Orhan MİROĞLU-Taraf yazıları
Biri Mardin biri de Diyarbakır olmak üzere Kürtler’in beynelmilel iki şehri var.
Durun bir dakika, ya Araplar, Süryaniler, Ermeniler, Artuklular filan deyip itiraz etmeyin hemen..
Bilmez değilim tabi, Mardin’in etnik-dini tarihsel mirası çok farklı bir yerde duruyor. Süryaniler, Ermeniler, Araplar, Türkler ve başka halkların temsil ettiği medeniyetler yüzyıllar boyunca bu şehirlere hâkim oldular.
Diyarbakır’ın da sosyal-siyasal ve kültürel tarihi Mardin’den farklı değildir aslında.
Ama bugün itibariyle Diyarbakır’ın bu kadim mirasını yaratan o halklardan geriye pek kimse kalmamışken, Mardin’de durum farklıdır ve bu şehirde hala yaşamaya devam eden Araplar, Süryaniler, asimile olmuş Çeçenler nüfusun önemli bir kısmını oluşturmaya devam ediyorlar.
Dolayısıyla Mardin, demografik olarak, Diyarbakır kadar ‘Kürt’ değil..
Mardin 1990’lı yıllardan beri UNESCO’nun uluslar arası kent statüsünde hak ettiği yeri almak için çaba gösteriyor. Bu çabalar karşılığını bulmadı maalesef.
Şehrin, Kudüs, Venedik gibi uluslar arası kent statüsü elde etmesi için bir takım çalışmalar yürüten UNESCO heyetleri, sivillerden oluşmuş şehir meclisleri toplantılarında, karşılarında omuzu kalabalık apoletlileri bulunca olup bitenlere anlam veremiyor ve şehir hakkında olumlu raporlar yazamadan çekip gidiyorlardı.
Yani, Mardin halkı değil, ama şehri yönetenler Mardin’in UNESCO öncülüğünde uluslar arası bir tarih ve kültür merkezi olarak tanınmasını pek istemediler..
Gelip giden heyetlere, mevcut halden memnuniyet ifade ettiler ve bu memnuniyeti, hiç de kibarca olmayan usullerle ortaya koydular. Doğrusu işin o yanıyla ilgili yaşanmış epey hikâye var, ama şimdilik bir kenarda dursun, hiç girmeyelim bu mevzuya.
Her şeye rağmen uluslar arası kent statüsünün sözü bile yetti Mardin’e..Eski Mardin evleri çok kıymetlendi. Bir kısmı onarıldı butik oteller, restoranlar yapıldı. Bir kısmı, maalesef eski sahipleri olan Ermeni ve Süryani ailelerin adları unutularak müze haline getirildi.
Hedefe ulaşmak için kat edilmesi gereken epey yol var daha. Şehir merkezinin eski yapılaşmadan kurtarılması için yanılmıyorsam 150-200 milyon dolar arasında paraya ihtiyaç var. Proje vaatlerinin ortada dolaşıp durduğu bu seçim öncesinde, kimse Mardinlilere dönüp de bu konuda herhangi bir söz vermiş değil. Mardinliler diyorum, ama aslında böyle bir söz bütün Türkiye’ye verilmiş bir söz olacaktı.
Mardin’in Kudüs ve Venedik gibi uluslar arası bir kimlik edinmesi Türkiye’nin tarihi mirasına duyulan saygınlığa ve öneme katkı sunar çünkü.
Gelelim Diyarbakır’a..
Diyarbakır, bu süreç içinde dünyada bir eşi daha olmayan surlarıyla ve tarih mirasıyla değil, politik kimliğiyle ve Kürt siyasetinin merkezi olmasıyla gündemdeydi.
AB yolu Diyarbakır’dan geçiyordu..
Ama olmadı, AB’nin yolu Diyarbakır’dan geçemedi
Diyarbakır’ın yolu ölüm ve zulümle anılır oldu.
Mardin, bugün de, başta BM’in UNESCO’su olmak üzere, şehirlerin, tarihi mirasıyla ilgili olan kurumların gündeminde. Bu seçimde de, bu gündemi harekete geçirecek sıcak ve samimi sözü olmadı siyaset erbabının.
Mardin’e ‘kültür sözü’ veremeyenler, Kürt siyasi kimliğinin merkezi olan Diyarbakır’a ‘siyaset sözü’ vermekten kaçındılar.
Kimse bulunduğu yerden bir adım geri atmadı. Kürt siyaseti ise tam tersine, bulunduğu yerden bir adım daha ileri atmaya hazırlanıyor. De facto özerklik ilanıdır bu.
Oysa, ne devlet, ne hükümet ne de Türk halkı böyle bir talebe hazır değil.
Hazır olmasının yolu nereden geçiyor, bu talep zaman içinde ayrılmayı ve coğrafya temelinde bir çözümü gündeme getirir mi, bunlar ayrı bir yazı konusu, ama PKK-BDP hattı, zamanın doğru zaman olduğuna inanıyor.
Türkiye’deki siyasi sürecin olgunluğuna ve şartlara bakılmaksızın, Diyarbakır’ın merkezinde olduğu yeni bir statü talep etmek elbette Kürt sorununda her şeyin yeniden düşünülmesini beraberinde getirecek ve siyasi sonuçları, kısa sürede Türkiye’nin Kürt sorununu uluslararası bir sorun halin getirmeye yetecektir.
‘Biz bize hayran biz bize kurban’ vaziyetinden çıkmak, hayra alamet olur mu, çok şüphelidir. Şüpheli çünkü, Kürt sorununu gerçekten de çözmeye hevesli, çözmek isteyenlere yardım etmeye hazır, herhangi bir uluslar arası güç ve merkez olduğuna inanmamız için hiçbir sebep yok..
Türkiye’nin Kürtlerle barışı, uluslar arası güçlerin görmeye devam ettiği bir kabustur hala..
Eğer 30 yıldır süren bu kanlı iç çatışma etnik bir boğazlaşmaya dönüşmemişse, bunun belki de önemli sebeplerinden biri, savaşan tarafların meseleyi hep ‘kendi meselemiz’ olarak göstermiş olmaları ve çözüme dair umudu canlı tutmayı başarmış olmalarıdır.
Eğer Türkiye’nin Kürt sorunu, çatışma yıllarında, uluslar arası kurumlarda çok değil beş yıl dahi dünyanın önemli gündem maddesi olarak kalabilseydi, taraflar Kıbrıs, Kosova, Filistin meselelerinde olduğu gibi ‘uluslararası bir çözüm planına’ davet edilseydi ve bu anlamda Türkiye’ye yabancı bir müdahale olduğu fikrine Türk halkı tamamen inanmış olsaydı, iki halk beraber yaşayamaz hale gelir, Türk milliyetçilerinin sokaklara çıkmasını kimse engelleyemezdi..
Şimdi bu kritik aşamada, Kürt siyasetinin önemli dinamiklerini elinde bulunduran kesimi, ‘sizin demokrasiniz, anayasanız bizi kucaklamaya yetmiyor’ deyip, çekip gitmeye hazırlanıyor..
Kendi kendini yönetme hakkı, elbette temel haklardan biridir. Ama bu hakkın kullanılacağı yer Türkiye gibi, derin tarihsel travmaların olduğu bir yerse, ben yaparım olur demek, ayrılmayı da göze almak demektir. Kansız olacaksa amenna, bu ızdırap bitsin diyeceğim ama öyle olmayacağının herkes farkında..
Özerklik Türkiye’nin siyasi sistemi içine girebilir. Yeni anayasa bu konuya yer verebilir.
Ama Kürtlere özel bir statü olarak değil, Türkiye’de desantralizasyon ilkesi olarak benimsenebilir. Anayasa oluşum sürecinde, Türkiye Cumhuriyetinin yurttaşları, bu konuyu siyasi partilere rağmen, aydınların öncülüğünde ve daha objektif ve bağımsız usullerle tartışabilirler. Ama kuşkusuz şiddetin ve silahın gölgesinde değil..
Tek taraflı de facto özerklik ve Türkiye siyaseti bir arada olamaz.
De facto özerklik, Kürt siyasi hayatında bir milat olur ve Diyarbakır merkezli bir siyaset, Kürt siyasetinin Türkiye’ye dönük yüzünü, meclisteki varlığını çok geçmeden anlamsız ve gereksiz hale getirir..
Gerisi Türkiye için Oslo ve Camp David süreçlerine benzer süreçleri akla getirir ki, asıl felaket kanımca bu olur. Unutmayalım ki, Filistin meselesi daha beter olduysa bunun sebebi bu iki müzakere sürecidir..
Temenni edelim ki, Öcalan’la seçimlerden önce görüşecek olan heyet ve Öcalan’ın kendisi de bu gerçeğin farkında olsun..
Mardin’in kültürel manada, uluslararasılaşmasına evet ama Diyarbakır’ın siyasi manada uluslararasılaşmasına hayır diyorum..
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.10.2012
3.09.2012
1.09.2012
30.08.2012
27.08.2012
25.08.2012
23.08.2012
20.08.2012
18.08.2012
16.08.2012