Murat BELGE
Koronavirüs salgınının gelip geçmesinden sonra dünyanın aynı dünya olmayacağını söyleyenler tam ne demek istiyorlar, bilmiyorum. Bunu, ışıklı bir “yeni dünya”nın müjdesi olarak tanımlamıyorlar herhalde. Yaşaması, katlanması daha güçleşmiş bir dünyadan söz ettiklerini sanıyorum. Böylesi, benim zihnimde oluşan “fütüroloji”ye daha yakın.
Salgın, şu ana kadar, bize “yeni” bir dünyanın çizgilerini göstermedi bence. Sanki belirli bir loşluk içinde oturuyorduk da, salgın birden ışıkları yaktı. Tam seçilemeyen silüetler olarak duran sorunları (eski sorunlarımızı) birden bu ışık altında gördük. Bu sorunları görmek istemiyorduk ya da görmeye hazır değildik. Ama salgın, mekanı aydınlatırken, “Buyurun, bakın,” dedi, “yaşadığınız yer burası. Gün ışığı altında gerçek topografyanız bu.”
Yani virüs bize bir gelecek penceresi açmaktan çok “hal-i hazırdaki” durumumuzu gösteren bir “vizyon” sundu. Bu durum, elbet, uzak ve yakın geçmişin birikmiş sorunlarının ana çizgilerini çizdiği bir “topografya”; ama geçmiş üstüne açık seçik bir görüşümüz olmadıkça gelecek üstüne yürüteceğimiz tahminler de sağlam bir zemine oturmaz. Virüs, bu çerçevede, bir gelecek resmi çizmese de, geleceğe daha gerçekçi bir donanımla bakmamıza yardımcı oluyor.
Virüsün kendisi neyin nesi? Nereden neşet ediyor? Bu konuda “rivayet muhtelif”; bir yanda olmazsa olmaz “komplo teorileri” var: laboratuvarda kasten yaratılmış bir şey! Çin-Amerika rekabetinin ürünü ya da yaşlıları yok etmek için tasarlanmış v.b. Bunlar söyleniyor, yeni teoriler de bulunacaktır. Ama şöyle ya da böyle, doğal süreçlere müdahalelerimizin bir yan-sonucu olması ihtimali son derece kuvvetli. Bu zaten, dediğim o loşluk içinde gittikçe büyüdüğünü seçebildiğimiz bir sorundu.
Sanayi Devrimi’nden bu yana, Marx dahil birçok düşünürün “doğayı egemenlik altına almak” diye adlandırdığı bir çabamız var. Niye ille egemenlik “altına” almak? Tamam, doğanın bize çektirdikleri oldu; oldu ama her şeyi bize veren de o. İlişkimizin bir “mücadele” ilişkisi olmasına gerek yok. Doğa bizimle mücadele filan etmiyor. “Doğal” olanı yapıyor. “Mücadele” gibi kavramları icat eden, sonra da davranışlarımızı o kavramlara uyduran biziz. Marx egemenlik mücadelesinden söz ediyordu, ama bu süreçte insanın biriktirdiği gücün daha ne kadar büyüyebileceğini görmesine imkan yoktu, İnsanların Aral Gölü’nü kurutabileceğini, dünyanın okyanuslarını böylesine kirletebileceğini v.b. herhalde hayal edemezdi. Yok etmek, her zaman, var etmekten çok daha kolaydır. Biz insanlar, şimdi, gerçekten ürkütücü bir yok etme potansiyeli yaratmış durumdayız — ve “yok etme” araçları her zaman “sorumlu” güçlerin denetiminde değil.
İşte “ozon tabakası”. İşte “iklim değişimi”, işte “eriyen buzullar”. Dediğim o loş odada bunlarla birlikte oturuyorduk. Dünyanın Trump’ları da, “Ne varmış ısıda? Daha fazla ısınmak istiyorum” diye “espri” yapıyorlardı. Donald Trump’ları, Boris Johnson’ları koronavirüsün başında da dinledik. Şimdiki hallerini de görüyoruz. Hem de epey kuvvetli bir ışık altında görüyoruz.
“Ekonomi” dediğimiz bir bilimimiz var. Bu “bilim” hakkında bir “ideoloji”miz de var. Buna göre, “bilim”in bize söylediklerini “dindarane” bir sadakatla yerine getireceğiz. Peki, böyle yapacaksak, bu “bilim”in “din”den farkı nerede?
Ve ekonomi bize durmadan “büyüme” diyor. “Büyü” diyor, büyüyoruz. Eskaza büyüyemez hale gelirsek “başarısız” oluyoruz. Bu davranışla yeryüzündeki eşitsizlikleri de büyütüyoruz. Ama kaynakları da tüketiyoruz. 200 mü, kaç tane devlet varsa, hepsinin ekonomi bakanı altın madalya alacak ölçüde başarılı “büyüme” yaptı, diyelim; bundan, daha güçlü bir dünya mı doğar?
Büyüyenlerden biri de dünya nüfusu. Hep söylenir ya, Çin’de ve Hindistan’da yaşayan her birey ortalama Amerika yurttaşının tüketim imkanlarına sahip oldu, diyelim. Kaç özel otomobil sahibi eder bu? Benzini şusu busu, ne eder? “Hayır, böyle olmasın” deme hakkına sahip kimse var mı?
Gelişen teknoloji. Büyüyen nüfus. “Rasyonalize” edilen iş yöntemleri.
Gene virüse döneyim. Diyorlar ki virüs zaten bir nedenle başı dertte olanları daha fazla etkiliyor. Yani, adamın “şeker” illeti var; virüs onu daha kötü vuruyor, öldürüyor da. Virüsün bireylere karşı güttüğü bu stratejiyi kurumsal düzeyde de gösterdiğini düşünebiliriz. Bakalım Amerika örneğine. Koskoca Amerika’nın doğru düzgün bir sağlık sistemi yok. Çünkü Amerikan kapitalizmi öyle dört dörtlük sağlık sistemi oluşturacak devlet istemiyor. Normal ahvalde yığınla acıklı olay oluyor, sürüyle haksızlık oluyor, ama ahali bunları “normal” görmeye alıştığı için uzun boylu itiraz yükselmeden düzen devam ediyor. Ama şimdi olduğu gibi salgın filan çıkınca işler değişiyor. O zaman virüs Amerika’yı oradan, o zayıf yerinden yakalıyor, canına okuyor. Bunu Amerikalılar anlayacak mı? “Biz bu konuda bile bile böyle davrandık. Yanlış yaptık” diyecekler mi? Yoksa gene Evangelistler’in kaskatı açıklamalarını dinleyip eski yolda devam edecekler mi?
Yani bu anlamda salgın elindeki ışıldağı şimdiye kadar kurageldiğimiz yapının köşe bucağına tutuyor ve eksik gediği görme imkanını yaratıyor. Görmek elimizde—görmemek de.
Popülist politikalar ve politikacılara girmedik. Bir kısmı Soğuk Savaş döneminden, bir kısmı ise onu izleyen “Kapitalizmin Zaferi” döneminden biriktirerek getirdiğimiz bir yığın soruna girmedik. Bence en büyük sorun olan “Paylaşma Kültürü” eksikliğine (ya da “yokluğuna”) hiç girmedik. “Temsili demokrasinin krizi” dediğim ve bambaşka etkenlerden kaynaklanan sorunlar yumağını da sollayıp geçtik. Bunlar hepsi aslında “eski” sorunlar, ama eski sorunlara çözüm bulmadan “yeni” bir dünyanın şarkısını bestelemek ya da söylemek mümkün değil.
Onun için, “Enternasyonal”in güftesini değilse de bestesini akılda tutmak ve ara sıra mrıldanmakta yarar var, derim.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları

















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.12.2025
1.12.2025
24.11.2025
25.08.2025
6.08.2025
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025