Murat BELGE
Bu sabah, yani 2 Eylül, Pazartesi, Taraf’ta Yüksel Taşkın’la Ertan Altan’ın yaptığı konuşmayı okudum: epey bir süredir benim de kafamı kurcalayan konuları konuşuyorlardı. Gezi olayları ile, AKP demeyeyim ama, sonunda AKP’den ayırması da pek kolay olmayan Tayyip Erdoğan’ın tavrında, söyleminde, hafife alınamaz bir değişiklik oldu. Ama, bu değişimi yalnız Gezi’deki protestoya, bu protestonun Erdoğan’ı fazlasıyla öfkelendirmiş olmasına bağlamak doğru mu? Bence Gezi protestosu, Erdoğan’da daha önce ortaya çıkmış bir ideolojik otoriteryanizme karşı bir protestoydu. Yani Yüksel Taşkın’ın sözünü ettiği “radikalleşme”, Gezi’den önce başlamıştı. Olaya bir “nedensellik” çerçevesinde bakacaksak, Başbakan, “Gezi oldu” diye tavır değiştirmedi (şimdi bunu öyle açıklıyor olsa da): onun tavır değişikliği bu protestoya yol açtı, böylece bir karşılıklı tırmanma evresine girdik. Bu da, şüphesiz, iyi bir şey değil.
Protestoya yol açan birikim, zamanında patlamaya yol açmayan birçok (“tekil” görünüşlü) olayın birbiri üstüne binmesiyle oluştu. Çocuk sayısına karışmak, doğum denetimine karışmak, içki konusunda birtakım pratik tavırlar alarak insanların hayatına karışmak, derken TV dizilerine karışmak... Liste uzadıkça uzar. Ama asıl sorun, bütün bu müdahalelerin üslûbuydu. Başbakan’ın, benimsemediği olaylar, davranışlar karşısında gitgide dilini tutamaz hale geldiği anlaşılıyordu.
Yüksel Taşkın, “Merkez sağa dönmezse parti içi patlamalar yaşanır,” diyor. Kim, neyi patlatacak?
AKP, hep bildiğimiz gibi, MSP, “Milli Görüş” köklerinden gelen bir hareket. Bu çizginin oldukça dalgalı denebilecek bir seyri oldu Türkiye’nin siyasî yakın geçmişinde. MSP olarak girdiği ilk seçimde (1973) yüzde 11 gibi önemli sayılması gereken bir orana ulaştı. Ama daha sonraları bunu korumakta zorlandı. Yüzde 7 gibi bir oy tabanına oturduğunu düşünürken birden yüzde 20’lere fırladı ve böylece 28 Şubat sürecine girdik.
AKP aslında o “darbe”nin ürünüdür. O zamanki düşünce, “Milli Görüş” radikalizmini bırakarak merkez sağa açılmaktı. Sonuç, görüldüğü gibi, çok başarılı. AKP, 2002’de, “Milli Görüş” çizgisinin tarihinde görülmemiş oranlara yükselerek seçim kazandı. O zamandan beri de bu oranı yükseltmeye devam etti ve yüzde 50’lere dayandı.
Ne demek bu? Her konuda AKP gibi düşünmeyen, tavır almayan, bugünkü yelpazede ondan daha iyisini bulmakta da güçlük çeken kesimler (yani geniş, “merkez sağ” diyebileceğimiz) kitleler, önce belki ihtiyatla, bu partiye oylarını verdiler. Bunu izleyen olaylar karşısında da, verdikleri oydan ötürü pişman olmadılar. Onlar oylarını aynı doğrultuda kullanmaya devam ederken, onlardan daha ihtiyatlı ya da çekingen davranmış başkaları da oylarını AKP’ye vermeye başladılar. Demek olduğu bu. Vesayetçi çizgiyle, “muhafazakâr demokrat” kimliğiyle mücadele etmek, büyük bir toplumsal onay aldı.
Peki, bu insanlar Erdoğan’ın tavır ya da dil değiştirmesinden sonra telaffuz ettiği şeylerin çok gerekli, olmazsa olmaz şeyler olduğu görüşünde mi? Daha önemlisi, bunlarda ısrarlı olmak pahasına toplumda yaratılan bölünmeye iyi gözle bakıyorlar mı? Tersine çevirip soralım: bunları gerçekleştirmek uğruna toplumda bazı belirtilerini Gezi’de dışavuran gerilimi göze almanın doğru olduğunu düşünüyorlar mı?
En şaşmaz ideolojik tavrının pragmatizm olduğuna inandığım Türkiye merkez sağı açısından bakıldığında, aslında aynı şeyi soran bu soruların cevabı “hayır” olacaktır. Erdoğan, girdiği yeni kılıkla, örgüt militanının ya da sokakta, meydanda sert içerikli slogan bağırmak isteyen kesimin ihtiyacına cevap veriyor.
Bunun nedenlerine vâkıf değilim, anlamakta ciddi güçlük çekiyorum. Ama bu seçim yalnız AKP için değil, Türkiye için “şom” gelişmelere açılan bir kapı olabilir.
Bu “şom”luğun derecesini iyice artıran etken de “muhalefet” adıyla ortalıkta gezinenlerin (CHP ile MHP’yi kastediyorum) hiçbir “kredibilite”si olmaması.
Yazarlar
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.12.2025
1.12.2025
24.11.2025
25.08.2025
6.08.2025
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025