Hasan CEMAL
Tayyip Erdoğan’ın Suriye ve Mısır’daki katliamlara ilişkin hissettiği acı ve döktüğü gözyaşı anlaşılabilir, paylaşılabilir bir duygusallık hâlidir. Ama Başbakan olduğu için, kendisine dönük bazı soru işaretleri ister istemez çengelini zihinlere takar.
Örneğin; Erdoğan benzer bir hassasiyeti neden Roboski Katliamı’nda göstermedi? Gezi’de ölen beş genç için niye en ufak bir duyarlılık sergilemedi? Erdoğan’ın, Müslüman Kardeşler’le, bölgedeki Sünni çizgiyle bu kadar özdeşleşmesi ne kadar doğru?
Evet, başbakanlar da ağlar, onlar da insandır. Nitekim geçen akşam Başbakan Erdoğan da Ülke TV'deki bir program sırasında gözyaşlarını tutamadı.
Ağlamadan önce Suriye’deki gelişmelerle ilgili şunları söylemiş Erdoğan:
“Esed denilen bu adam babasının yaptığı zulmü şu anda üçe, dörde katlamış vaziyette.Hama, Humus'ta babası bir zalim olarak tarihin kayıtlarına geçti. Bir diktatör olarak, bir katil olarak tarihin kayıtlarına geçti, ama evladı şu anda babasını aratır hâle geldi. Hama, Humus tarihte bir kayıttır.
Şimdi artık Suriye'nin her tarafında havadan bombalamadan tutunuz da, füzelere varıncaya kadar çok ciddi ölümler söz konusu. Hama, Humus'ta malum 40 bin insan öldürülmüştü. Burada ise şu anda 100 bini aşmış durumda.
Bu 100 bini dün sabahki olay bize adeta unutturur gibi oldu. Çünkü onların resimlerini, kayıtlarını gerçekten görememiştik. Dün o çocukların hâlini gördüğümüzde biz evimizde nasıl perişan olduysak, gerek eşim, gerek çocuğum hep beraber, aynı şekilde inanıyorum ki zerre kadar vicdanı olan, zerre kadar insanlıktan nasibini almış olanlar da, herhalde bu tablodan onların da bir şeyler çıkarması lazım.”
Katliamın açtığı yara ve Erdoğan’ın gözyaşları…
Başbakan Erdoğan’ın bu sözleri son derece haklı bir duyarlılığı yansıtıyor. Bu korkunç katliam elbette insanlığın ortak vicdanında büyük bir yara açtı.
‘Kimyasal silah’la gerçekleştirildiği haber verilen bu son katliam hiç kuşkusuz insanlığa karşı işlenmiş büyük bir suçtur ve lanetlenmelidir.
Aynı televizyon programında Erdoğan, Müslüman Kardeşler’in liderlerinden Muhammed el-Bilteci’nin darbeyi protesto eylemlerinde ölen kızı Esma'ya yazdığı veda mektubunu yeniden dinlemiş, gözyaşlarını tutamamış ve şunları söylemiş:
“Benzer şeyleri ben de yaşadım. O ifadelerde adeta ben de kendi çocuklarımı gördüm. Bir de onun kızı Esma’nın cenaze namazını kıldıramayışı, olgunluğu ve geleceğe bakıştaki ölüm ötesi dünyayı okuyuşu beni ciddi manada duygulandırdı. Tabii şehadet çok farklı bir şey.Esma hayata doymadan şehadet makamına koştu.
Babasının o duruşu, inanıyorum ki, İslam dünyasındaki birçok ülkeye inşallah ders olur. Gençlerimize ders olur, örnek olur. Baba-evlat ilişkisinde bizler için örnek olur. Ben şu anda başbakan değilim, sadece bir vatandaş Tayyip olarak bu ifadeleri kullanıyorum.”
Gazete haberi şöyle bitiyor:
“Dakikalarca gözyaşlarını tutamayan Erdoğan, zorlukla konuşarak kızı ile ilgili bir anısını anlattı. Erdoğan konuşmasına devam edemeyince program sonlandırıldı.”
Erdoğan’ın ağlaması haber ve yorum konusudur
Yazımın başında da belirttiğim gibi, ağlamak insani bir duygudur. Başbakanlar da duygulanırlar, ağlayabilirler. Hayret edilecek, yadırganacak bir durum değildir bu.
Ancak, başbakanların televizyon ekranları önünde gözyaşı dökmelerine pek sık rastlanmaz. O yüzden böyle bir durum elbette haber ve yorum konusu olur.
Ve Tayyip Erdoğan’ın gözyaşları da böyle bir çerçeveye oturur.
Roboski ve Gezi’de ölenler için
neden benzer bir hassasiyeti göstermedi?
Tayyip Erdoğan’ınSuriye ve Mısır’daki katliamlara ilişkin hassasiyeti haklıdır. Bu açıdan hissettiği acı ve döktüğü gözyaşı anlaşılabilir, paylaşılabilir bir duygusallık hâlidir.
Ama aynı zamanda birBaşbakan olduğu için de, bu çerçevede kendisine dönük bazı soru işaretleri ister istemez çengelini zihinlere takar.
Örneğin bir soru:
Tayyip Erdoğan benzer bir hassasiyeti neden Roboski Katliamı’nda göstermedi?
Bir başka soru:
Gezi protestosu sırasında ölen beş genç ve gözünü kaybeden gençler için Erdoğan niye en ufak bir duyarlılık sergilemedi?
Bir soru da dış politikayla ilgili olabilir:
Tayyip Erdoğan’ın, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak, kendisini Müslüman Kardeşler’le, bölgedeki Sünni çizgiyle bu kadar özdeşleşir hâle getirmesi dış politika ve iç barışaçısından ne kadar doğrudur?
Bu sorunun devamı:
Bazı ‘duygusal hâller’in - gözyaşı veya konuşma olarak - kapalı kapılar arkasında kalması, bir ülkenin reelpolitik gerçekleri ve çıkarları konusunda daha isabetli bir davranış değil midir?
Yeni Birleşmiş Milletler’den Avrupa Birliği’ne…
Konunun özellikle Türk dış politikasını ilgilendiren boyutu üzerinde biraz daha durmak istiyorum.
Başbakan Erdoğan gözyaşlarını tutamadığı televizyon programında, Birleşmiş Milletler’i ve daimi üyeleri beş büyük devlet olan BM Güvenlik Konseyi’ni Suriye konusunda eleştirirken şunları söylüyor:
“Gerçekten dünya eğer beşten büyük diyorsak, o zaman diğer ülkeler ortaya gelmek suretiyle kendi Birleşmiş Milletleri’ni kurar. Böyle bir çıkış yapılabilir. Böyle bir çıkışın yapılması, onların kendilerini reforme etmeye doğru götürür. Çekiliyoruz dediği zaman ne olacak, ne yapacak?”
Erdoğan, Yeni Birleşmiş Milletler derken, sözü Avrupa Birliği’ne de şöyle getiriyor:
“Şu anda birçok kuruluş var, ASEAN gibi, Şanghay İşbirliği Teşkilatı gibi… Avrupa Birliğikurulduğu zaman Avrupa Birliği diye kurulmadı ki, Demir Çelik İşbirliği diye kuruldu. Ondan sonra Avrupa Ekonomik Topluğu oldu, ondan sonra Avrupa Topluluğu ve Avrupa Birliği… Şimdi hem siyasi, hem sosyal birlik olarak ortada duruyor. Böyle bir durum var. Gelişme bu… Yani burada ortaya çok daha farklı bir çıkış konulabilir.”
Direksiyona Erdoğan’ın otoriter damarı mı geçti?
Başbakan Erdoğan’ın gözyaşlarını tutamadığı son derece duygusal anlarındaki bu sözlerinin altını bir kez daha çiziyorum.
Bir kez daha diyorum, zira bu konuyu, sonuncusu iki gün önce olmak üzere bu köşede çıkan yazılarımda birçok defa gündeme getirdim ve eleştirdim.
Güncelliğini yitirmeyen sorular şöyle:
Artık Erdoğan sırtını Batı’ya dönüp Doğu’ya mı yürümek istiyor?
Bu eğilimi özellikle ‘Gezi sonrası’ mı güçlendi?
Batı’ya, AB’ye sırt çevirme eğilimi, Erdoğan’daki muhafazakâr ve otoriter damardan mı besleniyor?
Ya da Erdoğan’ın genlerinde zaten mevcut otoriter damar mı iyice direksiyona oturmaya başladı?
Böyle giderse iç barış da, ekonomi de etkilenir!
İki gün önceki dış politika yazımda da vurguladığım bir noktayı yine belirtmek istiyorum.
Türkiye dış politikada hiç bu dönemdeki kadar yalnızlaşmamıştı. Bu yalnızlaşma süreciTürkiye’nin sadece Batı yakasında değil, Doğu yakasında da işliyor.
AK Parti Hükümeti eğer bu yolda bugünkü gibi paldır küldür gitmeye devam ederse, Türkiye’nin hem iç barışı, hem de ekonomisi olumsuz etkilenir.
Son söz:
Dış politika duygusallık kaldırmaz!
Twitter: @HSNCML
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024