Levent Gültekin
Bu ülkenin geçmişinde inanç, mezhep, kimlik eksenli saldırı, katliam, vahşet var mı? Elbette var.
6-7 Eylül olayları, Çorum, Maraş, Sivas katliamları ve daha niceleri.
Bugün benzer bir olay olduğunda da kolaylıkla “Hayır bu bir ırkçı saldırı değildir” diyemeyeceğimiz kadar çok acı yaşadık bu topraklarda.
Bugün de benzerlerini yaşıyoruz, yaşayabiliriz de.
Çünkü siyasetin zehirli dili, yaydığı düşmanlık, nefret, iktidarların ötekileştirerek varlığını sürdürme politikaları… Tüm bunların toplumu zehirlediğini, dahası bu tür saldırıları teşvik ettiğini, cesaretlendirdiğini görmemek için sanırım kör olmak gerekiyor.
Peki Konya’da bir aileden yedi kişinin katledilmesi bir ırkçı saldırı mıdır?
Olabilir, hatta olmasına değil, olmamasına şaşardım.
Çünkü iktidarların onlarca yıldır bıkıp usanmadan toplumun üzerine boca ettiği bunca zehre rağmen daha büyük felaketler yaşamadığımıza şükrediyorum.
“Olabilir” diyorum çünkü bu konuda henüz net, somut bir veri yok elimizde. Bu iki aile arasındaki kavganın asıl nedeni tam olarak nedir? Bunu bilmiyoruz.
Diğer taraftan “Hayır bu bir ırkçı saldırı değildir” diyenlerin de bazı şeylerin üstünü örtme alışkanlığıyla veyahut kendince nefretin yaygınlaşmasını önlemek amacıyla katliamı hafifleştirdiğini düşünüyorum.
Bu tür haberlere kendi adıma temkinli yaklaşıyorum. Çünkü daha önceki tecrübelerim durum tam olarak netleşene kadar bu tür olaylara dikkatli yaklaşmayı öğretti bana.
Geçtiğimiz aylarda Sakarya’da bir gencin Kürt olduğu için sokakta öldürüldüğü haberi düştü medyaya.
Kınamalar, tepkiler, hakaretler… Irkçılığa tepki gösterelim derken farkında olmadan nefretin biraz daha yaygınlaşmasına aracılık edildi ne yazık ki.
Ne yazık ki diyorum çünkü babasının yaptığı açıklamayla çocuğun ezan okunurken yüksek müzik açan gençlere itiraz ettiği için o vahşiler tarafından öldürüldüğünü anladık.
Yani Kürt olduğu için değil, arabadan yüksek sesle yapılan müziğe itiraz ettiği için öldürülmüştü.
Çok kıymet verdiğim bir HDP’li vekili arayıp olayı ona sorduğumda “Evet biz de ilk önce öyle sandık ama çocuğun babasıyla konuştum, öyle değilmiş” demesiyle sosyal medyada olaya tepki amacıyla edilen sözlerin, ortaya koyulan yaklaşımların olayın kendisinden daha fazla nefret yaydığını, barış ortamına daha fazla zarar verdiğini fark ettim.
Olayın gerçek nedeni ortaya çıktığı halde kimse çıkıp özür dilemedi, “Yanlış anladık, kusura bakmayın” da demedi.
Evet ülke olarak zor bir dönemdeyiz.
Bölmeyi, düşmanlaştırmayı, toplumu ırkçılık gibi hastalıklarla kontrol etmeyi kendi varlığı için tek yol gören bir siyaset anlayışı var.
Bu nedenle bu tür olaylar kaçınılmaz olarak yaşanıyor.
Fakat bunu, bütün toplum böyle düşünüyormuş, her yerde Kürt düşmanlığı kol geziyormuş, toplumun tamamı benzer haldeymiş gibi görmek, göstermek bana göre epey sorunlu bir yaklaşım.
Niyet bu olmasa da verilen tepkilerin biçiminin, sorunlu dilin durumu böyle gösterdiğini düşünüyorum.
Bu tür yaklaşımlar hem ülkede istenen barış ortamını sağlamaya dönük çabalara büyük zarar veriyor hem de Türkiye’nin her ilinde yaşayan Kürt vatandaşlarımızın hayatını biraz daha zorlaştırıyor.
Çünkü nefret dili nefreti körüklüyor.
Hele kimileri var ki olayın bir ırkçı saldırı olmama, başka nedenlerle oluşan husumetin neden olduğu bir saldırı olma ihtimalinden adeta ürküyor.
Irkçı bir saldırı çıksa haklı olmanın hazzını yaşamak için yanıp tutuşuyorlar desem abartmış olmam.
Bu tür saldırıların kesin olarak bir ırkçı saldırı olduğunu gösterecek somut bir veri, bilgi olmadan geçmişte yaşadıklarımıza ya da içinde bulunduğumuz atmosfere bakarak kolaylıkla ‘ırkçı saldırı’ deyip bu minvalde tepkiler göstermek ırkçılığa karşı olmak veyahut ırkçılıkla mücadele etmek değil, tam tersine bu ırkçılık hastalığını toplumun geneline yaymaktır.
Bazen üslup esastan önce gelir.
Kontrolsüz öfkenin, nefreti büyütmeye yarayacak tepkilerin, durumu genelleştirici söz ve yaklaşımların sorunu daha da büyüttüğünü görmemek ya sorumsuzluktur ya da kötü niyetliliktir.
Ettiğimiz sözün, gösterdiğimiz tepkinin nereye gittiğini, tam olarak neye yaradığını, nasıl sonuçlar doğurduğunu dahası toplumdaki bu hastalıklı düşünceyi daha da körüklediğini göremeyecek kadar kör olamayız, olmamalıyız.
Kimileri o kadar öfkeli ki “Durun bir dakika durumun iç yüzünü bir anlayalım” diyenlere bile saldırıyorlar.
Nedir dertleri, tam olarak ne yapmak istiyorlar? anlaşılır gibi değil.
Tekrar edeyim: Bu tür olaylara tepki vermeyelim, hafife alalım, bu ülkede böyle şeyler olmaz diyenlerden değilim.
Olur, çok daha fazlası da olabilir.
Çünkü siyaset toplumu buna zorluyor.
Fakat tepki vermek ile nefreti yaymak arasındaki ince çizgiye dikkat etmek, olayın iç yüzünden emin olmak, verdiğimiz tepkilerle ırkçılık hastalığının bütün bir ülkeyi sardığı izlenimini yaratmamak da gerekiyor.
Kimileri bu anlayışın bütün ülkeyi sardığını düşünebilir ama öyle değil.
Çünkü 86 milyonluk ülkede her şehirde milyonlarca ailenin barış içinde yaşadığını, bu tür olayların milyonda bir iki olduğunu biliyoruz.
Diğer taraftan bu tür bir izlenim yaratmanın, yani bu tür saldırıları bütün topluma mal etmenin karşı nefreti daha da körükleyeceğini, bunun da farklı illerde yaşayan milyonlarca Kürt vatandaşımızın hayatını daha da zorlaştıracağını bilmemiz, görmemiz gerekiyor.
Gözü dönmüş iktidarlara rağmen, içimizdeki akılsız siyasetçilere rağmen, kendi çıkarları için ülkemizi ateşe atan ihtiras, güç budalalarına rağmen barışımıza, birlikteliğimize, bütünlüğümüze, eşit vatandaşlar olarak huzur içinde yaşama irademize sahip çıkmamız gerekiyor.
Bu, bir kişinin, onun ya da şunun değil, hepimizin görevi.
Bunun için her zamandan daha fazla dikkatli olmak zorundayız.
Kimliğimizle, inancımızla, yaşam tarzımızla, mezhebimizle bütün farklılıklarımızla bir arada yaşama iradesini ortaya koymak ve bunu gerçekleştirmek için öfke, nefret gibi duygularla değil akılla hareket etmek zorunda olduğumuz gerçeğini kabul etmemiz gerekiyor.
Evet canımız yanıyor, evet öfkemiz büyük, evet çaresizlik duygusu hepimizi kavuruyor, bütün bunlara rağmen aklı selimi korumak, istediğimiz sonucu almamızı da kolaylaştıracaktır.
Aksi durumda sadece istemediğimiz durumun büyümesine istemeden de olsa katkı vermiş olacağız.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2023
19.08.2023
19.08.2023
14.08.2023
6.08.2023
8.07.2023
3.07.2023
27.06.2023
23.06.2023
19.06.2023