Vahap COŞKUN
1970’lerin sonlarına gelindiğinde Türkiye’de meydanda çok sayıda Kürt hareketi vardı. Abdullah Öcalan’ın liderliğini yaptığı PKK de bunlardan biriydi ve gücü de son derece sınırlıydı. Birçok Kürt örgütünün toplumsal desteği PKK’nin çok üzerindeydi. Ancak 12 Eylül darbesinin ardından bu örgütlerin çoğu sahneden çekildi. Varlığını sürdürmek isteyenler ise günden güne eridi.
Ortada sadece PKK kaldı. PKK evvela silahlı mücadele içinde kendini var etti, akabinde de siyasi alana uzandı. Diğer örgütler tarihten silinirken PKK topluma kök saldı, etki alanını her geçen gün büyüttü ve Kürt sahasının en etkili aktörü oldu. Hatta denilebilir ki, devlet hariç tutulursa, PKK bu sahanın tek belirleyeni haline geldi.
PKK kitleselleştikçe Öcalan da hem örgütte hem de tabanda gücünü pekiştirdi. İlk dönemlerde örgüt yönetiminde primus inter pares (eşitler arasında birinci) konumunda olan Öcalan, zamanla tek adama dönüştü. Onu tanımlamak için kullanılan sıfatlar da bu kuvvet artışına paralel bir şekilde değişime uğradı. Misal Öcalan, önceleri klasik sol parti yapılanmalarına uygun olarak “Genel Sekreter” iken sonraları “Önder” oldu. Hem o, yalnızca “PKK’nin Önderi” de değildi, “Kürt Halk Önderi” idi.
PKK, Öcalan’ın azametini vurgulamak için mistik bir “Önderlik” kavramı da ihdas etti. Hikmetinden sual olunmayan bu Önderlik, Öcalan’ın şahsında temsil edilirdi. Asla yanılmaz ve her daim doğruyu gösterirdi; dolayısıyla ona karşı koymak düşünülemez ve ona muhalefet etmek de affedilemezdi. Diğer bütün aktörlerin flu kılındığı ve çerçevede bir tek Önderlik’in silüetinin belirdiği bir vasatın, Öcalan’ı PKK’nin önüne geçirmesi kaçınılmazdı.
Öcalan’ın tabandaki gücü de muazzamdı. Belli bir toplumsal desteği arkasına alan her örgütün tabanı gibi PKK’nin tabanı da homojen bir yapı arz etmiyordu. Tabanda farklı grup ve kesimler bulunuyordu. Öcalan işte bütün bu farklılıkların ortak noktasını oluşturuyordu. Kadın ya da erkek, genç ya da yaşlı, fakir ya da zengin, köylü ya da kentli fark etmez Öcalan, PKK tabanının üzerinde birleştiği bir motifti.
Gerek yakalanmasından önce ve gerek yakalanmasından sona yaşananlar, Öcalan’ın PKK tabanı için büyük bir anlam taşıdığına işaret ediyordu. Kitlesel gösterilerde bir tek onun posteri taşınıyor, onun adı anılıyordu. Hapishanelerde tutuklu ve hükümlü olan PKK’liler onun için açlık grevlerine giriyor, onun talimatıyla açlık grevlerini bitiriyorlardı. Onun yakalanmasını protesto etmek için bazıları kendini yakıyordu. Sağlığının bozulduğuna dair bir haber gündeme düştüğünde sokaklar çalkanıyordu vs.
Locke’u Tahtından İndirmek
Kürt sosyolojisinde ciddi değişim yaratan bir hareket olarak PKK’nin ve onun lideri olarak Öcalan’ın akademinin ilgi alanına girmesi normaldi. Bütün bu tablonun siyasi ve sosyolojik bir tahlili gerekiyordu. Nitekim yıllar önce bir arkadaşım bu konuya eğildi ve Öcalan’ın liderliği ile bu liderliğin Kürt toplumundaki algısı üzerine çalışmaya başladı. Amacı, Öcalan’ı bilhassa kendi tabanında böylesine tartışılmaz bir posta oturtan faktörleri tespit etmek ve onun liderliğinin özelde kendi tabanında ve genelde Kürt kamuoyunda nasıl değerlendirildiğini anlamaktı.
Onunla doktora tezi için bir görüşme yapmıştım. Çalışma kapsamında odaklandığı konulardan biri, Öcalan ile diğer Kürt liderler arasındaki farkın ne olduğuydu. Görüşmemizde ben, Öcalan ile diğerleri arasındaki en temel farkın, hedef ve kendilerine biçtikleri rolde görülebileceğini belirtmiştim. Şöyle ki:
Genel olarak diğer Kürt liderlerin ana hedefleri, bir başka deyimle varlık nedenleri, Kürtlerin hakları-hukukları ve Kürdistan meselesiydi. Kürtleri maruz kaldıkları baskılardan kurtarmak, onları hakla-hukukla teçhiz etmek ve Kürdistan’a bir statü (bağımsızlık, federasyon veya özerklik) kazandırmak onların her faaliyetinin özünü oluşturuyordu.
Bunun dışında bu liderlerin ayrıca bir teorisyen olmak gibi bir saplantıları yoktu. Dünyaya yeni bir düşünce armağan etmek ya da bütün ideolojileri sarsacak parlak bir teori üretmek gibi bir hevesleri de bulunmuyordu. Dünya halklarına rehber olmak, dünyaya özgürlüğün ve refahın reçetesini sunmak, tarihin ve toplumun gidiş yönünü tayin etmek gibi bir amaç da taşımıyorlardı. Keza Burke’ün mezarını kazmak, Locke’u tahtından indirmek veya Marx’ı aşıp gitmek gibi bir fikre de yabancıydılar.
Onlar siyasetin uygulayıcısıydılar; mevcut şartları ve ellerindeki imkânları gözeterek akılları erdiğince Kürtler için en iyisini yapmaya çalışıyorlardı. Kararlarının doğru olup olmadığı, tercihlerinde isabet tutturup tutturmadıkları ayrı bir mesele, her bir lider için bir ton tartışma yapılabilir bu hususta. Ama nihayetinde bu liderler sınırlarını biliyor, pratik alanda kalıyor, belli bir hedefe kilitleniyor ve o hedefin hudutları dâhilinde çaba gösteriyorlardı.
Üniversite Yıllarının Çocukça Kitabiliği
Öcalan’ın farkı tam da buradaydı; sadece siyaset sahasındaki bir aktör olmak onu hiçbir zaman kesmedi, bunun yanında kendini hep bir teorisyen olarak da kodladı. Bir örgütün lideri olmak ona asla yeterli gelmedi. O, kendini bunun ötesinde, insanlığın nerden gelip nereye gittiğini gösteren bir tarihçi, karmaşık toplumsal yapıların gizemini çözen bir sosyolog ve dünyanın sistemik dertlerine deva olacak bir düzenin temellerini atan bir siyaset düşünürü olarak görüyordu.
O nedenle sürekli yeni kavramlar üretti, yeni stratejiler geliştirdi. Yazıp çizdikleriyle yeni bir teori kurma iddiasını daima canlı tuttu. Kendini insanlık tarihine damga vuran peygamberlerle, filozoflarla kıyasladı. Ona göre, insanlığın önünü açacak anahtarları elinde tutuyordu ve toplumların feraha ulaşmasını sağlayacak olan kendi düşüncelerinin hayata geçirilmesiydi.
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Ruşen Çakır’la yaptığı söyleşide, bu konuyla ilgili bir hususa değindi. Bakırhan’ın aktardığına göre, yeğeni Ömer Öcalan ile yaptığı son görüşmede Öcalan, “Marx yazmak istedi ama yazamadı, bu konuda ciddi bir yoğunlaşmam var. Sanırım Marx’ın yazmak istediği son kitabı ben yazacağım” demiş.
Yani bir teori kurma ve teorisyen olma sevdası, Öcalan’da halen dipdiri ayakta.
Oysa birileri ona, onun bir filozof ya da siyaset felsefecisi olmadığı söylemeli. Ve ardından buna gerek bulunmadığını da eklemeli. Gerçek hayatta siyasetin kitaplarda yazılanlardan çok daha başka aktığını, namümkün olması bir yana, 150 yıl önce bir başkasının yarım bıraktığını tamamlamanın bugün kanayan herhangi bir yaraya merhem olmayacağını hatırlatmalı.
Velhasıl Öcalan hem kendisine hem örgütüne hem de Kürtlere bir iyilik yapmak istiyorsa, Mücahit Bilici’nin çarpıcı ifadesiyle “bu çocukça eziklikten” ve “üniversite yıllarının bu çocukça kitabiliğinden” yakasını kurtarmalı.
Marx’ı bırakmalı, siyasete bakmalı; siyasetin kitabını yazmak yerine siyaset yapmalı. Çünkü siyaset, hiç de kitapta durduğu gibi durmuyor.
Yazarlar
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.09.2025
27.08.2025
23.08.2025
19.08.2025
14.08.2025
5.08.2025
29.07.2025
22.07.2025
15.07.2025
11.07.2025