Akın ÖZÇER
12 Eylül’den itibaren geçen 45 yıllık sürede PKK terörüyle mücadelede ciddi yanlışlıkların yapıldığı görülüyor. Bu yanlışlıklarda darbeci askerler, vesayet odaklarının yanı sıra bugünkü iktidar partileri de dahil tüm siyasi partilerin bir ölçüde payı olduğunu kabul etmek gerekir.
12 Mayıs’ta silah bıraktığını ve kendini ikinci kez (ilki 2002) feshettiğini açıklamış olan PKK’ya mensup 15’i kadın 30 terör örgütü mensubu, düzenlenen törenle, Casene Mağarası önünde silahlarını sembolik olarak ateşe verdi. ABD Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barack da aşağı yukarı eşzamanlı olarak New-York’ta düzenlenen basın toplantısında, “YPG, terör örgütü PKK'nın türevidir” ve “DEAŞ’la mücadele için ittifak kurduğumuz YPG’ye devlet içinde kendi bağımsız yönetimlerini kurma hakkını borçlu değiliz” açıklamasını yaptı. Bu, olumlu bir açıklama ama PKK’nın başka isimle tekrar faaliyete geçmesi artık Türkiye’nin değil ABD’nin elinde.
ABD’ne bu konuda ne kadar güvenileceği ise büyük bir soru işareti. Anımsarsanız, Birinci Körfez Savaşı ertesinde, İncirlik’ten kalkan Çekiç Güç’e ait bir helikopterin 27 balya yardım malzemesini Cudi Dağı’na attığı ve 45 PKK’lı tarafından eşeklere yüklendiği fotoğraflarla belgelenmişti. Bu belgeleri teslim alan Orgeneral Eşref Bitlis şüpheli bir uçak kazasında yaşamını yitirirken, teslim eden Binbaşı Cem Ersever de bölgede ölü bulunmuştu.
Tarihi Hatalar
Sayın Cumhurbaşkanı, 12 Temmuz’da Kızılcahamam’da yaptığı konuşmasının satır arasında, devletin PKK ile mücadeledeki hatalarına değindi. PKK’nın 1984’teki ilk eyleminden sonra iktidar olan hükümetlerin terörün kökünü kazıyacağını söylediğini ama başarılı olamadığını belirtti. Bunda devletin bazı yanlış uygulamalarının payı olduğuna işaretle, “ Beyaz Toroslar, faili meçhuller, Diyarbakır Cezaevi” örneklerini verdi. ” Yakılan köyler, bir gecede göçe zorlanan insanlar, evladıyla cezaevinde Kürtçe konuşamayan analar” diye devam etti. Hukuk ve meşruiyet dışı mücadele yöntemlerinin terörü bitirmek yerine tam tersini körüklediğine işaret etti. Bu tespitlere katılmamak elbette mümkün değil ama çok daha fazlası var.
Kürtçe yasağı konusunda, bu topluma Kürtlerin “Dağ Türkleri” olduğu, karda yürürken çıkan “kart, kurt” sesleri nedeniyle onlara Kürt denildiği gibi saçmalıklar anlatıldı. Evren bu yasağın ne kadar yanlış olduğunu ancak yıllar sonra anladığını itiraf etti. Terör patlak verdiğinde bölge halkı dilini yasaklayan devletle bağımsız Kürt devleti vaat eden PKK arasında sıkışıp kalmış; devletin terörün yanı sıra nur topu gibi bir de Kürt sorunu olmuştu. Gerçi bu yoktan var olmayan eski bir sorun ama ayrı bir tartışma konusu.
Terörle mücadelede en etkin yöntemin, İngiliz Profesör Paul Wilkinson’un 70’lerde geliştirdiği model olduğuna kuşku yok. Buna göre, devletin terörün içinden çıktığı bölgeye yönelik olarak öncelikle salt kaba kuvvete dayalı önlemlerden kaçınması ve bölge halkının temel hak ve özgürlüklerine saygı göstermesi gerekiyor. Gerçek şu ki kaba kuvvet, terörle bağı olmayan insanları da olumsuz yönde etkileyeceği için tepkiyle karşılanıyor ve insan hakları ihlalleri vuku buldukça bölge halkını terör örgütüne yaklaştırıyor. Bölge halkını devletin yanına çekmenin yolu, ana dillerini yasaklamak şöyle dursun, geliştirmelerine fırsat vermek, varsa özerklik, federalizm veya İspanya’da olduğu gibi bağımsızlık yanlısı siyasi partiler dahil teröre karşı çıkan herkesi bir araya getirmek. Bunun için evrensel kriterlere uygun bir demokratik hukuk devleti olmak gerekiyor elbette.
Tüm terörün sonlandırılması süreçlerinde olduğu gibi topluma yeniden kazandırmayla ilgili yasal düzenlemeler yapılması gerekecek. Bu düzenlemelerin İspanya’da olduğu gibi çoktan yapılarak silah bırakmayı da özendiren bir faktör olarak TCK’da yer alması gerekir.
Helsinki Zirvesi’nden sonra kaçan fırsat
PKK lideri Öcalan’ın yakalanıp Türkiye’ye getirilmesiyle terör örgütü bitme noktasına gelmişti. Aynı yılın sonunda yapılan Helsinki Zirvesi’nde Türkiye’nin resmen AB üyeliğine aday ülke ilan edilmesiyle, müzakereler için ön koşul olan Kopenhag siyasi kriterlerini anayasal ve yasal reformlarla karşılayarak hem paralize olmuş PKK’yı bitirmek hem de bazı siyasi partilerin inkâr ettiği Kürt sorununu çözmek mümkündü.
Kürt sorununu çözmek için bir özerklikler devleti olan İspanya’nın değil ama ülkesinde azınlık tanımayan üniter devlet olarak Fransa örnek alınabilirdi. Geçen yazımda söz ettiğim “Farklılık hakkı (Droit à la différence)” ışığında bir çözüm üretilebilirdi. Şükrü Elekdağ “kapsayıcı anayasal vatandaşlık” başlıklı yazısında bunun yolunu da ortaya koymuştu: “Türkiye’de farklılık hakkının benimsenmesi halinde, düşünce, anlatım ve örgütlenme özgürlüğü önündeki tüm kısıtlamaların, ülkemizdeki farklılık oluşturan unsurların özgürlüklerini de içerecek şekilde kaldırılması gerekecektir. Böylece, Lozan Antlaşması'nın 39. madde ve 4. fıkrasında ifadesini bulan herkesin dilediği dilde yayın dahil anlatım hakkı sağlanacak, 40. maddesi ile Müslüman olmayan azınlıklara tanınmış kendi dilinde öğretim ve eğitim hakları herkesi kapsayacak şekilde genişletilebilecektir.”
Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Lausanne Antlaşması’nın 39. maddesinin 4 ve 5. fıkraları şöyle:
“Herhangi bir Türk yurttaşının gerek özel ya da ticaret ilişkilerinde, gerek din, basın ya da her türlü yayın konusunda ve gerek toplantılarda herhangi bir dili serbestçe kullanmasına karşı hiçbir sınır konulmayacaktır.
Resmi dilin varlığı kuşkusuz olmakla birlikte, Türkçeden başka dil ile konuşan Türk yurttaşlarına yargıçlar önünde kendi dillerini sözlü olarak kullanabilmeleri için gerekli kolaylıklar gösterilecektir.”
Bu fıkraların, Antlaşma’nın “Azınlıkların Korunması” başlıklı 3. Kesiminde yer alan maddelerinin içinde yer alması, sadece Türkiye’nin resmen tanıdığı Müslüman olmayan yurttaşlarıyla ilgili değil. Yukarıdaki iki fıkra tüm Türk yurttaşlarını kapsıyor.
Buna karşılık Elekdağ’ın işaret ettiği 40. madde sadece Müslüman olmayan yurttaşlarla ilgili olmakla birlikte, “öteki Türk yurttaşlarıyla” eşitliği sağlamaya yönelik. Elekdağ, azınlık mensubu olmadığı ve “öteki Türk yurttaşları” kavramı içinde yer aldığı için Kürtlerin azınlık mensuplarına tanınan haklara Türk yurttaşları olarak zaten sahip olmaları gerektiğini söylüyor.
Elekdağ, AB siyasi kriterlerinin karşılanması için sivil bürokrasinin hazırladığı İHKÜK (İnsan Hakları Koordinasyon Üst Kurulu) raporunun “Mayıs’ta hazırlanan taslağı ile Haziran başında ortaya çıkan nihai şekli arasında önemli bir fark var. Taslaktaki, azınlık haklarının korunmasına ilişkin "kapsayıcı anayasal vatandaşlık" kavramı ile "dil yasağının Anayasa'dan çıkarılması" önerileri nihai raporda yer almıyor. Bu önerilerin, Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Genel Sekreterliği'nin girişimiyle metinden çıkarılmış olduğu biliniyor” diye yazıyor. Söz konusu Kurul’un bir üyesi olarak MGK Genel Sekreterliği’nin toplantılarda ve ardından özel olarak, özellikle dil ve Kürtçe televizyon konusunda yaptığı baskıları yaşamış birisiyim.
AB Konseyi, Kürt sorununun çözümüne ilişkin eksikliklere karşın anayasa ve yasa değişiklikleriyle siyasi kriterleri karşıladığımıza hükmetmiş ve “müzakere eden aday ülke”konumuna gelmemizi sağlamıştı. Ne var ki 2002’de kendini fesheden PKK isim değişiklikleriyle varlığını sürdürmüş, 2005’te yeniden PKK ismine geri dönmüş ve aynı yıl oluşturulan KCK (Kürdistan Topluluklar Birliği) içinde yerini almıştı. Bu, Öcalan’ın yargılanmasına koşut olarak devletin PKK’nın militanlarına yönelik herhangi bir eve dönüş uygulaması bulunmamasının sonucuydu. Bu eksiklik daha sonra Çözüm Süreci ile giderilmeye çalışıldıysa da süreçte yapılan yanlışlıklar ve ABD’nin PKK’yı Suriye ve Irak’ı yeniden dizaynında silahlı bir güç olarak kullanma arzusu nedeniyle başarılı olamadı.
Komisyonun ihtiyaçları
Cumhurbaşkanı bundan sonra yapılacaklarla ilgili olarak, “Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bir komisyon kurulacak, sürecin yasal ihtiyaçlarını Meclis çatışması altında konuşmaya başlayacağız” dedi. Ama sürecin neye ihtiyacı olduğu belli. İlk başta DEM Parti ve CHP’yi ilgilendiren idari kayyım atamalarına son verilmesi şart. Daha önemlisi bir süredir maalesef gerektiği gibi uygulanmadığı gözlenen temel hak ve özgürlüklerle ilgili bazı anayasa maddelerinin, 11. madde uyarınca hayata geçirilmesi gerekiyor. Bu maddeler arasında siyasi kriterleri karşılamak için 2001’de gerçekleştirilmiş olanlar da var. Bu durum, Türkiye’yi temel hak ve özgürlükler alanında sadece AB değil, kurucu üyesi olduğumuz AK üyelik kriterlerinin bile gerisine düşürüyor.
Müzakere konusu olamayacak bu konularda komisyonu beklemeden adım atılması cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü kişiler açısından acil görünüyor. Ayrıca, tüm terörün sonlandırılması süreçlerinde olduğu gibi topluma yeniden kazandırmayla ilgili yasal düzenlemeler yapılması gerekecek. Bu düzenlemelerin İspanya’da olduğu gibi çoktan yapılarak silah bırakmayı da özendiren bir faktör olarak TCK’da yer alması gerekir.
Sonuç olarak, 12 Eylül’den itibaren geçen 45 yıllık sürede PKK terörüyle mücadelede ciddi yanlışlıkların yapıldığı görülüyor. Bu yanlışlıklarda darbeci askerler, vesayet odaklarının yanı sıra bugünkü iktidar partileri de dahil tüm siyasi partilerin bir ölçüde payı olduğunu kabul etmek gerekir.
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları



































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.12.2025
13.12.2025
6.12.2025
1.12.2025
13.11.2025
6.11.2025
30.10.2025
19.10.2025
14.10.2025
8.10.2025