Ali BAYRAMOĞLU
Kılıçdaroğlu’nun Gül’e dair bir kaç sözü bile hayli tartışma yarattı.
CHP’nin muhalefetin ana gövdesini oluşturması, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin belirleyici rolü, ittifak siyasetinin kaçınılmazlığı ve 2014 seçimlerindeki Kılıçdaroğlu’nun desteklediği “Gül formülü” arka arkaya konunca, bu tartışma anlaşılır, hatta önemli hale gelir.
Önemin diğer nedenleri de ortada.
- İki turlu cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, normalleşme ve demokratikleşmeyi vadeden kısa bir ilkeler manzumesiyle bir isim üzerinde anlaşma partiler arası siyasi ortaklık arayışlarına nispeten daha kolaydır.
- Muhalefetin ortak bir isim üzerinde anlaşamaması, buna ilk turda, seçmenin karar vermesini beklemesi, 2014 seçimlerine benzer bir tablo üretir ve siyasi intihar olur.
- Bu koşullarda Abdullah Gül, geçmişi, deneyimi ve vasıflarıyla, demokratik itirazı temsil etmesiyle, siyasi cephelerin iki ucunu bir araya getirebilecek özellikleriyle güçlü adaylardan birisi olmayı sürdürmektedir.
Cumhur ittifakının, özellikle AK Parti’nin bu ihtimalden daha şimdiden tedirgin olması bile, bir anlam taşır. Erdoğan’ın, 2014 seçimlerinde Gül’ü adaylıktan vazgeçirmek için Kayserili hemşerisi ve tanışı Genelkurmay Başkanını görüşmeye göndermesi de bu tedirginliğin bir sonucuydu.
Elbette tüm bunlar, Gül’ün adaylığı istediği, aday gösterileceği ya da İmamoğlu’dan Babacan’a kadar diğer muhtemel başkan adaylarını ihmal etmek anlamına gelmez. Ancak, eski cumhurbaşkanı mevcut siyasi koşullarda ciddi alternatiflerden birisi olmayı sürdürecektir.
Erdoğan karşısında kimin ortak aday olacağı (olabileceği) tartışması önemli olmakla birlikte, bu önemin bir sınırı da var.
Önümüzdeki seçimlerde, siyasi yarışın aday isimleri ve temsil ettiklerinden ibaret kalacağını sanmak büyük analiz hatası olur.
Karşımızda bugüne ve yarına dair, iki analiz çerçevesi, iki muhtemel denklem var.
İlk denklem, otoriter-keyfi-popülist-milliyetçi politikalar karşısına demokratik ve özgürlükçü seferberlik ve itiraz halini yerleştiriyor. Yarışın bu iki kutup arasında yaşanacağını, sonucu önemli ölçüde iktidarın (ekonomi, dış politika, Kürt meselesi, askeri alanlarda izlediği) otoriter ve irrasyonel politikalarındaki başarısızlığın belirleyeceğini varsayıyor. Buna göre muhalefetin gücü, esas olarak, yeni bir öykü üretme kapasitesiyle değil, organize olma, bir araya gelme kabiliyetiyle doğru orantılı.
İkinci denklem ise, iktidarın dar bir kimlik siyasetini değil, geleceğe ve ulusal varoluşa yönelik, başarıya dayalı yeni güçlü ve büyük Türkiye öyküsünü temsil ettiği varsayımından yola çıkıyor. Bu öykünün, Libya’da, Doğu Akdeniz’de, Suriye’de üretilen “askeri-siyasi durum ve duruşla” desteklendiği, ekonomik durumun ve özgürlükler rejiminin ötesinde bir alıcısı olduğunu söylüyor. Otoriterliğin rasyonalitesini, tek adama dayalı güçlü siyasi irade rejimi ve beka iddiası üzerine oturtuyor. Bu denklem ya da analize göre, siyasi yarışma bu çerçevede yaşanması kuvvetle muhtemel. Bu analize göre, muhalefetin gücünü yeni bir “hikaye” üretmesi kapasitesi belirleyecek. Diğer bir ifadeye muhalif güçler bakımından özgürlükler, dış ve ekonomik politika konusunda iktidara yönelik eleştirel anlam taşımakla birlikte, tek başına yeterli değil.
Bu denkleme ilişkin, Temmuz sonunda, bu köşede yayınlanan, “Bir tahterevalli: Demokratik ve otoriter akıl” başlıklı yazıda şunları dile getirmiştim:
“Erdoğan-Bahçeli ikilisi, bugün, muhafazakar seçmene içeride disiplinli, lider esaslı ve yerel değer sisteminin hükümranlığında, dışarıda ise fiili güç kullanımına, militarist tavır ve başarıya endeksli bir özgüven politikası yürütüyor. O zaman siyaset alanı sadece muhalif siyasi partilerin eleştiri, itiraz, çatışma karşıtı merkez, demokratik rasyonellik iddiasından, bunun meydana getirdiği sahadan oluşmuyor demektir. Özellikle başarılı-güçlü-özgüvenli devlet fikri, bunu taşıyan dış politika, bundan beslenen toplulukçu-milliyetçi dil önemli bir siyasi alanı ve siyasetin hala hakim unsurunu oluşturmaktadır.” Özellikle Davutoğlu ve Babacan, ama CHP için de karşılaşma yeri burasıdır. Ama asıl önemlisi, muhalefetin yeni koşullara uygun tutarlı bir hikaye ürütmesidir.
Evet, iki ayrı denklem...
Bizi bekleyen, muhtemelen, bu iki denklemin de etkileyeceği, ama birinin, galebe çalacağı gerçekliktir.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.08.2025
2.08.2025
6.07.2025
4.07.2025
28.06.2025
26.06.2025
21.06.2025
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025