Ali BAYRAMOĞLU
Kimse masum değil. Basın ise hiç değil. 1990'lar ve 2000'ler tanıktır. Bu yıllar boyunca basın kendi mesleki, etik ve siyasi sınırlarını silip atmış, angaje bir aktör gibi davranmıştı. Bir yandan toplumsal kutuplaşmanın taşıyıcısı olmuş, öte yandan toplum mühendisliğine soyunmuş, gazetecilik faaliyetini kendi çıkarının mutlak aracı haline dönüştürmüştü.
Bu yılları basın açısından "kirli yıllar" olarak anmakta hiçbir beis yoktur.
O basın, Çiller-Yılmaz döneminde bakan seçip bakan azlettirmeyle başladığı siyasi oyunculuğu 28 Şubat'ta darbeye zemin hazırlamak, askerin silahı olmak, hükümet devirmek gibi yeni rollerle pekiştirmişti.
2002 sonrası, özellikle 2007 Çankaya seçimleri öncesi merkez medya işi iktidar partisinin siyasi varlığına kastetmeye kadar götürdü. Gül'ün eşi üzerinden çıkarılan tesettür krizi, Cumhuriyet mitingleri, 367 bunalımı, 27 Nisan muhtırası, AK Parti'ye yönelik kapatma davasıyla, Özkök'ün tam simgelediği merkez medya, "kulağı askerde ama askerden önde" siyasi "can isteyen" bir tavır içinde olmuştu.
Doğaldır, bu tür siyasi aktörler siyasi yanıtla karşı karşıya kalırlar.
Öyle oldu.
AK Parti ve Başbakan Tayyip Erdoğan 2008, hatta 2009'da en keskin ve sert mücadelelerden birisini merkez medyaya karşı verdi.
Ve o medyaya çıkışarak yol aldı. Ana muhalefet partisi kadar o medyaya vurdu, o medyanın tahkir politikalarını hatırlattı, darbeci tutumuna işaret etti, patronlarına yüklendi.
O günler merkez medyanın aşağılanmayı ve toplum mühendisliğini temsil ettiği, "siyasi şeytan" gibi görüldüğü günlerdi.
Başbakan'ın kazanması mukadderdi, kazandı.
Bu dönem, AK Parti medya ilişkilerinin, siyasi iktidar-merkez medya daha doğrusu savaşlarının birinci safhasıdır.
İkinci sahfa siyasi iktidarın medyaya el atması, medya alanına girmesi dönemidir.
Ve bu giriş siyasi iktidarın gücünden bağımsız yaşanmamıştır.
Toplumsal meşruiyet, siyasi güç yanında, yasal imkanlar, kullanılan yetkiler, vergi cezaları, özelleştirmeler, hızla merkez medyada kendisine biata hazır yeni patron profilleri üretti.
Bir süre sonra merkez medyanın kimi parçaları siyasi iktidara yakın durmaya başladı, yeni gazete ve televizyonlar iktidara yakın konum aldılar. Hürriyet gibi amiral gemileri yayın politikalarını dengelemeye, değiştirmeye yüz tuttular. Ve bu dönemde pekçok sert muhalif yazar kendisine yer bulamaz oldu.
İlk dönemde haklı bir zeminden, mağduriyetten hareket eden siyasi iktidar, ikinci döneminde hakim bir konuma yükseldi ve hak çizgisinin adım adım ötesine geçmeye başladı.
Ve üçüncü dönem...
Şimdilerde, AK Parti, ilk dönemde yaptığı gibi merkez medya üzerinden bir "öteki" yaratıyor ve siyaseten böyle yol almaya çalışıyor.
Ama arada büyük bir fark var:
Siyasi iktidar, dün, medyaya yüklenirken hedefi kendisini imhaya yönelen aktörleşmiş basın anlayışı, patronları, yönetimleriydi. Bugün bunların yerinde yeller estiği oranda, yüklenme bu kez doğrudan doğruya basın özgürlüğüne, ilkelere, eleştirel duruşa karşı oluyor.
Başbakan artık gazetelere değil, tek tek gazetecilere, köşe yazarlarına yükleniyor. Sadece yapılmamasını istediklerine işaret etmiyor, yapılması gerekenleri de tarif ediyor, hayal ettiği basını zorluyor.
Nitekim bir başbakanın köşe yazarlarını kamuoyu önünde patronuna şikayet etmesi, niye yazıyor bunlar bu gazetelerde demesi, yandaş ya da muhalifi yazarı da gazeteciyi de, basın patronunu da açık baskı altına alan sonuçlar verir ve veriyor.
Basının ilk işi eleştiridir.
Eleştiri haksız, aşırı, sert olabilir.
Demokrasiler bunun üzerine oturan ve bunu koruyan rejimlerdir.
Demokrasilerde "doğru"lar böyle tespit edilir.
Demokrasilerde ifade özgürlüğünün temeli basın özgürlüğüdür.
Uludere ve Afyon olayları ile bunların sorumluları eğri ya da doğru tartışılmayacaksa, haklı ya da haksız eleştirilmeyecekse, eleştiri yapanlar kim olurlarsa olsunlar, niyetleri ne olursa olsun susmaya davet edilecekse, demokrasinin işi zor demektir.
Kimse masum değil.
Siyasetçi de hiç değil...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
18.05.2025
15.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
4.05.2025