Erol KATIRCIOĞLU
“Biz” diye konuşan, “Bizler Meclis’e!” diyerek seçim sloganı atan HDP karşısında, sözüm ona “Türkiyelileşmiş” olduğunu sanan ama en ufak bir meselede dahi “kendi kimlik siyasetinin” içinden konuşan bir siyasi elitin siyasi partilerinin sözüm ona yarıştığı bir seçim süreci yaşıyoruz. Cumhuriyet’in kurulduğu günden bu yana, doksan yıldır “biz” olamamış bir toplumda, hala, “onlar” diyerek birilerini ötekileştirdiğinin farkına bile varmayan bu siyaset eliti, neredeyse “Benden sonra tufan!” misali bir aymazlık içinde her geçen gün ülkeyi gerçekten çatışmacı bir iklime doğru sürüklemekte.
Altını çizerek söylemeliyiz ki HDP, bizi, hastalanmış bir siyasi elitin oluşturduğu bu çatışmacı ve yüksek tansiyonlu siyasi alanın dışına davet eden tek parti. Ötekilerden farkı da burada. Diğerlerini “düşman” olarak görmeyen, o nedenle de barışa, tüm toplumu haklar temeline birlikte yaşamaya çağıran tek parti. Nitekim Selahattin Demirtaş’ın İstanbul mitinginden önce Cumhurbaşkanı’nın mitingine(!) katılacak AKP’liler için “Onlar da bizim kardeşimizdir, bir sorun olmaz” demesi bile herkesin üzerinde biraz düşünmesi gereken bir söz değil mi? Yani HDP’nin “ötekisi”, hastalıklı bir “kimlik siyaseti” iken, “ötekilerin” “ötekisi” çoğu kez HDP ve HDP’deki Kürtler...
Cumhuriyetin kurulmasıyla açılan parantezin kapatılması ve bu toplumun “normal” bir toplum olabilmesi böyle bir siyaseti anlamlı kılarken, toplumun kanaat önderi sayılan çeşitli yazarlarından atılan salvolar böyle bir söylemin ve böyle bir siyasetin “samimi” olmadığı yönünde. Bu yazarlar demek istiyorlar ki HDP böyle kuşatıcı bir söylem ortaya koysa bile temelde Kürt siyasetinin bir uzantısıdır. O nedenle de ikili bir dile sahiptir. “Doğu’da baskıcı, Batı’da özgürlükçü”. Bir başka ifadeyle HDP takiyye yapmakta, asıl amacı ayrılmak ve bir Kürt devleti kurmak...
Uzun yıllar, AKP’ye inanmayan ve o nedenle de “AKP takiyye yapıyor, asıl amacı şeriat”tır diyenlere karşı mücadele etmiş bu yazarların çoğu, böyle düşünerek ne duruma düştüklerini dahi idrak edemez durumdalar. Kutuplaştırıcı siyasetin kutuplarından birinin diliyle konuştuklarını dahi görmüyorlar. Oysa HDP bugün, dün AKP’nin yapması mümkün olup da yapmadığı ya da yapamadığı şeyi yapıyor. Toplumu “biz” olmaya davet ediyor. AKP de, iktidara geldiğinde, mağdur bir kesim olan “İslami kesim”in taleplerini taşıdığı kadar, diğer kimliklerin de taleplerini de taşımıyor muydu? Örneğin, 2005’de Bilgi Üniversitesi’nde yapılan “Ermeni Konferansı”nın engellenmeye çalışılması ve sonunda bir mahkeme kararının alınması karşısında Tayyip Erdoğan’ın şu sözlerini hatırlayalım: “Özellikle demokratik bir ülkede düşüncenin, fikrin açıklanacağı bir organizasyonla ilgili bu şekilde bir kararı tasvip etmem mümkün değil.” “Türkiye’deki demokratikleşme sürecine ve özgürlüklere gölge düşürülmesi noktasında üzüntülüyüm.” Bu sözler, Ermeni konferansını yapmak isteyenlerin, özellikle laik, sol ve demokrat kesimlerin talepleri olduğu dikkate alındığında o zamanki Erdoğan’ın, bugün HDP’nin ifade ettiği kapsayıcı ve özgürlükçü bir anlayışla davrandığını göster miyor mu?
Her neyse! Olan oldu ve AKP’de diğer partilerin gittiği yoldan giderek kendi kimliği olan İslami kimliğine geri döndü. Burada Gezi mi, 17-25 Aralık mı? Yoksa bilmediğimiz başka şeyler mi oldu bilmiyoruz, ama geldiğimiz noktada AKP, diğer partiler gibi kendi kimlik siyasetine geri döndü. Bu durumun da HDP’nin tüm topluma “biz” diye seslenen, bütün diğer kimlikleri kucaklayan siyaseti de karşılık bulmaya başladı. Son günlerde HDP’nin yükselişinin de AKP’nin düşüşünün de nedeni bu...
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.12.2025
18.12.2025
13.12.2025
9.12.2025
2.12.2025
26.11.2025
20.11.2025
11.11.2025
4.11.2025
28.10.2025