Akın ÖZÇER
AK Parti’nin aylardır beklenen demokratikleşme paketi açıldı. Başbakan Erdoğan’ın da altını çizdiği gibi, iktidar partisinin demokrasi alanını genişletmek için çıkardığı ilk paket değil bu. Türkiye’de demokratik bir anayasa yapılamadığı takdirde sonuncusu da olmayacak kuşkusuz.
Yeni anayasa konusuna gelince, TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in son açıklamasından, iki yıla yakın süredir havanda su döven Uzlaşma Komisyonu’ndan demokratik bir anayasa çıkma olasılığı kalmadığı anlaşılıyor. Oy birliğiyle karar alan bu komisyona katılan CHP ve MHP, değil demokratik bir yeni anayasa yapmak, yaptırmamak için çaba harcıyor adeta. Söylemleri farklı belki ama en azından mevcut darbe anayasasının değiştirilemez maddelerinin yenisine taşınması konusunda birleşiyorlar. Bu iki partinin kırmızıçizgileri örtüşüyor başka bir deyişle.
Buna karşılık, CHP ve MHP’nin çözüm süreci bakımından yetersiz olmakla birlikte, daha çok demokrasi öngören her adım gibi toplumca olumlu karşılanan paketle ilgili değerlendirmeleri birbirinden biraz farklı.
MHP’nin eleştirileri
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli her zamanki aşırı milliyetçi refleksleriyle çözüm sürecine olduğu gibi demokratikleşme paketine de karşı çıkıyor. Paketin “PKK’nın elinden çıktığını” öne sürmekle yetinmiyor; Başbakan Erdoğan’ı “aklını Kandil’de, zekâsını da İmralı’da kaybetmiş olmak” gibi hakaret sınırında seyreden ağır sözlerle eleştiriyor.
Öteden beri Kürt sorununun olmadığını söyleyen bir siyasi partinin, demokrasinin bireylerin eşitliğine ve eşitliğin de farklılıkların özgürce ifadesine dayandığı gerçeğini göz ardı etmesi, 1930’lu, 40’lı yılların değerlerine takılıp kalması şaşırtıcı değil elbette. Şaşırtıcı olan Genel Başkanı’nın, Uzlaşma Komisyonu’nda sahip olduğu veto hakkının verdiği alışkanlıktan olsa gerek, hakkında kimsenin fikrinin alınmadığını söyleyerek, paketi “usul ve esas bakımından anti-demokratik” ilan etmesi. Çünkü demokrasi, evrensel ilkeler ve insan hak ve özgürlükleri bütünü olarak, üzerinde tartışılacak ve oylanacak bir kavram değil. Asıl anti-demokratik olan, isterse yüzde 99 destek alsın, bu ilkelerin, hak ve özgürlüklerin, örneğin anadilde eğitim gibi bir hakkın kısıtlanması ve yok sayılması. Bu nedenle MHP’nin demokrasinin özünden yoksun eleştirileri üzerinde durmanın anlamı yok.
CHP’nin eleştirileri
CHP, Uzlaşma Komisyonu’nda 12 Eylül darbesini yaparak kendini “ kurucu” ilan eden iradenin değiştirilemez buyurduğu maddeleri “kırmızıçizgileri” olarak ilan edecek kadar statükocu olduğu halde, kendisini “sosyal-demokrat” olarak yutturmaya çalışan ve bunda da bir ölçüde başarılı olan bir parti. Kendisini “ulusalcı” olarak tanımlayan, solda durduğu için de belki “ulu solcu” dememiz gereken kanattan bir milletvekiline göre, bu paketle “ ulusal ve laik Türkiye paketleniyor.” Başbakan’ın pakette yer alan konuları daha önce tartıştırmadığını ve sürpriz yaptığını söyleyen bu milletvekili Sayın Bahçeli gibi bu yöntemi “anti-demokratik” buluyor.
Paketi içerik bakımından 1856 Islahat Fermanı’na benzeten CHP milletvekili, MHP Genel Başkanı çizgisinde durarak, pakette ana dille ilgili olarak yer alan reformların, “ulusal dilimiz Türkçeyi farklı dil ve lehçelerden biri konumuna düşürdüğünü” söylüyor; paketin “ne mutlu Türküm demeyi adeta suç haline getirdiğinden” yakınıyor. Ama Bahçeli’den farklı olarak bir şikâyeti daha var: o da “dinci giyim ve davranışları TCK korumasına alması.”
Bir başka CHP milletvekili “dağ fare doğurdu” derken, bir diğeri ilkokullardan andımızın kaldırılmasına sert tepki veriyor. ABD’de de benzeri bir andın bulunduğunu söyleyen milletvekili, bu sözünü, “Obama vazgeçiyor mu, siyasi ağabeyine bunu bir sorsun” esprisiyle tamamlıyor.
Kılıçdaroğlu’ndan demokratlık çıkışı
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na gelince, paketle ilgili konuşmasında milletvekillerinden farklı olarak, Türkiye’yi bir demokrat gözüyle değerlendirmeye çalışıyor. Aslında demokrasi çıtamızın bu kadar düşük olmasından duyduğu rahatsızlığı paylaşmamak elde değil elbette.
Gel gör ki Kılıçdaroğlu bundan AK Parti iktidarını sorumlu tutuyor. Kendisini dinleyen bir yabancı sanacak ki AK Parti iktidara gelmeden önce Türkiye çok daha demokratik bir ülke. Helsinki Zirvesi ardından reformlarını yapmış ve Kopenhag siyasi ölçütlerini yerine getirmiş. AK Parti iktidara gelince CHP’nin ve tüm muhalefetin çabalarına karşın reform süreci askıya alınmış. (!)
Kılıçdaroğlu alışılagelmedik bir sükûnetle konuşuyor, 121 faili meçhulden, 5600 işkence vakasından, tutuklu gazeteciler, milletvekillerinden söz ediyor. Eskiyi hatırlamasak, “11 yılda Türkiye demokrasisi büyük bir erozyon yaşadı. Demokrasi kültürümüz darbe dönemleri kadar ağır tahribata uğradı. Darbeden daha ağır demokrasi tahrip edildi” palavrasına biz de inanacak ve CHP ile birlikte demokrasi yolunda el ele ilerleyeceğiz. Ama bizler 90’larda işlenen binlerce faili meçhulü, Fırat’ın Doğusunda işlenen cinayetleri, toplu mezarları anımsıyoruz.
Kılıçdaroğlu, 12 Eylül anayasasının değiştirilemez maddelerini neden savunduğunu bizlere açıklamıyor bir türlü ama diyebiliyor ki “ paketi açıklarken ta 27 Mayısa kadar gidiyorsunuz, ama 12 Eylülden bahsetmiyorsunuz. Darbe hukukuna sahip mi çıkıyorsunuz? Aslında soru çok güzel ama CHP yeni anayasa konusunda kırmızıçizgilerini koruduğuna göre bu soruya öncelikle kendisi yanıt vermek durumunda. Öyle ya CHP darbe hukukuna sahip mi çıkıyor ki 12 Eylül generallerinin kırmızıçizgilerini yeni anayasaya taşımak için adeta yırtınıyor.
Kılıçdaroğlu konuşmasında şirazeyi iyice kaçırıyor ve “bugün en statükocu parti AKP’dir. Değişime en kapalı parti AKP’dir “ diyebiliyor. “Karşımızda bütün dünyanın diktatör olarak tescillediği bir başbakanın hazırladığı bir demokrasi paketi var” cümlesini kurabiliyor. Kendi ülkesinin başbakanına diktatör yaftası yapıştırırken, dünyanın diktatör kabul ettiği Esad’ın arkasını kollamaya çalışması ne derece etik, ayrı bir tartışma konusu.
AB ilkelerinden söz edip, ilerleme raporlarında önerilenleri yerine getirmediği gerekçesiyle AKP’yi eleştirebiliyor. Sanki CHP’nin büyük destek verdiği Cumhuriyet mitinglerinde atılan AB karşıtı sloganları ve o mitinglere katılıp, şimdi Ergenekon sanıkları arasında yer alan asker, sivil şahsiyetleri unutmuşuz gibi. Sahi CHP o sanıkların neden arkasında duruyor, yoksa onlar gibi AB’ye ve “Türkiye’yi bölecek ölçütlerine karşı mı çıkıyor? Şu soruya yanıt verse de biz de her yazımızda yineleyip durmasak.
Kılıçdaroğlu yine bu sorunun yanıtını vermiyor, ölçüyü kaçırdığı bu konuşmasında. Aksine CHP’yi tek parti dönemi dâhil bu ülkede demokrasinin yeşermesi için mücadele etmiş, siyasi tarihimizde sayısız darbeye karşı direnmiş bir partiymiş (!) gibi takdim ediyor. Sanki hepimiz ayda yaşıyoruz ya da Alzheimer’in pençesine düşmüş zavallı bunaklarız.
Açıklanan demokratikleşme paketi daha çok demokrasi talep edenlerce eleştirilebilir elbette. Yeterli olduğunu söylemek bizzat Başbakan’ın da kabul ettiği gibi mümkün değil zaten. Ama Kılıçdaroğlu’nun söylediklerinin de postuna büründüğü demokratlıkla yakından uzaktan ilgisi yok. CHP lideri demokrat olduğuna bizleri inandırmak için önce yeni anayasa önüne koyduğu o kırmızıçizgileri kaldırsın, MHP ağzıyla konuşan ulusalcı arkadaşlarıyla yolları ayırsın, sonra kalksın başkalarını eleştirsin. Gerçekleri ters yüz eden bu sözleri, zekâlarıyla alay edilmesine isyan eden milyonlarca kararsızı bile AK Parti saflarına katmaktan başka şeye yaramayacağa benziyor çünkü.
Yazarlar
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.09.2025
8.09.2025
3.09.2025
29.08.2025
18.08.2025
1.08.2025
1.08.2025
1.08.2025
26.06.2025
6.05.2023