Sezin ÖNEY
20 Mart gecesi, geceyarısına girerken, servis sağlayanlar bağlantıyı bir bir keserken, şu tweet’i yazdım: “Resmi açıklama haber kanallarından okundu: T(witter)ost Moden Darbe.”
Ve ekledim; “Bir gece ansızın gelebilirdi, geldi: Twitter yasağı darbedir”.
Benzer bir gece tepeden inmesi, 2007 Muhtırası döneminde yaşanmıştı.
Yedi yıl sonra, darbeci ruh gene çiçek açtı.
Ardından “sivil darbe” yorumlarını duyunca, şunu düşünmeden edemedim... Darbenin sivili, askerisi yok. Darbe, darbe işte...
İlla top- tüfek- tankla yapılması gerekmiyor; bilgi çağının darbesi de, bilgiye erişim özgürlüğünü yok etmekle oluyor.
Yaklaşan yerel seçimlerle beraber, kime oy versem kaygısı da artıyor.
Oysa, “mucize kurtarıcılar” peşinde koşmayı bırakıp, “küçük mucizelere” bir destek, bir omuz vermek ve büyük dönüşümlerin, bebek adımlarla gelebileceğinin farkına varmak lazım.
Mesela...
Açık Radyo, İstanbul’da yayın yapan bir radyo.
20 yıllık emeğin ürünü.
Bugünlerde, “Dinleyici Destek Günleri” var.
Çünkü, Açık Radyo “patronların” değil, insanların, en çok da ona destek veren sıradan vatandaşların.
Açık Radyo’ya verilecek destekler, yıl boyu müzikler, özgür ve objektif yorumlar, görülmesi istendiği gibi değil olduğu gibi haberler olarak kulak veren herkese geri dönüyor.
Bağımsız medya örneği olmak iddiasıyla kurulan ve öyle de kalan, bu özelliğini hiç bozmayan bir adres Açık Radyo.
Siyasi başrol oyunculuğuna oynamadan, son derece politik.
Hep doğru bildiğini yapan, hep ilkelere sadık kalmayı, hep inandıklarının arkasında durmayı beceren bir medya kuruluşu.
“Siyasi” olanla bu denli iç içe fakat, politize olmaktan da bir o kadar uzak...
Hayat, aslında bu ince dengeler arasında ip cambazlığı yapabilmeye, terazinin kefelerini zarif bir dengede tutmaya dayanıyor.
Kurtarıcı parti, lider, kahraman yok; vicdanın sınavları var.
Açık Radyo’nun babası Ömer Madra’nın “destek günleri” için kaleme aldığı mektupta, gazeteci ve yazar George Monbiot’ya atıfla şu sözlere yer verilmiş; “Her kim mağdursa onun yanında durmak, her kim zalimse onun karşısına dikilmek...”
Vicdanın sınavından geçmenin tarifi bu kadar basit ve uygulaması da bir o kadar zor işte...
Madra, “Açık Radyo, ‘mucizesi’, bir avuç mütevazı insanın, hepimize ait olanı, ortak varlığımızı korumak, paylaşmak ve hem birbirine, hem de ‘müştereklere’ gözü gibi bakmak için yürüttüğü o inanılmaz ortak çabanın sonucudur bizce” diyor.
Ortak çaba demişken...
1993’te, henüz bir yıllık mazisi olan “özel radyolar” yasaklanmıştı. DYP’den İsmet Sezgin’in koltuğunda olduğu İçişleri Bakanlığı’nın genelgesiyle kapatılan “özel radyoların” kapatılma gerekçesi, “kontrol dışı” olmalarıydı.
Özel radyoların hızla benimsenmesi, halkın teknolojiye ayak uyduruvermesi, özgür olana hemen meyletmesinin bir örneğiydi. Yasaklanmalarıysa, devletin konuyu algılayamaması ve üzerinde tahakküm kuramadığını yok etme içgüdüsünün...
Şimdi nasıl Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) Twitter yasağına aracılık ettiyse, özel radyoların kapatılmasında da Telsiz Genel Müdürlüğü’nün başvurusu yol açmıştı.
Ama, yasakçı devlet zihniyetinin önünü her zaman kesen büyük bir güç var; halkın “yok artık” demesi.
Bundan 21 yıl önce, 15 Mart 1993’te özel radyoları yasaklayan genelgenin ömrü, dört ay kadar oldu.
8 Temmuz 1993’te, 3913 sayılı Yasa ile, Anayasa’nın 133. maddesi, “Radyo ve televizyon istasyonlarını kurmak ve işletmek kanunla düzenlenecek esaslar çervesinde serbesttir...” diye değiştirilmişti.
Aynı değişiklikle, TRT’nin “özerkliği” de yasal koruma altına alınıyordu.
Bugünse, TRT her neyse, özerk falan değil.
Twitterise, Türkiye sınırları içine çekilerek içeriği kontrol altına alınmak isteniyor.
Ama her kuşun eti yenmez; ava giden de avlanır.
94.9 frekansında yayın yapan Açık Radyo’ya, “www.acikradyo.com” adresinden veya 0212 343 40 40 numaralı telefon ulaşıp, 23 Mart Pazar’a kadar destek verebilirsiniz. Ve her zaman da kulak...
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Olağanüstü koşullardan çıkış
3.02.2025 - Lucifer etkisi: Can ve cam kırıkları
29.01.2025 - Çanlar kimin için çalıyor?
17.01.2025 - ABD seçimleri: Neden böyle oldu?
7.11.2024 - Şahinlerin barışı
6.11.2024 - Bu 'süreç' neyin süreci?
24.10.2024 - Dönüm noktası bir ziyaret
27.06.2024 - Meksika’nın ilk kadın başkanı çetelere karşı
7.06.2024 - Siyasi cinayetler: Slovakya’dan Türkiye’ye
26.05.2024 - Etki Ajanlığı Yasaları: Ne, nerede, nasıl?
20.05.2024
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYapıyorlar, oluyor ve bir şey de olmuyor 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Yargıya güvenin’ 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUABD Büyükelçisi bir şeyler söylüyor da, ne diyor? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRCHP'YE YAPILAN OPERASYONLARA KARŞI NE YAPMALI? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBenimki bir valiz hikayesi… 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİklim adıyla sınai kirletmenin ticareti 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYangınlar yeniden başladı, Orman Bakanı ne yapacak ve George Orwell 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKafkasya ötesinde kanlı satranç 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciŞimşek görmüyor mu? 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…” 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSıcak bir yaz, serin bir sonbahar ve belirsiz bir kış 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİİnsan yerin yüzüdür 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Ad Soyad Giriniz...
Yalçın Akdoğan sen sürecin çok önemli bir beyni yürütücülerindensin sürecin sonunun doğru okuyabilen ve güven veren bir siyasetçisin. Teşekkürlerg