Mümtazer TÜRKÖNE
Radikal İslâmcıları, ayrı bir ulus devlet hayali kuranları, geleneksel tarikatların meczup kategorisindeki saliklerini, verili her şeye itiraz eden hayat muhaliflerini hariç tutarsanız Türkiye’de Atatürkçü olmayan yok. Atatürk ve Atatürkçülük hakkında fikir sahibi olmak için, dizi oyuncularının magazin entrikalarına ayırdıkları beş dakikayı bu ülkenin kurucu değerlerini öğrenmeye harcamayanlar, hatta bu konuda bilinçli ve inatçı bir cehaleti tercih edenler bile bu genel eğilime dahiller. CHP’li de MHP’li de Atatürkçüdür. Muhafazakâr partiler dillerine şeklen doladıkları Atatürk’ü sonunda benimsemek zorunda kaldılar. Bütün bu Atatürkler ve Atatürkçülükler maalesef siyasette bir ortak payda teşkil edemiyor. Herkes farklı bir Atatürk tanıyor ve ifade etmeyi bile beceremedikleri bir Atatürkçülük arkasına saklanıyor.
“Mustafa Kemâlin Akerleri” olarak meydana çıkan Teğmenlerin, bütün derin bölünmeleri ve muhataralı geçmişi hatırlatarak başlattığı tartışmayı bile bu çerçevenin içine yerleştirmek akla yakın görünüyor. Lider pozisyonunda yemini ettiren ve sloganı attıran genç hanım teğmen, Harp Okulu Komutanı’na yaptıkları işi, “Cemaatçi, tarikatçı olmadığımızı göstermek istedik” diye savunmuş. Peki cemaatçi veya tarikatçı olmamak Atatürkçü olmak için yeterli mi?
CHP tarihinde “İkinci Adam” veya Millî Şef olarak yer alan İnönü döneminde, Mustafa Kemâl Atatürk’ü hafızalardan silmek için her şey yapıldı. Paralardan, devlet dairelerinden resmi bile çıkartıldı. Atatürkçülük, çok partili hayata geçerken İnönülü CHP’ye karşı Demokrat Parti’nin sığınağı olarak ideolojik bir referansa dönüştü. 40’lı yıllarda Atatürk heykellerine Ticanî tarikatının sistematik saldırılarına karşı Demokrat Parti iktidarı devralır devralmaz Atatürk’ü Koruma Kanunu’nu çıkardı ve bu saldırılara ağır cezalar verilmeye başlandı. Atatürkçülük asıl altından doğuşunu 27 Mayıs Darbesi ile yaşadı. Askerler, devirdikleri Demokrat Parti iktidarına karşı Atatürkçülüğü bir kalkan olarak kullandılar. Sonraki her askerî darbe döneminde Atatürkçülük resmî devlet politikası olarak şahlandı. Aynı dönemde CHP Atatürkçülüğü de, devlet katında propaganda edilen Atatürkçülük ile özdeşleşti. Seçmenin sürekli sağ-muhafazakâr partileri iktidara getirmesi karşısında şehirli-statü sahibi seçmenler devletin resmî ideolojisi olarak CHP Atatürkçülüğünü, çoğunluk iktidarları karşısında güçlü bir sığınak olarak gördüler.
AK PARTİ, CHP TEKELİNİ SONA ERDİRDİ
22 yıllık AK Parti iktidarı bu Atatürkçü geleneği iki alanda ters yüz etti ve CHP’nin tekelini sona erdirdi. Devleti ele geçiren muhafazakâr hatta İslâmcı kesim Atatürk’ün, sahibi oldukları ve sağlam çatısı altına sığındıkları ulus devletin ana taşıyıcı kolonlarından biri olduğunu farkettiler. Baksanıza Sisi’yi misafir eden Erdoğan’ın verdiği fotoğrafta, aralarında -resim de olsa- koskoca bir Atatürk oturuyor. İktidar nimetlerini tadan AK Parti seçmeni de, yukardaki bu değişime paralel olarak Atatürk ile barıştılar, hatta “bayrak gibi bir ortak değer” olarak benimsemekte tereddüt etmediler. Karikatür gibi tekrarlanan Kadir Mısıroğlu örneği, garip ve aykırı bir figür olmanın ötesinde bugün hiç kimse için bir anlam taşımıyor. Kısaca Atatürk, şehirli-statü sahibi seçkinlerle, köylü ve alt kesim ama çoğunluk olan halk arasında bir ayrım çizgisi olmaktan çıktı bir ortak paydaya dönüştü. AK Parti’nin okullarında dindar nesil yetiştirme çabaları tam tersi netice verdi, ama araya sıkıştırılan Atatürk yeni nesillerin boyunu birkaç santim daha uzattı.
Atatürkçülerin çok azı Atatürk ve onun Cumhuriyet’e yerleştirdiği kurucu değerler hakkında fikir sahibidir. Bir imparatorluk paşası olan Atatürk geçmişten dersler çıkartarak ve eline geçen fırsatı en doğru şekilde kullanarak çağın ihtiyaçlarına uygun bir ulus devlet inşa etti. Bu ulus devletin ulusu, kader birliği etmiş bir halktır. Atatürk’ün eseri olan Medenî Bilgiler’de geçmişi birlikte yaşamış ve geleceği de birlikte yaşama iradesine sahip topluluk olarak tarif edilen millet, herhangi bir ırkı, soyu, dili, kültürü esas almaz. Kürt sorunu karşısında kimse bu tanımı hatırlamadı ve birlikte yaşama iradesini dikkate almadı. Laiklik, dinin bir istismar aracı olarak seferber edilmesini önlemek ve toplumsal barışı sağlamak adına siyasetin dışına, muazzez yerine yerleştirilmesi demekti. Seçkinler eliyle, dindar halkı aşağılamak ve kendi seçkin ayrıcalıklı statülerinin altını çizmek için kullanıldı.
ASTROLOJİ DE ATATÜRKÇÜLÜĞE AYKIRI
Garip bir paradoks, Cumhuriyet’in başlangıç yıllarında laiklik adına yapılan aşırı müdahaleler bugün daha çok dinden geçinenlerin işine yarıyor. Cuma hutbesi Atatürk’e kadar Arapça okunuyordu. Atatürk olmasaydı, bugün Arapça bilmeyen Diyanet İşleri Başkanı kalkıp da minbere çıkıp Türkçe hutbe okuyamazdı.
Atatürkçülük için daha sağlam ölçüler var. 1925 tarihli “Tekke ve Zaviyelerin Seddine Dair” kanun gelecekten haber vermeyi ve falcılığı yasaklamakta hatta cezai yaptırıma bağlamaktadır. Kısaca eskiden müneccimlik denen her türlü yıldız falı, yaygın adıyla Astroloji de Atatürkçülüğe aykırıdır. “Astrolojiye inanmayan Atatürkçüler öne çıksın!” dediğinizde kaç kişi öne çıkar? Halbuki herkesi gereksiz yere meşgul eden akla ve bilime aykırı şu astrolojiden ve burç fallarından memleket kurtulsa kısa zamanda daha ileri bir toplum haline gelmez miydik?
Teğmenlerin “Mustafa Kemâl’in askerleriyiz”i ile canlanan Atatürkçülük tartışmasında, dikkat ederseniz CHP sözcüleri 50 yıl öncesinin sloganlarını tekrarlıyorlar. Böylece geniş halk kesimleri ile tuzu kuru seçkinler arasındaki gerilimi hatırlatıyorlar. Köprünün altından çok su geçti.
Atatürkçülük konusunda ülkemiz AK Parti iktidarına çok şey borçlu; çünkü diğer alternatiflerin kof olduğunu tecrübe ederek kanıtladılar ve elbirliği ile başka çare olmadığını gösterdiler.
Bütün bunlar yaşandıktan sonra, CHP’nin 28 Şubat sonrasının “Cumhuriyet Mitingleri” günlerine geri dönme işaretleri vermesi önüne altın tepside gelen iktidar fırsatını geri çevirmek anlamına geliyor.
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları




























































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.12.2025
28.12.2025
24.12.2025
23.12.2025
21.12.2025
21.12.2025
16.12.2025
13.12.2025
11.12.2025
7.12.2025