Yusuf Kaplan
Bütün çağrı’lar çağ’larını kurmak için vardır. Çağ’ını kur(a)mayan bir çağrı’nın varlığından da, hayat sunduğundan da sözdilemez.
Dolayısıyla çağ’ını kuramayan bir çağrı’nın bağlılarının yaşadıklarından da sözedilemez.
Bizim çağrımızın eseri olan bir çağ’ımız yoksa, çağrı’mız da fiilen yok demektir; hayata aktarılacak, hayata mânâ ve ruh katacak ses’ten de, nefes’ten yoksun demektir.
Bugün, Mostar dergisinin Ocak 2019 sayısında yayımlanan bir yazımı biraz kısaltarak sizlerle paylaşmak istiyorum.
ÇAĞ KÖRLEŞMESİ
Çağ, devâsâ bir ağ’a dönüşmüş durumda. Sadece bizim için değil bütün insanlık için.
Bütün insanlık bu devâsâ ağ’da debelenip duruyor...
İnsanlık tarihinde daha önce yaşanmayan ontolojik bir felâket bu.
Tek bir uygarlığın, pagan Batı uygarlığının zihnen bütün dünyaya hâkim olduğu, bütün medeniyetlerin zihinlerini, varoluş zeminlerini ve zamanlarını yok ettiği, bütün dinlerin, bütün medeniyetlerin çocuklarını -insanlık olarak henüz farkına bile varmadığımız- bir çağ körleşmesi sorununun eşiğine fırlattığı bir ağ’da sürükleniyoruz sadece...
Ama asıl ürpertici olan bütün insanlığın devâsâ bir ağ’da sürükleniyor olması değildir. Asıl ürpertici olan, bütün insanlığın devâsâ bir ağ’da sürüklendiği yakıcı gerçeğini göremiyor olmasıdır.
Bunun nedeni ne peki?
Bunun nedeni, çağ körleşmesi’dir.
Çağ körleşmesi, iki düzlemde yaşanıyor: Birincisi, bütün insanlığın Batı’ya mahkûmiyeti. İkincisi de, bütün insanlığın kendinden mahrûmiyeti; yani kendi dünyasından, kendi hakikatlerini hayata geçireceği yaşama ve varolma zemininden ve kendi zamanından mahrûmiyeti.
İşte insanlığın başına gelen ontolojik belâ, başına gelen bu belânın ne olduğunu bile idrak etmesini mümkün kılacak melekelerini yitirmiş olmasıdır.
Neyi yitirdiğini de, belki daha önemlisi de, bir şeyleri yitirdiği gerçeğini de hatırlayamamasıdır.
Batılılar, modernlikle birlikte geliştirdikleri meydan okumayla, Yaratıcı fikrini, hakikat fikrini yitirdiler; insanı tanrılaştırdılar; Batı uygarlığının bütün diğer dinleri ve medeniyetleri fosilleştirmesiyle birlikte, diğer dinlerin ve medeniyetlerin müntesiplerini de, kendilerine benzettiler, kendi çağ’larının çağrı’sına mahkûm ettiler.
Sadece İslâm’ı fosilleştiremedi ve dönüştüremedi Batılılar. İslâm dünyasını fiilen işgal ettiler, paramparça ettiler ama İslâm’ı kendilerine benzetmeyi başaramadılar.
O yüzden İslâm’ı Protestanlaştırma, İslâm’ı hayattan uzaklaştırma, bunun için de “Kur’ân İslâm’ı”, “Peygambersiz İslâm” hatta “İslâm’sız İslâm” gibi projeleri dört bir koldan (hem medyatik oryantalizmle hem akademik oryantalizmle hem de fiîlî işgalllerle) hayata geçirmeye çalışıyorlar.
ŞERİAT HATIRLATMAKTIR, HAKİKAT HATIRLAMAK...
Son iki asırdır ikinci büyük medeniyet buhranını yaşıyor Müslümanlar.
İkinci büyük medeniyet buhranı, Müslüman zihnin, Müslümanca yaşama zemininin ve Müslüman zamanının yitirilmesidir.
Fakat neyi yitirdiklerini bile idrak edebilmiş değil Müslümanlar.
Müslümanlar, seküler bir zihne sahip olduklarını, seküler bir dünyada / zeminde yaşadıklarını ve seküler bir zaman’a maruz kaldıklarını farkedebildikleri zaman tarihin akışı değişecek; her şey silbaştan hatırlanacak, yeniden Müslümanlaşma süreci başlayacak biiznillah.
Hatırlama ile özgürlük arasında hem etimolojik hem semantik hem de ontolojik irtibatlar var; bizi çağ’ın ağlarından kurtarabilecek kopmaz, koparılamaz bağ’lar ve bağlantılar.
Hatırlamak, özgürlüktür; öz’ün gürleşmesi yani.
Mağripli mutasavvıf Rezzûk, “Kavaidü’t-Tesavvuf başlıklı muazzam kitabında şöyle bir şey söyler: “Şeriat mübeyyendir; Hakikat muayyen.”
Bu ciltler dolusu kitap yazdıracak özlü fakat muazzam cümlelerden yola çıkarak geleceğim nokta, ilham verici, düşünmeye kışkırtıcı: Şeriat, hatırlatmaktır; Hakikat hatırlamak.
HATIRLADIKÇA ÖZGÜRLEŞİR İNSAN...
Hatırlama kelimesinin etimolojisi, ihtar, muhtar, muhtariyet gibi kelimelerden oluşan kışkırtıcı bir anlam kümesine sahip.
Hatırlayan kişi, özgürleşen kişidir. Hatırladıkça özgürleşir insan...
Özgürleşme, öz gürleşince gerçekleşir gerçekte.
Hatırlama eylemi, insanın bütün melekelerinin devreye girmesiyle özünü gürleştirir kişinin.
Hatırlama, an’ı anımsama değildir sadece. An, hatırlama eyleminin resmettiği bir noktadır. Fakat o noktada bir dünya saklıdır. Damla’da derya misali.
Hatırlama zihnin, kalbin, ruhun melekelerini aynı ânda harekete ve hayata geçirir: İnsan, bütün melekeleriyle hatırladıkça fıtratın hakikatine değer. Âyân-ı sâbiteler, fıtratta yeşerir. Kişi fıtratına değdiğinde, değebildiğinde, göz’ü görmeye, söz’ü konuşmaya, öz’ü saf haliyle oluşmaya başlar.
Yani öz’ünüz ne kadar gür’se o kadar özgür’sünüz demektir.
Öz’ünüz ne kadar güçlü ise sözünüz o kadar sahici, etkili ve etkileyici demektir.
Öz’ünüz ne kadar derinlerde köksalmışsa, “basar” (çıplak göz), “basiret”e (kalp gözüne) dönüşür, gözünüz o kadar kesin ve keskin görür, demektir.
Çağımızın en büyük sanat tarihçisi Ernst Gombrich, “çıplak göz kördür” derken, büyük sanatçıyı büyük sanatçı yapan, çıplak gözüyle görmesi değil, kalp gözüyle görme melekelerine sahip olması gerçeğidir demek istiyordu aslında.
Sözün özü: Hatırlamak, hakikatin sırrına erme yolculuğuna çıkmaktır. Kişinin hakikati ne kadar derinse, hatırlaması da, bize yapacağı hatırlatmalar da o kadar silkeleyip kendimize getirici olacaktır.
Çağımızda insan araçların kölesine dönüştüğü için amaçlarını yitirdi; hatırlama ve özgürleşme melekelerini kaybetti. O yüzden tarihte ilk defa çağımızda insan araçları kullanacağına araçlar insanı kullanıyor.
İnsan araçlardan kurtulduğu ölçüde amaçlarını hatırlayacak, amaçlarını hatırladığı ölçüde özgürlüğüne kavuşacak, çağrısına ulaşacak, çağrı’sının çağ’ını “kurma” yolculuğuna çıkacak...
Yazarlar
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.06.2021
4.06.2021
31.05.2021
28.05.2021
14.08.2020
7.08.2020
20.07.2020
17.07.2020
26.06.2020
14.06.2020