Murat BELGE
Önce bazı tanıdıkların anlatmasıyla haberdar oldum; sonra Taraf’ta haberi çıkınca örneklerini de gördüm. Bu toplumun insanı şaşırtma yeteneğinin sonu yok.
Kaybolan, sonra da havuzda bulunan çocukcağıza ilişkin bir şeyden söz ediyorum. Çok üzücü bir olay. Ama üzücü olayın kendisini değil, tetiklediği “Twitter” nefreti yayınları kastediyorum. Bu çocuğun kaybolmasından, birileri, bir komplo kokusu almış. Koku almakla kalmamış, senaryosunu da yazmış. Çocuğun annesi DHKP-C’denmiş. Aramaya çıkan insanlar “üçüncü köprü”ye karşı eylem yapmak üzere, daha doğrusu eylem yapacakları araziyi tanımak üzere keşfe çıkmışlarmış. Gezi’ciymiş bunlar.
Böyle bir olaydan böyle senaryolar üretebilmek az buz bir marifet değil.
Ama bizim ülkemizde bu bir “marifet” olmaktan çıkıyor, çünkü “marifet” dedirtmeyecek kadar çok sayıda insan aynı şeyi yapıyor ya da her an yapabilir.
Bu son başarıyı gösterenler belli ki AKP, daha doğrusu Tayyip Erdoğan taraftarları. “AK Sosyal Medya” gibi logolar falan da görülebiliyor. Ama bu toplumda siyasetle ilgili herkes, hangi “cenah”a bağlı olursa olsun, aklını bu şekilde işletmeye yatkındır. Hiçbir şey göründüğü gibi değildir, işin içinde mutlaka bir numara, bir bit yeniği vardır. Numarayı yapan, bunu düşünen kişi kimi “düşman” bellemişse odur. “Gezi”cidir, “CIA”dir, “Paralelci”dir; muhtemelen hepsi birdendir.
Twitter bu gibi yalan yanlış iddiaları yaymak için çok uygun bir ortam. Ama bu, kapatmak için bir sebep değil --ve zaten, yalnız bu tip “tweet”ler olsa kapatmak Başbakan’ın aklına gelmezdi. Twitter son analizde bir “teknik imkân”. O imkânın nasıl kullanılacağı, kullananın kültürüne kalmış bir şey. Bu kültüre bu kullanım.
Bu araç ne zamandır vardı ve etkindi. Birkaç yıl öncesinde bu alanda örgütlenmiş olanlar, Ergenekon cephesinin elemanlarıydı. O zaman da vardı, kendi bireysel senaryosunu yazıp yayımlayanlar. Ama bilinçli ve örgütlü, “düşman” cepheyi zayıflatmak üzere yayın yapan merkezler de vardı. Şimdi de AKP’nin olduğu gibi.
Toplumun “insanı şaşırtma yeteneği”nin sonsuz olduğunu söyledim yazının başında. Evet, talihsiz çocuğun, talihsiz anne babanın başına gelen faciadan Köprü eylemi türetenlerin hayal gücüne şaşmamak olamaz; ama olayı genellersek, “ulusalcı”, “cihatçı”, daha neyse, hepsi aynı şeyleri yapıyor; aynı silâhları kullanarak aynı şekilde “savaş” veriyor. Burada da “şaşılacak” bir şey yok.
Biri yazıyor: “Ne kadar gezici ağzıbozuk varsa Pamir peşinde..” Bunu yazmak için epey bir “ağzıbozuk” olmak gerekir sanırım. Ama bu kişi bir “mücadele” içinde ya; bu mücadelede kendisi “haklı” tarafta, onunla aynı yerde olmayanlar da “haksız” tarafta ya; mücadelenin sertliğiyle orantılı olarak onlar “düşman”, “zebani” vb. ya, o halde elbette onlar “ağzıbozuk” olacak, bunu yazanın ağzı ise düzgün olacak.
Bunu yazanın profesyonel bir “dezenformasyoncu” olduğunu sanmıyorum (benimki tamamen tahmin tabii). Olmaması, sanırım daha beter. Çünkü bu demektir ki, bu kişinin “düşünme” tarzı bu. Bu kişi, karşılaştığı her olayı böyle görmek, böyle anlamak ve yorumlamak durumunda.
Böyle görenlerin, böyle anlayanların bu ülkede bu kadar kabarık sayıda olmasının sorumlusu Başbakan Erdoğan değil. Ondan önce vardılar ve her zaman çoktular. Ama şimdi somut gelişmeden ve aldığı bu biçimlerden Başbakan sorumlu. Kendini ve partisini temize çıkarmak için söylenenleri “komplo” kategorisine sokma kararı veren o. Bunun için “paralel örgütlenme”, “gizli faaliyet” ve buna benzer nosyonları alabildiğine şişiren o. Karanlık, kötü niyetli ajan imalarında bulunan o. Hepsinin üstüne, “Onlar sizin düşmanınızdır” anlayışı üzerinden siyaset yapan o.
Aynı zamanda, bunların ne kadar sakıncalı tavırlar olduğunu görmeyen, anlamayan da o. Ama böyle bir toplumda zaten birbirine karşı bilenmiş halde yaşayan bireyleri birazcık tutan, zapteden bağları kopardığınızda, kendiliğinden süreçlerin nereye kadar gideceğini kimse bilemez, gidişini de denetleyemez.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları




























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.12.2025
1.12.2025
24.11.2025
25.08.2025
6.08.2025
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025