Orhan Kemal CENGİZ
Mahkemenin tahliye ettiği birisini şu ya da bu gerekçeyle serbest bırakmamak, tahliyeyi geciktirmek ciddi bir insan hakları ihlalidir.
Avukatlığını benim yaptığım ve Türkiye’nin mahkûmiyetiyle sonuçlanan Topaloğlu/ Türkiye davası (38388/04) Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin konuya verdiği önemi açıkça gösteriyor.
Topaloğlu askerden firar ettiği için tutuklanmış, mahkemenin sonradan verdiği tahliye kararı, hafta sonunda yetkililere ulaşılamadığı gerekçesiyle gecikmeli olarak uygulanmıştı. Türkiye AİHM önünde yaptığı savunmada, Topaloğlu’nun hafta sonu “misafir” olarak ağırlandığını söylemişti.
AİHM, bu “misafir” etmenin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin kişi güvenliği ve özgürlüğü hakkını düzenleyen 5. maddesini ihlal ettiğini tespit etti. 2012 tarihli bu mahkûmiyet kararında AİHM birkaç hususun özellikle altını çizdi. Birincisi, tahliyeye ilişkin idari işlemlerin birkaç saatten fazla şekilde tahliyeyi geciktirmesi halinde özgürlük hakkının ihlal edilmiş olacağıdır. İkinci olarak da AİHM, bütün Avrupa Konseyi üyesi devletlerin, salıvermeye ilişkin kararların derhal uygulanabilmesi için gerekli tedbirleri almakla yükümlü olduklarını belirtti.
Yani Topaloğlu kararı ışığında çok net bir şekilde söyleyebilirim ki, Hidayet Karaca ve tutuklu polislerin tahliyesini emreden Asliye Ceza Mahkemesi kararının uygulanmaması ağır bir hukuk ihlalidir. Buradaki ihlal Topaloğlu davasındakinden çok daha vahimdir ve ağırdır. Çünkü Topaloğlu davasından farklı olarak burada ihlal öyle bir iki yetkilinin lakaytlığından falan değil, doğrudan doğruya hükümetin politikasından kaynaklanıyor.
Asliye Ceza Mahkemesi’nin tahliye kararına uyulmama gerekçesi olarak açıklanan bütün hususlar Türkiye’de hukuk sisteminin bütünüyle askıya alındığını gösteriyor.
Bizim hukukumuzda hakimin reddi diye bir müessese var. Siz hakimi reddediyorum diye başvuruda bulunduğunuzda normalde, aynı mahkeme bu istemi incelemeye alır. Ancak bizim ceza usul yasamız, eğer bu başvuruda bulunulan yer tek hakimden oluşuyorsa, bu durumda bir üst mahkeme bu konuda karar verir diyor. Sulh Ceza Hakimi’nin reddedilmesi durumunda doğal olarak bu konudaki incelemeyi Asliye Ceza Mahkemesi yapıyor. Nitekim bu başvurular sonucunda hakimin reddi talepleri haklı bulunduğu için, tahliye taleplerine de artık Asliye Ceza Mahkemesi karar vermiş. Ve bu sayede Sulh Ceza Hakimleri’nden oluşan “kapalı devrenin” dışına çıkıldığı ilk anda da tahliye kararları geliyor.
Ardından yine bir Sulh Ceza Hakimi, Asliye Ceza Mahkemesi’nin bu tahliye kararı yok hükmündedir diyor ki, bu bizim Ceza Usul Yasamıza göre mümkün değil. Çünkü bizim ceza usulde alt derece mahkemesinin bir üst derecenin kararını bozması, ortadan kaldırması düşünülemez bile... Yani Sulh Ceza Hakimi, Asliye Ceza’nın kararını hiçbir şekilde bozamaz, geçersiz kılamaz. Bunun yapılması hukuk sisteminin tamamen askıya alınması demektir.
Asliye Ceza Mahkemesi’nin verdiği tahliye kararından sonra Karaca’nın ve polislerin tahliyesini geciktiren, engelleyen her görevli açıkça hürriyeti tahdit suçu işliyorlar.
Bütün bunların arkadaki siyasi iradenin desteğiyle yapılıyor olması, Türkiye’de iç hukuk yollarının ortadan kalktığı izlenimi oluşturuyor. Tıpkı 90’lı yıllarda devlet politikası sonucu köyleri yakılan Kürtler için olduğu gibi, “paralel yaftasıyla” özgürlüğü kısıtlananlar için de hak ve adalet aranacak tek merci olarak geriye Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kalıyor. Türkiye filmi geriye sarıyor hem de çok büyük bir hızla...
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Kaybetseler de bırakmazlar mı?
6.05.2023 - Neden Türkiye’den göçüyorlar?
17.04.2023 - MUHALEFETİN SEÇİMİ KAZANMASININ FORMÜLÜ
28.05.2022 - Siyasi suikastleri kimler yapacak?
13.10.2021 - Yeni 6-7 Eylül ne zaman olacak?
9.09.2021 - Sonuç sekize yedi ama AYM kendi sonunu hazırlıyor
30.12.2020 - Muhafazakâr yıkıcılık
23.12.2020 - ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU’NU NEDEN SUSTURMAK İSTİYORLAR?
21.12.2020 - AB’nin küresel yaptırımları ve Türkiye
15.12.2020 - Kılıçdaroğlu’nu, CHP’yi aşan dava küçücük bir adliyeye sığıyor
3.02.2020
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Hrac Madooglu
"Yeniden yargilanma" falan olmayacak, Sayin yazar. Darbe planlari yapan, cinayetler isleyen ve azmettiren herkes serbest birakildi. Bir daha da hapse girmez bunlar. insanlari ahmak yerine koymayin. Birkac sene sonra da hic ummadiginiz bir anda darbe olursa bu ulkede, hic sasirmayin. Fasistlerle ittifak, yilanla yataga girmeye benzer.