Yıldıray OĞUR
Merakla beklenen AK Parti-MHP anayasa değişiklik önergesi 336 milletvekilinin imzasıyla Meclis’e sunuldu.
İki maddelik bir teklif bu.
Birinci maddede 50 senedir uğruna muhtıralar verilip, parti kapatma davaları açılmış, yıllarca hararetli tartışmalara neden olmuş ülkenin en yaygın, en çok insanı etkilemiş ve en fazla insan tarafından savunulmuş ayrımcılığı, başörtüsü yasağının geri gelmemesi için anayasal bir güvence veriliyor.
Anayasa’nın din ve vicdan özgürlüğünü düzenleyen 24. maddesine şu fıkralar ekleniyor:
“Temel hak ve hürriyetlerin kullanılması ile kamu veya özel kesim tarafından sunulan hizmetlerden yararlanması hiçbir kadının başının örtülü veya açık olması şartına bağlanamaz.”
“Hiçbir kadın dini inancı sebebiyle başını örtmesi ve tercih ettiği kıyafetinden dolayı eğitim öğretim, çalışma, seçme, seçilme, siyasi faaliyette bulunma, kamu hizmetlerine girme ile hak ve hürriyetleri kullanmaktan veya kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanmaktan hiçbir surette yoksun bırakılamaz, suçlanamaz ve herhangi bir ayrımcılığa tabii tutulamaz. Alınan veya verilen bir hizmetin gereği olan kıyafet söz konusu olduğunda devlet ancak dini inancı sebebiyle kadının başını örtmesini ve tercih ettiği kıyafetini hiçbir suretle engellememek kaydıyla, gerekli tedbirleri alabilir.”
Son cümlede yine dayamayıp devlete verilen gerekli tedbirleri alma hakkı ileride devleti yönetenler değiştiğinde başa belalar açma potansiyeline sahip olsa da, “tercih ettiği kıyafeti” meselesi üzerinden yeni tartışmalar açma ihtimali olsa da Türkiye’nin 40 senesinin en büyük kutuplaşması olan yaygın bir ayrımcılığın anayasal güvence altına alınarak korunmaya çalışılması anlaşılır.
Özellikle de laik kesimin siyasetçileri ve kanaat önderleri arasında bu derin ve korkunç ayrımcılıkla ilgili sahici bir pişmanlık, yapılan büyük yanlışı telafi etmek için bir çaba görünmezken, “sorun kalmadı işte ne kaşıyorsunuz hala” dışında onarıcı bir söz söyleyen Kılıçdaroğlu dışında hala kimse çıkmamışken ve bunu yaptığı için Kılıçdaroğlu da kendine yakın medyada bile eleştiriliyorken…
Ama ya ikinci madde?
Bu maddede Anayasa’nın “Ailenin korunması ve çocuk hakları” başlıklı 41. maddesine yeni bir cümle eklenmesi öneriliyor.
Maddenin mevcut hali şöyle:
“Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilâtı kurar.”
Değişiklik teklifiyle birinci cümledeki “temelidir’in yanına ve ile şu cümle eklenecek: “Evlilik birliği ancak kadın ile erkeğin evlenmesiyle kurulabilir.”
Peki hangi gerekçeyle?
Önergeyi verenlerin gerekçesi şöyle:
“İnsan tabiatına uygun bir birliktelikle, bu bağlamda iki ayrı cinsiyetin yani kadın ve erkeğin evlilik yoluyla kurduğu aile, Türk milleti olarak varlığımızın teminatıdır…Bu suretle her türlü tehlike, tehdit, saldırı, çürüme ve sapkınlığa karşı ailenin korunması için ilave anayasal güvence sağlamakta ve ailenin toplumu ve milleti temelden ifsat edecek anlayışlardan korunması amaçlanmaktadır.”
Yani bu maddeyi 40 senelik başörtüsü ayrımcılığını bitiren bir anayasa paketinin içine sokan muhafazakarların laiklerin yerini alan yeni düşmanı…
Uzun süredir Türkiye’deki muhafazakarlar ülkede olan bitenlere karşı gösteremedikleri tepkiyi, ahlaksızlık, dejenerasyon, aile ve insan türüne yönelik en büyük tehdit olarak gördükleri eşcinselliğe karşı gösteriyor.
Bu konudaki duyarlılık o kadar yüksek ki, adı İstanbul olan ve AK Parti iktidarının eseri ve imzacısı olduğu küresel bir sözleşmeden Türkiye’nin çıkmasını sağladılar.
Anayasa’ya eklenmesi önerilen bu maddeyle eşcinsel evliliklere karşı bir ön tedbir alınmış oluyor.
Peki Türkiye’de hali hazırda eşcinsellerin evlilik hakkıyla ilgili bir talep var mı? Bunu savunan bir parti, grup, sivil toplum bulunuyor mu?
Hayır.
Yılda bir kez yürüyüş yapabilmekten fazlasını istemeyen Türkiye’deki LGBT derneklerinin bile gündeminde böyle bir talep yok.
Ama nesilleri ve aileleri gelmekte olan bu büyük tehlikeye karşı korumak isteyen, muhalefeti de böylece ters köşe yatıracağını düşünen iktidar şimdiden tedbirini almak istiyor.
Muhtemelen mevcut partilerin hiçbiri de bu cümleye karşı tek cümle kuramayacak.
Çünkü tam da iktidar onların bunu yapmasını ve LGBT destekçisi olarak damgalanmalarını istiyor.
Ama işte bazen kader ağlarını öyle bir örüyor ki, planlar ayağınıza dolanabiliyor.
Herkesi oturup düşünmeye çağıran inanılmaz bir tevafuk bu…
Tam da Meclis’e anayasadaki aile ve çocuğun korunması maddesine portakal çiçeğinde vitamin dahi olmayan eşcinsel evlilik taleplerine karşı bir cümle eklemek için önerge verilirken Türkiye’nin konuştuğuna bakın!
Kendisini “İlim, amel, ihlas ile mücehhez, irşada ehil, ihyaya muktedir, yarınlara örnek insan yetiştirmeyi vazife bilir” diye tanıtan, ülkenin en Ortodoks tarikatına bağlı bir vakfın başındaki hocanın bizzat kendi ailesine yaptıklarına…
Aileden ve cemaatten kaçan kızının iki yıldır mahkemelerde süründürülen iddiaları ile ilgili nihayet bir savcı iddianame yazdı.
İddianamede genç kadın, altı yaşındayken vakfın başındaki babasının, 29 yaşında, kapı komşuları olan babasının talebesi başka bir hocayla aralarında imam nikahı kıydığını, 14 yaşına geldiğinde de gelinlik giydirilip evlendirildiklerini ama 6 yaşından itibaren nikahlı olduğu kişi tarafından cinsel olarak istismar edildiğini, gizli olarak ses kaydını aldığı eşine de onaylatarak anlatıyor.
Bu istismar iddiası ilk defa da devletin önüne gelmemiş.
2012 yılında resmi kayıtlara göre 14 yaşındayken hamilelik şüphesiyle doktora götürülünce de doktorların girişimiyle devlet olaya müdahil olmuş ama yapılan şaibeli bir kemik testi ile kızın 21 yaşında olduğu tespit ettirilince savcı kovuşturmaya gerek yoktur kararıyla dosyayı kapatmış.
Şimdi ise iki yıldır bir kenarda bekleyen soruşturma dosyası, cinsel istismar davalarına bakan savcılık bürosuna üç ay önce atanmış ve dosyadaki isimlerin kimliğinden ve onlara dokunmanın risklerinden habersiz bir savcı tarafından iddianameye çevrildi.
Bir babanın altı yaşındaki kızını 29 yaşında bir adamla nikahlayıp, cinsel olarak istismar edilmesine izin verebileceğine inanmak kolay değil.
Soruşturmayı yürütenlere göre tarikatın bir vakfının başında olan bu hoca, kapı komşusu olan talebesinden kızına kuran dersi aldırırken onları nikahlayarak bir çeşit kendince tedbir almış.
Kızın kaydettiği ses kayıtlarında da eşine bazen “hocam” dediği görülüyor.
Bu kadarı bile mide bulandırmaya yetiyor.
Ama bu iddialar karşısında midesi bulanmayan pek kimse de olmadı.
Haber Birgün’de çıktığı için haklı olarak şüpheyle bakan, bir anda yine “bütün dindarlar zaten böyle”,” tarikatlar-cemaatler sapıklık yuvası hepsi kapatılmalı”, “sorun dinin kendisinde” kampanyasına dönüşmesine karşı iddiaların yalan çıkmasını isteyen, yalanlamaya çalışanlar oldu ama altı yaşında bir kızın nikahlanabileceğini savunan pek kimse çıkmadı.
Mağdurun kardeşleri bile diğer mensupları da televizyonlara çıkarak bunun kabul edilemez olduğunu o yüzden mümkün olmadığını söyleyerek iddiaları yalanlamaya çalıştılar.
Bu vakfın başındaki hocanın da icazet aldığı İsmailağa Cemaati, Cübbeli Ahmet, yine bu cemaate yakın ilahiyatçılar da en baştan itibaren böyle bir şeyin kabul edilemez olduğunu söyleyen kendilerini olan bitenden ayıran ve bu hocaya sahip çıkmayan açıklamalar yaptı.
Zaten hukukun bu kadar iktidarın kontrolünde olduğu bir iklimde böyle bir soruşturmanın açılabilmesi devletin bir örtbas içinde olmadığının göstergesiydi ama birkaç saat arayla kuran kurslarında yetişmiş İmamoğlu, düzenli namaz kılan, dindar siyasetçiler Akşener, Babacan, Davutoğlu’nun kınama açıklamalarından hemen sonra Aile Bakanlığı davaya müdahil olacaklarını açıkladı, AK Parti sözcüsü Ömer Çelik sert bir açıklamayla iddiaların üzerine gidileceğini söyledi, en sert açıklamayı ise “cemaatse cemaat üyeleri gözaltına alınmalı” diye AK Parti grup başkanvekili Özlem Zengin yaptı.
Son olarak pek çok konuda iktidarın reddettiği araştırma komisyonunun bu iddianın araştırılması için Meclis’te kurulmasına karar verildi. HSK 2012’deki ilk soruşturmada dosyayı kapatan savcı hakkında soruşturma açtı.
Yani şu ana kadar başta iktidar ve kendi tarikatları olmak üzere bu olayda bu aileye ve bu vakfa destek olan kimse çıkmadı.
Medyada ve sosyal medyada da ilk andaki yalanlama girişimlerinden sonra muhafazakar kesimin sözcüleri, gazetecileri hatta trolleri iddiaların ciddiyeti karşısında tavırlarını değiştirdi.
Buna rağmen hala sanki küçük yaşta kızların evlendirilmesi muhafazakar kesimde çok sıradanmış gibi suçu büyük kalabalıklara yıkmaya çalışanlar, konuyu dindarların ahlaksızlığına getirenler, hukuken ve sosyolojik olarak mümkün olmayan- çünkü zaten kapalı hali bu ve isteseniz de gönüllü bir dini yapıyı yasaklayamazsınız- tarikatların kapatılmasına bağlayanlar, bunu da kutuplaşma ateşine odun diye atanlar, büyük kitlelerin hakiki bir sorgulama yapmasını engelleme görevini yine başarıyla ifa ettiler.
Halbuki kutuplaşmayı, şeytanlaştırmayı artırmaktan başka hiçbir işe yaramayan böyle köhne bir muhalefet yerine, aileyi “eşcinsellerin ifsadına” karşı korumak için anayasa değişikliği teklifi getirilirken yaşanan bu korkunç muhafazakar aile skandalı, bu korkutucu zamanlama, ilahi bir ikaz gibi duran bu tevafuk, yaşadığımız kutuplaşma cehenneminde herhangi bir konuyu birbirini yok etmeye çalışmadan konuşamayan bu ülkenin zavallı insanları için büyük bir yüzleşme fırsatı..
Şu soruları sorduracak, ibretlik bir tevafuk bu;
Türkiye’de aileye karşı acil tehdit sahiden de eşcinsellerden mi geliyor? Emin misiniz?
Ahlak dinden doğal olarak doğar mı, yoksa ahlak bir bilgi değil bir pratik midir?
Tarikatlar gibi kapalı ve başındakilerin bütün günahlardan azade ve hesap sorulmayan makamda olduğu yapıların doğal olarak her türlü suistimale açık olduğunu görmek, bu yapıların kamusal kültürü domine etmesine, devlette örgütlenmesine hele de bağımsız bir dini otorite olan Diyanet’i ele geçirip, dinin rasyonel zeminde konuşulabildiği İlahiyatların hocalarını tekfir etmesine karşı çıkmak da en başta dindarların bir sorumluğu değil midir?
Yani Türkiye’de aileyi korumak için yapılacak en acil iş bu anayasa değişikliği olmayabilir mi?
Aileye karşı en büyük tehdit hala var olduklarını ispatlamaya çalışan eşcinsellerden gelmiyor olabilir mi?
İlle de ailenin kimlerden oluştuğu böyle ayrıntılı olarak Anayasa’ya yazılacaksa ailenin sadece kadın ve erkekten oluştuğunu söylemek yeter mi?
Ailenin reşit kadın ve reşit erkekten oluştuğunu da yazmak gerekmez mi?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025
26.05.2025