Kurtuluş TAYİZ
Abdullah Öcalan’ın “stratejik konum” talebi bir süredir tartışılıyor. Bunu tavır değişikliğine yoranlar oldu. Ancak bana göre bu tavır değişikliğinden daha çok mevcut pozisyonunu güçlendirmeye yönelik bir çıkış. Bu talebin karşılık bulup bulmaması bence yine Öcalan’a bağlı. Çözüm sürecinin İmralı’da belirlenen takvime uygun olarak yürümesi, Öcalan’ın “stratejik konum” talebinin gerçekleşmesini sağlayabilir. Fakat örgütün bir yandan çekilmeyi ağırlaştıran tutumu, bir yandan da sürecin ruhuna uygun olmayan tehdit ve şantaj dili Öcalan’ın beklentisini boşa çıkarabilir. Stratejik hesap yaparken, taktik hatalara düşmemek gerekiyor.
Suriye, Rojava ve Mısır’daki gelişmeler ve içeride yaşanan Gezi süreci, Öcalan’ın hükümetten beklenti ve talep çıtasını yükseltmesine neden oldu. Bence bu talebinden dolayı onu suçlamak haksızlık olur. Etki sahası bu kadar genişlemişken, onun bunu değerlendirmek istemesi normal. Fakat anormal olan böyle bir talepte bulunurken uygulamada zaaflar yaşanması. Mesela çekilme süreci. Öcalan haziran, temmuz veya en geç ağustosta örgütten bu çekilme sürecini tamamlamasını istiyordu. Örgütün “Sonbahara kadar uzayabilir” yanıtına Öcalan tepki göstermişti. Ve çekilmenin çok hızlı bir şekilde sonuçlandırılmasını istemişti. Kürt hareketi çekilmenin devam ettiğini savunarak, bunun bir “sorun” olarak öne sürülmesini eleştiriyor. Ancak hükümetin çekilme sürecinin tamamlanmasının önemli olduğunu vurgulaması bir “bahane” olarak değerlendirilemez.
***
Başbakan çözüm süreci başlarken Türkiye’ye bir söz verdi. Halka, silahların susacağını ve örgütün güçlerini sınır dışına çekeceğini duyurdu. Bu sözün gereğinin yerine getirilmesini beklemek hükümetin hakkı ve bunu kimse basite indirgememeli.
Örgüt çekilmeyi tamamlamadığı halde sürekli hükümeti tehdit etmeye devam ederse süreci zora sokabileceği gibi Öcalan’ın bahsini ettiği “stratejik konumu” talebini de boşa çıkarır. Tabii örgütün kafası biraz farklı çalışıyor. Siyasal iktidarın zor durumda olduğunu değerlendirerek, tehditle, şantajla daha fazla taviz koparabileceğini düşünüyor. Fakat şunu göremiyor; bu tavır, tümden sürecin sonunu getirebilir. Çözüm sürecine bu kadar ciddi savaş açılmışken hükümeti sıkıştırmaya çalışmak hiç de akıllıca değil.
Cemil Bayık, Milliyet’te yer alan bir demecinde aslında makul görüşler öne sürüyordu. O röportajda Ankara’nın sıkıntılarını anlayabilecek bir bakış açısı vardı. Fakat ardından “çekilen gerillalar da geri döner” açıklaması şık olmadığı gibi çözüm karşıtlarının işine yaradı. Kandil’den yapılan her tehdit unutulmasın ki burada çözüm karşıtı cepheyi güçlendiriyor ve hükümete baskı olarak geri dönüyor.
***
Böyle küçük hesaplarla çözüm sürecine yaklaşmanın doğru olmadığı ortada.
Öcalan stratejik hesaplar yapıyor, bu anlaşılır; ancak Kandil’in çekilmeyi ağırlaştırması, tehdit dilini sürdürmesi taktik bir hata. Öcalan’ın silahlı mücadeleyle ilgili ortaya koyduğu stratejik hedefi, örgütün taktik hesaplarla riske attığı, laçkalaştırdığı görülüyor. Türkiye ile stratejik bir ittifak yapma iddiasını ortaya koyarken, bunun gerekleri de yerine getirilmeli. İmralı’nın mesajından Kandil, “tehdit” ve “şantaj” çıkarma yerine, “işbirliği” çıkarmalı. Madem büyük hesaplar yapıyorsunuz, o zaman küçük numaraları bir tarafa bırakın.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2019
10.05.2019
1.05.2019
22.04.2019
19.04.2019
17.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
8.02.2019