İhsan DAĞI
2023 vizyonunda AB yok. Bu iş, kafalarda ve gönüllerde bitirilmiş. Alternatif arayışları da sürüyor. Şanghay İşbirliği Örgütü bunlardan birisi ve Başbakan’a göre ‘daha iyisi ve daha güçlüsü’... Oysa daha birkaç yıl önce Batı’dan gelen ‘eksen kayması’ eleştirilerine karşı hem hükümet çevreleri hem de kamuoyu son derece duyarlıydı. Böyle bir ‘kayma’nın olmadığı, Türkiye’nin Batı ittifakı ile ilişkilerinin derin, sarsılmaz ve geri çevrilemez olduğu söylenirdi.
Şimdilerde ise hava değişti. Hükümette AB’ye ihtiyaç olmadığı kanısı yerleşik. Nedensiz de değil; ekonomi rekor düzeyde büyüyor, ihracat artıyor, cari açık azalıyor. Kimi büyük AB ülkesi ekonomileri ciddi krizler yaşarken Türkiye krizi atlatmış görülüyor. Özgüven yüksek. ‘AB’siz de oluyor’ fikri yaygın. Ticari ilişkilerin ağırlığı da Avrupa’dan Asya’ya ve Ortadoğu’ya kayıyor. Dahası bu, dünyanın genel gidişatıyla da uyumlu. Asya-Pasifik bölgesi dünyanın ekonomik olarak yükselen bölgesi.
Yıllardır bir kenarda unutulan Batı medeniyetinin çöküşte olduğu tezleri yeniden yükseliyor böyle bir küresel konjonktürde. Batı’yı kimliklerinin ‘ötekisi’ olarak görenler Türkiye’ye ‘Doğu’yu gösteriyorlar şimdi. Neredeyse yüz yıldır Japonya’nın modernleşme sürecine, son zamanlarda da Asya Kaplanları’nın ekonomik kalkınmasına hayran olan muhafazakâr-sağ kesimlerin ‘kendimiz kalarak modernleşelim’ fikrine de uyumlu bir tercih bu. Ziya Gökalp’ten Mehmet Akif’e ‘dünyadan bilim ve teknolojiyi alalım, kültür ve medeniyetimizi muhafaza edelim’ biçiminde özetlenebilecek ‘yerli modernleşme’ yaklaşımı yeniden akıllarda.
‘Yerli kalarak modernleşme’ düsturunda bir pratik ve hedef olarak ‘demokratikleşme’ var mı?
‘Biz bize benzeriz’, ‘Türkiye’nin özel şartları’, ‘bize özgü bir sistem’ söyleminin bu topraklara demokrasi getirmediği sanırım açık bir tarihsel gerçek. AK Parti’nin son zamanlarda sıkça dillendirdiği ‘bizim medeniyetimiz’ söyleminin, daha çok Kemalist vesayet yanlılarının kullandığı yukarıdaki dilden ne farkı var, bilmiyorum. Bildiğim, siyasetin ilkelerini ve kurumlarını oluşturmada ‘evrensel’den saptıkça otoriter bir ‘bize özgü’ nizama doğru kaydığımız.
Muhafazakârlık kendini yeniden ‘medeniyet’ ekseninde tanımlamaya başlayınca ‘Batı dışı’ seçenekler cazip hale geliyor. Bu da muhafazakârların ‘Batı sorunsalı’nı aşamadıklarını, son yıllarda gördüğümüz AB’ye ilişkin pozitif tutumun Kemalist yapının devletten sökülmesi sürecinde konjonktürel ve pragmatik bir tercih olduğunu ifade ediyor. Bu bağlamda da AB’nin sağladığı koruma ve değişimi yönetme mekanizmalarına ihtiyaç kalmadığı anlaşılıyor. Durum ortada; hükümeti gayri meşru ve anti-demokratik yöntemlerle alt etmeye yeltenenler yenildiler. Dolayısıyla AB sürecinin devletin vesayet kurumlarına karşı ‘içeriyi inşa edici, devleti dönüştürücü ve demokratikleştirici’ işlevi anlamını yitirdi.
Dolayısıyla ‘bizim değerlerimize uygun(!)’ yeni bir bölgesel örgütle yola devam edebiliriz, diyorlar. Bu örgütte ‘demokratik’ bir tek ülke yok. Eskiden merkez sağ liderlerin Türkiye’yi ‘küçük Amerika’ yapmak istedikleri söylenirdi. Galiba, şimdi Çin gibi olmayı hedefliyorlar. Yani, hızla ekonomisini büyüten, ekonomik ve teknolojik olarak dünya ile bütünleşen ama ekonomik gücüyle bağımsız ve hatta dokunulmaz olmayı başaran, bölgesel ve küresel ihtiraslar taşıyan bir ülke... Dahası, yıllardır herkes Çin’deki demokrasi eksikliğinden, insan hakları ihlallerinden söz eder, ama kimse bu konularda Çin’i zorlayamaz. Çin’e yatırım yapılır, Çin’le ticaret yapılır ama kimse Çin’in bu konularda içişlerine karışmaya kalkışamaz!
Türkiye de sanki bu yolda; demokratikleşme yerine ‘yerli modernleşme’ ve siyasal bağımsızlık... Demokrasi hedefinin geri plana atıldığı, önceliğin demokrasisiz de olsa ekonomik kalkınma ve güç devşirmeye verildiği bir döneme mi girdik? AB’ye rest çekip Şanghay Örgütü’ne selam göndermek böyle bir tercihin mi yansıması?
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.01.2025
10.05.2024
11.04.2024
8.04.2024
3.01.2024
25.12.2023
13.12.2023
16.10.2023
9.10.2023
17.06.2023