Ahmet AY
Devlet yönetiminde milletin iradesine dayanmış bir ülkede huzurun temini, kalkınma ve hakkaniyetin tesisi o ülkedeki iktidarların ömrü ile direkt alakalıdır. Siyasi istikrar, hükümet etme süresi ile ölçülebilir.
1971 muhtırası ve sonrasında 5 yılında Kenan Evren'in bir nevi hükümet ortağı olduğu ANAP dönemi hariç koalisyonlarla yönetildik. Öyle ki 1980 öncesi ve 1991 sonrasında hükümetlerin ömrü 1 yılı geçmiyordu. Menfaat odaklarının güdümündeki kısa ömürlü hükümetler tamamen rant dağıtan makenizmaya dönüşmüştü.
2002 sonu itibariyle başlayan istikrar ve hizmet dönemi Ak Parti kadrolarının millete hizmeti ibadet telakki etmelerinin yanı sıra tek başına iktidar olmalarına bağlanmalıdır. Doğrusu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki Ak Parti son 15 yılda bir asra sığacak kalitede ve nicelikte hizmetlere imza attı. Ne var ki artık değişen, gelişen ve yeni bir sisteme gebe dünyada Türkiye için parlamentarizm bir yük olmaya başlamıştır.
Geçmişte Rahmetli Erbakan-Özal-Türkeş-Yazıcıoğlu-Demirel yani sırtını millete dayayan liderlerin tümü başkanlık sisteminin Türkiye için büyük önem taşıdığını söylemişlerdi. Başkanlık sisteminden yana olan Ak Parti de iktidara geldiği günden beri sistem değişiklini ön görmüş, lakin parlamentoda yeterli desteği bulamadığı için konu ertelenmişti.
Şimdi ise içinde CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİ olan ve mecliste birinci turda kabul edilen anayasa değişikliği için MHP yapıcı rol oynarken CHP üzerine düşen istemezük konumunu pekiştiriyor. Parlamento dışındaki partiler ise daha bir anlaşılmaz.
Saadet Partisi Genel Başkanı Sayın Temel Karamollaoğlu anayasa değişikliği için “hayır oyu vereceğiz” dediğinde aklıma iki şey geldi. Birincisini Temel Karamollaoğlu Rahmetli Necmettin Erbakan Hocanın kokusunun kokusunu taşıyan bir partinin genel başkanı olduğu için yazmayacağım.
İkincisi şu: MNP-MSP-RP-FP-SP Milli Görüş geleneğinin siyasi ayağıdır. Bu geleneğin siyasi liderliğini rahmetli Necmettin Erbakan Hoca yapmıştır. Rahmetli Erbakan Hoca Milli Nizam Partisinin programına başkanlık sistemini şu satırlarla almıştı:
“Daha hızlı kalkınmaya mecbur olan Türkiye'mizde devlet hizmetlerinin verimli…ve tatbikattaki aksaklıkların giderilmesi için Başkanlık sisteminin getirilmesini zaruri görüyoruz… Devlet Başkanlığı olan Cumhurbaşkanlığı ile Hükümet Başkanlığı olan Başbakanlık birleştirilecek icraya kuvvet, sürat ve müesseriyet sağlanacaktır. Başkanı tek dereceli olarak millet seçecektir. Böylece millet devlet kaynaşması ve bütünleşmesi kendiliğinden doğacak ve Cumhurbaşkanı seçimi mevzuunda rejimimizi yıpratan iç ve dış spekülasyonlara imkân kalmayacaktır.”
Dahası, MSP de “Devlet ve hükümet başkanlıkları birleştirilmeli, başkan da millet tarafından seçilmeli…” diyordu.
Acaba diyorum, Sayın Karamollaoğlu neden önceki dönem genel başkanı Kamalak'ı aratır bir söyleme sahip olsun? Buna da benim aklım ermiyor.
Dünya yeni bir düzenin sancılarını yaşarken uluslararası sistemle rekabet etmemizin yolu başkanlık sisteminden geçiyor. Bölgemizdeki gelişmelerle ilgili olarak reflekslerimizin sağlıklı, kararlarımızın seri olabilmesi başkanlık ile mümkündür. Yani saatin tik-taklarını andıran, dolayısıyla sistematik hataların bertaraf edildiği başkanlık sistemi Türkiye'yi gelecek yüzyıllara hak ettiği şekilde taşıyabilir.
Son 90 yıla baktığımızda Türkiye'nin mevcut sorunlarını çözmek için yasaların değişmesi hatta kimi anayasal değişikliklerin de yeterli olmadığını gördük. Aynı zamanda bu sorunları da doğuran parlamenter sisteminden başkanlık sistemine geçilmesinin zaruretini de gördük.
Türkiye artık 1950'lerde ABD'nin bize biçtiği “NATO ülkelerinin tarımsal ihtiyaçlarını karşılayan bir ülkesi” değil. Cumhurbaşkanlığı sistemi Türkiye'nin geleceği için artık kaçınılmaz olmuştur.
Hatta başkanlık sisteminin yararlarını biraz popülist, ama kangrenleşen bir soruna deva olabilecek yaklaşımla farklı bir açıdan değerlendirelim. Ve sadece 1 örnek vererek herkesin muzdarip olduğu, bir an önce giderilmesine inandığı konuları başkanlık sistemi ile nasıl çözebileceğimize (ekseriyeti konunun dışında olan milletvekillerini dışarıda tutarak) bakalım:
Başkanlık sisteminde devletin idaresi milletin seçtiği başkandadır. Parlamentodan bağımsız olarak yürütmenin başıdır başkan. Yani ne başkan ne de bakanlar milletvekillerinin güvenoyuna ihtiyaç duymaz.
Böyle olunca ne mi olur?
Güven oylaması yoksa ve bakanlar parlamento içinden seçilmiyor ise parlamenterler bürokrasinin atamalarına müdahil olamazlar. Bürokrasi ile parlamenterlerin “duygusal” bağı kopunca ihalelerle ilgili el an da mevcut olan fesat asgariye inmiş olur. Keza bürokrat atamalarında “yakinimdir” referansları yerini liyakata bırakacaktır.
Parlamenterler başkanlık sisteminde sadece yasama ve denetleme görevini yürütürler. Bürokrat atamalarında söz sahibi olamayan, ihaleleri ayarlayamayanlar “milletvekili olmamıza gerek kalmadı” diyerek siyaset sahnesinden iş sahnesine dönerler. Rantçı-ihaleci zenginlerin boşalttığı alana, “Ben parlamentoda millete daha iyi hizmet edebilirim” endişesine sahip olanlar geçer.
Evet, sadece bu sebepten dolayı millet % 100 ile tasvip eder. Varsın Kılıçdaroğlu diktatörlük şarkılarını öttürsün.
Başkanlık sisteminin sakıncalarını mı yazacaktım?
Bunlar CHP için büyük sakınca değil mi?
Yani…
Yazarlar
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları



















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.04.2019
13.04.2019
8.02.2019
27.03.2019
25.03.2019
6.02.2019
21.02.2019
6.02.2019
4.02.2019
26.01.2019