Sezin ÖNEY
“Tükenen son kırıntıların hiç bir anlamı kalmamıştı karıncalara. Baharı o karanlık toprak diplerinde nasıl sezdilerse, bini, binlercesi bozkırın yüzüne çıktı. Kendileri için çok büyük engelleri aştılar, kaynayan, durallık tanımayan bir yüzeyde ilerlediler, ilerlediler. Her adımları bir şeyi değiştirdi. Görünmeyen bir şeyi. Ufak, ama bitmeyen değişim, karınca adımlarıyla da olsa ilerledi. Görmeyenleri, göremeyenleri şaşırttı bir gün.”
Bu satırlar, yaklaşık 50 yıl önce yazılmış. Tam yarım asır...
Şimdi, 15 Haziran'da başlayan "Adalet Yürüyüşü" sonucu, bu Yürüyüşün ortaya koyduğu tablo, o enerji sonucu hayata geçiverdi, gerçekleşiverdi.
Yürüyüş artık sonuna geliyor; her geçtiği yerde daha da büyümüş halde İstanbul'a insanlardan oluşan, halktan oluşan bir "Adalet" dalgası akıyor.
Akıyor, esiyor, ilerliyor; böylece kendini esir alan, kuşatan ve sıkarak, boğarak yok etmek isteyen gücün üzerine çıkıyor.
Yazının başlangıcındakiler, Sevgi Soysal'ın "Yürümek" kitabından satırlar...
Kendisi bir yazar olarak, bir kadın olarak, insan haklarını önemseyen, başkalarının haklarına hassas ve adalet duygusu güçlü biri olarak, zor bir hayat yaşadı. Hapisler, sürgünler, mahkemeler ve sonunda erken yaşta onu daha bebek yaştaki çocuklarından alan bir hastalık...
1960'lar ve 70'lerin Türkiyesinde, bir darbeden bir başka askeri müdahaleye geçen eziyetli zamanlar yaşayan bu genç kadın, tüm yazılarında, şu veya bu şekilde, yaşamın tüm güçlükleri arasında "yürümekten", ilerlemekten, yaşama sıkı sıkıya tutunmaktan bahsediyordu. Tüm ümitsizlikler, hayal kırıklıkları, ardı ardına sıralanan zorluklara rağmen "yürümek", aşmak ve hayata sarılmak.
Kolay değil elbette; ne 50 yıl önce kolaydı bunları yapabilmek Türkiye'de, ne de bugün yapabilmek...
Onun adına konuşmak zor ama herhalde; Sevgi hayatta olsaydı, o da muhakkak yürüyor olurdu gibime geliyor...
"Yürümek", harekete geçmek; yapışıp kalmadan, korkular ve kaygılarla sinmeden, harekete geçebilmek kolay değil. Bunu yapabilen insanlar çok değil...
Fakat, gene "Yürümek"ten bir adımı, bir satırı alırsak; "Usanmak herşeye gebedir. Bütün kötülüklere".
Adalet Yürüyüşü başlamadan önce birçok kişi yalnızdı Türkiye'de; usancı, bitmişliği, durağanlığı içinde yalnızdı ve artık, baktığı yerde sadece "kötülük" görebiliyordu.
Sevgi'nin, "Yürümek"teki satırları şöyle sorguluyordu:
"Çizgisini tamamlamış bir çember içinde ne kadar ilerlenebilir?”
Kötülükten bir çember içinde sıkışıp kalmak, hapsolmak, usanıp tıkanıp tıkılıp kalmak...
Gerçekten en kötüsü...
En dayanılmazı...
Bir türlü o çemberden halkanın tahakkümünden kurtulamamak, kısır döngüsünden ileri gidemek...
Birileri, bir şekilde yürümeye başlamadan önce halimiz tam da buydu.
"Yürümek'ten" değil bu sefer, sevgili teyzem Sevgi'nin başka bir kitabından bir adım, bir satır daha...
"Tante Rosa"dan:
"İnsan hiçbir şeylere aldırmamaya bir başladı mı, ne kendi durumunu, ne de bütün durumları, üstünde durulmaya değer bulmadı mı; bu bir kış uykusudur ki hiçbir yaz sökemez...”
Tam da böyle bir "kış uykusu" haline giriyordu ki Türkiye; birden yaz söküverdi işte...
Bazen, öngörülemeyen, tahmin edilemeyen, ilk adımı atıverince olur. Kendiliğinden gerçekleşiverir. Yürüyüş, hareket; her adımla kendi enerjisini yaratır. "Görenin, görmeyenin şaştığı" değişimi de, karınca adımları yaratır.
Birbirinden çok farklı "karıncalar", insanlar yürüyüverdi işte...
Bu ülkede bazı insanlar, kendilerine gidecekleri yolun dikte edilmesinden, dayatılmasından; ısrarla yollarının, adımlarının belirlenmesinden hoşlanmıyor. Kendi yollarında, itilip kalkılmadan kendi adımlarıyla yürmek istiyorlar. Adil bir hayat istiyorlar, haksızlıklara uğramadan yaşamak istiyorlar, karışılmadan, hakarete uğramadan hayatlarını sürdürmek istiyorlar. Başkalarının acılarına sırtını dönemeyenler var...Başkaları sıkıntıdayken kendileri keyfinde olamayanlar var.
50 yıl önce de böyleydi. Bugün de böyle. Dayatma ve kıstıran, hapseden çemberler oldukça da böyle olacak.
O zaman bir adım daha "Yürümek"ten...
"Olmayacak şeylere inanmak, olabileceklere inanmak için gerekli gücün başlangıcı olmaz mı?".
Bir gün, çemberden cenderelerin olmadığı, bu kadar büyük acıların yaşanıp durmadığı bir yol da açılacak...İsteyen istediği gibi yürüyebilecek.
"Yürümek", sadece birkaçhafta önce asla gerçekleşemeyecek bir şeydi. Bugünse, gerçeğin ta kendisi...
O zaman, artık, bir kez adımlar atıldığı için, olabileceklere inanmak ve onları gerçek kılmak için gerekli güç de açığa çıktı.
Olabileceklere inanmak için, olabilecekleri oldurmak için gerekli gücümüz de var artık.
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTuhaf yasa maddeleri 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanGenel Yapay Zeka aslında bir büyük yalanın mı adı? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciPahalılık turisti de vurdu... 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKKM kalktı, müjde! 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENDiyanet iğneyi çuvaldızı kendisine batırırsa… 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün10 yıl sonra nasıl bir Türkiye? 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNENeler olacağını bilmek 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAKürt Halkı: Barışın ve Demokratik Toplumun Evrensel Öncüsü... 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNSuriye’de dahil olunacak bir ordu var mı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBir hâkim Caprio'muz niye yok? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUAklını başına, vicdanı kalbine toplasan ya! 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMete Tunçay mı yanılmıştı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRİddia: Ziraat’te ‘Gizem B. skandalı’! “Günooo kızlar… Paralar sizin için yükleniyor” 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluDemokratikleşme paketleri beklenirken hangi kanunlar gelecek? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcı, sosyalist ve milliyetçi bir düşünür 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKeser döner sap döner… 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın gerekleri, Cumartesi Anneleri ve Ablam… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBir Devletin ve Toplumun İçten İçe Çözülüşü 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Alevi Hakları… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYargı, Mafya ve Beyaz Toros… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNAK Parti’den yeni tarzı siyaset: seçmeni kazanamıyorsan seçileni kazan 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. Yılmazİpe un serme komisyonu mu? 21.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSeyfettin Çilesiz’in çilesi 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu17 Ağustos ve 6 Şubat niye akılları başa getirmedi? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANBelediye başkanları ne yaptıklarının farkında mı? 18.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024