Süleyman Seyfi Öğün
Dünyâ değişiyor” lâfı veyâ bu dibâce ile iltisaklı başka ,türev ifâdeleri hayâtında duymayan yoktur herhâlde. İlk başlarda bu ifâde heyecân verir insana. Husûsen umutlu gençlik devrelerinde , “değişen dünyâ” algısı, gönülden geçenlerin gerçek hayâtta karşılığını bulacağına dâir beklentileri artırır. Zihinlerde sayısız fırsat kuşu uçuşur.
Bâzı olayları “dejavu” kıvamında yaşamaya başlamak, herhâlde orta yaşlarda; hiç değilse bir 30’ları devirmiş olmayı gerektirir. Daha ileri yaşlarda ise “dünyâ değişiyor” ifâdesi sâdece acı bir tebessüm bırakır insanın dudaklarında… Tebessüm bana çok düşündürücü geliyor; hele hele tebessümün acısı… Tebessüm, elbette gülmenin bir türüdür. Bizi boşlukta bırakan, kaydırıp düşüren şeylere güleriz çoğu defâ..Belki de dünyânın değiştiğine inanıp, hayâtıyla bu değişime asılan insanların kayıp boşluğa düşmesi, Charlie Chaplin’in mâbâdı üzerine düşmesi gibi güldürür bizi. Bıraksak belki sabaha kadar en başta kendimize; daha sonra bizim gibi olanlara katıla katıla gülebiliriz. Ama tabiî ki öyle olmuyor. Çünkü, bu, aslında lâf-ı güzaf olan lâf için yaşanan, karşılığı olmayan adamalar ve geri dönüşümü olmayan kayıplar, tebessüme en acı baharatları katıyor… Tebessüm kalıyor ,ama en acısından…
Dünyâ değişiyor mu? Vallahi çok emin değilim. Tabiî ki aynı kaldığını ve hattâ “tekerrür ettiğini” iddia edecek değilim. Her ne oluyorsa bir birikimin imkân ve kâbiliyetlerinden türüyor. Bir de “yeniyi” o birikime katan eklemlenmeler var. Birikim ve eklemlenmelerin dökümünden “değişim” değil; olsa olsa çeşitli düzeylerdeki dönüşümler çıkar. Eğer eklemlenme zayıf kalır, birikim direnirse değişim zannettiğimiz, yüzeyde yaşadıklarımızdan ibâret kalır. İçeriye nüfûz ettikçe karşımıza çok âşinâ olduğumuz manzaralar çıkar. Bunun tersi de mümkün. Eklemlenme nüfûz edici olursa, birikimi yok etmiyor ama katman katman geriletiyor ve etkinsizleştiriyor.
Ne kadar değerli bir bilgidir bilmiyorum ama; sâdece târihî “tecrübeler” ile târihsel “kurgular” arasında büyük boşluklar olduğunu da görebiliyorum. Kâinatın ihtivâ ettiği, ebediyetle dans eden zaman ile en fazla binli hânelerle; yallah yallah, üç hâneli büyütebildiğimiz târihsel zamanlar arasındaki, mukâyesenin savsaklanması ve ikisi arasındaki mukadder açığın ihmâlidir modernlik. Modern kelimenin kâmil manâsıyla edepsizdir ve herşeyini bu edepsizliğine borçludur. (Merak etmeyin modern gelenekçiler bile bundan nasiplenir). Bu edepsizlik, târihsel kurgulara da sirâyet etmiş gözüküyor. Târihi abartmak, onu ontolojinin merkezine koymakla başlıyor. Guenon’un “metafizik kaybı” dediği husus… Metafizik kaybı ,târihsel yasalar peşinde koşarken , târihsel kurtuluşların düşlerini görürken yaşanan zihinsel ayar kayıpları tâkip ediyor.…Fargo dizisinde rastgelmiştim; bahsettiğim kopuşu ve alıklaşmayı çok güzel anlattığını düşünüyorum: Filozof tabiatlı bir seri kaatil -ABD sineması mafya babalarını ve seri katilleri de filozoflaştırdı ya, aşkolsun- arkadaşına revolution kelimesinin târihte devrim; ama astral fizikte bir yıldızın aslına inkılâb etmesi olduğunu söylüyordu.
***
İlk hatırladığım askerî darbe 12 Mart idi. Bunu 12 Eylül izledi. Arada askerîyenin siyâsete burnunu soktuğu 28 Şubat, 27 Nisan gibi münasebetsiz müdahaleleri de ekleyebilirsiniz. Tuhaf olan şuydu: seneler boyu 27 Mayıs’tan şikâyet edenler harâretle 12 Mart’ı ve 12 Eylül’ü savunuyor; 27 Mayıs’ı bayram yapanlar ise 12 Mart ve 12 Eylül’den şikâyetçi oluyorlardı. Ama bu, temelde merkez sağ ile merkez sol arasında yaşanan- şimdi bakınca kayıkçı kavgasından başka bir şey olmadığı anlaşılan bir tartışmaydı. AK Parti’nin iktidârında bu tartışma gömüldü. ANAP-DYP kan davasında kendi dallarını kesen merkez sağın eski unsurları CHP’ye iltihak etti. Şeriat tehlikesine karşı “Kurtarıcı Ordu” ittifâkıydı bu aslında. Tematik farklılıklar bir tarafa itilmiş, dogmatik ortaklıkta karar edilmişti. En güvenilir zannettiğimiz isimler bile bu ortaklığa dâhildi. Hiç unutmam; RP’nin seçimleri kazandığı günlerdi. Çok tanınmış ve kıdemli bir anayasa profesörünü ağırlıyorduk. Yemekte bize dönüp gâyet soğukkanlı bir şekilde “Ordunun müdahalesinden başka çözüm görmüyorum” deyivermiş, hepimizi şoka sokmuştu.
28 Şubat ve 27 Nisan münasebetsizlikleri, bir bakıma merkez sol ve merkez sağın işbirliğine dayalı bu özlemi anlatıyordu. 15 Temmuz ise bütün bu ikiyüzlülükleri açığa çıkardı. Askerî darbelere ilkesel düzeyde karşı olmanın aslında ne demek olduğunu gösterdi. Bunun, atıp tutarken değil, sahada nasıl yapılacağını ortaya koydu. Ağır bedeller ödeyerek; dahası bunu öderken bir adım gerilemeksizin. Kurtarıcı Ordu İttifâkı ise , bütün bu sürecin gerisine düştü. En başta “bizimkiler nihâyet geliyor” diyenler tankları alkışladı. Liderleri saklandı ve “gelişmeleri izliyoruz” derken sirkatini söyledi. Gidişâta direnemeyip zevâhiri kurtarmak üzere, ayakları sürçe sürçe Yenikapı Ruhû’na dâhil oldular. Doğrusu burada sürece tutunabilirler ve herşeyi unutturabilirlerdi. Ama öyle yapmadılar. Yenikapı’nın hemen sonrasında “kontrollü darbe”, “oyun”, “tiyatro “ lâflarıyla sürecin tamâmen dışına çıktılar. Bu arada , Gezi Olayları sırasında mangalda kül bırakmayan, “diktatörlüğe” karşı özgürlük bayrağı açanlar ise askerî darbe girişimi sırasında ve sonrasında hiç ortada gözükmediler.
CHP ve genel manâda sol ve eski merkez sağ kalıntılarının oluşturduğu blok, eskinin birikimi ile yüklü. Bu kadar insan ölmüşken, ocaklar sönmüşken hâlâ 15 Temmuz’a inanmıyor. Tiyatro, kontrollü darbe lâflarını geveleyip duruyor. Kokuşmuş kurgularını târihin gerçekleri zannediyorlar. Yeni Türkiye içindeki Eski Türkiye bu.. Bir yüzeysellik üzerinde de olsa hayâtiyetini sürdürüyor. Diğer tarafta yeni bir tecrübî eklemlenme olarak bir halkın darbeye direnmesi ve onu engellemesi var. … İşte târih bu; böyle bir şey…
Yazarlar
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları













































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2021
29.04.2021
22.04.2021
4.06.2020
22.04.2019
4.02.2019
14.02.2019
11.02.2019
4.02.2019
28.01.2019