadayı'nın anlattıklarına gelince; her iki isim de darbelerin çok kötü olaylar olduğunu ve bundan böyle demokrasiye bu tür müdahalelerin ülkemizde yaşanmasını istemediklerini açıkça ifade ettiler. Diğer bir ortak ifadeleri ise, 28 Şubat sürecine ilişkindi. Her iki isim de 28 Şubat'ı darbe olarak görmediklerini, toplumda oluşan korku havasını dağıtmak için üzerlerine düşen görevlerini yaptıklarını ifade ettiler.
Komisyona gelenlerden pişman olan ya da yanlış yaptık diyenler oluyor mu?
Genel olarak söylemek gerekirse yaptıklarından pişman olan pek yok gibi. Herkes yaptığı işlerin çok doğru olduğunu düşünüyor. Yaptıkları işleri savunurken de yapılanın bir darbe olmadığını ifade ediyorlar. Mesela 28 Şubat süreci için, Milli Güvenlik Kurulu'nda dönemin hükümetine herhangi bir baskı yapılmadığını iddia ediyorlar. Somut örneklerle, yaşanan hukuksuzluklardan örnek verince de haberimiz yoktu diye kendilerini savunuyorlar.
DARBE TEHLİKESİ BİTMİŞ DEĞİL
Türkiye'de darbe dönemi bitti mi? TSK İç Hizmetler Kanunu'nun 35. Maddesi hâlâ yerinde ama...
Darbeler diğer sosyal olaylar gibi bir çevrenin ürünüdür. Yani hukuksal çevrenin, toplumsal çevrenin, psikolojik çevrenin ürünüdür. Dolayısıyla bu çevre değiştirilmeden, yani hukuksal anlamda gerekli reformlar tamamlanmadan, eğitimimizdeki gerekli reformları tamamlamadan toplumsal algı değişikliğini sağlamadan darbeler bitti, artık olmaz demek acelecilik olur ve bu ifade doğru olmaz. Darbelerin panzehiri demokrat insandır. Demokrat insan meşruiyetin kaynağı olarak halkını görür. Onun değerlerine, tarihine, düşüncelerine saygılıdır. Farklılıkları zenginlik olarak kabul eder. Seçilmişlere müdahaleyi kendi şahsına yapılmış bir hakaret gibi kabul eder. Bu bağlamda ülkemizdeki yeni anayasa çalışmaları anlamlıdır ve halen yapılacak reformlar vardır. Sizin de bahsettiğiniz gibi TSK İç Hizmetler Kanunu'nun 35. maddesi hâlâ yerinde durmaktadır. İlkokuldan itibaren üniversitelere kadar müfredatlarımız otokritiğe tâbi tutulmalıdır. Tek parti zihniyetini öven bir anlayışla mücadele edilmelidir. Ekmek su gibi, özgürlüklerine düşkün, demokrat insanların çoğalması darbelerin önlenmesi ve demokrasimizin güçlenmesi bağlamında anahtar rolü oynayacaktır.
28 Şubat Araştırma Komisyonu'nda durum nedir?
Tüm komisyonlarımızda olduğu gibi 28 Şubat Araştırma Komisyonu'nda da gerekli bilgiler ve belgeler ilgili kurumlardan istenmektedir, şahıslar dinlenilmeye devam etmektedir. Daha sonra tüm alt komisyonlar yani 1960 İhtilali ve 1971 Muhtırası'yla ilgili alt komisyon, 1980 İhtilali'yle ilgili alt komisyon 28 Şubat ve 27 Nisan'la ilgili alt komisyon elde ettikleri bilgi ve belgeleri ve şahısların dinlenmesi sayesinde elde edilen bilgileri birleştirecek ve nihai rapor hazırlanacaktır.
AYDIN DOĞAN DA ZAFER MUTLU DA KOMİSYONA İFADE VERECEK
Bu komisyon dönemin medya patronlarını ve üst düzey yöneticileri olarak kimleri dinleyecek?
Tek tek isim saymak çok zor çünkü üçyüze yakın kişiye davetiye gönderildi. Ekim ayı itibariyle, Meclis'in tekrar açılmasıyla beraber, davet edilen isimler dinlenilmeye başlanacak. Ama çok ön planda olan isimlerden bazılarını saymak gerekirse, Turgay Ciner, Aydın Doğan, Dinç Bilgin, Fatih Çekirge, Zafer Mutlu, Ertuğrul Özkök gibi o dönemde gündemde olan, olaylara yön veren, kapalı kapılar arkasında konuşulanlara tanıklık eden birçok isim sayılabilir.
Bu komisyonlarda size ilginç gelen gelişmeler nedir?
Öncelikle bu komisyondan beklentinin çok fazla olması bana çok ilginç gelmektedir ve mutluluk vermektedir. Zira vatandaşlarımız, medyamız, kısacası toplumumuzun her kesimi darbeler karşısında daha hassas, daha duyarlı hale gelmekte, darbelerin kabul edilemezliği konusunda ulusal mutabakat oluşmaya başlamaktadır. Bu da milletimiz ve demokrasimiz açısından olumlu bir gelişmedir.
BDP PKK'ya mesafe almadıkça işlevsizleşiyor
Siz aynı zamanda bir terör uzmanısınız. PKK'nın son dönemdeki eylemliliğinin amacı ne?
PKK geçmişte defalarca 'halk ayaklanması' diyebileceğimiz türden bir başkaldırı için çaba sarfetmiş ve denemeler yapmıştır ama hep başarısız olmuştur. Fakat ne zaman ki adına Arap Baharı ya da Uyanışı diyebileceğimiz Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da başladı, örgüt tekrar ümitlendi. Bu çerçevede örgüt çalışmalarına hız vermiştir. Nitekim Şemdinli'de bunun denemesini yapmış fakat güvenlik güçle-rimizin kahramanca ve başarılı mücadelesi sonucunda başarısız olmuştur.
Geçmişte terörle mücadele konusunda eksik yapılan neydi?
Yıllardır 100 kişiyi 5000 kişiyle yakalamaya çalıştı Türkiye. Böyle olduğunda hedef olma riskiniz çok fazla olur. Nitekim oldu. Bu değişiyor. Yani üç beş kişiyi almak için profesyonel eğitimli üç beş kişi düşsün peşlerine. Ayrıca unutmamak gerekir ki başarılı mücadele güvenilir güçlerle olur. Bu tür güvenilir güçler sahaya çıktıkça başarılı sonuçlar da görülmektedir günümüzde.
BDP milletvekilleri için dokunulmazlıkların kaldırılması gündeme geldi. Siz ne düşünüyorsunuz?
Demokratik ülkelerde siyasi partiler şiddetle, terörle aralarına mesafe koyarlar. Şiddetle, terörle, illegaliteyle arasına mesafe koyabilen, hiçbir sorunun, mağduriyetin terörü meşrulaştıramayacağına inanan ve bu çerçevede kararlar alıp politikalar üreten, özerk olup kendi kararlarını kendisi verebilen, illegal örgütlerden emir almayan her parti Meclis'te olmalıdır ve olmasında da fayda vardır. BDP, PKK'ya mesafe almadıkça Meclis'teki varlığını işlevsiz hale getiriyor.
28 Şubat'ın bir kazananı da Beşli Çete
28 Şubat'ın Türkiye'ye maliyeti ağırdır. Örneğin bizim tüm cumhuriyet tarihimiz boyunca yaptığımız özelleştirmelerden elde ettiğimiz gelir 43 milyar dolar civarındayken, sadece 28 Şubat döneminde bankalardan hortumlanan para 46 milyar dolar civarındadır.
Çok büyük rakamlar...
Başka bir karşılaştırmayı da şu şekilde yapabiliriz. 2011 yılında elde edilen vergi geliri toplam 149 milyar dolardır. 28 Şubat'ın toplam maliyeti ise yaklaşık 300 milyar dolardır. Nerdeyse 2011 yılındaki toplam vergi gelirinin 2 katı kadar.
Kim elde etti bu kazancı?
Her darbeden sonra bu darbeden nemalanan kesimler olmuştur. Ekonomik anlamda ve siyasi anlamda nemalananlar olmuştur. Bizim komisyonumuz da bunu tüm ayrıntılarıyla ortaya çıkarmaya çalışmaktadır. Örneğin o dönemde hükümet aleyhine işçi kesimini sokağa döken ve darbenin alt yapısını oluşturmaya yardım eden, kamuoyunda Beşli Çete olarak bilinen sendika yöneticileri çok büyük maddi kazançlar elde etmişlerdir. Yine o dönemde çek karnesi bile alamayacak kadar sicili bozuk olan kişilere bankalar teslim edilmiştir.
Bir tür diyet mi?
Darbeyi yapmak isteyen güçler, kendilerine yardım eden, darbe ortamının oluşması için gerekli altyapıyı hazırlayan kesimlere çeşitli tavizler ve ekonomik ayrıcalıklar vermişlerdir. Rejimi koruma adına ülke kaynakları mutlu azınlıklar için heba edilmiştir. Dönemin büyük medya grupları bu süreçte çok büyük paralara hükmettiler. Bunlar mutlaka araştırılmalı. Yine dönemin medya yöneticilerinin gelirleri incelenmeli. Bu ilişkiler bize çok şey söyleyecektir.
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.02.2019
23.11.2018
20.11.2018
16.11.2018
13.11.2018
10.11.2018
6.01.2018
3.01.2018
30.10.2018
26.10.2018