Ahmet ALTAN
Şu andaki iktidar bazılarına çok güçlü görünüyor.
Böyle görmek için nedenleri var.
Yüzde kırk dokuz küsur oy almış, yargıyı, polisi, orduyu, medyayı ele geçirmiş, her yere kendi adamlarını yerleştirmiş, istediğini hapse attırıp, istediği şirkete el koyuyor, anayasayı dinlemiyor, “fiili başkanlık” sistemine geçtiğini ilan edebilecek kadar yasalardan bağımsız davranabiliyor, alabildiğine şiddet uyguluyor, bütün ülkede bir korku ve dehşet iklimi yaratabiliyor, kendisiyle aynı fikirde olmayan herkesi “hain” ilan ediyor, akademisyenlere “alçak” diyor.
Ben de size diyorum ki AKP iktidarı çökmenin eşiğinde.
Çökmesinin nedeni de bu “yasadışı”, anlamsız ve hukuksuz güçlenmesi olacak.
Yıllarca önce bir arkadaşım okuduğu bir otobiyografiyi anlatmıştı bana.
Yanlış hatırlamıyorsam Harvard’lı genç bir çocuk “vücut geliştirme” sporuna başlıyor.
Ağırlıklarla çalışıyor.
Gittikçe daha fazla güçlenmek ve adalelerini şişirmek istiyor.
Derken bu istek bir takıntıya dönüşüyor.
Biliyorsunuz, başarının ve çöküşün nedeni genellikle takıntıdır.
İnsanı hem başarıya götürür hem de zirveden tepetaklak eder.
Çocuk okula, derslere, hayata, kızlara aldırmıyor artık.
Her gün saatlerce spor salonunda çalışıyor.
İlaçlar alıyor.
Omuzları kabarıyor, göğüs kasları şişiyor, pazıları kalınlaşıyor, karnı bir adale yığını oluyor.
Göreni korkutacak bir iriliğe ve güce ulaşıyor.
Bu kasları yapabilmek için vücudundaki bütün yağları yakacak bir rejim uyguluyor.
Vücudunda dirhem yağ kalmıyor.
Genç çocuk, bir sabah kalktığında ayakta zor durduğunu fark ediyor.
Bütün yağlarını yakıp kasa çevirirken, ayak tabanlarının altındaki yağları da yakmış bitirmiş, ayak kemiklerinin altında incecik bir deri tabakası kalmış.
Ayakta güçlü bir şekilde durabilmemiz için, ayak tabanlarımızın altındaki yağ dokularından oluşan o bombelere ihtiyacımız var, onlar olmadığında ayakta duramıyoruz.
Genç çocuk vücudunu bir abideye dönüştürmüş, bir canavar gibi büyümüş, güçlenmiş ama kendisini taşıyacak ayaklarının altındaki tabaka da eriyip bitmiş.
O dev gibi çocuğu üç yaşındaki bir bebek biraz hızla itse yıkabilecek.
En güçlü gözüktüğü anda aslında bütün gücünü yitirdiğini anlıyor.
Sporu bırakıyor ve oturup bu macerayı anlatan bir kitap yazıyor.
AKP iktidarının durumu da aynen bu çocuğun durumuna benziyor.
Bu saçma sapan iriliğe, bu hukuk tanımaz güce ulaşmak için bulabildiği her şeyi yaktı, güce çevirdi.
Omuzları karpuz gibi şişerken, ayak tabanları kağıt gibi inceldi.
Ayakta duramıyor.
İtseniz düşecek hale geldi.
Sadece 7 Haziran’dan sonra neler olduğuna, AKP’nin göğsünü şişirmek için akılsızca neleri yaktığına bakın.
Ulusalcıları ve milliyetçileri yanına çekebilmek için korkunç, kanlı bir içsavaş başlattı.
Daha önce bu ülkenin hiç görmediği türden vahşi bir savaşı sürdürüyor, yasalara aykırı bir şekilde “sokağa çıkma” yasakları uyguluyor, mahallelere tanklar sokuyor, evleri bombalıyor, sokakta bebekleri vuruyor, yaralıları ölüme terk ediyor.
Sadece şu anda 28 kişi karanlık, soğuk bir bodrumda ölümü bekliyor.
Ambulansları göndermiyorlar.
“Yok” denilen Ergenekon’u andıran bir örgütlenme, duvarlara, terkedilmiş okulların karatahtalarına ırkçı tehditler yazarak, beyaz bayraklı kadınları, yaşlıları vurarak, evleri yıkarak, ilçeleri boşaltarak, alabildiğine kan dökerek, Kürtlerle Türkleri bir daha bir araya gelemeyecek halde bölüp, çok keskin bir nefreti toplumun ortasına yerleştiriyor.
Bir yandan da kendisini eleştirenleri, “beni değil PKK’yı eleştireceksin, yoksa sana hain derim” diye tehdit ediyor. Sanki bu ülkenin asayişinden, barışından, güvenliğinden PKK sorumluymuş, siyasi iktidarın böyle bir görevi yokmuş, bir ülkenin yönetiminden hükümeti sorumlu değilmiş gibi yaptıklarının eleştirilmesini önlemeye çalışıyor.
Eğer Türkiye’yi yöneten güçlerden biri PKK’ysa, bize de söyleyin bu gerçeği, PKK’yı da siyasi iktidarla birlikte eleştirelim.
“Barışın” kendi işlerine yaradığını düşündüklerinde PKK ile ne türlü ilişkiler kurabildiklerini İmralı Notları’ndan okuyoruz…
HDP “seni başkan yaptırmayacağız” demeden, 7 Haziran’da AKP’nin oyları düşmeden önce PKK ve Apo ile böyle ballı börekli ilişkiler kurabiliyordunuz da şimdi neden savaşın en vahşisini sürdürüyorsunuz?
PKK o zamanlar Diyarbakır Belediyesi’nde park bekçisi miydi?
Apo emekli diplomat mıydı?
PKK bugün neyse o gün de oydu…
Ve barış istiyorsanız o gün olduğu gibi bugün de onlarla görüşeceksiniz.
O barış görüşmelerinden bir “başkanlık” çıkartabilmek ümidiyle “süreci” başlattınız, o sürecin yarattığı umut duvarının arkasında müthiş bir faşizm örgüsü ördünüz.
Başkanlık umudu bitince de insanlık dışı bir şiddet ve vahşetle çoluk çocuk Kürtleri kesiyorsunuz, binlerce insanı “sürgüne” zorluyorsunuz, binlerce insan evini barkını terk ediyor.
Ülke kanıyor.
Bölünüyor.
Parçalanıyor.
AKP, sadece Kürtlerle Türkleri birbirinden koparmakla yetinmedi.
Burayı bir devlet yapan hukuku da berhava etti, bugün bu ülkede yargıya güvenen tek bir insan yok.
Eğer AKP’yi ya da “fiili başkan” olduğunu anayasayı çiğneyerek ilan eden cumurbaşkanını eleştirirsen Sulh Ceza Hakimlikleri denilen hukuk garabetinin önüne götürüp seni tutukluyorlar.
Hukuku yok ederek toplumu tümüyle güvencesiz bıraktı.
Bugün AKP’lilerin kendileri de dahil bu ülkede güvencede olan kimse yok… Kendileri en çok destekleyen insanları işten kovdukları gibi onları da herkesle birlikte her an tutuklayabilirler.
Eğer “fiili başkana” biat etmezsen, en küçük bir eleştiriyi dile getirirsen mahkemeyi boylarsın.
Hukukun olmadığı yerde devlet yoktur.
Devleti de yok ettiler.
O da yetmedi.
Çeşitli etnik kökenden, mezhepten, dinden milyonlarca insanın bir “millet” olarak bir araya toplanmasını sağlayan “ortak ülkülerin” hepsini ortadan kaldırdılar.
Şu anda AKP’liler, laikler, Kürtler olarak üç ayrı düşman “kabile” halinde, her an biribirimizin gırtlağına sarılmaya hazır vaziyette öfkeyle yaşıyoruz.
Millet de kalmadı.
Devlet yok, hukuk yok, millet yok, barış yok, huzur yok, asayiş yok, milletin ortak polisi, yargısı, ordusu yok.
Bunlar AKP’nin pazularını şişiriyor ama tabanlarını incelttikçe inceltiyor.
Ayakta duramayacaklarını onlar da görüyor.
Bir an önce “başkanlık” dedikleri bir diktatörlük rejimi kurarak, bugünkünden beter bir şiddet rejimine geçmeyi ve mümkün olduğunca iktidarlarını bu şiddet eşliğinde sürdürmeyi planlıyorlar.
Kendi yandaşlarını bir arada tutabilmek, milliyetçilik flamalarını dalgalandırabilmek için de kalkıp Rus uçağını düşürüp, bununla övünüyorlar.
Bizzat AKP yandaşı yazarların söylediğine göre Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Silahlı Kuvvetleri uçaklarını Türkiye’nin sınırlarına gönderemiyor.
Kendi uçağımızla kendi sınırımızı denetleyemez hale geliyoruz.
Kürt mahallesine tankı sokuyorlar ama sınıra uçak yollayamıyorlar.
Çünkü sınıra yaklaşan uçağı vurmak için Ruslar alesta bekliyor.
Hırsızlıklar, yolsuzluklar ise devletin ve hukukun olmadığı bir ortamda gırla gidiyor.
İstedikleri şirkete, bankaya el koyuyorlar.
İstedikleri adama devlet hazinesinden “ihale” adı altında paraları dağıtıyorlar.
Yabancı yatırımcılar kaçıyor, dolar fırlıyor, enflasyon alıp başını gidiyor, batık krediler çığ gibi artıyor.
Ekonomiyi de çökertiyorlar.
Ekonomi de kalmıyor.
Her şeyi bitirdikten sonra dine sarılmaya çalışıyorlar.
Muhtarlarla kaymakamları birer “muhbire” çevirmeye uğraşan cumhurbaşkanı, kaymakamlara “mevzuata aldırmayın” talimatı verip onları kuralların dışına çıkmaya zorlarken aynen şöyle diyor:
“Bakın sizlere, sevgililer sevgilisinden bir talimat, ‘Müslüman aynı delikten ikinci defa ısırılmaz’.”
“Sevgililer sevgilisi” bildiğiniz gibi Hazreti Muhammed.
Kaymakamlara talimatı “peygamber” veriyor.
Birincisi Hazreti Muhammed ne kadar değerli olursa olsun, Türkiye Cumhuriyeti’nin kaymaklamlarına “talimatları” anayasa ve yasalar verir.
İkincisi bu ülkenin kaymakamları ne zamandan beri “Müslüman” kimliğiyle talimat alıyor?
Bu ülkenin insanlarının ve görevlilerinin “resmi” kimlikleri Müslümanlık değildir. Onların ortak kimliği “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı” olmalarıdır…
Müslüman olmak zorunda değiller, isterlerse Hıristiyan, Yahudi, Ermeni, Mecusi, isterlerse dinsiz de olabilirler.
Müslümanlık kimliğini tek ve resmi kimlik haline getirmeye çalışarak laikliği de yok ediyorlar.
Bir de “ne o, Müslümanlıktan rahatsız mı oldun” kabarmasıyla yapıyorlar bunu.
Sanki laikliği yok etme hakkına sahiplermiş gibi…
AKP oy alacak diye bu ülke laikliğinden vaz mı gececek?
Laik bir ülke isteyen milyonlarca insan ne olacak?
Bu kimliği böyle keyfinizce değiştirmeye kalktığınızda çok açık bir anayasa suçu işliyorsunuz.
İşin korkunç yanı ne biliyor musunuz, aslında dindar bile değiller.
Sadece laikliği değil, Diyanet’in gözü kararmış ahlaksız fetvalarıyla, hırsızlık hakkında tek söz söyleyememesiyle, “yolsuzluk hırsızlık değildir” fetvaları veren din adamlarıyla, “din şemsiyesine” sığınarak sürdürdükleri hırsızlıklarla, yolsuzluklarla, ahlaksızlıklarla dini de yok ediyorlar.
Bizim toplumun “ahlak” temelini sağlam tutmaya yardım eden “dini ve dindarlığı” da bu büyük talan seferberliğiyle ortadan kaldırıyorlar.
Devlet yok, millet yok, laiklik yok, hukuk yok, barış yok, birlik yok, asayiş yok, ahlak yok, din yok, ekonomik bir ümit yok.
Bu AKP iktidarı neyin üstünde duracak?
Nasıl duracak?
Omuzlarını kabarttı ama ayak tabanları kağıt gibi…
Bir toplumun ve bir iktidarın üstünde sağlamca durabileceği hiçbir değer, hiçbir müessese kalmadı.
AKP çok yakında çökecek.
Bu açıkça gözüküyor.
Önemli olan Türkiye’yi de kendileriyle birlikte çökertmek isteyen bu gruba engel olmak için, bu ülkenin çökmesini istemeyenlerin hukuk ve demokrasi etrafında toplanıp direnmesi.
Ülkenin bu korkunç çöküşünü durdurması.
AHMET ALTAN / HABERDAR
Yazarlar
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları










































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.05.2020
21.01.2020
6.02.2019
28.11.2019
23.11.2019
11.11.2019
21.03.2020
25.09.2018
19.09.2018
26.08.2018