Münir AKTOLGA
AMAÇ, “TÜRK TİPİ BAŞKANLIK SİSTEMİ” İLE ÜLKEYİ “BİR ANONİM ŞİRKET GİBİ YÖNETMEK” MİDİR?..YOKSA PROBLEM ÇÖZMEK MİDİR?
Gülay şöyle yazdı geçenlerde; ben de aynen katılıyorum:
“Başkanlık sistemi tartışmaları, “nasıl bir başkanlık sistemi” sorusunun cevabı verilmediği sürece havanda su dövmeye benziyor.
O yüzden de ben bu tartışma açıldığından bu yana, başkanlık sistemine kategorik bir karşı çıkış mümkün olmadığına göre, gerçek tartışmanın ancak AK Parti’nin “Türk Usulü” dediği kendi başkanlık sistemini açıkladıktan sonra başlayabileceğini; herkesin de tutumunu ancak ondan sonra alabileceğini söylüyorum.
AK Parti henüz böyle bir model açıklamadı. Bu şartlarda iktidarın 2012’de Anayasa Komisyonu’na verdiği 20 maddelik taslaktan hareket etmek durumundayız.
Söz konusu taslak o zamanlar birçok noktadan eleştirilmişti. Ama öyle iki eleştiri vardı ki, bu iki noktayı içeren bir başkanlık rejiminin, bu rejimden beklenen temel faydayı yok edeceği söyleniyordu.
Şimdi bu eleştirilere bakalım...
AK Parti’nin 2012 önerisinde en fazla eleştiriye uğrayan noktalardan birincisi, başkana “başkanlık kararnamesi” çıkarma yetkisi verilmesidir.
Buna göre başkan, gerekli gördüğü konularda “başkanlık kararnamesi” çıkarabilecektir. Nedir bu gerekli gördüğü koşullar?
Kanunlarda kararname çıkarılacak konuyu düzenleyen açık hükümler bulunmaması hali...
Bu koşulun istismara son derece müsait olduğu, istenildiğinde kanun metninin yorumunda zorlamalar yapılarak “açık olmayan” noktalar yaratılabileceği açıktır. Dolayısıyla başkanlık kararnamesi çıkarma yetkisini rahatlıkla başkana yasama yetkisi verilmesi ya da en hafifinden yasamanın yetkilerine müdahale imkanı verilmesi olarak yorumlayabiliriz.
Denilebilir ki, bugünkü sistemimiz de Bakanlar Kurulu’na kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi veriyor.
Evet, bugünkü Bakanlar Kurulu’nun da KHK çıkarma yetkisi var. Ama arada önemli bir fark var.
Kamu hukuku profesörü Levent Köker bu farkı şöyle anlatıyor:
“Bugünkü Bakanlar Kurulu, kanun hükmünde kararname (KHK) çıkarma yetkisini “olağan dönemlerde” TBMM’nin çıkardığı bir yetki kanunundan almaktadır ve konu ve süre bakımından onunla bağlıdır. Olağanüstü dönemlerde ise, KHK çıkarma yetkisi cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu'na aittir. Konu sınırı yoksa da, yer sınırı vardır (olağanüstü durumun geçerli olduğu ülke bölümü). Nihai onay makamı, her iki durumda da TBMM’dir. AKP önerisi, başkanlık kararnamesi ile bugünkü olağanüstü yetki durumunu olağanlaştırmakta ve TBMM onayını da kaldırmak suretiyle, kararname yetkisini yasama yetkisine dönüştürmektedir.”
(Bu arada eklemek gerekir ki, kuvvetler ayrılığına aykırı olan böyle bir yetki “ABD usulü” başkanlık sisteminde mevcut değildir. Yani ABD Anayasası başkana, kanun niteliğinde kararname çıkarma yetkisi vermemiştir.)
Köker ayrıca, AK Parti önerisinde başkana verilen kanunları onaylama ve yayımlama yetkisi içinde yer alan, “tamamen veya kısmen uygun bulmadığı kanunları TBMM’ye geri gönderme yetkisi”nin taşıdığı sakıncalara da dikkat çekiyor. Bu yetkinin yasama faaliyetinde başkanın etkisini artrıcı yönde düzenlendiğini söyleyen Köker şöyle devam ediyor:
“Başkan tarafından geri gönderilen kanunların yasalaşabilmesi için TBMM’nin geri gönderilen kanunu aynen ve en az beşte üç çoğunlukla kabul etmesi gerekmektedir. Bu, ‘Başkanlık kararnamesi’ ile yasama yetkisi verilen başkanın beğenmediği kanunları engelleyebilme (ve ülkeyi kendi çıkardığı kararnamelerle yönetme) gücüne sahip kılınması anlamını taşımaktadır.”
Görüldüğü gibi, başkana kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermek, başkanlık sisteminin en önemli üstünlüğü olarak gösterilen “kuvvetler ayrılığının sağlanması” özelliğini yok etmek ve başkana yasamaya müdahale yetkisi vermek anlamını taşıyor. Dolayısıyla, başkanlık sisteminin özüyle ve ruhuyla çelişiyor[1].
Nereden çıktı bu tartışmalar, neden „başkanlık sistemi„:
Deniyor ki (bütün bu söylenilenlere ben de katılıyorum), „başkanlık sistemi Türkiye gibi çok kültürlü, yapısal olarak mozayiği andıran bir toplumda, ülkeyi yönetilemez hale getiren koalisyonları önlemek için kaçınılmazdır. Bu türden bir yönetim zaafını önlemek için şu an elimizde olan tek araç seçim barajını yüksek tutmak; ama görüyorsunuz, bu da başka sorunlara neden oluyor. Örneğin, ülke için hayati öneme sahip olan Kürt sorununun çözümü gibi bir konuda yüzde on barajı yüzünden Kürt siyasi hareketini sisteme entegre etmekte güçlük çekiyoruz. Bir yandan PKK’nın silah bırakmasını, sorunların parlamento zemininde siyasetle çözülmesini tartışıyoruz, ama diğer yandan da yüzde on barajı yüzünden onlara bu yolu kapatıyoruz… Ancak, bugünkü sistem devam ettiği sürece, barajı kaldırırsak bu sefer de ülkede bir yönetim zaafı ortaya çıkıyor ki, bu da en çok değişimin önünü kesmeye çalışan eski Kemalist elitin-Devlet sınıfının işine yarıyor. Kısacası, bir yandan, „parlamenter sistem çoğulcu yapıyı korumak için tek çözüm yoludur“ diyoruz, ama öte yandan da mevcut sistemle yürümeye devam ettiğimiz sürece ne çoğulcu yapıyı koruyabiliyoruz, ne de kendi ayaklarımızın üzerinde yürüyerek daha ileri gidebiliyoruz!…Bütün bunların hepsini yaşadık gördük. Öyle zamanlar oluyor ki, en basit konularda bile hükümet karar alamaz hale geliyor. Darbe yönetimleri öyle bir anayasa hazırlamışlar, „parlamenter sistem“ adı altında öyle bir „Türk tipi parlamenter sistem“ icad etmişler ki, onların vesayeti olmadan sivil iktidarların kendi başlarına adım atmaları bile mümkün değil!..
İşte, başkanlık sistemi, uygulamada ortaya çıkan bütün bu sakıncaların önüne geçmek için, tek kelimeyle yeni Türkiye’nin üst yapısını inşa edebilmek gereklidir. Çünkü, bu durumda hem ülke yönetilemez, karar alamaz durumdan kurtulacak, hem de „seçim barajı“ diye bir şeye gerek kalmayacağı için bütün görüşlerin-Kürt siyasi hareketinin de-en geniş şekilde parlamentoda temsilinin yolu açılmış olacaktır“. Hem sonra, bir de bakarsınız ilerde Kuzey Irak’ın ve Rojawa’nın Kürtleri de bu sisteme dahil olmak isterler, kim bilir! Başkanlık sistemi, böyle bir durumda federal bir yapıyı ayakta tutabilmek için de yegane çözüm yoludur!..
Devamla, deniyor ki: „Ama hepsi bu kadar da değil, bir nokta daha var: Bir yandan diyoruz ki, Türkiye çok kültürlü-çok etnisiteli bir ülkedir, Osmanlı artığı katı merkeziyetçi sistem herşeye rağmen eski Türkiye olarak bizi buraya kadar getirdi, ama artık bundan sonra aynı şekilde devam edemeyiz. Bundan böyle, adına ne dersek diyelim, yerelden yönetimi esas alan yeni tipten bir işletme sistemine ihtiyacımız olduğu apaçık ortadadır. Önümüzdeki süreçte yeni bir anayasa yaparken bu durumu dikkate alarak, ademi merkeziyetçi bir işletme sistemini hayata geçirmek için ne gerekiyorsa onu yapmalıyız. Başta Kürt sorunu olmak üzere birçok sorunumuzun çözümü de buna bağlıdır. Başka türlü demokratik bir ulus haline gelemeyeceğimiz gibi, eski sistemle artık ülke birliğini bile devam ettirmemiz mümkün değildir“.
Bu görüşler, benim de katıldığım görüşlerin özeti. Bu nedenle, Osmanlı artığı katı merkeziyetçi yönetimi-Devlet anlayışını- saf dışı bırakacak, yerelden yönetimi güçlendirerek-ademi merkeziyetçiliği- temel alacak bir başkanlık sistemine ben de yürekten katılıyorum. Tek bir başkan, karar alma yetkisi felce uğratılmamış merkezi bir yönetim, bütün görüşlerin, kültürlerin, etnik oluşumların hiçbir baraj olmadan temsil edilebilecekleri bir parlamento… Ama aynı zamanda, yerel yönetimlere, hatta tek tek bireylere bile kendi kendilerini yönetme konusunda insiyatif veren; bütün bunları yaparken de kuvvetler ayrılığından hiçbir taviz vermeyen, kontrol ve karar yetkisinin son tahlilde merkezi parlamentoda olduğu bir işletme sistemi... Açık konuşalım, Kürt sorunu da dahil olmak üzere bütün diğer sorunlarımızın nihai çözümü bu türden bir işletme sistemine sahip olabilmemize bağlıdır. Yeni Türkiye dediğimiz oluşumun üst yapısı böyle bir zemine sahip olmak zorundadır…
Ama iyi güzel de, bakın şurda seçime çok az bir zaman kaldı, seçimden sonra yeni bir anayasa yapımından, bunun şimdiden „tartışılmasından“ falan bahsediyoruz, peki siz bu arada AK Parti’den ve sayın Erdoğan’dan „verin 400 milletvekilini anayasayı değiştirerek Türk tipi bir başkanlık sistemine geçelim“ sözünden başka birşey-bu konuda somut bir öneri- duydunuz mu?. Hem „başkanlık sistemi tartışılsın“ deniyor, ama hem de ortada henüz somut bir öneri yok!. Ha, „Türk tipi“ olayına bir de şimdi „benim derdim ne biliyor musunuz, ben ülkeyi aynen bir anonim şirket gibi yönetmek istiyorum“[2] eklendi o kadar! Yani şunu demiş oluyor sayın Erdoğan; „ben, ülkeyi bir anonim şirket gibi yönetebilmek için Türk tipi bir başkanlık sistemi istiyorum“ o kadar!. Bitti!.. „Bunun da yolu 400 milletvekiline sahip olarak anayasayı değiştirmekten geçiyor“! Demek olay bu, gerisi teferruat ki, bunun dışında nasıl bir başkanlık sistemi istenildiğinden, kuvvetler ayrılığı ilkesinden, demokratikleşme açısından yeni anayasanın nasıl olması gerektiğinden falan bahsetmeye hiç gerek duyulmuyor! Kim bilir, belki de önümüzdeki günlerde açıklanır bunlar da!!..
Bu durumda tabi herşey değişiyor. Bir kere o „Türk tipi başkanlık sistemi“ meselesi kökünden sorunlu!. Çünkü, kim ne derse desin bunun adı modern bir Sultanlık rejimidir..Biz, „daha az merkeziyetçi yeni bir anayasa“ falan derken bir de bakıyoruz „yağmurdan kaçarken doluya tutulmak“ gibi karşımıza yeni tipten katı merkeziyetçi bir Sultanlık rejimi alternatifi çıkıyor!.
Bu konuyu daha önce ayrıntılı olarak ele aldığımız için burada lafı uzatmıyorum. İsterseniz aşağıdaki linke bir tıklayın yeter. Görün bakalım neyin nesiymiş şu „Türk tipi başkanlık sistemi“!..
Buradaki ilginç olan nokta, hiç şüphesiz, “Türk tipi bir başkanlık sistemi” ile,“ülkeyi tıpkı bir anonim şirketi yönetiyor gibi yönetmek” arasındaki ilişkidir-bağdır!..
Bakın bu ne demek: Önce, bunun bir “samimi ikrar” olduğunun altını çizerek başlayalım!.
Bir anonim şirketin birçok hissedarı vardır, ama her durumda yönetim en büyük hisseye kim sahipse onun olur... Gerisi teferruattır (İsterseniz hissedarlarla en büyük hisse sahibi yönetici arasındaki ilişkiyi de yönetici sınıfın kendi içindeki ilişkilere benzetebilirsiniz; ama burada sözkonusu olan zaten şirketin kendi içindeki yönetim olayı değildir; ülkeyi yöneten bir başkanın tıpkı bir şirket yöneticisinin ülke çapında-hatta işin küresel boyutlarıyla da- şirketi yönetmesi gibi bütün bir ülkeyi-vatandaşları yönetmesidir).
“Anonim şirketler nasıl mı yönetiliyor? Eskiden kararlar en az üç kişiden oluşan yönetim kurulu tarafından alınıyordu..Yeni Türk Ticaret Kanunu’nda bu hüküm değiştirildi.. Tek üyeli yönetim kurulu uygulaması getirildi..Tek adam yönetimi yasallaştırıldı..Bu değişiklik niye mi yapıldı? Pratik diye, kolay karar alıp uygulanıyor, görüş ayrılığı yaşanmıyor diye..Yasanın 359. maddesinin birinci fıkrası şöyle diyor: Anonim şirketin, esas sözleşmeyle atanmış veya genel kurul tarafından seçilmiş, bir veya daha fazla kişiden oluşan bir yönetim kurulu bulunur.
Yönetim kurulu bir kişi olabilirmiş..Tek kişilik yönetim kurulu.. Adı kurul ama bir kişi!..Tam bize uygun!..Bence, Cumhurbaşkanı’nın Türkiye anonim şirket gibi yönetilsin derken kastettiği budur.. Türkiye anonim şirket olsun, ben de o şirketin tek kişilik yönetim kurulu olayım.. Bütün kararlar Beştepe’de-“Aksaray’da”- alınsın!”[3]
Ama daha da ötesi, yani bu işin bir de “Türk tipi başkanlık sistemiyle” olan ilişkisi yönü var ki o, meseleyi daha da açık hale getiriyor:
Bir insan bir anonim şirketi hangi hakla, neye dayanarak yönetir tek başına? Şirketin en büyük hissedarı olmak değil midir bu işin özü? Yani, insana bir şirketi tek başına yönetme hakkını-yetkisini veren şey, son tahlilde, onun şirket üzerindeki özel mülkiyet hakkıdır.
Alın işte size "Türk tipi başkanlık sistemi"!!... Çünkü bu durumda da mülk önce Allah'ın, sonra da onun yeryüzündeki gölgesi durumunda olan sultanındır. Nasıl ki bir anonim şirkette yönetim yetkisi en büyük hissedara-mülk sahibine- ait oluyorsa, sultana ait olan mülke “tasarruf yetkisi” de pratikte onun kendi özel mülkünü hükmetmesiyle bir ve aynı şey haline gelir..
Ülke yönetimi hiçbir şekilde bir şirketin yönetimiyle kıyaslanamaz dedik; çünkü, bir şirketin yönetimi direkt olarak o şirketin özel mülkiyetine sahip olup olmamayla ilgili iken, kapitalist bir ülkede, egemen unsur da olsa, ne burjuvazi o ülkenin özel mülkiyetine sahip bir sınıftır, ne de diğer insanlar, adına ülke-ya da toplum denilen şirkette kendi işgüçlerini satarak çalışanlar!! Evet o-yani burjuvazi- egemen sınıftır, ama ülke yönetiminden bahsettiğimiz an bu durumda belirleyici olan artık ülkenin özel mülkiyetine sahip olup olmamak değildir!! Ülke yönetimi, mevcut durumu (bunun özünü üretim ilişkilerince belirlenen toplumsal bir sözleşme oluşturur) temsil eden bir hukuk içinde sistemin merkezi varoluş instanzı olarak ortaya çıkar. Demokrasi de, işte bu, belirli bir hukuki zeminde oluşan denge unsurunu ortaya çıkarmanın aracı-işletme sistemi- olur... Yani, parlamenter sistem de olsa, başkanlık sistemi de olsa, her iki durumda da amaç, sözkonusu sistemin yapısal durumuna ve işleyişine en uygun olan hukukun ve bu zeminde oluşan yönetim instanzının oluşmasıdır.
Bir firmada çalışanların hukuku-statüsü ise bambaşkadır. Bu durumda onlar bir iş sözleşmesiyle kendi isgüclerini satarak-bunun karşılığında bir ücrete sahip olarak- varolurlar. Yani buradaki ilişki tamamen bir iş ilişkisidir. Çalışanlar, eğer istemezlerse-örnegin ücreti az bulurlarsa, ya da daha başka bir nedenle- çıkış verip işten ayrılabilirler...Ama bir ülkenin vatandaşlarının durumu böyle değildir; onların böyle bir hürriyeti yoktur!! Yani onlar, “ben istemiyorum” diyerek başka bir yere gidemezler!!..Ülkeyi yönetenler de, kendi özel mülkleri olan bir şirketi yönetiyorcasına bir işçinin işine son verir gibi insanların vatandaşlık durumuna son veremezler!! Böyle birşeyi denemeye kalktıkları an bunun adı sultanlık ya da diktatörlük olur!!..”İstemiyorsan çek git benim mülkümden” mantığıdır bu!!.. Sayın Erdoğan’ın böyle düşünmeyecek kadar insancıl olduğuna inanıyorum ben; ama herhalde, kaş yapayım derken göz çıkarmak da bu olsa gerekir!..
Yahu ben şunu anlamıyorum, o kadar “danışman-başdanışman” var bu “Aksaray’da”, bunların içinde bütün bunları düşünen hiç kimse yok mu; hadi Erdoğan içinden geldiği gibi rasgele konuşuyor, yani niyeti kötü değil diyelim, ama neden bunlar müdahale etmiyorlar duruma! Hem sonra bunlar-bu “danışmanlar”- görmüyorlar mı, bu türden çıkışlar sadece başkanlık sistemini değil, aynı zamanda, artık bununla birlikte düşünülmeye başlanan yeni bir anayasayı inşa konusunu da çıkmaza sokuyor!.
Çok açık söylüyorum, hani daha ademi merkeziyetçi yeni bir anayasa istiyoruz falan derken, bu türden çıkışları duydukça ben bile artık yeni bir anayasadan umudumu kesmeye başladım!.. Ülkeyi bir “şirketi yönetirmiş gibi Türk tipi bir başkanlık sistemiyle yönetme” talepleri karşısında daha şurda 10 Ağustos’ta oyunu Erdoğan’a veren ben bile artık ciddi ciddi “aman HDP parlamentoya girsin de bu türden çılgınlıkların önü kesilsin” demeye başladım!!..
Bu konuda linkini verdiğim şu makalelere bakabilirsiniz:
1) “Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı ne anlama geliyor? Nereye geldik, nereye gidiyoruz, ne yapmalıyız”?: http://www.aktolga.de/m53.pdf
2) “Yaşanılmaya başlanan süreç devrimin ikinci aşamasına ilişkindir”: http://www.aktolga.de/a64.pdf çalışmalara bakabilirsiniz..
Hem sonra nedir Allah aşkına bu hiddet, bu kavgacı dil, üslup!.. Don Kişot yanımızda hiç kalacak bu gidişle! O sadece yel değirmenlerine karşı savaş açmıştı. Bizimkiler ise neredeyse bütün dünyaya karşı savaş açtılar!! Amerika düşman, AB zaten ezelden düşmanmış da haberimiz yokmuş; yani bütün Batı karşımızda!! Küresel sermaye ise, onlar zaten “finans oligarşisi” “Tapınakçılar”!! Açın bakın o “danışmanların” yazılarını, kan damlıyor mübareklerden!!.. E, bunları sadece biz mi okuyoruz!. Elin adamları da okuyor ve diyorlar ki, “bunların niyeti bozuk”!. Ve de ne oluyor tabi, yavaş yavaş Türkiye’nin etrafındaki çember daralıyor!... Sonra bir de tutup, “bakın biz dememişmiydik bunlar hep bize düşman” demezler mi ya!! Nedir bu şimdi!!..Ama artık galiba bütün bunlar da yetmiyor ki, kendi kendileriyle de savaşmaya başladılar!!. Yahu bu normal midir sizce?. Bir gün önce, son on iki yılda en başarılı olduğunuz alanı yöneten kendi ekonomi yönetiminizi “vatan hainliğiyle” suçluyorsunuz, ama ertesi gün de oturup onlarla, “aramızda bir problem yok” diye işi tatlıya bağlamaya çalışıyorsunuz!.. Laf aramızda, Allah rahmet eylesin benim babam da böyleydi işte!!. Ama ne oldu sonra, bütün o bağırıp çağırmalar, kavgacı diller falan hepsi onunla birlikte yok olup gittiler!.. Ah baba ah diyorum bazan, değer miymiş görüyorsun!..
Neyse, hepsi bir yana, bu gidişle zaten, sırf Erdoğan’ı frenlesinler diye HDP ‘yi de meclise sokacak halkımız!. Türk tipi başkanlık sistemi filan da böylece rafa kalkmış olacak tabi, burası açık da, ama bu arada en azından şu “barış sürecini” bile başarıya ulaştırabilirlerse gene de helal olsun Erdoğan’a ve AK Parti’ye diyeceğiz!!..
.
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.11.2024
9.11.2024
31.07.2024
3.06.2024
9.04.2024
20.07.2023
18.07.2023
17.07.2023
20.06.2023
18.06.2023