Atilla YAYLA
Önce bir noktanın altını kalınca çizelim. Terör daha çok demokratik ülkelerde karşılaşılan bir problem. Anti demokratik ülkelerde terör diye bir sorun neredeyse yok. Buralarda toplumsal gruplar veya dar örgütler devlete ve toplumun çeşitli unsurlarına karşı silahlı saldırılar gerçekleştirmiyor. Daha doğrusu gerçekleştiremiyor. Bu tür olaylar nadiren vuku buluyor ve failler bazı durumlarda bütün yakınlarıyla birlikte yol ediliyor. Bunun sebebi açık: Anti demokratik ülkelerde hak ve özgürlükler bulunmadığı gibi insan haklarına dayalı, onları tanıyan ve koruyan bir hukuk sistemi de çalışmıyor. Bu yüzden, devletin kendisi yerleşik bir terör örgütüne dönüşüyor. Silaha dayanmasa dahi her fiilî muhalefeti eziyor ve yok ediyor. Tüm potansiyel muhalefeti imkânsız hâle getiriyor. Silahlı eylemlere kalkışanlarıysa adeta buharlaştırıyor.
Terör örgütleri faaliyetlerini sürdürebilmek için demokrasilerdeki hak ve özgürlüklere muhtaç. Seyahat özgürlüğü, teşkilatlanma özgürlüğü, ifade özgürlüğü, yerleşme özgürlüğü bunların başlıcaları. Bu yüzden terörizm ile demokrasi arasında ilginç bir ilişki var. Özellikle ideolojik terör açısından bakıldığında demokrasi ile terör arasında bir bağ olduğu görülüyor. Demokratik hak ve özgürlükler arttıkça ideolojik terör daha rahat hareket zemini buluyor ve artma potansiyeli kazanıyor.
Etnik temelli terörle demokrasi arasındaki ilişki de iki yönlü: Demokrasi eksikliği bir bakıma teröre dönüşebilecek şiddeti meşrulaştırabiliyor diğer taraftan terör örgütlerinin toplum içinde hareket alanını genişletiyor. Bu yüzden etnik terör örgütleri rejimlerin demokrasiden uzaklaşmasını çok seviyor. Bunu sağlamaya çalışıyor.
Bütün bunlara rağmen terörle mücadele adına demokrasiden vazgeçemeyiz. Demokrasiyi teröre kurban edemeyiz. Kısa vadede terörle mücadelede dezavantaj zannedilen demokratik haklar, özgürlükler ve süreçler uzun vadede terörle mücadelenin en büyük aracına dönüşür.
Terörle mücadelenin ahlâkî bir boyutu da var. Teröristler genelde kendilerinin daha üstün bir ahlâkî zeminde olduğuna inanır ve halk kitlelerine bunun böyle olduğunu göstermeye çabalar. Oysa devletin terörle mücadelede başarılı olması ahlâklı ve meşru bir zeminde kalabilmesine ve terörle mücadelenin toplum tarafından onaylanmasına bağlıdır. Bu yüzden demokratik meşruiyetten uzaklaşması, ölçüsüz ve orantısız şiddet kullanması, sivil mağdurlar yaratması devletin ve terörle mücadele eden güvenlik güçlerinin halk nezdindeki meşruiyetini ve desteğini aşındırır.
Aslında PKK da bu yolu kullanmaya çalışıyor. Eylemleri ve saldırılarıyla devletin aşırı reaksiyon göstermesini sağlamak istiyor. Bundan sivil halkın zarar görmesini, halk kitlelerinde rahatsızlık doğmasını ve böylece hem saflarına katılacak insanların sayısının artmasını hem de meşruiyetinin güçlenmesini bekliyor. Bereket versin Türkiye devleti bu tuzağa en azından son zamanlarda çok fazla düşmedi.
Terörün ve terörle mücadelenin yeni boyutlar kazandığı bugünlerde ortalık şaşırtıcı fısıltılardan geçilmiyor. Çeşitli çevrelerde önümüzdeki günlerin büyük olaylara gebe olduğu söyleniyor. Neler olacağını göreceğiz. Ancak, kesin olan husus şu: Türkiye bahara yeni demokratikleşme adımlarıyla girmeli. Basit ama kronikleşmiş problemleri çözme yönünde bir irade göstermeli ve bir icraat programını mümkün olan en kısa zamanda hayata aktarmaya başlamalı. Böyle bir program sadece genel hak ve özgürlüklerin gelişmesini sağlamakla kalmayacak terörle mücadeleyi de kolaylaştıracaktır.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları


















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2021
24.04.2020
12.02.2020
13.11.2019
28.07.2019
28.05.2019
22.05.2019
14.05.2019
12.05.2019
18.04.2019