Neşe Düzel
AKP’li eski Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış: Başbakanımız Esed’i kardeşi gibi görüyordu. Hayalkırıklığına uğradı. Onu kolay kolay affetmek istemiyor
“İsrail şimdiki rejimle daha kolay yaşayacağını düşünüyor. Esad’ın gitmesini tercih etmiyor. İsrail’in çıkarı rejimin bir an önce devrilmesinde olsaydı şimdiye kadar devirmişlerdi ve Esad gitmişti.”
“Başlangıçta Türkiye’ye hadi diyen Amerika, Türkiye’ye oyunbozanlık yaptı denmesin diye tutumunu tümden değiştiremiyor ama... Esad’ın gitmesi konusunda Amerika’nın istekliliği kalmadı.”
“Türkiye’nin Suriye ile ilgili B Planı yok. Türkiye muhalefetin iktidar olmasını istiyor. Bu Suriye politikasında yalnız kalabilir Türkiye. Batı’da kimse Esad’sız Suriye’yi bizim kadar güçlü söylemiyor.”
***
NEDEN YAŞAR YAKIŞ
Artık dünyada iç politika ve dış politika diye bir şey kalmadı. Ortada sadece politika kaldı. Bir ülkenin iç politikası da dış politikası da o ülkenin halkını artık aynı şekilde etkiliyor. Başbakan neredeyse kendi bakanlarıyla görüştüğü kadar diğer ülkelerin başbakanları ve bakanlarıyla görüşüyor. Geçen hafta da Tayyip Erdoğan Irak Kürdistan Bölgesi Başkanı Mesut Barzani’yle Ankara’da görüştü, ardından da Katar’a uçtu. Konu, ekonomi ve Suriye’ydi. Zira Suriye’de ve Arap ülkelerinde yaşananlar, Türkiye toplumunu ekonomiden hukuka, ticaretten vatandaşlık haklarına, Alevilerden Kürtlere, radikal İslamcılıktan PKK sorununa kadar her alanda etkiliyor. Ve daha da etkileyeceğe benziyor. Bir yıl öncesine kadar Tayyip Erdoğan ve Beşar Esad’ın karşılıklı aile ziyaretleri ve gezmeleriyle sürdürdükleri Türkiye-Suriye ilişkisinde şimdi nereye gidiliyor? Türkiye, neden Suriye yönetimine en sert karşı çıkan ülke olarak gözüküyor? Suriye muhalefeti Türkiye’nin desteğine rağmen niye güçlenemiyor? Türkiye ne amaçla bu politikayı uyguluyor? Bu politika Türkiye’de hayata nasıl yansıyacak? Suriye yönetimini bugün dünyada kimler, neden destekliyor ya da desteklemiyor? Hangi planlar yapılıyor? Türkiye Suriye ile savaşa girer mi? Suriye’deki çatışmalar bölgede bir mezhep savaşına dönüşür mü? Amerika ve İsrail Esad’ın gitmesini istiyor mu? Esad iktidarda kalır mı? Suriye sorunu yakında çözülür mü? Bütün bunları, Ortadoğu’da en uzun süre büyükelçilik yapmış olan ve bu konuda Dışişleri’nde bütün zamanların rekorunu kıran eski Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış’la konuştuk. AKP’nin kurucularından olan emekli Büyükelçi Yaşar Yakış, her biri dörder yıl olmak üzere Suriye, Mısır ve Suudi Arabistan’da toplam on iki yıl bulundu.
***
Şu anda Suriye’deki iç savaş Annan Planı’na uygun bir biçimde durdu mu, yoksa çatışmalar sürüyor mu?
Çatışmalar sürüyor. Beşar Esad, Annan Planı’na uyuyormuş gibi bir görüntü vererek uluslararası camianın baskısını sulandırmaya çalışacak. Zaten Esad, baştan beri uluslararası camiayı karşısına almaktan kaçındı. “Yapıyoruz, ediyoruz, yapacağız, edeceğiz” dedi hep. Bizim yetkililere de bunu söyledi.
Askerî açıdan Beşar Esad bugün diğer diktatörlere kıyasla daha güçlü görünüyor. Bu içerideki ordusunun gücünden mi yoksa dış destek yüzünden mi?
Dış destek değil. Suriye’de rejimi, iktidarın yapısı ayakta tutuyor. Suriye’de tabii ki ordunun tamamı Alevi değil. Nüfusun yüzde sekiziyle bir ordu oluşturamazsınız ama... Suriye’de askeriyede bütün karar alıcı yerler Alevilerin elinde. Devlette de öyle. “Biz, sadece Alevilerden oluşan bir iktidar değiliz” görüntüsü vermek için devlette bazı görevlere Sünniler serpiştiriliyor ama kararları Aleviler alıyor. Ayrıca ülkede tek parti rejimi hâkim. Baas Partisi’nin de kritik yerlerinde hep Aleviler var. Böylece Suriye’de ordu, polis, istihbarat, Baas ve Esad ailesi iç içe geçmiş durumda. Yani kaderleri birbirine bağlı. Biri giderse, ötekinin ayakta kalması mümkün değil.
Suriye’deki Aleviler, Anadolu Alevilerinden farklı mıdır?
Suriye’dekiler de kendilerine Alevi diyor ama Türkiye’deki Alevilerden çok farklılar. 9. yüzyılda Halep’te ortaya çıkan Nusayri tarikatına mensup olan Aleviler bunlar. Sadece liberal olma açısından Türkiye’deki Alevilerle bir benzerlikleri var. Suriye’deki Aleviler de Türkiye’deki Aleviler gibi dini, Sünnilere nazaran daha liberal yorumluyorlar.
Suriye’de Hıristiyanlar niye muhalefete katılmıyorlar?
Suriye toplumunun yüzde 12’sini oluşturan Hıristiyanlar muhalefete katılmak yerine bekle ve gör politikası izliyorlar. Çünkü Tunus’taki ve Mısır’daki Arap Baharı Hıristiyanları rahatsız edecek bir mecraya girdi. Tunus’ta En Nahta Partisi’nin lideri Gannuşi seçimlerden en güçlü parti çıktıktan sonra hem Batı kamuoyunu hem de Tunus’taki liberal kesimi teskin etmek için, “Biz iktidara geldiğimizde topluma şeriatı dayatmayacağız. Kadınların başlarını örtmelerini zorunlu kılmayacağız...
İçkiyi yasaklamayacağız” dedi.
Evet, ama sonra, tabanını Selefilere kaptırmamak için onların daha köktendinci sayılan çıkışlarına göz yummaya başladı. Gannuşi’nin taahhütleri sulandı ve Tunus daha muhafazakâr bir rejime dönüştü. Mısır’da da benzer bir gelişme oldu.
Tunus gibi Mısır’da mı daha katı bir İslami rejime yöneldi?
“Daha muhafazakâr bir rejime dönüşüyor” diyelim biz buna. Mısır’da da Müslüman Kardeşler’den sonra en yüksek oyu Selefilerin partisi aldı. Kısacası, Tunus’ta ve Mısır’da daha muhafazakâr İslamcılar iktidara geliyor. Bu yüzden de Suriye’de Hıristiyanlar başta muhalif harekete yakın dururlarken, Tunus ve Mısır’da İslamcıların daha muhafazakâr İslamcılar haline geldiklerini gördükten sonra, Suriye’de de benzer bir İslamcı yönetim olursa biz bundan zarar görürüz düşüncesiyle muhalefete mesafeli durmaya başladılar.
Suriye yönetimini bugün dünyada kimler destekliyor?
Rusya, Çin ve İran... İsrail için Beşar Esad’ı destekliyor diyemem ama... Bence İsrail şimdiki rejimle daha kolay yaşayabileceğini düşünüyor. Beşar Esad’ın gitmesini tercih etmiyor.
Niye?
İsrail’in Esad yönetimini tercih etmesinin birçok nedeni var. Bir kere İsrail, Esad’ın yerine Müslüman Kardeşler’in gelmesinden memnun olmaz. Özellikle Tunus ve Mısır’daki gelişmeleri gördükten sonra acaba Suriye’de de benzer şeyler olur mu diye düşünüyor. Biliyorsunuz, Mısır’da Müslüman Kardeşler güçlenince hemen Sina’nın statüsünü dile getirdiler. Suriye’de de iktidara geldiklerinde Golan’ı gündeme getirebilir ve İsrail için güvenlik riski yaratabilirler.
Bu durumda, İsrail nedeniyle mi Suriye’ye askerî müdahalede bulunulmuyor?
Eğer İsrail’in çıkarı rejimin bir an önce devrilmesinde olsaydı şimdiye kadar devirmişlerdi ve Esad gitmişti. Bugünkü gibi bekle ve gör politikası uygulanmazdı. Amerika’nın Esad rejiminin gitmesi konusundaki istekliliği kalmadı.
Peki, Rusya, Çin ve İran, Suriye yönetimini ne amaçla destekliyorlar?
Çin’le Rusya’nın ortak bir nedeni var. O da şu. Uluslararası camia, “koruma-himaye sorumluluğu” kavramına dayanarak Libya’ya askerî müdahalede bulundu. Bu koruma sorumluluğu Rusya ve Çin’i rahatsız edecek biçimde uygulandı. Çin ve Rusya, dün Libya’da yapılan, bugün Suriye’de yapılırsa, yarın da Çeçenistan’da, doğu Türkistan’da veya Tibet’te yapılabilir diye endişe ediyor. Çin’den farklı olarak Rusya’nın Suriye’de bir de stratejik çıkarı var.
Nedir çıkarı?
Sovyetler Birliği zamanında Rusların Ortadoğu’da çok güçlü bir mevcudiyeti vardı. En güçlü oldukları yer de Suriye’ydi. Tartus Limanı’nda Sovyetler’in bir deniz üssü vardı. Sovyetler çöktüğü halde bu deniz üssünün kapanmadığı, 300 Rus askerinin hâlâ orada durduğu daha yeni fark edildi. Suriye, Rusya’nın Ortadoğu’ya geri dönüşü için en iyi basamak oluyor. Bu yüzden Rusya, Suriye’de Esad rejiminin gitmemesi için elinden geleni yapacak!
Peki, İran neden Esad rejimini destekliyor?
İran, Amerika’nın Irak’tan çekilmesinden sonra Şii nüfuzunu Irak’a yaydı. Zaten İran’ın Lübnan’da Hizbullah nedeniyle çok güçlü bir mevcudiyeti var. Nüfuzunu Akdeniz’e kadar yayması için zincirin tek eksik halkası Suriye kaldı. İran’ın nüfuzunu Akdeniz’e yayması için Suriye halkası şart!
Türkiye’nin Suriye ile ilgili bir B Planı var mı?
Yok. Türkiye’nin A Planı var. O da, Suriye’de muhalefetin başarılı olması ve iktidara gelmesi. Ayrıca İran’la ilgili şunu da söylemeliyim. İran’ın, başka ülkeleri içeriden istikrarsızlığa sürüklemek gibi bir devlet geleneği vardır. Türkiye’de de yapmaya çalıştı bunu. Şimdi Suriye’de yapıyor. Bugün Suriye’nin içinde beş altı bin kadar yıkıcı faaliyet yürüten insanı var İran’ın. Bu İranlı görevliler muhalefetin birleşmesini engellemeye, muhalefeti bölmeye çalışıyorlar.
Suriye’de muhalefet sizce birleşebilir mi?
Çok zor. Size sadece Suriye’deki Kürt kesiminden örnek vereyim. Suriye’de 33 Kürt partisi var. Bunlardan sadece ikisi anlamlı. Biri PKK ile yakınlığı olan Kürt partisi. O, Esad rejimiyle birlikte hareket ediyor. Diğeri Barzani’ye yakın olan Kürt partisi. O da rejime muhalefet eden Kürt kesimini oluşturuyor. Suriye’de Kürtler bile bu kadar bölünmüşken, muhalefetin birleşmesi çok zor bir hedef!
Suriye yönetimini destekleyenleri konuştuk. Peki, kimler Suriye yönetimine niye karşılar?
İçeride Müslüman Kardeşler Suriye yönetimine karşı. Baba Esad 1982’de Hama’yı yerle bir ettiğinde ben Suriye’deydim. Sadece bir Müslüman Kardeşler mensubunu öldürmek için, onun sığındığı bütün mahalleyi yıktılar. O katliamda 30 bin kişi öldü. Katliamdan bir hafta sonra Hama’yı gözlerimle gördüm ben. “Bunu yapan rejim ayakta kalmaz” diyordum. Ama adam kendi ömrünü tamamladığı gibi iktidarı oğluna da devretti.
Hama’da ne gördünüz?
Hama’da yolda bir adam oturmuş ağlıyordu. Bana enkazı gösterdi. “Benim bütün ailem bu enkazın altında yatıyor” dedi. Ben otuz yıl sonra bunu unutmuyorum. Hama’da yakınlarını kaybedenler bu katliamı unuturlar mı? O yüzden ben baştan beri, demokratik seçimlerin yapılmasının Esad’a ve aileye nelere mal olacağını gözümde canlandırabildiğim için, Esad o kadar kolay gitmez diye düşündüm.
Bugünkü Suriye yönetimine dünyada kimler karşı?
Şu anda Suriye yönetimine en çok Türkiye ve Fransa karşı. Diğerleri erkeklik bozulmasın diye karşılar. Mesela başlangıçta Türkiye’ye hadi diyen Amerika, şimdi “Türkiye’ye karşı oyunbozanlık yaptı” denmesin diye tutumunu tamamen değiştiremiyor. Değiştirirse güvenilirliğini yitireceğini bildiğinden Esad rejimi kalsın da diyemiyor.
Peki, Amerika ne yapıyor, ne diyor?
İsrail’in çıkarının öteki istikamette olduğunun ortaya çıkmasından sonra Amerika’nın Suriye yönetimine karşı tutumunun baştaki gibi çok gönülden olmadığı artık görülüyor. Nasıl İsrail, Beşar Esad rejimini desteklemiyor olsa da, gitmesiyle kalması arasında tercihini, “kalması” yönünde yapıyorsa, Amerika da İsrail’in durumunda şu anda. Ayrıca Amerika, “bu rejim devrilsin de gerisi Allah kerim” yaklaşımının yanlış olduğunu da keşfetmiş olabilir. Çünkü ne olacağı belli değil Suriye’nin. Suriye’de yönetim düşerse ne olacak?
Sizce ne olacak?
Amerika başlangıçta Esad’ın gitmesini istiyordu. “Bir halk hareketi oldu. Er ya da geç nasılsa halkın iradesi yerine gelecek. Öyleyse biz doğru tarafta yer alalım” dedi. Türkiye’nin de yaptığı değerlendirme buydu. Bu, doğrudur ama... Suriye’de Beşar Esad yönetiminin gitmesi halinde, Mısır’daki gibi yerine konulacak bir askeriye yok. Esad’la birlikte askeriye de gidecek çünkü. O zaman ülkenin kaosa düşeceği kesin gibi. Eğer Esad, alternatifi doğru dürüst hazırlanmadan düşerse, asıl felaket o zaman olur! Çünkü iktidar sahipsiz kalır. Böyle bir kaosun çok boyutlu sonuçları olur.
Bu kaosun ne gibi sonuçları olur?
Mesela Türkiye’ye göç akını yüz binlerin üzerine çıkar. Ayrıca Kürtler Suriye’de en organize muhalif kesim olduğundan, Kürtler açısından otonomi ilan etmek bir kaos ortamında çok kolay olacak. Türkiye’ye sınırdaş yerde bir otonom Kürt bölgesi oluşacak. Ve Türkiye açısından PKK ile mücadele etmek zorlaşacak. Suriye’de olaylar başladığından bu yana zaten Kürtler bazı yerlerde göndere Kürt bayrağı çekiyorlar, kendi milli marşlarını söylüyorlar, hatta belediye meclisi seçimi yapıyorlar. Biliyorsunuz dünyada devleti olmayan en kalabalık ırk Kürtler. Suriye kaosa düştüğü takdirde bağımsız Kürt devleti konusu bu vesileyle dünyada biraz daha güncelleşecek. Bir de Suriye’deki kaosta en büyük tehlikeyi kim yaşayacak?
Kim yaşayacak?
Aleviler yaşayacak. Onlar da homojen bir toplum arayışına girecekler ve 1921’de kurulmak istenen Lazkiye merkezli Cebel Alevi cumhuriyetinin yerine sığınmak isteyecekler. Esad ailesinin köyü Kardaha da orada. Bu durumda Türkiye sınırının doğu ucunda bir Kürt otonom bölgesi, batı ucunda da Nusayri Alevi otonom bölgesi olacak demektir bu. Bizim Hatay ilimiz Nusayri Alevilerin meskûn olduğu bir ilimiz. Suriye bu ilimizi kendi topraklarından sayıyor. İşte al sana başka bir ihtilaf konusu daha!
Suriye Kürdistanı ile Irak Kürdistanı’nın birleşme ihtimali yüksek mi peki?
Olabilir. Esad rejiminin yerine konacak yönetim hazırlanmadan Esad giderse Suriye bölünür. Irak da bölünürse, o zaman Kürtlerin birleşmeleri doğaldır.
Türkiye, Suriye yönetimine en sert karşı çıkan ülke olarak gözüküyor. Neden Türkiye bu kadar ön planda bu konuda?
Sayın Başbakanımız Esad’ı yakın dostu, kardeşi gibi görüyordu. Bu kadar yakın dostu olan birinin kendisini hayalkırıklığına uğratmasından ötürü çok üzüldü. Onu kolay kolay affetmek istemiyor. Böyle bir durum var bence.
Türkiye Suriye politikasında yalnız mı kaldı?
Türkiye giderek yalnız kalabilir. Türkiye “Esad’sız bir Suriye” istiyor. Avrupa’da hiç kimse “Esad’sız bir Suriye”yi Türkiye kadar güçlü dile getirmiyor. Üstelik Amerika da Suriye’deki muhalefeti desteklemede eskisi kadar istekli değil. Türkiye ise muhalefetin başarılı olacağından henüz ümidini kesmediği için bu politikasını sürdürüyor. Ama Türk dış politikası da kendisine göre iyi, güzel gelenekleri olan bir diplomasidir. Tünelin ucunda artık Beşar Esad’ın yıldızı görünmeye başladığında, ille de bu tutumunu sürdürmesi herhalde doğru olmaz.
Şimdi Esad’ın mı yıldızı parlamaya başladı?
Esad gidici olabilir ama onun gidişi meselesi deprem tahminine benzer. Şu andaki veriler, Annan Planı’nı oyalaya oyalaya ayakta kalacağını ve sonra göstermelik seçimler yapıp, “bakın bir hükümran devletin yapması gereken her şeyi yaptım ve sandıktan ben çıktım” diyeceğini gösteriyor.
Esad’ın kendi ülkesindeki desteği güçlü mü?
Halen güçlü bir desteği olduğunu tahmin ediyorum ben. İki üç ay önce bir Katarlı şirket kamuoyu araştırması yaptı ve Suriye halkının yüzde 55’inin rejimi desteklediği ortaya çıktı. Amerikan şirketi yapmış olsaydı bu sonuca inanmayacaktım ama Katar, Esad rejimine karşı olmasına rağmen böyle bir sonuç çıktı. Esad bir süre daha iktidarda kalabilir. Ayrıca bugüne dek on bin kişi öldü ama Suriye’de her tarafta bombalar yağıyor değil. Şam’da sokaklarda hayat normal gidiyor. Olaylar bir mahallenin bir köşesinde oluyor. Rejimin tehlikeli gördüğü ve bu adamın canına okumazsak, bu, peşinden bir sürü adamı sürükler” dediği mevzi yerlerde oluyor olaylar.
Suriye’de muhalefetin başarılı olma ihtimali var mı?
Çok zor. Kısa vadede bir başarı ihtimali görmüyorum ben.
Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan’la birlikte hareket ediyor. Türkiye gibi Suriye’de halkın iktidarını ve demokrasiyi değil, Sünniliği destekliyor onlar. Muhalefete büyük mali yardımlarda bulunuyorlar. Bu destek ileride Suriye’de sert İslam’ı, Vahabiliği güçlendirmez mi?
Bir kere dış politikada birlikte hareket ederken yüz noktanın yüzünde de ortak olmazsınız. Evet dediğiniz gibi Katar ve Suudi Arabistan Suriye’de tamamen Sünniliği destekliyorlar. Hiçbir ülke, bir başka ülkeye avuç dolusu para akıttıktan sonra o gayretinin heba olmasını istemez. Dolayısıyla Suudi Arabistan ve Katar da verdikleri paraların sonucunu almak için çaba sarf edecekler. Vahabizm’i Katar’a da yayan Suudi Arabistan’dır. Suriye’de dağıtılan paralar muhtemelen muhalefet içinde belli insanlara seçilerek veriliyor. O insanlar, Esad sonrası dönemde yönetimin önde gelenleri olacaklar. Esad rejimi gittikten sonra Vahabilik Suriye’de ön plana çıkacak.
İran’la yaşadık. Şimdi Suriye nedeniyle bu kadar sert bir İslam’ın sınırımıza gelip dayanması Türkiye açısından nasıl bir sonuç yaratır?
Geçmişte Orta Asya’da ve Balkanlar’da Vahabizm ve Türkiye modeli çatıştı ve Türk usulü İslam üstün geldi. Suriye’de bu olmayacak. Biz Suriye zemininde bir Arap ülkesiyle yarışamayız. Türkiye’nin bir Arap ülkesinde başka bir Arap ülkesiyle rekabete girmesi zordur.
Türkiye Suriye ile savaşa girer mi?
Hiç ihtimal vermiyorum. Türkiye’nin geleneğinde böyle bir nedenden ötürü savaşa girmişliği yok.
Sınırdaki herhangi bir çatışma ani ve beklenmedik bir savaşa dönüşebilir mi?
Suriye’nin askerine ateş aç talimatı vereceğine asla ihtimal vermiyorum. Türkiye’nin de askerine “eliniz tetikte olsun, ama tetiği çekmeyin” diye talimat verdiğini düşünüyorum. Barut fıçısının yanında kibritle oynuyoruz ama, iki tarafın da bu özeni göstereceğine inanıyorum.
Amerika ve Avrupa geride dururken, Türkiye Suriye konusunda tek başına hareket edebilir mi?
Daha zorlaşıyor tabii o zaman.
Peki, Suriye’deki çatışmalar bölgede bir mezhep savaşına dönüşür mü?
O risk var. Suriye’de pek çok ihtimal var. Biri de, Suriye’nin aynı Lübnan gibi başka ülkelerin kendi nüfuz savaşlarını Suriye topraklarında yapmaları ihtimali. O takdirde iş, Alevilerle Sünnilerin savaşına dönüşebilir. Proxy savaşlara gidilebilir. Bu durumda Alevilerin arkasında İran’ın olacağı kesin. Sünnilerin arkasında da Ortadoğu’daki Sünni devletler olabilir. Suudi Arabistan daha yeni Bahreyn’deki isyanı çok acımasız bir biçimde bastırdı hemen. Bahreyn’de halkın büyük kısmı Alevi ama başta Sünni bir yönetim var.
Türkiye ve Suriye savaşa girerse, İran ne yapar?
Temel kaptanlık imtihanına giriyor. Sınavda Temel’e, “Takayla Karadeniz’e açıldın. Akşama doğru birden yağmur, fırtına başlıyor. Takanın dümeni kırılıyor. Motor arızalanıyor. Pusula kırılıyor. Gökte yıldız da yok. Ne yaparsın?” demişler. Temel bir duvara bakmış. Bir yere bakmış. Sonra da pencereden dışarı bakmış. “Allah o günleri göstermesin” demiş. Allah o günleri bize göstermesin!
Başbakan Suriye’yle ilgili çok sert konuşmalar yapıyor. Türkiye, Suriye sınırı içinde tampon bölge kurabilir mi?
Birleşmiş Millet kararı olmadan, yani uluslararası meşruiyet zemini olmadan Türkiye’nin geleneğinde böyle bir şey yapmak yok. Arap Ligi karar verdi diye olmaz bu. Arap ülkelerinde en uzun görev yapmış bir diplomat olarak şunu söylüyorum. Ortadoğu kaygan bir zemindir. Arap Baharı bölgeyi daha da kaygan hale getirdi. Bir şey yaparken ayağınızın kayma ihtimali arttı. Devlet politikaları açısından ince ayar daha önemli hâle geldi. Suriye stratejik önemi nedeniyle öteki ülkelere nazaran Türkiye için çok daha kaygan bir zemin. Ayrıca Türkiye Araplarla birlikte hareket etse de, Arap’ın Arap’a yaptığı unutulur da Türk’ün Arap’a yaptığı unutulmaz. Suriyeliler Arap kardeşlerini affeder ama Türkiye’yi affetmez!
Peki, dışarıdan herhangi bir müdahale yapılmazsa Suriye’de durum nasıl gelişir?
Beşar Esad muhalefeti bastırır. Suriye’de Arap Baharı yaşanmaz! Ama sanmayalım ki Arap Baharı’nın yaşandığı yerlerde de ülke sabahtan akşama güllük gülistanlık olacak. Diktatörler gitti ama yerlerine de başka diktatörler gelecek. Arap Baharı’nın kök salmaya başladığını söyleyebilmemiz için iktidara seçimle gelen siyasi partilerin iktidardan gene seçimle gittiklerini görmemiz lazım. Mısır’da Mübarek hanedanın yerine Müslüman Kardeşler hanedanı gelmemeli!
Esad daha ne kadar iktidarda kalır sizce?
Esad, bir yıl içinde mutlaka gider diye kimseyle bahse girmem ben...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.12.2013
15.09.2013
23.04.2013
22.04.2013
15.04.2013
25.03.2013
18.03.2013
11.03.2013
10.12.2012
4.12.2012