Cemil KOÇAK
7 Ocak 1946’da kurulan DP’nin 66. kuruluş yıldönümü vesilesiyle hep seslendirilmiş olan bir iddiayı yanıtlamanın da zamanı gelmiş olmalıdır.
Türkiye’de Marksist ve sol tarih yazımı DP’nin toprak ağalarınca kurulduğunu uzun yıllar boyunca ileri sürdü. Bu iddiayı temellendiren en önemli gerekçe, 1945 Mayısında gündeme gelen Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu’ydu. Sol, bu yasa tasarısına dayanarak sınıfsal bir analiz yapıyor; topraksız ve az topraklı köylüye toprak dağıtımını öngören tasarının sahibi olan CHP’nin bu nedenle küçük burjuva radikalizmini bu tarihlerde hala koruyabildiğini ileri sürerken, DP’nin kuruluş nedenini de topraklarının elinden alınacağından endişe eden büyük toprak sahiplerinin direnişine bağlıyordu. Bu bakımdan CHP ilerici iken, DP tamamen gerici bir konuma yerleştirilmişti. Bu dönemde sol, toprak reformunu Türkiye’nin en önemli gündem maddelerinden biri olarak gördüğünden, yasayı biraz da özlemle hatırlamak ihtiyacındaydı. Her ne kadar Atatürk döneminde gündeme gelememiş olsa da, toprak reformu nihayet CHP’nin ilerici kanadının baskısı altında Meclis'te kabul görmüştü.
Mirasa yargı karar verecekti
Tasarı, topraksız ya da az topraklı köylülere öncelikle devlete ait olan arazinin dağıtımını öngörmüştü. Ancak bu da yetmezse büyük toprak sahiplerinin ellerindeki geniş arazilerin kamulaştırılmasını ve bu köylülere dağıtılmasını hedefliyordu ki, böylece 5.000 dönümden daha fazla olan araziler tasarıda büyük toprak sahipliği olarak tanımlanmıştı. Ayrıca kamulaştırılacak olan arazilerin bedellerinin de o araziler için daha önceden ödenen ve genellikle hayli düşük olan arazi vergisi baz alınarak yapılması öngörülmüştü. Üstelik ister istemez rayiç bedele göre düşük tutulacağı anlaşılan kamulaştırma bedeli, süresi beli olmayan bir dönemde ve tahvil karşılığında ödenecekti. Tasarıdaki bu belirsizlik, toprakların kamulaştırılmasında ödemelerin ne zaman ve nasıl yapılacağını soru işareti haline getiriyordu.
Tasarının ilginç bir yönü de, parçalanamayacak ve dağıtılamayacak çiftçi ocakları kurulmasına ilişkindi. Bu konu o kadar önemliydi ki, hükûmetçe hazırlanan tasarının isminde dahi yer alıyordu. Buna göre, miras hukuku gereğince her nesilde yeniden paylaştırılarak daralan tarım arazilerinin parçalanmasının önüne geçilmek istenmişti. Böylece geçimlik tarımın dahi altına düşebilecek şekildeki arazi parçalanması durdurulmak isteniyordu. Bundan böyle arazi, sahibinin ölümü halinde mirasçıları arasında eşit olarak bölünmeyecek, buna karşılık ocağı yönetecek bir kişi yargı kararıyla seçilecekti. Diğer mirasçılar ona tâbi olacaklardı ve arazinin yönetimi bu kişinin kontrolünde olacaktı.
Olağan koşullarda tek-parti yönetiminde hükûmetçe hazırlanarak meclis komisyonuna gelen bir tasarı, çok kısa bir sürede yasalaşma imkânı bulurdu; fakat bu tasarı aradan geçen aylara rağmen hala komisyonda görüşülmeye devam ediliyordu. Çünkü itiraz ve muhalefet müthişti. Hatta tasarı komisyonda hayli törpülenmiş ve ilk halinden uzaklaştırılmış da olsa.
Her şey rejimin istikrarı için...
Tasarının amacı ise çok yönlüydü: Rejimin bekası, sosyal düzenin sıkıntısız şekilde devamı açısından bütün köylülerin kendilerine yetecek ölçüde toprak sahibi olmaları ve geçimlik tarım üretimini gerçekleştirmeleri amaçlanmıştı; böylece sosyal davalara yönelik ideolojilerin yaygınlık kazanması önlenebilecekti. Mülkiyet rejimindeki istikrar, rejimin istikrarını da beraberinde getirecekti. Topraksız ve az topraklı köylülerin başkalarının arazilerinde çalışmasının önüne geçilecek ve böylece bu güçsüz yığınların büyük toprak sahiplerinin hegemonyasında kalmasına engel olunacaktı. Olası sosyal çatışmaların önü alınmak isteniyordu. Sonra herkesin kendi arazisinde çalışması, tarımdaki verimliliği de artıracaktı. Tarımsal gelişmenin sağlanmasında sadece bununla da yetinilmeyecek, yeni toprak elde edecek olanlara tarımsal araç ve gereçler de sağlanacaktı. Üstelik topraksızlık nedeniyle köyden kente göç de daha başından önlenmiş olacaktı. Halkçılık ve devletçilik ilkesi zaten bunu öngörüyordu. Tasarının ekonomik, sosyal ve siyasal pek çok meseleye çözüm getireceği umulmuştu.
Tasarıya CHP'den sert direniş
Uzaktan bakıldığında tasarıya karşı çıkmak için hiçbir neden görünmüyor gibiydi, fakat esas mesele büyük toprakların kamulaştırılmasıydı. Sanıldığının aksine, tasarıya karşı çıkanlar, müstakbel DP’nin kurucuları değildi. Evet, Adnan Menderes, komisyonda olsun, Meclis'te olsun, tasarıya muhalefet edenlerin en başta geleniydi. Fakat ne Celâl Bayar, ne de Fuat Köprülü görüşmelerde söz almıştı. Refik Koraltan ise, tasarının ruhunu tanımlarken, malın birilerinin elinden alınıp başkalarının eline verilmekte olduğunu söylemişti. Asıl muhalefet, CHP’nin kendi içinden geliyordu. İleride garip bir paradoks olarak kabul edilebilecek şekilde tarım bakanı olacak olan Cavit Oral, o sırada yeni bir “inkılâp” olarak tanımlanan tasarıya karşı çıkan önemli isimlerden biriydi. Kendisi büyük toprak sahibiydi. Yine CHP’den Halil Menteşe, büyük toprak sahibi olarak tanınan Emin Sazak, Damar Arıkoğlu ve daha pek çok CHP milletvekili tasarıya komisyonda ve Meclis'te karşı çıkmışlardı. CHP’de tasarıya karşı çıkanlar arasında emekli general Naci Eldeniz de bulunuyordu. Tahsin Bekir Balta muhalifler arasında bulunurken, CHP’nin muhalefet kanadından sayılabilecek olan Hikmet Bayur da, kamulaştırmalar dışında olmak kaydıyla tasarının epey törpülenmiş son haline artık itirazı olmayacağını açıklamıştı. Hatay Cumhuriyeti’nin ilk ve tek cumhurbaşkanı Tayfur Sökmen de tasarıyı kabul etmeyenler arasındaydı. Hükûmet ise tasarıyı savunmakta zora düşmüştü; Recep Peker’in tasarının savunulmasında ön planda yer alması dikkat çekicidir. Pek çok konuşmacı, meselenin yalnızca büyük toprak sahiplerinin geniş arazilerinin ellerinden alınmasıyla sınırlı olmadığını, aksine tasarının özel mülkiyete yönelik devasa bir saldırı anlamına gelebileceğini de belirtmek ihtiyacını hissetmişti. Bugün büyük toprak sahiplerinin ellerinden alınanların ardından, yarın başka zümrelerin de servetlerine ve mülklerine aynı ve benzer gerekçelerle el konulabilirdi, eğer bu yola bir kez girilirse. Epey gergin tartışmaların ardından Bayar’ın, Menderes’in, Sazak’ın, Muhittin Baha Pars’ın, Koraltan’ın, Refet Bele’nin, Kâzım Karabekir’in, Bayur’un ve Oral’ın katılmadığı oylamada hükûmet galip gelmişti.
TOPRAK AĞALARI CHP’DE İKEN İLERİCİ, DP’DEYSE GERİCİ
Artık sorumuza yanıt vermenin sırası geldi: Uzun yıllardan beri CHP’de yer alan ve birden bire toprak ağası olduğu fark edilen müstakbel DP kurucularının nasıl olup da, CHP’de iken bu partiyi toprak ağalarının partisi olmaktan kurtarabildiklerini, fakat DP’de bunu başaramadıklarını açıklamak güçtür. Adnan Menderes, bu tarihten neredeyse onbeş yıl önce SCF’den CHP’ye geçtiğinde CHP’nin ilericiliğine her nasılsa halel getirmiyordu; fakat sonra DP’ye katıldığında onun toprak ağası olduğu birden hatırlanıyordu. Diğer müstakbel kurucular ise, toprakla hiçbir ilişkisi bulunmayan, geleneksel asker-sivil bürokrasiden, siyasî elit içinden çıkıp gelmiş kişilerdi. Dahası, CHP’de bulunan ve DP’ye geçmemiş olan pek çok meclis üyesi, Adnan Menderes’le karşılaştırıldığında gerçek anlamda toprak ağasıydı zaten. Gerçekte CHP’deki büyük toprak sahipleri DP ile karşılaştırılamayacak kadar çok sayıdaydı. Yine de uzun yıllar Türkiye’de sol, CHP’yi ilerici olarak tanımlamaya devam edecektir. Tek-parti iktidarı boyunca egemen sınıflar içinde sayılan büyük toprak sahiplerini, ticaret burjuvazisini, taşra eşraf ve mütegallibesini içinde barındıran ve bu yapısına karşın “ilerici ve halkçı” bir parti olduğu ileri sürülen CHP’ye karşılık, aynı sınıfların temsilcisi DP nasıl oluyor da ve niçin “hâkim sınıflar”ın partisi konumuna yükselebiliyor? CHP, DP’yi kuracak olan büyük toprak sahipleri ve ticaret burjuvazisini bağrında taşırken “ilerici” olmayı başarabiliyor, ama bu gruplar CHP’den ayrılınca ve DP’yi kurunca birdenbire nasıl “gerici” ve “tutucu” hâle gelebiliyorlar? Dahası, bütün bu grupların asker-sivil aydınlarla ve bürokratlarla denetim altına alındığı/alınabildiği varsayımı eğer doğruysa, DP’nin de aynı grupları bağrında taşımadığı nereden bellidir? Aynı sınıflara dayalı partilere verilen sıfatlar sadece isimlerine göre değişiyor.
Toprak dağıtımına zamanında hemen herkes karşı çıkmıştı
Çiftçiyi Topraklandırma Kânunu ile ilgili olarak yanıltıcı sayılabilecek bir başka yaklaşım tarzı da, bu önemli dönüşüme sadece büyük toprak sahiplerinin karşı çıktıkları yönündeki iddiadır. Oysa yasa tasarısına karşı çıkanlar sadece büyük toprak sahipleri değildi, fakat aksine siyasî iktidarı oluşturan CHP büyük ölçüde bu yöndeki müdahaleye karşı çıkıyordu. Karşı çıkan bir önemli grup daha vardı. Mülk sahibi gruplarla ideolojik olarak bu grupların yanında tutum alan asker ve sivil elit bürokratlar da, bu konuda muhalefet saflarında yer almışlardı. Tasarının uzun yıllar boyunca tek-parti iktidarı döneminde gündeme dahi gelememiş olmasının; çok geç bir tarihte gündeme geldiğinde de o zamana kadar CHP tarihinde görülmeyen ölçüde sert tartışmalara ve çatışmalara neden olmasının altında yatan temel gerçek budur. Tasarıya sadece büyük toprak sahiplerinin karşı çıktığı ve tasarının bu nedenle başarısızlığa uğradığı yönündeki iddianın sahibi ise, büyük ölçüde 1960’lı yılların ikinci yarısında gündeme gelen sol düşünce olacaktır. Oysa CHP tasarıyı yasalaştırdıktan sonra da hiçbir zaman uygulayamayacaktır. Eğer tasarıya sadece müstakbel DP kurucuları karşı çıkmış olsalardı, ne tasarının bu kadar uzun süre sürüncemede kalabilmesi mümkün olabilirdi ve ne de DP’nin kurulmasından sonra yasanın uygulanmasına engel olunabilirdi. Daha da şaşırtıcı olan nokta ise, yasanın gerçekte DP iktidarı döneminde uygulanacak olmasıdır!
Yazarlar
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.02.2016
3.02.2016
26.03.2016
19.03.2016
13.03.2016
5.02.2016
28.02.2016
20.02.2016
13.02.2016
7.02.2016