Melih ALTINOK
Hukukun "en kötü olasılık" üzerine kurgulanması doğaldır. Netice de varoluşunu"anlaşmazlığa" borçlu olan bir sistem.
Herkesten her kötülüğü bekliyor hukuk. En mülayimimiz, karıncayı incitmeyenimiz bileonun gözünde her an karısını öldürebilecek, casusluk yapabilecek, iş ortağını dolandırabilecek potansiyel birer suçluyuz.
Bu nedenle hukukun öngörülerini hep olumsuzluklar üzerine şekillendirmesi, "hepimizekötü bakması" normal.
Siyaset ise, pesimist hukukun karşısında sivil alanı temsil eden bir optimist.
Ukalalık etmek için kötümser ve iyimser kelimeleri yerine pesimist ve optimist kavramlarını kullanmıyorum.
Zira bir anlamı da çocuklar için tasarlanmış küçük tek yelkenli olan optimist, siyaset vehukuk ayrımın ruhunu harika özetliyor.
Siyaset, tıpkı denizde küçücük çocuklara güvenen özgüven sahibi ebeveyn gibi, ikna etmeye çalıştığı seçmene güven üzerine kuruludur.
Bu yüzden siyaset, hukukun aksine vatandaşlara her an madik atacak sinsiler olarak bakmaz. Tam aksine onları, kaynakları en mantıklı ve verimli şekilde kullanacağı siyasi projesine ortak olan rasyonel ve iyi niyetli özneler olarak görür.
Tabii ki siyasetçi kendisi de bir özneyse, vesayet odaklarınca yönetilen bir nesne değilse...
Sartre'ın varoluşa dair külliyatını, bizim buraların ağzıyla bir cümlede özetleyen o harika sözümüzle söylersek:
Kişi kendinden bilir işi, karşısındakini.
Siyasetçinin aptalı ikna edeceği seçmeni aptal görendir....
Siyasetçinin kötüsü de vatandaşı, rakibini kötü kabul eden...
Her seçim, referandum döneminde siyasilerimizin konuşmalarına bakınca demokrasinin diyalektiğindeki bu temel ilişki geliyor aklıma.
Son anayasa değişikliğine hayır diyen siyasilere bir bakın. Sanki halkı ikna etmeyeçalışan, onlara güvenen ortalama bir siyasi aktör değil, rakibini kötülüğünden seçmeni aptallığından yanlışı tercih edecek potansiyel suçlu olarak gören birer savcı her biri.
Onlara göre parlamenter sistemden Cumhurbaşkanlığı sistemine geçmeyi isteyen siyasi rakipleri çok kötü insanlar.
Binali Yıldırım, Devlet Bey ve hatta seçilmiş Cumhurbaşkanı Erdoğan bile Türkiye'yi mahvetmek istiyorlar!
Hatta bunun için, üzerinde durdukları köprüyü dinamitlemek üzere, arada buluşup ülkeyi nasıl batırırız diye düşünüyorlar!
Neyin kafasından olduğu merak ettiğimiz halüsinasyonları bitmedi, devamı da var...
Onlara göre, James Bond filmlerinin kötü adamını aratmayan bu Doktor No tipi siyasetçilere güvenen seçmenler de istisnasız aptallar.
Evet, evet sizden bahsediyorlar sayın sivil siyasilerimiz.
Ve yine onlara göre, Türk halkının yarısından fazlasını oluşturan vatandaşlar ve siyasi temsilcileri nihayetinde başarırlarsa... Söyledikleri gibi Türkiye Cumhurbaşkanlığı sistemine geçerse batacak, çökecek, bölünecek, hepimiz esir olacağız, kimse özgür olmayacak...
Lütfen biraz saygı! Hakikaten bize, seçmenlerinize ayıp ediyorsunuz. Zekamızla dalga geçiyorsunuz beyler bayanlar...
Sakallı Celal'in dediği gibi;
Tanzimat ilan ettik, olmadı. Meşrutiyet ilan ettik, olmadı. Cumhuriyet ilan ettik, olmadı. Belki biraz da ciddiyet ilan etsek, sürekli halka aptal, kötü diyen bu siyasetten beslenme asalaklardan kurtulur muyuz sizce?
Can Yücel yaşasa, "Olmak ya da olmak" diyen Shakespeare'e sardığı gibi, Sakallı Celal'e de takılırdı belki.
"Bir ihtimal daha var" diyerek eklerdi belki: "O da Cumhurbaşkanlığı mı dersin?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019