Ümit KIVANÇ
“İslâm Devleti”nin ilk “resmî” Türkçe yayını, Konstantiniyye dijital dergisi, 2015 Mayıs’ında yayımlandı. İstanbul’un fethinin yıldönümüne denk getirilen bu “açılış”, Türkiye’de hemen hiç yankı uyandırmadı. Bu, büyük bir aymazlık olduğu kadar, Türkiye toplumunun bir bütün olarak idrak kapasitesinin ve meselelere akılla yaklaşma kabiliyetinin göstergesiydi: her ikisinde de yerlerde sürünüyorduk.
IŞİD ya da İslam Devleti örgütü
Zira gönlünce zorbalık yapabiliyor olmaktan duyduğu şehevî zevki her türlü iman ve itikatın yerine geçirmiş Türk İslâmcısı, “İD’e gelecek zarar, bize gelecek zarardır” mantığıyla hareket ediyor, pek çok görüşünü paylaştığı, Suriye “saha”sında ittifak yaptığı bu şiddet örgütü açık bir düşmanlığın hedefi haline gelmesin diye bin takla atıyordu. Öbür yanda ise iktidarı bu örgüt ve mümkün her türlü melanetle özdeşleyebilme kolaycılığına halel getirmek istemeyen muhalefet, özdeşlik imajına gölge düşürebilecek haberlere, olgulara sırtını dönmeyi yeğliyordu.
Kilis’e atılan roketleri kim nasıl konu edeceğini bilemedi. “İslâm Devleti” örgütü, cumhurbaşkanı başta, Türk-İslâmcı önderlerin hepimizin üstüne her fırsatta kaynar yağ kazanları içerisinde boca ettiği huşunetten hiç zarar görmedi. Hiçbir tribün hiçbir İD katliamını yuhlamadı.
Kurbanlar için yapılan saygı duruşunu yuhaladılar. Ankara’da 102 insan paramparça oldu, Türkiye’yi yönetenlerin herhangi birinin suratında en ufak üzüntü ifadesi görülmedi. Ulusal yas? Tabiî ki ilân edilmedi. Neyse ki Yeşilköy’de ölenler insandan sayıldı ve yas ilân edildi. Bu defa terbiyesizlik ve küstahlık için, “sıkıntı yok, her şey yolunda” çizgisi uygun görüldü.
Fakat sorun her zamanki riyadan, yalan dolandan ibaret değil. “Kokteyl terör” zırvasıyla üstü örtülmeye çalışılan hakikat, Ankara katliamı iddianamesinde, “IŞİD’in Türkiye’ye savaş ilânı” gibi iddialı bir ifadeyle ortaya çıktı.
Nâçizâne diyeceğim ki, siz henüz savaş ilânı görmediniz.
Amcaoğlunu işe yerleştirdim, sözümden çıkmaz!
Kendilerine rehineler, Musul Başkonsolosluğu binası, dünyanın dört yanından militan-savaşçı-intihar eylemcisi akışı, silah-malzeme temini için açık yollar, Kobanî’ye kestirme giriş, Türkiye SIM kartları, sağlık ve banka hizmetleri, alışveriş imkânları vs. sunulan “nankör” örgüt “İslâm Devleti”, Kilis alıştırmalarından sonra, artık kapıda, eşikte falan değil, nihayet tamamen bağımsız inisiyatifiyle aramızda.
IŞİD saldırısı sonrası Atatürk havalimanı
Fatih’te ev tuttular. Demir kapılar yaptırdılar. Apartmanda kimseye gözükmeden varolabildiler. Sâkin sâkin çıkıp, taksiye binip havalimanına gittiler, falan…
Çünkü nüfus kağıtlarında Batman, Tunceli, Cizre gibi, sahibini derhal şüpheli haline getirecek laflar yazmıyordu. Çünkü evde Berkin’in resmi yoktu. Çünkü kızlı erkekli takılmıyorlardı.
İD Türkiye’de sanıldığından çok daha yaygın ve etkili şekilde örgütlü. Hücreleri, eylem kapasitesi, belki daha önemlisi, tabanı var. Bundan fenası, devlet -eğer ona sahiden engel olmak isteyecekse- bu örgütle mücadelede çok zorlanacak. Çünkü bu iktidar içerisinde birileri, İD dahil militan İslâmcı eylemcileri kullanabileceğini varsaydı. Çünkü devletin her kademesi, solculuk, Kürtlük, gayrimüslimlik, Alevilik belirten en ufak işarete karşı muazzam duyarlı ve harekete hazırken, silahlı İslâmcı eylemcilere karşı böyle bir “doğal” refleks geliştirilmedi. Çünkü bu silahlı eylemciler Suriye’de, hattâ Ortadoğu’da, büyük medeniyet kurucusu yeni Osmanlı aklıevvellerinin “kılıcı” olarak görüldü. İD dahil, El-Kaide’nin şubesi El-Nusra dahil hepsine bin türlü yardımlar edildi, kolaylıklar sağlandı. Ahrar el-Şam’la, pek çoğuyla ilişki halen sürüyor. Yetmiyormuş gibi Türkiye Cumhuriyeti devleti bizzat bu tür örgütler oluşturdu, aralarına elemanlarını kattı, onları yönetmek-yönlendirmek için operasyon odaları kurdu.
Kürtlere karşı açılan kirli savaşın iktidara bağladığı Türk ırkçıları, İslâmcı stratejik felaket politikasında “Türkmenler” motifi üzerinden zaten piyon edilmişti.
Olan biteni uzun uzun tekrar konu etmek gereksiz. (İD’e Ankara’nın sağladığı imkânlara dair sözler, herhangi bir Batı gazetesinde göz atacağınız herhangi bir yazıda karşınıza çıkabilir.) Değinmemin sebebi, “güvenlik” için olmazsa olmaz bir refleksin, devlet içerisindeki “doğal” hassasiyetin, İslâmcı-cihatçı örgütler konusunda pek zayıf oluşuna işaret etmek.
O halde, bazılarımızın kaç yıldır bıktırasıya tekrarladığı, birilerinin duymazdan geldiği şu çıkarımı bu fonun önüne koyup tekrar bakalım:
İD veya El-Nusra veya katliamcısı, intihar eylemcisi bol herhangi bir cihatçı-İslâmcı örgüt, TIR’la silah yollayarak veya elemanlarının giriş-çıkışına yardım ederek denetim altına alabileceğiniz bir organizma değildir.
Alt kattaki eylemci, Dabik’teki “son savaş”
Yeşilköy katliamı Türkiye’de bugüne kadar tanık -veya kurbanı- olduğumuz, gösterişli silahlı İslâmcı eylemlerinden temelden farklı. Bir: Öldürülenler iktidar ve destekçilerinin ölmesini istediği, ölmesinden fayda umduğu, hattâ zevk aldığı insanlar değil. İki: Eylemin hedefi ve anlamı, iktidarı zora sokacak, sıkıştıracak nitelikte. Üç: Eylem iktidarın işine yarayacak bir zamanlama ile yapılmadı.Dört: Sünni çoğunluk içerisinde iktidarı gözü kapalı destekleyenlerin de hoşuna gidecek bir eylem değil bu. Aksine, hiçbir kesimin savunamayacağı, sahip çıkamayacağı, hattâ tepkisini sınırlı dahi tutamayacağı, toplum bu kadar hastalıklı halde olmasa birleştirici bütünleştirici tesiri olabilecek bir eylem. Beş: Seçilen hedef (yolcu trafiği bakımından Avrupa’nın üçüncü büyük havalimanı) itibarıyla eylem, TC devletini küçük düşürmeyi, ağır imaj zedelenmesine yolaçmayı da öngörmüş.
İD, Konstaniyye’yi çıkardığında, AKP iktidarına seslenmişti: Bize dokunursanız, sizi mürted (dinden dönmüş) ilân eder, icabını yaparız, demişti. Bu aynı zamanda, Türkiye’yi “dârülharp” olarak görmediği anlamına da geliyordu. Elbette “ama görebiliriz!” uyarısı eşliğinde. Yakın zamandaysa, İngilizce dijital dergileri Dabiq’te Obama’nın yanına Erdoğan’ı koydular. “Ne istediler de vermedik,”denemiyor işte böyle hallerde…
İD muhtemelen Menbic’ten sonra Rakka’yı da kaybedecek, halife, komuta merkezi ve önemli kadrolar başka yerlere taşınacak, militanlar dünya yüzeyine saçılacak, büyük ihtimalle epeycesi Türkiye’ye gelecek. Ve kendini yüz binlerce lira karşılığında tv ekranlarından cennet yolu tarif etmeye hasretmiş kıymetli İslâm âlimleri, bundan böyle, “kulağımıza su kaçarsa oruç bozulur mu?” türü zırvalıklar yerine, “alt kattaki intihar eylemcisini ihbar etsem günaha girer miyim?” yollu sorulara cevap arayacaklar.
Alt kattaki cihatçıyı ihbar etmek zor olacak, çünkü adam icabında ateistleri, bölücüleri öldürebilecek bir kıymetli kardeşimiz… Yarın öbür gün ihtiyaç olursa? Hadisleri bizim de hadislerimiz..? Dabik hadisi de öyle…
“Romalılar” kim?
Akın akın “İslâm Devleti”ne katılan Müslüman gençler için, Dabik’te İslâm ordusuna Mehdi’nin komuta edeceği “son savaş” kehaneti, en büyük çekim gücüne sahip motif oldu. Kıyamet’ten önceki “son savaş”ta şehit olmaya koştular.
Dabik, Türkiye sınırına yaklaşık 10 km mesafede, üç bin küsur nüfuslu küçücük bir yer. Azez’e 15, Mare’ye 5 km kadar uzaklıkta. Sınırda İD’in tuttuğu, Türkiye destekli örgütlerin ufak parçalarını kâh alıp kâh kaybettiği, YPG girmesin diye Ankara’nın türlü dolaplar çevirdiği, YPG’nin Menbic’i almak üzere olduğu, mâlûm 90 km’lik bölgede. İD’in Dabik’i kaybetmemek için son adama kadar savaşacağına kesin gözüyle bakılıyor. Çünkü askerî, stratejik, ekonomik hiçbir önemi yok, ama ideolojik-simgesel önemi kıyas kabul etmeyecek ölçüde büyük.
Kıyamet’ten önceki “son savaş” burada olacak, İD’e göre. Hadislere dayandırıyorlar. Bu hadisleri İD’i anlamaya çalışarak yorumlayanlar, Dabik’te “Müslüman ordusunun” karşısına çıkacak “Romalılar”ın kimler olabileceğine dair çeşitli spekülasyonlar yaptılar şimdiye kadar. Genel olarak, “Haçlılar” cevabı kabul görüyor. “İsrail kastediliyor” diyen de var.
Yorumlardan biri, Yeşilköy katliamının ardından daha bir dikkate alınmaya değer görünüyor. Deniyor ki, “Romalılar”dan kasıt, “Rumlar”dır, özgül olarak, “Rum diyarı”dır (Anadolu). Bu durumda, bugünün somut koşullarında İD’in, yani “İslâm ordusu”nun karşısına çıkması beklenecek kuvvet, “Rum diyarı”na şu anda hükmedenlerin ordusudur.
Açıkçası, İD ile Türkiye’nin al gülüm ver gülüm ilişkisi içerisinde olduğu dönemde bu yoruma kimsenin fazla itibar ettiğini sanmıyorum. İD’in gayet pragmatik önderleri de “Rum diyarı” meselesinin dile getirilmesine meydan vermemişlerdir muhtemelen. “Onlar Romalılar, yani Haçlılar” filan deyip geçmişlerdir. Şimdi, savaş haline geçildiğinden, bu yorum ağırlık kazanabilir ve sırf İD’in mevcut kadrolarını bilemeye, kolaylıkla ulaşabilecekleri, kendilerini kalabalık içinde eritebilecekleri, taraftar bulabilecekleri bir yere sevk etmeye değil, dünyanın değişik yerlerinden yeni yeni militanlar kazanmaya da yarayabilir.
Somut hedef her zaman çekicidir, ayrıca Kıyamet’ten önceki “son savaş” ihtimalini bunca yakına getirdiğinden, bu yorumun cazibesi artabilir. Bakarsınız, böyle bir yorum, fiilî başkentini (Rakka) ve en büyük lojistik destek merkezini (Musul) kaybetmeye giderek yaklaşan “İslâm Devleti” örgütüne taze kan sağlar.
Kan deyince, yaşadığımız toprakları ille daha fazla kanla sulamaya takmış zalimlerin belki gözleri parlamıştır. Ancak “İslâm Devleti” terörü Türkiye’yi tam kapasiteyle hedef alırsa, zulüm, ahlâksızlık, riya, merhametsizlik ve hırsızlığa bulandığı için samimi dindarlıkla zaten ilişkisi kalmamış muktedir Türk İslâmcılığı, bu defa Türk ırkçılığını da seferber edip Kürt katlederek işin içinden çıkamayacaktır.
Yeşilköy’deki katliamı yapan üç eylemcinin Dağıstanlı, Kırgız ve Özbek uyruklu oluşu, ister istemez İslâmcının rüyasıyla birlikte “Türk’ün Cihan hakimiyeti mefkûresi”ni de kevgire çevirdi. Topraklarımıza bol bol kan dökerek vatanı daha bir vatan yapacak şahısların İD’e katılmış Uygur Türkleri arasından çıkması pekâlâ mümkün.
Türk İslâmcısı, burada iş tuttuklarında artık sadece solcu, Kürt veya gâvur öldürmekle yetinmeyen müttefiklerini eski güzel günlere dönmek için ikna edebilecek mi? Türkiye’yi yönetenler daha fazla Kürt öldürürlerse “Rum diyarı”nın ordusu sayılma tehlikesini savuşturabilirler mi?
İD, Yeşilköy katliamını da henüz -daha öncekiler gibi- üstlenmeyerek bir “pazarlık marjı” bırakmışa benziyor. Ankara bu pazarlığa oturur mu?
Bunları da din şaklabanı ekran şöhretlerine soruversin birileri artık…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları













































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024