Murat BELGE
Hatırladığıma göre “Kültür Savaşı” ibaresini ilkin Tayyip Erdoğan kullanmıştı. Yoksa yanılıyor muyum? Yanılıyorsam, mitolojinin dokunduğu her şeyi altına çeviren Midas’ı gibi dokunduğu her şeyi savaşa çeviren bir Cumhurbaşkanımız olduğu için ibareyi ona mal etmişimdir.
O ya da başkası, ama durumumuzu doğru anlatan bir söz. Savaş halindeyiz. Türkiye, malum, Müslüman bir toplum. Müslümanlık çerçevesinde bakınca, Sünniler çoğunluk, Aleviler azınlık (başkaları da var ama belirleyici nicelikler oluşturmuyorlar). Etnisiteden bakınca bu toplumda Türkler çoğunluk, Kürtler azınlık. Erdoğan iki durumda da çoğunluk olan topluluk içinde ve onların önderi, sözcüsü v.b. olarak davranıyor. Bu iki topluluktan başka siyasi ideoloji bağlamında da çoğunluktaydı. Son İstanbul seçiminden bu yana durumun böyle devam edip etmediğini bilmiyoruz. Etmiyor olması da kuvvetli ihtimal. Yani Erdoğan’ın üçüncü ve en belirleyici ayrımın da önderi olduğu belli değil.
Tayyip Erdoğan kendisi gibi düşünmeyenler konusunda “nötr” denecek bir tavır benimsemekle yetinemiyor. Sevmiyor böylelerini. “Sevmemek” durumu açıklayamayacak kadar “hafif” bir söz. Kızıyor, nefret ediyor, belki yok etmek istiyor. Bu insanlar hakkında konuşurken seçtiği kelimelerden, sesinin tonundan, yüzünün ifadesinden anlaşılıyor bu duyguları. Seçtiği “gerilim politikası” çerçevesinde, öfkesinin ve aşağılamasının dozunu sürekli artırıyor.
Dolayısıyla “kültür savaşı” durumu doğru anlatıyor. “Doğucu/Batıcı” ayrımı bu toplumda çok eskiden beri var; böyle bir ayrım varsa, demek birbirinden pek de hazzetmeyen iki ayrı küme var, demektir. Tabii bunun ılımlısı olacak, fanatiği olacak. Nitekim var. Türkiye toplumunun hızını kesen temel neden bu — bir “ur” gibi bir şey. Türkiye’yi yönetmek üzere yola çıkan birinin toplumu bu hastalıktan kurtarmak için bir şeyler yapması beklenir. Tayyip Erdoğan ise karşıt yolu seçti ve ayrımı derinleştirmeyi, düşmanlık duygusuna yatırım yapmayı tercih etti.
Onun için “kültür”ün de bir harp meydanı olarak algılanması normal.
Bu “savaş” devam ederken Tayyip Erdoğan yurtdışında cereyan etmekte olan sahici savaşlara taraf olarak girmekten de geri kalmıyor. Savaşa girersen kayıp da verirsin. Nitekim veriliyor. Erdoğan bunu topluma duyururken, “Birkaç tane şehit” olduğunu da söylüyor.
Cumhurbaşkanı’nın kelime seçimi birçok kişinin, bu arada birçok yazarın dikkatini çekti.
Onların söylediklerini benim de tekrarlamamın bir gereği yok, ama şu kadarını söyleyeyim. “Tane” kelimesiyle “tadat ettiğimiz” (saydığımız) şeyler genellikle cansız nesnelerdir, insanlar için “tane” kelimesini kullanmayız. “Hakaret” gibi bir şeydir bu. Tayyip Erdoğan “şehitler” hakkında küçültücü kelimelerle konuşmayı bilinçli olarak seçmeyeceğine göre, bilmediği için böyle konuşuyor olmalı. Buradaki ironi, “kültür savaşı” veren (bizim gibi insanlara karşı) kişinin bu bilgiye sahip olmaması. Erdoğan bir yandan bir Osmanlı yüceltmesi içinde; ama bereket hayran olduğu Abdülhamid ölmüş, “şehit” diye nitelediği kişiler hakkında “tane” diyerek konuştuğunu bilmiyor. Yoksa söyleyecek iki çift lakırdısı herhalde olurdu.
On yıl olmuştur, yanılmıyorsam “Genç Kalemler” dergisini incelediğim bir yazıda şoven Türk milliyetçiliğinin birkaç düşmanlık üzerinde temellendiğini söylemiştim. Tayyip Erdoğan dini öne çıkaran bir siyasi hareketten geliyor ama sıradan Türk milliyetçiliğinin ağır etkisi altında, muhtemelen çok farkında da olmadan o ideolojinin kalıpları içinde konuşuyor.
Bu ideolojinin “anti-medeniyet” bir özelliği olduğunu söylemiş ve hem Mehmet Ali Tevfik’ten (soyadı yasasıyla Yükselen), hem de Ziya Gökalp’tan örnekler vermiştim. Tayyip Erdoğan’ın İslâm medeniyeti dışında kalan medeniyetler hakkında saygı ve sevgisini bilmiyorum ama Batı medeniyeti karşısında tavrını hepimiz biliyoruz.
İkinci bir özelliği “anti-hümanist” olmasıdır. “İnsan” değil “Türk” önemlidir onlar için. Tayyip Erdoğan yukarıda söylediğim gibi “Türk ve Sünni-Müslüman” diyecektir. Ancak insan hayatının değeri hakkında düşüncelerinin de ”hümanizm” dediğimiz anlayışla herhangi bir şekilde kesişmediği açıkça belli oluyor. “Şehitler Tepesi” dediği bir yerden zevkle söz ettiğini görüyoruz (Bu acaba Baku’daki “Hiyaban”dan mı esinlenme?). Ora sakinlerinin kalabalıklaşması onun için bir sorun değil, olması gereken ve beklenen bir şey. Bu çerçevede bakınca ölenlerin “tane” diye sayılması bir tuhaf “uygunluk” kazanıyor.
Üçüncü özellik olarak “anti-gerçeklik” demiştim. I. Türk Tarih Kongresi’nde Akçura okullarda okutulacak tarih kitaplarının rötuşlanması gereğini dile getirir. Tarihte “yakışıksız” kaçan olaylar ayıklanmalı, gençlere doğru duyguları aşılayacak biçimde tasarlanmalıdır (Bu görüşü de ondan önce Mehmet Ali Tevfik tarafından savunulmuş ve salık verilmişti). Tayyip Erdoğan on altı Türk devletini temsil eden bıyıklı adamların arasından geçerek bu alanda da yapılması gerekeni yapmıştı. Ama tabii asıl başarısı Amerika’yı Müslümanlar’a buldurmuş olmasıydı. Ama buna varıncaya kadar “üstüne işenen başı örtülü kadın” ya da “camide bira içmeye gelen ‘Geziciler’” gibi bir yığın yalan (Osman Kavala’nın doksan küsur saat Henry Barkey ile telefonda konuşması) halen de piyasaya sürülmekte. Bana zarar vermeyen yılan bin yıl yaşayacaksa, bana yararı olan yalan da on bin yaşasa hiç kötü olmaz.
Bu gibi konuların aynı zamanda “ahlak” alanına komşu olduğu besbelli. Böyle, bu temellere oturan bir “savaş” sürüyorsa, birilerinin öbürlerini kültürleriyle, değerleriyle, idealleriyle yok etmeye çaba gösterdikleri bir çatışma içindeysek, elbette bir “ahlak savaşı” da başlamış ve yürüyor olmalı.
Tayyip Erdoğan’ın nasıl bir ahlakla yaşamamızı istediği 2002’den beri yeterli netlikle görüldü.
Birikim
Yazarlar
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.08.2025
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025