Mensur Akgün
Türkiye, siyasi mantığı ve hukukiliği sorunlu bir kararnameyle imzacısı olduğu Avrupa Konseyi İstanbul Sözleşmesi’nden ayrılma sürecini başlattı. Kadına karşı şiddeti önlemeyi hedefleyen İstanbul Sözleşmesi yakında Türkiye için bağlayıcı olmayacak ve sözleşmeyle kurulan organlardaki üyeliklerimiz sona erecek.
Türkiye, en büyük şehrinin adıyla anılan ve hedefi şiddet olan bir sözleşmenin dışında kalacak. Sözleşmenin sağladığı imkanlardan kadınları da, kendisi de yararlanamayacak. Gerekçesi belli ki cinsiyetin toplumsal tanımı, kadının geleneksel yapı içindeki yerinin sorgulanması ve siyaset üstünde ağırlığı olan bazı çevrelerin bunu sorun haline getirmesi.
Keşke böylesi bir karar verilmeden önce başta AK Partili kadınlar olmak üzere daha geniş kesimlerin görüşü alınmış, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmanın getireceği siyasi yük, taşıyacağı küresel mesaj hesaba katılmış olsaydı. Ama olmadı, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması yönünde ilk adım atıldı.
***
Doğrudur, Türkiye İstanbul Sözleşmesi’nden çıktı diye ne kimse küser, ne de müeyyide uygular. Hatta belki de kadına yönelik şiddette artış bile yaşanmaz. Ancak Türkiye’nin tartışmalı olan demokrasi ve insan hakları sicili daha da tartışmalı hale gelir.
İlişki içinde olduğumuz pek çok ülke ve örgüt haklı veya haksız gerekçelerle Türkiye’yi kadına karşı şiddete müsamaha göstermek isteyen ülke olarak görür ve gösterir. Her kadın cinayeti bu algıyı besler, başka alanlardaki pazarlık imkanlarımızı etkiler.
Oysa bizim sorunlarımızı dikkate aldığımızda pazarlık imkanlarımızı genişletmemiz, dünyadaki algımızı değiştirmemiz gerekiyor. Bırakın, ekonomiyi ve yatırımı bir yana Suriye’deki duruşumuzun haklılığını savunmak, bu yazının devamının konusu olan Kıbrıs’ta iki devletli çözümde zemin elde etmek için de değişim şart.
AB ve ABD “Türkiye önemlidir, Doğu Akdeniz için müeyyide uygulamayalım” dedi diye siyaset ve diplomasinin sonu gelmedi. Henüz hiçbir sorunumuz çözülmedi. S-400’ler ile F-35 uçakları dengesi değişmedi. Halk Bankası davası kapanmadı. Doğu Akdeniz’deki meşru taleplerimiz kabul görmedi. ABD PYD’ye desteğini kesmedi.
Bilindiği gibi Türkiye, Yunanistan, İngiltere’nin garantör ülkeler, Kıbrıs’ın iki kesiminin toplumlar olarak katılacağı, BM’nin tarafların üstünde uzlaşabileceği yaratıcı çözümler bulmaya çalışacağı gayri-resmi 5+1 toplantısı da 27-29 Nisan tarihleri arasında Cenevre’de yapılacak.
Rum tarafının aklında Crans Montana’da bıraktığımız yerden başlayalım var. Türk tarafı ise iki devletli çözüm konuşalım diyor. BM müktesebatı ne yazık ki Rumlardan yana. Arkalarında onlara destek olacak bir dizi Güvenlik Konseyi kararı mevcut.
1964 yılında alınan 186 sayılı karar dünyanın onları 1960 Anayasası’na rağmen adanın tek temsilcisi olarak görmesinin temel gerekçesi. 1983’de alınan 541 sayılı karar da KKTC’nin devlet olarak tanınmasının karşısındaki en büyük engel.
Ayrıca 1977-1979 Doruk Anlaşmaları ve daha pek çok belge de yöntem olarak iki kesimli, iki toplumlu çözümü öngördüğü için Türkiye’nin ve KKTC’nin yanında sayılmaz. Yine de Doğu Akdeniz’de yarattığımız askeri ve hukuki baskının, Maraş’ın statüsü konusunda yapılan imaların yeni çözüm arayışına destek olma olasılığı hafife alınamaz.
Doğu Akdeniz’in istikrara kavuşmasının getireceği yararların da müzakere sürecine katkıda bulunacağına şüphe yok. En güçlü argümansa yarım yüzyıldan fazla süren görüşmelerle bir yere varılamadığı. Fakat toprak oranları gündeme gelmeyeceği ve muhtemelen İngiltere masaya siyasi eşitliğe dayalı bir plan koyacağı için başladığımız noktaya geri dönme olasılığı da var.
***
Yani Kıbrıs sorununda yeni, zor ve çok bilinmeyenli bir döneme giriyoruz. Çözüm istiyorsak, amacımız sorunu yönetmek değilse, iki devletlilik formülü bizim samimi önceliğimiz haline geldiyse, Türkiye olarak bu konuya bir an önce eğilmemiz, müzakereyi sadece Cenevre’ye bırakmamamız gerekiyor derim.
Diplomasiyle, siyasetle ve biraz da düşünce kuruluşlarının katkısıyla konuyu dünya kamuoyu önünde işlememiz şart. Bir de imaj sorunumuzu yönetmemiz, ikna kabiliyetimizi güçlendirmemiz, karşı karşıya olduğumuz sorunlara bütüncül bir perspektiften bakma alışkanlığı edinmemiz gerekiyor.
Unutmayalım ki, dünya siyasetinde algılar gerçeklere yakın rol oynuyor. Ayrıca ister insan ya da kadın hakkı olsun, isterse başka bir konu, taraf olduğunuz bir sözleşmeden çıkmanın maliyeti, hiç imzalamamış olmanızdan daha ağır oluyor...
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.09.2025
7.09.2025
27.08.2025
24.08.2025
20.08.2025
17.08.2025
13.08.2025
27.07.2025
23.07.2025
13.07.2025