Cihan AKTAŞ
Bir evde uzun yıllar yaşamamak için bahaneye bakıyorum sanki. Yine taşındım ve başka türlü bir taşınma anlamına gelen Ramazan ayının hemen öncesinde bir toparlanma ve yeniden yerleşme, evden eve taşınmaya bunca yatkın oluşum üzerine yeni baştan düşünmeye sevketti beni, her aşamasında.
Sık ev değiştirenler bilir: Toplayıp paketlemekten daha zor olan, yeni evde eskisinin düzenine dönük bir arayışa düşmek, nafile yere de olsa. Anlamsızca uzatılmış bir perde duvar ya da şaşkın bir kolon yüzünden kütüphane dolapları birbirinden kopmak zorunda kalıyor. Sevilip sakınılmış eşya yerine uymadığı için ortalıkta gezinmeye başlıyor. Evin içinde yaşayacak insanı hesaba katmaktansa işin kolayına kaçarak hükmünü sürdürmeye çalışan planın düzenine uymadığınızda başınızı bir yerlere çarpıyorsunuz; orada meğerse bir gömme dolap varmış. Ya da ayağınız anlamsız ve tehlikeli bir yükselti yüzünden takılıyor, boşalttığınız evin koridorunda yürüdüğünüzü sanırken.
Uydurup yakıştırmaya dönük bir çekiştirme de sürüyor. Rasim Özdenören taşınma hazırlığında kolaylık dilemek üzere gönderdiği mesajında yazmıştı: İki taşınma bir yangına bedel. Kitap sayfalarının ortalıkta dolaşmasına engel olamazsınız, perdelerin uzun ya da kısa gelmesi mukadderdir. Binlerce kitabınız varsa da yeni bir tasnifle bir kısmını elemek zorunda kalırsınız. Gerçi evi kitap birikmesine açık olanlar için bir bakıma elzemdir taşınmak diye düşünürüm. Kütüphane silkelenirken tozlarından, fazlalıklarından ve tekrarlarından arınabilir.
Knut Hamsun'un büyük şehirlerin boğucu havasından sıkılarak Sonbahar Yıldızları Altında gezinmeye çıkan nevrasteniden mustarip kahramanının yanında bir valiz dolusu olsun kitap bulunmaması gerekirdi. Öte taraftan yazmak, metinlerle çoğalmak, aynı zamanda eşya düzeyinde mülksüzleşmek arzusuyla birlikte yürümez mi çoğu zaman... Erbain’in önsözünde İsmet Özel’in,“Yaşayabilseydim yazar mıydım hiç” şeklindeki sorusu bana retoriksel gelir. Bazı insanlar yazabilmek adına “yaşamak” denilen her neyse işte onunla ilgili heves ve arzulara bir mesafe koyarlar. Örnek çilekeş olma amacıyla da değil, kendiliğinden, tabiatları icabı...
Yazma çilesi, özsel yazarın içinden koptuğunda özlediği şey, seçiliyor pekâlâ. Çilenin maksadı aştığında, bir yerden bir yere taşınmanın yolunu aramanın da zamanı gelmiş oluyor. Şöyle bir silkinme hamlesi; vakfe.
Hz. Muhammed (sav.) hayatı yaşamayı bir melek değil insan gibi üstlenen kişiydi, aşırı ibadet ediyor diye sahabe Ebu Derda’yı eleştirdi, yeryüzünde bir ağacın gölgesinde dinlenip de geçip gidecek olan bir yolcu gibi yaşadığını da vurguladı.
Kim o kadar hafif ve “azade” olabilir ki... Bazen çocuklar, bazen de raflarına yapışma istidadı içinde kitaplar, Jean-Luc Nancy’nin yerinde benzetmesiyle “Patates misali” kök salıp yayılmaya zorluyor yazar milletini.
Gelelim kitap kolileriyle defalarca taşınma sınavından geçmiş olmama bakmadan, toparlanma aşamasını kitap kolileri zaviyesinden ağırdan alarak geçirdiğim son evimden taşınmamın görünür sebebine... İşin içinde geceyarılarını bulan komşu şamataları var güya. Doğum günü, evlilik yıldönümü, gurbetten gelen akraba toplantıları teraslardan bahçelerden taşacak şekilde birbirini izlerken, artık taşınma zamanı geldi, diyordum. Adını bilmediğim pop şarkıcılarına bazen bir Türk şarkıcının sesi de karışıyordu. Ahmet Kaya “Vay aman” diyordu bazen, “Kuzu kuzu” diye yükseliyordu Tarkan’ın sesi. Guguş, buğulu sesiyle bölünmüş zamanları bütünlemeye çağırıyordu.
Bir de siyah dostu bir şarkıcı vardı: Rıza Sadıkî...
“Siyah aşk rengi demek, cana yakın gözlerinin rengi gibi/ Siyah aşk rengi demek, kalbinin kasvetli göğü gibi...” diye uzayıp gidiyor şarkısı. Siyah renksizliği ifade eden bir ton, ancak Sadıkî siyahı bütün renkleri içine çeken bir cazibe merkezi sayıyor; belki de öyle. Geceyarılarını geçen teras sefalarında Sadıkî’nin şarkısı ayyuka çıkan bir şamatayı dengeliyor sanki. Eğlenmek zorunda sesi şarkıya karışan, çünkü aslında hüzünden boğuluyor. Gidip kapısını çaldığımda kendinden utanarak bin kez özür dilese de değişen bir şey olmayacağını bilmiyor değilim. O “siyah” misali, hüznüne hiç zora koşmayan, yokuşa sürmeyen açıklamalar kazandıran şarkılarla bulunduğu yerde bir taşınma gerçekleştirmeyi umuyor.
Ben de herhalde komşu pencerenin gece yarısı şamatasını bahane ediyorum, taşınma zamanı gelmişti, geçiyordu, sebep arıyordum.
Bir insan taşınmayı, göçmeyi kendi istemiyorsa, aklı hep geride bir hayata mahkûm oluyor. Katliam, zulüm, baskı, her zamanki kadar hicret sebebi. “Kimileri Naf nehri üzerinden Bangladeş’e kaçmaya çalışıyor, kimisi de kaçarken öldürülüyor.” Myanmar devleti nüfusu bir milyonu bulan Arakan Müslümanlarını –etnik unsurdan saymadığı için- sürgüne göndermeye, mülteci kamplarına yerleştirmeye hazırlanıyor.
Belki de bir evde kök salamamamın sebebi kendimi gerekli bulduğum ölçüde mülteci ruhlu göremiyor oluşum. Ola ki hâlâ aynı gençlik tasası içinde yol almaya devam ediyorum, evsiz barksızlara, bir adresten yoksun bırakılanlara, çadırlarda konteyner kentlerde yaşayanlara duyduğum borçluluk duygusunun zorladığı bir silkinme için, evden eve taşınmaya fazla anlam yüklüyorum.
[email protected]
twitter.com/chn_aktas
Yazarlar
-
İsmet BerkanTrump’ın Gazze Planının Ak Parti çevresinde yarattığı derin çatlak 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTrump kuzulara şah olunca… 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasOrtada aslında bir ‘plan’ yok 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsıl sorunumuz TL değil dolar enflasyonu 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2021
9.08.2019
16.01.2019
4.02.2018
28.08.2018
15.08.2018
28.07.2018
19.07.2018
21.10.2017
21.09.2016