Hakan TAHMAZ
Türkiye 2. Ankara katliamıyla sarsılmaya devam ediyor. Beş ay içinde benzer beş büyük terör saldırısının gerçekleşmiş olması Türkiye’nin Ortadoğu politikalarının bir sonucu olduğu çok açık. Son dönemde hızla terör saldırılarının hedef ülkelerinden birinin Türkiye olmasını salt bölgedeki jeopolitik konumuzla izah etmek nafile bir çabadır.
Türkiye kendi kendini hedef ülke haline getirdi. Küresel güçler Türkiye’nin bu durumundan çok yönlü yararlanmak için çaba sarf ediyorlar. Her bir küresel güç kendi çıkarları doğrultusunda Türkiye’ye ayar vermeye çalışıyor.
Türkiye, Ortadoğu’da Sünni mezhebi eksen ve merkeze alan oyun kuruculuğuna soyundu. Irak işgalinde ABD’nin Irak’ta yapmak istediğine benzer bir şeyi Ortadoğu’da gerçekleştirmek üzerine Arap baharı sonrasında “şahlandı”.
ABD’nin Irak savaşında Saddam’ı devirmeyi başarmış olmasına rağmen büyük bir başarısızlık yaşamasından doğru dersler çıkarmadı. Aksine Cumhurbaşkanı kısa bir süre önce 1 Mart Tezkeresi’nin TBMM’de zamanında çıkaramamış olmasını bölge politikası açısından büyük bir engel oluşturduğunu açıkladı.
Bu yanlış politik eksen esas olarak iki yanlış üzerine oturuyor. Birincisi 2010 referandumu sonrası AK Parti’nin içine sürüklendiği güç zehirlenmesine yol açan benim “milli otoriterleşme” diye tanımladığım yönelime girmesi ve Ortadoğu’yu yeniden şekillendiren dinamikleri yanlış okumasıdır. Kendini “Arap Baharı”nın estirdiği rüzgârın cazibesine fazla kaptırdı.
Ortadoğu’da Türkiye ve Şii devletlerin oluşturduğu yay biçimdeki çemberle ve Kürd uyanışının yarattığı sosyal, siyasal dinamizmin arasına sıkışmış Sünni otoriter hegomonik yapılanmada ısrarcı olmaya devam ediyor. Bölge gerçekliğiyle uyumlu olmayan ve bölge sosyolojini kavramaktan uzak bu yaklaşım küresel güçlerin yönelimleriyle çeliştiği gibi zaman zaman sert çatışmalara yol açıyor.
Bu, terör saldırılarının hedef ülkesi olmaya elverişli zemin hazırlıyor. 2. Ankara katliamı bu anlamda tek bir aktörün ve oyun kurucunun planı olarak aynı zamanda düşünmek bugüne kadar olup biteni kavramamaktır.
Bu saldırının Türkiye’yi Suriye savaşının doğrudan parçası olmaya sürükleyerek, Sünni eksenli politikasının açmazının pazara çıkarmasını arzulayanların dâhil olduğu bir terör saldırısı olma olasılığı yüksek.
Türk devleti bir kez daha Kürd kartıyla vuruldu. AK Parti hükümeti bunun çok rahat ve kolay alıcısı oldu. Adrese teslim katliamdan Kürd düşmanlığı heybesini doldurmaya çalışıyor. Türkiye felakete kulaç atıyor.
Türkiye PYD-YPG’yi yakın menziline aldı. Suriye savaşında PYD-YPG güçleri Türkiye’nin hedefine oturtuldu. Türkiye’nin bu savaşta stratejik müttefikleriyle yolları ayrılmış gözüküyor. Türkiye’nin Kürd korkusu içerde ve dışarıda Kürdleri sınırlandırma politikası biçiminde somutlaşıyor. En kötüsünden olası Rojava sınırında insansız bölge oluşturma savaşı yürütülüyor.
21. Yüzyılda Ortadoğu’nun biçimlenmesinde önemli bir dinamizme ve siyasal pozisyona sahip olan Kürdleri sınırlama veya ötekileştirme siyaseti her alanda çoğulculuktan uzak yaklaşımın bir türevidir. Türkiye bu yaklaşımın bir sonucu olarak çözüm sürecini akamete uğrattı. 21. Yüzyılın eşiğinde büyük bir yanlışa imza atıldı. Çözüm Süreci’nin başarıyla taçlandırılması doğrultusunda atılacak radikal adımlar yeni Ortadoğu’da Türk- Kürd güçlü ittifakının demokratik bir muhteva kazanmasıyla çoğulcu bir toplum yapısının temeli atılmış olacaktı. Bu fırsat kaçtı. Kolay kolay yeniden aynı fırsat doğmaz. Türkiye tam gaz aksi bir istikamette ilerliyor. Bu ilerleyişi sorasın da neyle karşılaşacağımızı bilemez hale geldik. En kötüsü de bu gidişat ısrar etmek derinde biriken Kürd karşıtlığının iç savaşa dönüşme potansiyelini de büyütmesidir. Bunun bütün Ortadoğu çapında yaşanması da ihtimal dâhilinde olan bir konudur.
Yazarlar
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.07.2025
25.07.2025
23.07.2025
19.07.2025
11.07.2025
21.05.2025
1.04.2025
20.02.2025
1.02.2025
29.12.2024