Akın ÖZÇER
Soma’daki maden ocağında meydana gelen ve 301 işçinin ölümüne yol açan üçüncü dünya ülkelerine özgü trajik iş kazası üzerinden yürütülen siyaset mühendisliği ve bu mühendislik çalışmalarının Batı medyasına yansımalarını örneklerle bir önceki yazımda dile getirmiştim. O yazımı kaleme aldığım günden bu yana üretilen gerçek dışı haber ve iddiaların da, Batı medyasında saygınlığı artık yerlerde sürünen Başbakan Erdoğan’ın düşebileceğine ilişkin yorumların da ardı arkası kesilmedi.
Hepimizin duyduğu söz konusu iddiaları burada bir kez daha yinelemeye gerek yok. Ama belki Batı medyasının Başbakan Erdoğan’ın yıkılmasına yönelik beklentilerinin hangi temele dayandığına değinmekte yarar bulunuyor. Ortada bir iş kazası ve yönetilmesi gereken bir kriz olduğuna göre, beklentilerin bu konu üzerine yoğunlaşması doğal.
Bir önceki yazımda yaptığım gibi Batı medyasını Türkiye’ye nispeten daha anlayışlı bakan İspanyol basını üzerinden değerlendirirsek, Erdoğan hükümetinin yıkılması beklentisinin “kötü kriz yönetimi” üzerine inşa edildiği görülüyor. Rajoy hükümeti yanlısı ABC’de Daniel İriarte imzasıyla önceki gün yayımlanan konuyla ilgili haberde, 1999 İzmit depreminde krizi kötü yöneten dönemin üçlü koalisyon hükümetinin bu nedenle yıkıldığı ima ediliyor.
İriarte yazısında, 30 Mart yerel seçimlerinden moral bozukluğuyla çıkan muhalefetin şimdi 1999 erken seçimlerinin galibi partilerin oluşturduğu koalisyon hükümetinin dramatik sonunu hatırlattığını söylüyor. Başka bir deyişle Türk seçmeninin krizleri kötü yöneten partilere verdiği desteği bir anda geri çekebileceğini vurguluyor. Bu aslında yanlış bir düşünce tarzı olmayabilir ama dönemin koalisyon hükümetinin yıkılmasında asıl rol oynayan 2001 krizini tümüyle atlıyor.
Afetlerin siyasi sonuçları
El Pais gazetesinin 18 Mayıs tarihli “Erdoğan se retrata” (Erdoğan fotoğrafını çektiriyor) başlıklı başyazısı da bu noktadan hareket ediyor. Doğal afet ve felaketlerin çok seyrek siyasi sonuçları olduğu fikriyle başlayan değerlendirmede, bazen yalpalayan hükümetleri salladığını ya da aksine sorumlularını güçlendirdiğini, ama bazen de güçlü görünenhükümetleri yerle bir ettiğini, her hâlükârda temsilcilerinin kişisel fotoğraflarını çektiğini vurguluyor.
Değerlendirme “bunu (resim çektirmeyi) 301 madencinin ölümüne yol açmasıyla Türkiye’nin en kötü iş kazasını yaşayan Soma’yı ziyareti sırasında Erdoğan’dan daha kötü yapmak herhalde mümkün değildi” diye devam ediyor. Bu değer yargısına Başbakan’ın felâketi doğal bir olay olarak nitelemesi ve XIX. yüzyılda meydana gelen kazalardan örnek vermesi üzerine vardığını vurguluyor. Yeni Türkiye’yi savunan bir Erdoğan’ın, geçmişin derinliklerinde kalmış dönemleri kamuoyunun olası tepkisini göz ardı ederek örnek göstermesinin çok büyük bir hata olduğuna kuşku yok.
Başyazı devamla, “Türkiye’nin mutlak kontrolünü elinde tutan” ve “daha çok yetkiye sahip bir cumhurbaşkanı olmak isteyen” Başbakan Erdoğan’ın, hakkındaki tüm iddialara karşın sandıkta daha yeni güven tazelediğini hatırlatıyor. Ama Soma’da halkının acısını paylaşan bir liderden çok “köşeye sıkıştırılmış bir siyasetçi” olarak hareket ettiğini ve dünyaya özetle “Türkiye’ye AB kapılarını açacak bir politikacı değil”, tümüyle otoriter bir lider görüntüsü verdiğini öne sürüyor.
Sessiz çoğunluk
Türkiye ile ilgili haber ve yorumlarında öteden beri Kürt sorununu ön plana çıkarmasıyla tanınan El Pais’in son dönemde bu konuyu göz ardı etmesi ilk hedefi Erdoğan’ın bir şekilde yıkılması olanlarla işbirliği yaptığına ilişkin gösterge olabilir mi bilmiyorum. Ama sayfalarını siyaset mühendislerinin çalışmalarına açtığı ve Türkiye’nin yegâne sorununun varsa yoksa Erdoğan olduğunu savunduğu açıkça görülüyor.
Yukarıda özetle aktardığım başyazıda bazı doğrular var ama Türkiye ile ilgili beklentilerin seçimlerde AK Parti’ye oy veren “sessiz çoğunluğu” dikkate almadığı da bir gerçek. Gazete bunun farkında olmalı ki İstanbul’da çalışan José Miguel Calatayud’dan “Türkiye’nin Soma felâketiyle birlikte nereye doğru gittiğine” ilişkin genel bir yazı istiyor; o da benim görüşümü soruyor.
“Sessiz çoğunluk” dediğim aslında kendisini “çapulcu” olarak tanıtan CHP’linin blogunda yayımladığı yazıda hor gördüğü kalabalık. Hani şu makarnayla beslendiklerini, internet kullanmadıklarını, denizi görmedikleri öne sürdüğü “CV’leri olmayan insanlar”. O kategoriye giren tanıdığım bazı insanlar bana güven duyarak fikirlerini açıkça dile getirdikleri için sessiz çoğunluğun nabzını tutmasam bile buna ilişkin bazı işaretler aldığımı düşünüyorum.
Sessiz çoğunluk, özet olarak ve görebildiğim kadarıyla belirtmem gerekirse, Türkiye’nin bu tür felâketlerin önüne geçebilecek kadar geliştiğini düşünüyor. Felâketten doğrudan işvereni sorumlu tutarken, devleti (hükümeti) maden ocaklarını yeterli ölçüde denetlemediği için eleştiriyor. Başbakan Erdoğan’ın El Pais’in de eleştirdiği konuşmasında iş kazalarıyla ilgili olarak XIX: yüzyıl Avrupası’ndan örnekler vermiş olmasını da doğru bulmuyor. Hükümete yönelik bir başka eleştiri de genelde ve özellikle madencilik gibi riski yüksek işlerde ücretleri düşük tutması.
Ne var ki hükümete yönelik siyasi mühendisliğe tepkisi çok daha büyük. Ortalıkta dolaşan yalan haberlerden de, Batı medyasının bu haberlere itibar etmesinden de haberdar. Gezi’nin yıldönümü nedeniyle yakında başlayacak sokak eylemlerinden de kaygı duyuyor. O nedenle bütün bunların hükümeti devirmeye yönelik senaryolar olduğunu düşünüyor. Hatta aralarında kazanın hükümeti düşürmek isteyenlerce girişilmiş bir sabotaj olmasından kaygılananlar da var. Türkiye gazetesinden Rahim Er’in dile getirdiği bu olasılığın gerçek olmaması hepimizin dileği. Ama akla geliyor olması bile Türkiye’nin içinde bulunduğu kutuplaşma ortamının ne kadar korkunç boyutlarda olduğunu ortaya koyuyor.
Calatayud ’un El Pais’te18 Mayısta yayımlanan ve görüşlerimin bir bölümünü de dâhil ettiği yazısı toplumumuzdaki kırılmaya işaret ediyor. “Maden trajedisi Türkiye’deki sosyal kırılma (faslını) yeniden açıyor” (La tragedia minera reabre la fractura social en Turquía) başlıklı yazı (http://internacional.elpais.com/internacional/2014/05/17/actualidad/1400347535_895548.html) bana atfen sessiz çoğunluğa (mayoría silenciosa) da, kavganın temelinde çözüm sürecinin de bulunduğuna değiniyor.
Sessiz çoğunluğun siyasi mühendislik girişimlerine karşı Erdoğan’ın arkasında saf tutacağının ve Gezi’nin yıldönümünde meydana gelmesi olası sokak eylemlerine karşı da bu seferberlik halinin devam edeceğinin altı çiziliyor. Calatayud yazısını şöyle noktalıyor: “Gösterilerin geri gelmesiyle (…) Erdoğan iktidardan uzaklaştırılacak mı, yoksa bu ‘sessiz çoğunluk’ ve faydacı oylar Ağustos ayındaki başkanlık seçimlerinde Başbakan’ın politikalarına destek olmayı sürdürecek mi?”
Gazetenin başkanlık seçimlerinin olası sonuçlarının yanı sıra sokak eylemleriyle Erdoğan’ın iktidardan düşme olasılığını gündemde tutması, siyaset arenamızdaki anormalliğin bir göstergesi. Her ne kadar gazete bir sonraki gün (19 Mayıs) işverenin ve ocağın yönetiminde yer alan kişilerin gözaltına alındığına, ocakta iş güvenliği konusunda belirlenen eksikliklere ve Taner Yıldız’ın “sorumlular kim olurlarsa olsunlar cezalarını çekecek” sözlerine ilişkin yorumsuz bir haber geçmiş olsa da, olaya bakış açısını değiştirdiğine ilişkin bir işaret yok.
Sonuç olarak siyaset arenamızdaki derin kutuplaşma ve buna bağlı olarak gündemdeki konulara yaklaşımlardaki anormallik sürdükçe sessiz çoğunluğun da Erdoğan’ın arkasında duracağını kabul etmek gerekiyor. Siyaset mühendislerinin belki göremediği ya da görmek istemediği şey de bu galiba.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Yeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün?
6.05.2023 - Maduro’nun tartışmalı seçim zaferi
24.05.2018 - ETA artık yok
9.02.2018 - ETA makas değiştirirken
24.04.2018 - Brezilya’nın utancı
11.04.2018 - NATO’nun bozgundan hara-kiri ‘ye açtığı yelken
28.03.2018 - NATO’nun Afrin bozgunu
22.03.2018 - Macron nasıl bir reform peşinde?
15.03.2018 - Fransa’nın Suriye’de ne işi var?
1.02.2018 - Adalet Divanı ABD’yi nasıl mahkûm etmişti?
7.02.2018
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
adnan
ya siz ne diyorsunuz kimden ne bekliyorsunuz "O bıçak sizi temsil eden bir simge. bir ikon haline geliyor. Engel olmayacak mısınız?" diyorsunuz. farkında değil misiniz engel olmaları gereken kişi ve gruplar beklentisi hayaldir. Çünkü onlarda kafa kesenleri destekliyorlar. keşke bunun farkında olsaudınız böyle bir yazı yazma gereğini yapmazdınız.
adnan
ya siz ne diyorsunuz kimden ne bekliyorsunuz "O bıçak sizi temsil eden bir simge. bir ikon haline geliyor. Engel olmayacak mısınız?" diyorsunuz. farkında değil misiniz engel olmaları gereken kişi ve gruplar beklentisi hayaldir. Çünkü onlarda kafa kesenleri destekliyorlar. keşke bunun farkında olsaudınız böyle bir yazı yazma gereğini yapmazdınız.