Rahmetli Özal iktidara gelir gelmez kalkınma hamlesi ile “orta direk” dediği Türkiye'nin yarısına tekabul eden kesimi ayağa kaldırmak istedi. Eleştirilebilir, zaten rahmetli Kemal Sunal iyi bir film ile konuyu irdeleyip suyundan turşu yapmıştı.

Özal dönemindeki teşvik paketleri ile Türkiye briket, kiremit ve tuğla imalat ve satışında rekor üstüne rekor kırmıştı. Dört duvarı birbirine kavuşturan derhal teşviki alır, gerisini getirmezdi. Şehirlerarası yolculuklarda istisnasız her ilin ve ilçenin yakınlarında bu yıkıntılarla karşılaşırdık.

“Deniz” dedikleri devlet malını yiyenler “keriz”lerle dalgalarını geçmeyi de ihmal etmiyorlardı, “başlıyorum, yenisini yapacağım” diyenler naylon fatura ile yıkıntılarının bir de KDV'sini almayı ihmal etmiyorlardı.

Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi de o dönemde bu yıkıntılarla doluydu. Sonraki yıllarda ise hem S. Demirel hükümeti döneminde hem Çiller, Yılmaz, Ecevit dönemlerinde başbakanlar “bölge ve yatırım” açıklaması yaptıklarında bölge insanı,“eyvah! yine vurgun var” diyor ve maalesef hep haklı çıkıyordu.

27 Mayıs 2007'de dönemin başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan Diyarbakır Kapalı Spor Salonunda 12 Milyarlık GAP-DAP VE KOP yatırımlarını açıklamıştı. Bölge halkı“Tayyip Erdoğan bunu har vurup harman savurmalarına izin vermeyecek” diye inanmıştı. Haklı da çıktı, zira peşkeş dönemi değildi. Ancak o gün bugündür bölge siyasetçileri seçmenlerine 2007 ve sair yatırımları ile ilgili doyurucu bilgilendirme yapamadılar. Elbette bu eleştirimizin dışında olanlar vardır, lakin bölgede hükümetin yatırımları ile ilgili olarak halkın bildikleri farklı.

Hem 2014 mahalli seçimleri, hem de 2015 7 Haziran seçimleri öncesi halkla yüz yüze gerçekleştirdiğimiz görüşmelerde bölge halkının % 68'i (özellikle büyükşehir belediyesi olan iller) illerinde yapılan devasa yolların, üst geçitlerin, büyük kent-park gibi yeşil alanların DBP/HDP Belediyeleri tarafından yapıldığını söylemişti. Bunların içinde Ak Partiye oy verenlerin oranı % 29.

Anlayacağınız kendi yatırımlarını halka anlatmada yetersiz kalan bir Ak Parti ile karşı karşıyaydık.

Geçen Pazar günü 15 bakanı, 10 Genel Başkan Yardımcısı ile Diyarbakır'ı ziyaret eden Başbakan Binali Yıldırım'ın açıkladığı ve tarihin en büyük, en kapsamlı, üzerinde en çok çalışılmış Teşvik Paketi bölge ve çevre illeri yeniden şahlanışa geçirecek. Bunu Ak Partiye yakınlığımdan dolayı söylemiyorum, Türkiye'nin bu yatırım programı kapsamında sadece bu bölge ile değil, kardeş ülkelerle düşündüğü yarınları hesaba kattığına inanarak söylüyorum.

4 Eylül 2016 bölgenin ve tabi ki Türkiye'nin geleceği açısından son derece önemli bir tarih olarak kayıtlara geçmiştir. Konuya sadece yapılacak olan fabrikalar zaviyesinden bakmıyorum. Yapılacak karayolları, demiryolları ve kapasitesi arttırılacak olan havaalanları ile 23 ilin Rusya, Gürcistan, Azerbaycan ve diğer kardeş Türkî cumhuriyetlerle ilişkileri yeni bir merhaleye taşınacağını bilmek için allame olmaya gerek yok.

Daha da önemlisi bu teşvik paketinin arka planındaki tehlike! Basra ile, Halep ve Şam ile, Gazze, Beyrut ile, Erbil, Kobani ile, Cidde ile… kısacası kaderi ve tasası bizim olan kardeş milletlerle şimdilik resmi adı konmamış bir(likte)lik inşaına yeni bir ivme kazandırma yatıyor.

Biliyorum, “tarafsız ve objektif değilsin, o yüzden abartıyorsun” diyenler çıkabilir, olsun, bizim de taraflılığımız böyle olsun.

Neyse,

Başbakan Sayın Binali Yıldırım Diyarbakır'da açıkladığı teşvik paketi ile yatırımcıya, müteşebbise zımnen şöyle demiş oluyor:

Gel kardeşim, kurtuluşun yok. İlle de çalıştıracaksın, üreteceksin, satacaksın, kazanacaksın, kazandıracaksın, kalkındıracaksın. Bunun için neye ihtiyacın var ise al sana.

Nasıl mı olacak?

Sayın başbakanın kendi cümlelerinden alıntılayalım:

Yer mi istiyorsun? Buyur.

Bina mı lazım? Yaptım.

Üretim için makine mi lazım? Faizsiz kredi ile verdim gitti.

Nihayetinde ürettiğin malın satış derdine mi düşüyorsun? Ver kardeşim ben alıyorum…

Şaka yapmıyor Sayın başbakan, işin içinde 63 milyar Lira artı 84 milyar Lira, yani 21 milyar dolar artı 29 milyar dolar, o da eşittir 50 milyar dolar var…

İşin şimdilik belli olmayan yönü muhataplık konusu. Yani, kim hangi kurumla muhatap olacak? Bunun en kısa zamanda açıklığa kavuşması lazım. Çünkü başbakan Binali Yıldırım'ın Diyarbakır ziyaretinde açıkladığı teşvik paketi gerçekten de bölgede büyük bir mutluluğa ve hareketliliğe yol açtı.

Bizler de takipteyiz,

Hayırlı olsun…