Nabi YAĞCI-Taraf Yazıları
Sınavdayken de öğrenilebildiğini her öğrenci kendi deneyimiyle bilir. Değişimin dinamik mantığını sınav içinde öğrendiğimiz bir zamanı yaşıyoruz. Bu zaman 2000’li yıllarda kendini açıkça duyuran bir zaman. Önceki zamanlardan farkı değişimin bir günde, bir ayda, bir yılda gerçekleşen değil sürekli bir hâl almış olması, başka deyişle “sürekli değişim”. Ne var ki, kendimize devrimci, liberal falan da desek gündelik mantığımız sürekli değişimi kavrayacak biçimde yapılanmış değildir.
Hatırlayalım. Değişim isteyen aydınlar içinde de bu 2000’li yıllar boyunca ayrışmalar yaşandı. Kemalizm, laikçilik eleştirisinde blok görünüm veren aydınlar mesele başörtüsüne gelince çatladılar, “hizmet verenler takamaz, alanlar takar” gibi bir uzlaşma formülü ortaya çıktıysa da tutmadı, tutamazdı da, zira gerçeklik başkaydı ve formüllere sığmıyordu. Hayat kendi yolunu izleyerek kendi yatağını buldu. Bu tartışmanın en azından ateşi söndü. Bir başka ayrışma “Ermeni soykırımı” meselesinde yaşandı. Tarihî gerçeklerin peş peşe sökün etmesi bu tartışmanın da alevini aldı, Ermeni soykırımı bugün daha rahat telaffuz edilir oldu.
Kürt sorunu ise halen aydınlar ve kamuoyu içinde en önemli ayrışma konusu.
Nereden nereye gelindi?
Çok mesafe kat edildiğini en başta altını çizerek söylemek gerek. Kısaca söylenirse “Kürt yoktur”dan bugün Kürtlerin özerklik haklarını tartışma noktasına geldik. Şimdilerde bu klişe yeniden canlandırılmak istense de “terör örgütü” eklemesi kullanılmadan PKK’den söz edilmezken bugün yalnızca Kürt değil PKK realitesinden söz edilebiliyor.
Ne var ki Kürt ve PKK realitesini gören ve dillendiren aydınlar ve demokratik kamuoyu bugünlerde KCK operasyonları nedeniyle yeni bir ayrışma yaşıyorlar. Ayrışmanın merkezinde KCK’nın ne olup ne olmadığı ve buna karşı tavır yer alıyor. Bu tavır alışlar Kemalizm, laiklik, Ermeni sorunu, Ergenekon davaları konularındakinden çok daha sancılı olacak. Olacak çünkü sözünü ettiğim değişim süreci artık parça parça değişimlerden, yapısökümünden geçerek devletin radikal biçimde değişimine gelip dayanmış durumda.
Ölümler, acılar, tutuklamalar zorlasa da gelişmelere yine de sosyolojik açıdan, bir tarihçi, sosyal bilimci gibi araya mesafe koyarak soğukkanlı bakabiliriz; bunu yapabilirsek eğer yarınki kuşakların yaşayacağı olağan hayatı bugünden görebilir ve hayatın akışına bugünden doğru müdahaleler yapabilir, bu süreci kısaltabilir ve acıları azaltabiliriz.
Seyirci olmayacaksak yapabileceğimiz ve geleceğe karşı duyarlı insanlar olarak yapmamız gereken şey de bu.
Kritik eşik
Evet, Türkiye son on yılda yalnız Kürt sorununda değil pek çok alanda değişimci bir mesafe kat etti. Bu değişim sürecinde kritik moment askerî vesayet rejiminin sökülmesiydi. Bu büyük ölçüde başarıldı. Söküm kısmî anayasa değişikliğiyle taçlandı. Kalıntıları ve geriye dönüş olasılığı varsa da sonuç itibariyle başarıldı. Ne var ki, askerî vesayet rejiminin yerini alacak sivil demokratik, özgürlükçü bir “kurumsal” yapılanma henüz gerçekleşmedi. Ortada ciddi bir boşluk var.
Haydi o klişe lafı edelim, yeridir; hayat da siyaset de boşluk tanımaz.
O nedenle askerî vesayet rejimini sökerek demokrasi açısından kritik momenti aşan Türkiye şimdi bu sürecin devamı olarak kritik bir eşiğe geldi. Moment ile eşik kavramları arasındaki fark süreç ile iradi karar arasındaki farka tekabül eder. Somut örnek anayasa meselesidir. Değişim bir süreç olarak işledi ve bizi yeni bir anayasa yapma noktasına getirdi; yapıp yapmayacağımız veya nasıl bir anayasa yapacağımız ise bizlerin kararına bağlı, bu artık sürecin çözeceği mesele değil.
Karar ama bir gecede, bir günde alınacak bir karar da değil bu. İyi planlayıp, iyi tartışmamız gerek. Tartışmanın merkezinde ise bana göre ulus-devlet modeli duruyor. Tarihsel açıdan ulus-devlet modelinin eleştirisinde hemfikir olan aydınlar bugün Kürt sorununun çözüm yolu ve KCK nedeniyle ayrışıyorlarsa –ki öyle olmakta ve bu ayrışma çok doğal, o kritik eşiğe geldik demektir.
Bu eşik “ulus-devlet “ mantığını aşan bir yönetim modeli tasavvuruna varamadığı durumda geriye gidiş ve otoriter bir rejime dönüş hiç de beklenmedik olmaz.
Eşiğin nasıl bir şey olduğu ve nasıl aşabileceğimiz üstüne düşüncelerimi yazacağım, fakat peşin olarak nasıl ‘aşılamaz’ı söylemeliyim.
Güç kullanma yoluyla aşılamaz. Ne devletin silâh ve yasa gücüyle ne de devlete karşı silâh gücüyle...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.05.2012
3.05.2012
30.04.2012
28.04.2012
26.04.2012
23.04.2012
21.04.2012
19.04.2012
16.04.2012
14.04.2012