Mümtazer TÜRKÖNE
Partizan Medya’da aynı merkezden üretildiği anlaşılan “MGK’da ‘paralel’ temizlik” manşetlerinin üzerine dün Genelkurmay’dan gelen yalanlamayı koymayı deneyin.
İftira atanlarla mağdur edilenler arasında bir ölçü ve denge tutturmak imkânsız. Mazlumların, 28 Şubat’ın kopyası olan bu sistematik kara propaganda ve zulüm karşısında şaşkınlığı normal. Ya bu dev yalan makinesinin dişlileri, vidaları? Bu değirmene kalburla su taşıyanların perişan dünyası?
Tek fark: Güç sahipleri faili meçhul cinayetler gibi, kanlı yöntemlere başvurmuyorlar. Askerler de, bugünün iktidarı da hukuksuzluk üreterek hâkimiyet kurdular. 12 Eylül’e giden yolda “darbe şartlarını olgunlaştırmak” için çok cana kıyıldı. 93’ün “Sessiz Darbe”si, Devlet’i toptan hukuk dışına çıkarttı, cinayet örgütüne dönüştürdü. Bu araçlarla önü açılan 28 Şubatçılar, “Kafes Planı”nda olduğu gibi infaz timlerine kadar oluşturdukları projeden, sermaye-medya desteği ve Demirel’in kritik müdahalesi sayesinde vazgeçtiler. Silahla yönetenler silah kullanır; daha etkilisi silahın namlusunu doğrultup tehdit etmektir.
“Orduda paralel tasfiye” manşetleri, 28 Şubat’ın manşetlerinin tıpkısının-aynısıydı. Propaganda silahlarının kalibresi de mühimmatı da demek ki hiç değişmiyor. Aynı şekilde varlığını hukuksuzluğa bağlamış bir iktidar işbaşında. Bu haberler ve düşmanlık, iktidarın ihtiyaç duyduğu hukuksuzluğu sürdürmek için. Hukukla aranıza ne kadar mesafe girmişse, o evsafta şedit bir düşmana ihtiyacınız var. 28 Şubatçılar iktidar haklarını temellendirmek için nasıl “irtica hayaleti” ürettilerse, bugünün iktidarı da aynı mantıkla “paralel devlet”i tepe tepe kullanıyor. Aynı işi bir silahlı tehditle, diğeri ekonomik araçlarla yapıyor. Hem sopa hem de havuç bu sefer sadece maddi çıkarlardan oluşuyor.
Gazeteleri, gazetecileri ve gazete haberlerini çok ciddiye almayın. Gazeteler para ile çıkıyor, işsiz bir yığın gazeteci var ve “yıkılası viranede evlâd u iyâl bekliyor”. İnsanları suçlamak hem doğru hem de kolay değil. Eli kalem tutan adam demek, şayet babadan kalmadıysa peşinen beş parasız adam demektir. Serbest pazar ekonomisi içinde batmadan ayakta kalabilmek için elinizdeki tek araç kaleminiz. Güçlünün yanında yer almaya mazeretler uydurmak için ayrı bir yeteneğe de ihtiyacınız yok. Gazetelerde çıkan “paralel yapının tasfiyesi” haberlerinin kendisine değil, arkasında işleyen çarklara ve asıl sürüp-gelen kavgaya dikkat etmelisiniz.
Hükümet’in zeytinyağı gibi üste çıkma gayretleri bir kenara, Başbakan’ın emir ve komutası altında fiilen paralel bir ekonomik düzen işliyor. Devletin yasal ekonomik kurumları ve kuralları bu paralel ekonomiyi beslemek için araç olarak kullanılıyor. 17 Aralık soruşturmalarını durdururken Başbakan’ın elindeki asıl güç bu paralel ekonomi idi. Asıl kavgayı, bankaları iflas ettirmeye, şirketleri batırmaya ve piyasa aktörlerini ve medya patronlarını seferber etmeye harcadı. Dün darbecilerin emrinde infaz timleri vardı; bugün müfettişler var. Egemenlik yetkilerini ekonomik alanda kullanan devlet kurumları, iktidarın asıl gücünü ve caydırıcılığını oluşturuyor. Hizaya gelmesi gerekenlerin iki müfettişlik canı var. Kurallar kasıtlı olarak belirsiz ve esnek; arandığı zaman birilerinin açık bulması son derece kolay. Canınıza kastedenlerden emin olmak için zırhlı araçlarda koruma ordusu ile dolaşabilirsiniz. Size güce boyun eğmeyi emredenlerin şirketin kapısına gönderecekleri iki müfettişi nasıl engelleyeceksiniz?
Siyaset bugün daha fazla yoğunlaştırılmış ekonomi demek. Devletin elindeki ekonomik iktidar araçlarının nasıl kullanıldığını takip etmeden gerçekte acımasızca süren hukuksuzluğu takip edebilmek imkânsız. Dün Özal kendi zenginlerini oluşturmuştu; yaptığı sadece birilerinin önünü açmaktı. Bugün olan mutlak bir emir-komuta ilişkisi. Otokrasi siyasetten önce piyasada kuruldu. CHP ve MHP’yi alternatif üretememekle suçlamak haksızlık; zira bu ekonomik hâkimiyete alternatifi hiç kimse üretemez; çünkü Erdoğan’ın gitmesi halk için ekonominin çökmesi demek.
O zaman bugünün gerçek siyasî gündemi: Erdoğan Köşk’e çıkarsa bu gücün ne kadarı elinde kalacak?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
17.06.2025
1.06.2025
27.05.2025
23.05.2025
13.05.2025
12.05.2025
6.05.2025
5.05.2025
5.05.2025