Ali Saydam
"Aman dikkat; Türkiye'yi savaşın içine çekmeye çalışıyorlar?” ya da “Türkiye güneyindeki savaşa uzak durursa ABD-Kürt manevrasıyla parçalanmak istenecektir”e uzanan, neyin yapılmaması gerektiğini anlatıp orada duran tartışmaların yaşandığı gergin bir siyasi ortamdayız.
Birileri tartışıp dururken Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğindeki siyasi irade, hem dikkati elden bırakmıyor, hem Dabık'ın kontrol altına alınmasını sağlayan strateji üzerinden yürüyor ve ardından da 'söylenmesi gereken ne varsa” hepsinin mesajını gereken adreslere iadeli taahhütlü ulaştırıyor. Siyasi iletişim dersi 101…
36 ülkeden 30 bin askerin katıldığı Musul operasyonunda Türkiye'yi devre dışı bırakmaya çalışıyorlar ve bir yandan da BM, 100 bin Iraklı'nın Türkiye'ye kaçabilme ihtimalinden dem vuran açıklamalar yapıyor. Mevcut durumdaki tabloda 'üst akıl' diye kodladığımız merkezi güçler, “gel gel” yapıp, sonradan mı ülkemizi sıkıştırıp, bölüp parçalamayı hesaplıyorlar; yoksa artık “gel gel”in bir anlamı kalmayacak kadar kendi planlarını da A'dan itibaren ilerleyerek madde madde farklılaşacak kadar şimdilik bilemediğimiz boyutlara mı sürüklüyorlar?..
Genel Kurmay Başkanı ABD'de toplantılara katıldı. Cumhurbaşkanımız da “Operasyonda da olacağız, masada da olacağız” açıklamasını yaptı. Dedi ki: “Terör tehdidiyle karşı karşıya kalırsak kusura bakmayın Suriye'ye gideriz.”
Suriye'de ÖSO ve ona destek veren Türk askerleri, El Bab'a doğru ilerliyor. Musul'da Türkiyesiz bir operasyon sürüyor.
Türkiye kendi gerçekliğini, başındaki terör belasını, PKK'sından FETÖ'süne, IŞİD'ine kadar dünyaya anlatmaya devam ediyor. Cumhurbaşkanını, “Çok konuşuyor” diye eleştiren muhaliflerinin, Erdoğan'ın özellikle şu dönemdeki açıklamaları söz konusu olduğunda diyecekleri bir şey kalmamıştır. Ya Cumhurbaşkanı daha az ve daha az etkili konuşsaydı?..
Ya da bu dönemde devletin başında kimi görmek isterdiniz?..
Ya da Cumhurbaşkanı'nı eleştiren ülkeler, Türkiye'nin esenliğini mi istiyorlar?..
Bu soruların yanıtı verin; sonra da sorun kendinize Cumhurbaşkanlığı referandumundan hangi sonuç çıkar?..
Güldürmesinler insanı…
Nobel bile ilkeli olamıyor
Nobel Edebiyat Ödülü'nün Bob Dylan'a verildiğinin açıklanmasından sonra kırk yıllık rüyaları gerçekleşmiş gibi sevinen arkadaşlarımızı görünce yadırgadığımı itiraf etmeliyim. Nobel'in bu kararıyla popüler kültüre bir kez daha yaranma ihtiyacı duyduğu kanısındayım. Nobel'in bir kurum olarak Edebiyat Ödülleri'ndeki vaadi, 'elit bir duruş'la birlikte var olmuştur… Bugüne kadar da hangi yazarların ödüllendirildiğine bir göz atan herkesin kabul edeceği gibi Nobel'in tarihi boyunca bu duruşa uygun bir tutum izlenmiştir.
Naçizane zatıâlimin nezdimde de 'elit', -katiyen 'seçkin' değil- fazlasıyla kıymetli bir sözcüktür. Çünkü 'elit' denildiğinde, sahip olunmadığı takdirde ödenen bedelin tasavvur edilemeyeceği, tercihlerimizi etkileyen bir kıymeti anlıyorum. Örneğin bilginin 'eliti' paha biçilemeyen bir değerdir. Geleceğin sanatı da elittir. Büyük estetik de elittir; yüksek sanat da…
Kültürü geleceğe tekâmül etmiş ruhun ürünü olan elit taşır…
Bob Dylan'ı, popüler kültürün vazgeçilmez kilometre taşlarından biri olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da aynı dalga boyunda sever, sayar, zevkle de dinleriz. Ama Nobel Edebiyat Ödülü'nün kendi gölgesinin dışına sıçramaya çalıştığını da görmezlikten gelmemeliyiz. “Amerikan şarkı geleneğine yeni ve şiirsel bir ifade tarzı getirdi” diye gerekçe mi olurmuş? (Müziği çekip aldığınızda şiirin nerelerden nerelere savrulacağı, değerinden neler yitireceği bahsini ise işin uzmanlarına bırakıyorum.)
Diğer yandan Obama'ya Barış Ödülü'nü layık gören Nobel'den, dünyanın çivisinin çıktığına, postmodern'in sonrasının da sonrası bir dünyada Gangnam Style parçasıyla dünyayı kasıp kavuran PSY'ye de pekala bir ödül verebilirdi. “Kore'nin şarkı geleneğine yeni ve dinamik bir ifade tarzı getirdiği” gerekçesiyle…
“Yok artık, o kadar da değil” diyenler için not: Sonuçlar açıklanmadan önce “Bob Dylan Nobel edebiyat ödülünü alacak” deseler, “Yok artık, o kadar da değil” der miydiniz, demez miydiniz?
Nobel'in bile ilkeli olamadığı bir dünyadayız vesselam!
Nitekim bizimkiler de Nobel'e özenmiş ve 'beklenti dışı bir atak da bizden gelsin” demişler. Antalya Film Festivali'nde de Emel Sayın'ı 'Yaşam Boyu Onur Ödülü'yle onurlandırmışlar. Her zaman saygıyla andığım Emel Hanım da demiş ki:
“Benim işim müzik. Ses sanatçısıyım ama 15 tane filmim var... Bu filmlerin ve seslendirdiğim 100'e yakın şarkının beğenilmesi nedeniyle halkımıza minnettarım. Çok iyi ekiplerle çalıştım. Rol arkadaşlarıma sonsuz sevgilerimi gönderiyorum. Bu ödül bana çok farklı bir kulvardan geldi.”
Bertrand Russel'ın o sözünü sık sık hatırlamakta yarar var: İlkeli olmak dünyanın en zor işidir…
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.09.2020
15.10.2019
24.09.2019
12.09.2019
10.09.2019
25.06.2019
7.05.2019
11.04.2019
4.02.2019