Orhan MİROĞLU
Çözüm süreci her türden psikolojik harp, istismar ve algı operasyonundan kurtulmadıkça, süreçte tatmin edici bir sonuca ulaşmak mümkün değil.
AK Parti şüphesiz, çözüm sürecinin devamından ve bu zeminde kalmaktan yanadır ama 7 Haziran seçimlerinden sonra çözüm süreci bağlamında yeni koşulların ortaya çıktığı gerçeği de görmezlikten gelinemez..
Türkiye koalisyon hükümeti gerçeğiyle karşı karşıya. Bu gelişme bize, sürecin bu yeni siyasi koşullarda yeniden düşünülmesi ve muhtemel koalisyon partilerinin de (CHP/MHP) elini taşın altına koyması gerektiğini gösteriyor.
HDP’nin siyasi temsili önceki döneme göre artmış ve güçlenmiştir. Bu bakımdan, HDP’nin artık sürekli talep eden değil ama önemli oranda, ‘kendisinden talep edilen bir konumda’ olduğu açıktır. Sivil alanı bizimle, silahlı alanı Kandil’le veya Öcalan’la konuşun demek gerçekçi değil, bunca tecrübeden sonra kabul edilebilir de değil. Silahlı mücadeleye dair tahayyüller ne olacak, HDP bu işe biz bakmıyoruz diyebilir mi?
80 milletvekiliyle temsil edilen bir siyasi partinin, şiddet, terör ve silahlı mücadele konularında, açık ve tatmin edici, bir siyasi tercih içinde olması gerekir. Şiddet ve silahlı mücadele tahayyülleriyle arasına mesafe koymayı, ‘Kandil’den bu manada ‘özerk’ davranmayı benimsemiş bir HDP, gerçek manada bir Türkiye Partisi olabilir.
Türkiyelileşme anlayışını önemsemek gerekiyor ve bu önemsemeyi seçmen de kabul etmiş olmalı ki, HDP’ye küçümsenmeyecek bir siyasi destek sundu. Ama problem şu ki, Türkiyelileşmek iddiasında olan bir siyasi hareket, PKK’nın bir bölgede kurmayı başardığı farklı bir rejime en ufak bir eleştiri dahi yöneltmiyor. HDP Türkiyelileşirken, bir bölgenin siyasi ve ruhsal manada bir kopuşu yaşamakta oluşunu nasıl izah edeceğiz, bu durum daha ne kadar sürecek?
Silahlı mücadelenin sonlanması için HDP’nin rolünü oynaması ve çözüm süreci zeminine, söylem bazında değil, inanç ve samimiyet bazında yaklaşması gerekiyor.
Yasal-siyasi zemin HDP açısından 7 Haziran seçimlerinde daha da güçlenmişken, ateşkesin sona erdiğini ilan eden açıklamaların, bizatihi HDP’nin demokratik siyaset yapma alanını daraltmaya yönelik açıklamalar olarak görmek gerekir. Hiçbir gerekçe, silahlı şiddet ve terör eylemlerini haklı kılmaz. HDP’nin bu konuda açık bir tavır içinde olması, kamuoyunun en temel beklentileri arasındadır..
Ortadoğu’da ve özellikle Suriye’de yaşanan gelişmelerin, HDP’yi siyasi manada zorladığını biliyoruz ama çözüm sürecinin devam etmesi, HDP’nin yüzünün Türkiye’ye dönük olmasından geçiyor. Bu bakımdan, çözüm sürecini, Türkiye’nin milli projesi olarak görmek, bu milli projeyi Suriye’nin oldukça konjoktürel sürecine bağlamak gerçekçi bir tutum değildir.
‘Dolmabahçe mutabakatı’ konusunda yapılan yanlış tartışmaların ve beklentilerin, kimseye faydası yok. Yeni koşullar söz konusudur ve AK Parti, çözüm sürecinin mimarı, sürecin toplumun geniş katmanlarına taşıyıcısı ve bu manada yeni bir siyaset kültürünün temsilcisi olmasına rağmen, çözüm sürecinin yegane karar merci ve muhatabı konumunda değildir. Kaldı ki HDP’nin ‘Dolmabahçe mutabakatı’ söz konusu olduğunda ‘Abdullah Öcalan’ın ifadeleriyle hatırlanacak olursa, ‘Bahar aylarında bir silahsızlanma kongresi toplamak’ yolundaki talimatının neden hayata geçmediği sorusunun muhatabı Kandil’le beraber HDP’dir.
Şu hususun altını çizmek gerekir:
Çözüm süreci, yıllardır sadece bir taktiğe dönüşmüş olan ‘ateşkes’ süreçleriyle yola devam edemez. Sürecin yoluna devam etmesi, sonu belirsiz ve genellikle de yeni bir şiddet ve terör eylemlerine yol açmış yeni ateşkes süreçleri yaratmaktan değil, koşulsuz şartsız bir silahlanmadan geçiyor. Bu bakımdan silahların herhangi bir siyasi amaç için pazarlık konusu yapılacağı bir süreç, hiçbir şekilde meşru bir süreç olarak kabul edilemez.
Kamuoyu, HDP’nin koalisyonda yer alsın almasın, yeni yasama döneminde demokratikleşme hamlelerine sunabileceği katkıların ve muhtemel bir silahsızlanma sürecinde oynayabileceği rolün farkındadır ama HDP bu farkındalığın neresinde yer alıyor, işte ‘The Problem’ bu!..
Yazarlar
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları

































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.04.2016
13.04.2016
11.04.2016
10.04.2016
8.02.2016
6.02.2016
5.02.2016
4.02.2016
3.02.2016
30.03.2016