Hasan CEMAL
Viranşehir’den: “Bu saatten
sonra süreçten geri dönüş
tam bir felaket olur,
her iki taraf için de...”
“Evet büyük acılar çektik. Ama artık barışın ipine sarılacağız. Elbette Kürt olarak, eşit vatandaş olmak isteyeceğiz. Hak ve özgürlüklerimizin yasal güvencelerini isteyeceğiz. En başta ana dilde eğitim hakkımız geliyor. Bunlar olacak. Ama artık bunların alternatifi silah, silahlı mücadele değil. Apo demedi mi, silahlar değil fikirler konuşsun, demokratik siyaset yapılsın diye...”
MARDİN
Güneş doğuyor, sabah vakti dağların, tepelerin ardından günün ilk ışıklarını veriyor. Gözlerimin önünde yemyeşil bir deniz gibi alabildiğine uzanan Mezopotamya Ovası’nın üstünde buğulu bir güzelliğin yumuşak dalgaları yayılıyor.
Kimbilir kaçıncı kez büyülenmiş bir halde seyrediyorum Mezopotamya’yı.
Gün doğarken de, batarken de, mehtap çıkarken de karşısında hayallere daldığım ovaya bu kez yüzlerce yıllık bir Ermeni evinin,Maridin Oteli’nin terasından bakıyorum.
Mutlak sessizlik ve sükûnetin yalnızlığı derinleştirdiği ama düşünmeyi yoğunlaştırdığı saatler...
Güvercin kanatlarının pırpırları, kuşların cıvıldaşmaları, uzaklardan bir horoz sesi...
Ve uçurumun dibindeki daracık taş sokakta eşeğiyle çöp toplayan genç bir adam...
Hepsi bu kadar.
Cizre’nin eski Belediye Başkanı, sürgünlerden, hapislerden geçmiş, 74 yaşındaki şen şakrakSabri Vesek’in akşamki sözü aklıma takılıyor, gülüyorum kendi kendime. Barış süreci hakkında umutlu musunuz, diye sorunca, önce Kürtçe’sini, sonra Türkçe’sini söyledi:
“Hırsızın annesi iki kere osururmuş, biri korkudan, biri sevinçten... İşte Kürtlerin hali, psikolojisi böyle...”
İrademe dokunma, demokrasiye dokunma!
Sabah erken Mardin’den İpek Yolu’na çıktık. İki yanımız alabildiğine dümdüz uzanan, daha bir karış boy atmış yemyeşil buğday tarlaları...
İlk durak Viranşehir.
Viranşehir belediye binasının ön cephesine, 2009’un Habur sonrasındaki büyük KCKoperasyonunu simgeleştiren o tüyler ürpertici fotoğraf kocaman bir pankart olarak boylu boyunca çekilmiş. Polis eşliğinde tek sıra halinde hapse atılmaya götürülen bilekleri kelepçeli seçilmiş yerel yöneticiler, siyasetçiler. Simsiyah zemine kıpkırmızı yazılmış:
“İrademe dokunma! Halk iradesine dokunmak, demokrasiye dokunmaktır.”
Fotoğrafın ikinci sırasında, Viranşehir’e iki dönem belediye başkanlığı yapmış olan Emrullah Cin var. Üç buçuk yıldır hapis yatıyor. Halefi Leyla Güven de demirparmaklık arkasında...
Emrullah Cin, 2004’te Viranşehir’e uğradığım zaman bana yeni açılmış olan kültür ve sanat merkezini gezdirmişti. Kürtleri yok saymanın, inkârcılığın sadece kan ve göz yaşına yol açtığını anlatırken, merkezin girişine asılmış iki sözcüğe işaret etmişti:
Yaşasın barış!
Sonra hapisten, on yaşındaki kızı Berdil’in bir mektubunu, barış isteyen bir mektubunu göndermişti bana...
Bu topraklarda barış özlemi hiç bitmiyor. Kan ve gözyaşının derin acısını kendi hayatlarında yıllar yılı yaşayanların yüreğinde barışa hasret hiç dinmiyor.
Barışa Emanet Olun'dan
hapse düşmek!
Vekil Başkan’la, bazı Belediye Meclis üyeleri ve BDP’lilerle sohbet ediyoruz. Biri, Urfa KCK davasından sekiz ay yatmış, yeni çıkmış. Hapse girişinin benimle de ilgisi var, şöyle anlattı:
“Bir halk toplantısında, Belediye Meclisi üyesi ve BDP İlçe Başkanı olarak yaptığım konuşmada sizin Barışa Emanet Olun isimli kitabınızdan da bir alıntı yaptım. Ve ‘PKK propagandası’ndan içeri attılar.”
1970’lerde Ecevit’i Karaoğlan olarak sevdiklerini, onu solcu sandıklarını, bu yüzden CHP’yi, DSP’yi desteklediklerini söyledi. Daha sonra kendisinde ‘Kürtlük duygusu’nun gelişimiyle birlikte asıl siyasete 1990’larda başladığını ve ‘Kürt özgürlük hareketi’ne katıldığını belirtti.
Dedim ki:
“Öcalan, silahlar sussun, fikirler konuşsun, siyasetin demokratik olanı yapılsın, diyor. Ne olacak şimdi?”
Yanıtın ilk cümlesi artık klasik:
“Sayın Öcalan’ı elbette sonuna kadar destekliyoruz.”
Şöyle devam ediyor:
“Karamsar değiliz ama şüphelerimiz var, tereddütlerimiz var. Hâlâ KCK’dan hapiste yatan milletvekillerimiz, belediye başkanlarımız, seçilmiş insanlarımız ne zaman çıkacak? Onlar ne olacak? Evet, son tahliyeler iyiye işaret ama...BDP’den ellerine çakı bile almamış insanlar hâlâ içeride...Başbakan Erdoğan madem siyaset yapın diyor, o zaman bu insanlar neden hâlâ hapis?..”
Bir başkası ekliyor:
“Sayın Öcalan’ın Kandil’le daha iyi temas etmesi önemli. Gerilla tarafının kafasının daha netleşmesi için lazım bu temas. İmralı - Kandil hattı daha iyi işletilmeli.”
Bir diğeri söze giriyor:
“Sayın Öcalan’ın hapishane şartlarının mutlaka iyileştirilmesi gerekir.”
Bir başkası kısa kesiyor:
“Hasta tutsaklar serbest bırakılsın.”
Ve bir konu daha ilk kez kulağıma çalınıyor:
“Yeniden koruculaştırma sistemi geliştiriyor devlet... Muş, Bitlis, Van, Hakkari ve Şırnak taraflarından gelen haberler böyle. Barış adına hayra alamet değil yeni koruculuk...”
Geri dönüş felaketi...
Ve benim klasik sorum:
“Kuşkularınız, kaygılarınız var, tamam. Ama bu süreç terse döner mi, gerisin geriye gider mi?”
Bu soruma şunu da ekliyorum:
“Ankara tarafından Öcalan’ın bu kez açıktan muhatap alınması... Newroz çağrısının Kürtçe ve Türkçe olarak Diyarbakır meydanında okunurken televizyonların canlı yayın yapması... Yalnızİmralı’nın değil, Kandil’in de fiilen muhatap alınıyor olması... BDP heyetinin Ankara – İmralı - Kandil üçgeninde fır dönmesi... Kandil’de lider kadrolarıyla çektirilen fotoğrafların gazetelerde, haber kanallarında çıkması... Bütün bunlar ne demek, nasıl çarpıcı bir değişiklik?.. Daha düne kadar bunlar akla gelebilir miydi?.. Demek istiyorum ki, bu sefer işler galiba çok daha ciddi... Bundan sonra geri dönüş olabilir mi?”
Bu soruma yanıt kısa geldi. Barışın altının doldurulması gerektiğini, gerçek barışla demokratikleşmenin içiçeliğini ve bu açıdan kaygılarını özellikle belirten bir BDP’li aynen şöyle dedi:
“Bence bundan sonra, bu saatten geri dönüş olmaz. Olursa tam bir felaket olur her iki taraf için de...”
Kızıltepe'nin, Türkçe adı 'Sıpa' olan
Daşık mecrasından...
Karşımda hiç konuşmadan dinliyor. O da sekiz ay yatıp bu yakınlarda çıkanlardan.
Epeyce kilolu, yapılı biri. “Anlaşılan hapislik seni hiç etkilememiş, aslan gibisin” deyince gülüyor; “120 kilodan 100’e düştüm.”
Bu topraklarda herkes gibi onun da acılı bir hikâyesi var, anlatıyor ve dinletiyor:
“Kızıltepe’nin Daşık (Türkçe 'Sıpa' demek) mezrasındanım. 1990’da 27 yaşındayım. Gece amcamın evine gerilla gelmiş, misafir. Silah sesleriyle uyandık. Asker baskın yapmış. Gecenin ikisi. Çatışma başladı. 65 yaşındaki amcam da, gerillalarla çıktı çatışmaya girdi. Amcam ve üç gerillayı kıstırıp öldürdüler. Gece vakti at arabasının üstünde bize taşıttılar cenazeleri. Çukurları da kazdırttılar ve kanlı elbiseleriyle, yıkamaya da izin vermeden gömdürdüler. Ben de böyle girdim sayılır bu işlere... Karım hamileydi. Doğan oğluma amcamın adını koydum, Abdu. 19 yaşına gelince Abdu da dağa çıktı. Haber almadık bir daha... Barışı bekliyoruz.”
“Ne düşünüyorsun, gelecek mi?”
“Barışın mimarlarına, Apo’ya güveniyoruz, bu nedenle destekliyoruz barış sürecini... Satışa geliyoruz duygusu yok! Bu halkın çekmediği kalmadı savaştan, biz yine barıştan yanayız.”
'Silahla bir yere kadar!'
Bir başkası söze giriyor:
“Silahla bir yere kadardır. Evet acılar çektik. Çocuklarımız, kardeşlerimiz dağa çıkıp öldü. Ama artık barış zamanı... Barışın ipine sarılacağız. Elbette Kürt olarak, eşit vatandaş olmak isteyeceğiz. Bunun yasal güvencelerini isteyeceğiz. En başta ana dilde eğitim hakkımız geliyor. Bunlar olacak. Ama artık bunların alternatifi silah değil, silahlı mücadele değil. Apo demedi mi Newroz çağrısında, silahlar değil fikirler konuşsun, demokratik siyaset yapılsın diye...”
Birçok sohbette Tayyip Erdoğan’ın samimiyeti sorgulanıyor. Sık sık 2005 yılı Ağustos ayındaki Diyarbakır konuşması hatırlatılıyor:
“Erdoğan’a dönük güvensizliğimiz var. Ağustos 2005'teki o konuşması ne kadar iyiydi. Kürt sorununun kendi sorunları olduğunu, devletin de hatalar yaptığını söylemişti. Kürtler o zaman büyük umutlar bağlamıştı Erdoğan’a... Sonra 2006 yılı dönüşü geldi. 2009’da demokratik açılım, Oslo süreci derken, 2011’de ‘Ben olsam Öcalan’ı asardım’a geldi! Yine böyle olur mu, sorusu elbette kafamızın bir yerinde duruyor.”
Yılmaz Güney'den, Mehmed Uzun'dan...
Viranşehir’de MED Kültür ve Sanat Merkezi’ni geziyoruz. Girişte Yılmaz Güney’in sözleri:
“İnsanları taş duvarlar,
demir parmaklıklar arasında
terbiye etmeyi,
düşüncelerini önlemeyi
düşünen anlayış yıkılacaktır,
taş duvarlar, kelepçeler, zincirler,
demir kapılar yok olacaktır.”
Mehmed Uzun Kütüphanesi...
Fotoğraflarına bakıyorum, hüzünlü bakışlarına sevgili Mehmed’in. Kalemiyle Kürtçe’nin çiğnenen onurunu ayağa kaldırmak için hayatı boyunca verdiği büyük barış mücadelesini selamlıyorum.
Yarınki dördüncü yazımda Kızıltepe’den, Nusaybin’den, Cizre’den barış notlarıyla devam...
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024