Ferhat KENTEL
Neredeyse her gün, her gün birçok kez şaşırmak, heyecanlanmak, korkmak, umutlanmak mümkün burada... Bazılarımız inanılmaz heyecanlar, gururlar, mutluluklar duyarken, başkalarımız korkudan mahvoluyor, umutsuzluğun en diplerine doğru düşüyor. Sonra ya da başka konularda, heyecan ve korku yer değiştiriyor.
Mesela Yılmaz Esmer’in yönetiminde hazırlanan Türkiye Değerler Atlası’nda nasıl bir memlekette, nasıl bir toplumda yaşadığımıza dair ilginç veriler var.
Rapora göre, “Türkiye, insanların birbirine en az güvenebildikleri ülkelerden biri. Türkiye’de insanların yaklaşık onda biri genelde insanlara güvenebileceğini söylerken, İskandinav ülkelerinde bu oran yüzde 80’lere yaklaşıyor.”
İlginç değil mi? “Türk, övün, çalış, güven!”, “Korkma, sönmez...” gibi veciz sözlerin okulların, devrim tarihi derslerinin, hayatın her alanına alabildiğine girdiği bir toplumda böyle bir güvensizlik?
Ya da hayatın her alanında “Allah’a çok şükür”, “Allah’a ısmarladık”, “inşallah”, “maşallah”,“Allah aşkına”, “Allah’ın izniyle” gibi, bir yanıyla hayatın “şiir”ini veren, diğer yanıyla da“garanti” formüllerine sahipken neden bu kadar çok güvensiziz? Neden bu kadar çok başkalarından korkuyoruz?
Ya da büyük sanat eseri camilerin, sonradan bu camileri taklit etmeye çalışan sanatla alakası olmayan camilerin, gökdelen adı verilen ve camilerden de daha büyük beton kulelerin her tarafımızı sardığı bir coğrafyada başkalarına karşı neden bu kadar çok güvensiz hissediyoruz kendimizi?
Malazgirt ovalarında, Romen Diyojen’i alt etmiş bir Alparslan’dan, İstanbul’u neredeyse çocuk yaşta fethetmiş bir Fatih’ten; eğer bunları beğenmiyorsanız, yedi düvele meydan okumuş bir Atatürk’ten gelen nesiller başkalarından neden bu kadar çok korkuyor?
Belki de tam da bütün bu hikâyeler yüzünden... “Türklerin Anadolu’ya girişi” efsanelerinden... Yarısı palavra, diğer yarısı insan aklına zarar çarpıtılmış tarih okumalarından ve de hâlâ 1071’i 2071’e taşıma gayretlerinden...
Dörtte biri Ermeni, dörtte biri Rum, dörtte biri Arap, dörtte biri Kürt, altıda biri Orta Asya’dan, beşte biri Balkanlar’dan gelme, yedide biri Kafkasyalı vb. olan (farkındayım, hesap hatası yok; toplam 1’i aşıyor, çünkü her bir insan teki “tek” bir şey değildir ve toplamı kültürel, etnik, hatta dinsel kökenler bakımından 1’i aşar) insanların hikâyesinde etnik ve dinsel sonsuz karmaşıklıklar olan bir nüfusa, sanki bu topraklarda başka hiçbir halk yaşamamış, başka hiçbir tarih yaşanmamış gibi “tek” bir tarih dayatırsanız olacağı buydu; dayatmaya devam ederseniz, olacağı gene bu...
Bize, “bizim” geçmişimizi unutturan bu tarih dayatması altında, derinlere saklanan ama bir şekilde devam eden hikâyelerimizin bize travmalar yaşatmasından daha normal bir şey olabilir mi?
Tabii kendimize güvenemeyiz, çünkü, mecburen, başka çaremiz olmadığı için zorla inandığımız, ve kendi kutsallarımız yıkılırken bir başka kutsallık olarak inşa ettiğimiz bu yalan tarih bize hiçbir güven vermiyor. Bu yüzden, o tarihi ayakta tutmaya çalışan, etrafımızı kuşatan kurumlara, o kurumların ürettiği değerlere bile güvenemeyiz.
Cumhuriyetimize, milletimize, tarihimize, dinimize de güvenemeyiz. Bu yüzden besmele çeker gibi, sürekli olarak tekrar etmek zorundayız bir takım ezberleri.
Kendi inancımıza da, yani “ben buna inanıyorum” derken inandığımız şeye bile güvenemeyiz. Birileri zekâ düzeyi düşük bir film (Müslümanların Masumiyeti) yaptığı zaman hop oturup, hop kalkarız, perişan oluruz. Din konusunda tamamen modernist, tamamen rasyonel; bu yüzden dinin sosyolojisine, dindarların haletiruhiyesine tamamen yabancı ama aynı zamanda etrafını kuşatan her türlü devlet, bürokrasi, resmî otoriter tarih anlayışına da yabancı ve bu yüzden “isyankâr bir deli adam”, Sevan Nişanyan, Hz. Muhammed hakkında hoşumuza gitmeyen bir laf ettiği zaman, sanki dünyanın sonu gelmiş gibi hissederiz.
Çünkü ne tarihimizle, ne de devletimizle barışığız. Bu topraklarda yaşayan kimseyle barışık değiliz. “Biz” derken de aslında “hepimiz”iz sözkonusu olan. Yani barışık olmayışımız sadece “biz Müslümanlar”ın Hıristiyanlarla barışık olmaması değil ya da “biz Türklerin” Kürtlerle barışık olmaması değil; Hıristiyanlar, Kürtler, Aleviler de, adı “çoğunluk” olanlarla barışık değil. Yani aslında biz “Türkler” ya da “Müslümanlar” Türklerle ve Müslümanlarla da barışık değiliz.
Çünkü devlet bu toplumla hâlâ barışık değil. Böyle bir devletin altında ve bu devletin ruhunu kendine transfer eden (dünün sivil hareketinden, bugünün kibirli yeni seçkinlerine dönüşen) bir hükümetin altında da kendimizle barışmamız pek kolay değil.
Ama dedim ya... Bu memleket acayip bir yer... İnsana böyle güvensizlik öğreten bu topraklarda, “az veya çok dindarlar”la “az veya çok ateistler” inadına birbirilerine güvenip, biraraya geliyorlar. Sevan Nişanyan’a hem saçmaladığını söyleyip, insanların inançlarını biraz olsun anlamaya davet ediyorlar, hem de onun Yanlış Cumhuriyet kitabını ve Şirince’de fosilleşmiş bir devlet anlayışına karşı verdiği mücadeleyi dinlemek için çaba harcıyorlar.
Yazarlar
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.07.2024
16.04.2024
5.02.2024
12.07.2023
24.01.2023
26.11.2021
2.05.2021
16.04.2021
10.10.2020
9.09.2020