Aydın ENGİN
Dün kaldığımız yerden devam edelim…
19. ve 20. Yüzyıllarda ortaya çıkan ulus-devletlerin özet tarihini aktarmaya çalışmış; ulus-devletlerin “ulusların kaderlerini tayin hakkı ilkesine” yaslandıklarını vurgulamış ama o yazının final cümlesini bugüne saklamıştım.
Şöyleydi:
Kapitalizmin kuruluş, serpilip gelişme döneminin ardından emperyalizm aşamasına sıçradığı dönemde emperyalist sömürüye karşı verilen ulusal kurtuluş savaşları çağın ruhuna (=Zeitgeist) uygun ilerici hareketlerdi. Zafere ulaşan ulusal kurtuluş savaşlarının ardından kurulan ulus-devletler de aynı şekilde emperyalist sömürüye karşı ilericidevlet biçimleriydi.
Emperyalizmin pazar payını daraltıyor, emperyalistleşmiş kapitalizmin sermayeihracı karşısında gümrük duvarları ve milliyetçi politik duruşlarla kendilerini koruyorlardı.
Sovyetler Birliği, sosyalizm kuruculuğuna girişmiş doğu Avrupa ülkeleri, uzak doğuda Çin, emperyalistleşmiş kapitalizmin karşısında ulusal kurtuluş hareketlerini destekliyor; ulus devletlerin kalkınmacı politikalarına mali ve teknik destek veriyorlardı.
Anayasasına yurttaşlarının tümünün Türk olduğunu yazan Türkiye Cumhuriyeti bu konuda iyi bir örnektir.
Çok yoksul ve savaş yorgunu bir ülkede Sovyetler Birliği’nden de destek alarak, ama asıl olarak kendi ulusal gücüne dayanarak güçlü bir kalkınma hamlesine girişildi. Demiryolları şebekesinin kıt olanaklar elverdiğince genişletilmesi, Sümerbank, Etibank gibi kamu kuruluşları eliyle dokuma ve madencilik sektörlerindeki atılımlar, Nazi baskısından kaçan Alman akademisyenlere kucak açmak gibi başarılı bir pragmatizm örneği vererek gerçekleştirilen üniversite reformu; yetişkinler için Halkevleri, çocuklar için Köy Enstitüleri gibi yaratıcı modeller üreterek yürütülen okuma yazma seferberliklerio dönemde ilerici nitelikler taşıyan ulus-devletlere iyi bir örnektir. Türkiye’nin daha sonraki yıllarda Tunus, Libya, Cezayir, Mısır gibi ülkelere esin kaynağı hatta rol modeli oluşu da bu “örnek olma”nın kanıtlarıdır.
Ancak insanlık ırmağı akmaya devam etti.
20. yüzyılın son çeyreğinde yarı iletkenlerdeki, uydu teknolojisindeki, baş döndürücü bir hızla yürüyen bilişim sektöründeki (bilgisayarlar, bilgi depolama ve paylaşma olanakları) buluşlar gibi devrim nitelikli gelişmeler kapitalizmin kendini yenilemesine, kaybettiği mevzileri yeniden kazanmasına da hizmet etti.
Ardından 20. yüzyıl biterken “Duvar” yıkıldı;Sovyetler Birliği çöktü; sosyalist sistem dağıldı; Arnavutluk tümüyle çöktü, özyönetim modeliyle ilginç bir sosyalizm kuruculuğu deneyen Yugoslavya parçalandı. Ve…
Ve bu ülkelerin tümü de adeta “Tarihin tekerleği geri dönmez” deyişini tekzip edercesine kapitalizme döndü.
Dahası Çin, komünist partisi yönetiminde kapitalizmin vahşi dönemlerini aratmayacak bir kalkınma hamlesine girişti ve sadece nüfusu ile değil ekonomik bağlamda da bir dünya devine dönüştü.
Son ve en zorlu ulusal kurtuluş savaşından zaferle çıkan Vietnam, IMF’nin kapısını çalan yoksul ve kapitalist modeli uygulayan bir ülke oldu.
20. yüzyıl böyle bitti…
* * *
21. yüzyıl başladı ve kapitalizm emperyalizm aşamasından sonraki aşamaya geçti: Küreselleşme !
Sermayenin küreselleşmesini şu anda yaşamaktayız. Onu tanımlamak için uzun paragraflara ihtiyaç olmasa gerek.
Finans (=mali) sermayesi sanayi sermayesinin de önüne geçti ve belirleyici oldu. Dünya borsaları biri kapandığında, ötekinin başladığı 24 saat açık finans merkezlerine dönüştü.Ulus-devletlerin gümrük duvarları birbiri ardına önce delik deşik oldu, sonra fiilen yıkıldı. Sermaye dünya ölçeğinde kısıtsız, sınırsız dörtnala at koşturacak bir özgürlüğe (özgürlük?) kavuştu.
Ulus devletlerin milli şirketleri ardarda uluslararası bankaların, fonların denetlediği ve yönettiği küresel sermaye ile ortaklık yarışına girdiler. Ortaklıktan uzak durmaya çabalayan milli şirketler ya battılar ya zorunlu bağımlılık ilişkileri içinde varlıklarını güç bela sürdürür hale geldiler.
Sanayide, ticarette ve finansta ekonominin başat şirketlerinin milli nitelikleri artık belleklerde bile silikleşti.
(İronik bir örnek: 1970’ler Türkiyesinde işçilerle, köylülerle omuz omuza verip emperyalizme karşı mücadele edecek milliburjuvazi tartışmalarında “Coca Cola’ya karşı Uludağ gazozları” örneği verilirdi.
Uludağ gazozları epeydir uluslararası bir içecek tekelinin elinde…)
* * *
Küreselleşmiş kapitalizm dünyanın hemen her yerinde ulus-devletlerin koruyucu duvarlarını delik deşik ederek, sınırlarını silerek saldırıyor.
Peki sermayenin küresel saldırısına nasıl karşı konulabilir; bu amansız saldırıyla nasıl mücadele edilebilir?
Ulus-devleti pekiştirerek mi ?
Bir ulus-devleti bile olmayan halklar (Mesela Kürtler) bir ulus-devlet kurarak mı halkları küresel sermayenin acımasız saldırısından koruyabilir ?
Türkiye solunun saygın kanatlarının Avrupa Birliği’ne karşı tutumlarını açıklarken “Şirketler Avrupasına karşı emeğin Avrupası” sloganını yüksetmeleri yukarıdaki sorulara verilen anlamlı cevaplardan biridir.
Güney Amerika’da yeniden yükselişe geçen ilerici siyasal hareketlerin iktidara uzanabilenlerinin bu Anakara’daki öteki ilerici ülkelerle ekonomik ve siyasal işbirliklerine, ortaklıklara, dayanışmaya girişmeleri küresel sermaye karşısında alınacak doğru tutumun ipuçlarını taşımıyor mu?
* * *
Biliyorum ulus-devletler varlıklarını sürdürüyorlar. Hatta kimi ülkelerde güçlerini koruyorlar da. Ancak tarihin akışı, insanlığın daha adil, daha haklı bir dünyaya yürüyüşü artık bir zamanlar ilerici olan ulus-devletlerde ve milliyetçi (=ulusalcı) ideolojilerde değil, küresel çapta birbirine değen, dayanışmaya çalışan, ilişkilerini zenginleştiren ve derinleştiren halklarda ete kemiğe bürüneceği bir süreç başladı.
Bunu görmemek, tarihsel bir körlüğe işarettir.
Türkiye için konuşursak…
Yurttaşlarının tümünü Türkolarak tanımlayan Türkiye Cumhuriyeti keşki ulusötesi birliklerin başını çeken bir ülkeye dönüşse.
Mesela Akdeniz Ülkeleri Birliği, Avrupa Birliği, Doğu Akdeniz Ülkeleri Birliği, Karadenize Kıyısı Olan Ülkeler Birliği, Balkan Ülkeleri Birliği, Kafkasya’ya Sınırı olan Ülkeler Birliği, Ortadoğu Ülkeleri Birliği, Asya Ülkeleri Birliği, hatta Aynı Güneşte Çamaşır Kurutan Ülkeler Birliği gibi buluşmaların, halklar arası kısıtsız, sınır engellerine çarpmayan ilişkilerin başını çeken bir ülke olsa.
* * *
Çok çetrefil ve derin bir konuyu iki günlük bir gazete yazısının sınırları içinde ele almaya çalıştım. Değinilen noktaların, altı çizilenlerin eksiklerini görüyorum, biliyorum. Ama yine de meramımı iyi kötü anlattığım umudundayım.
Şimdi bu vurgular ışığında tarih boyunca bir devlet kuramamış, kurması zorbaca engellenmiş Kürtleri bir ulus-devletin çatısı altında toplama hedefini önüne koymuş Barzani çizgisi ile ulus-devlet kurmayı kategorik (=Kesin olarak) reddeden, bunu kendini bağlayacak bir açıklıkla ilan eden BDP/PKK çizgisini karşılaştırın.
İlki için gerçekçi, ikinci için ütopik diyenler çıkacak.
Onları “Ancak bir ütopyası olanlar halkları ileriye, daha adil, daha haklı bir dünyaya taşılyabilirler” diyen “bilge söz” ile cevaplayacağım…
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Bunlar iyi günlerimizmiş, çok zor günler geliyor
31.01.2022 - Türkçe yazıldığı gibi okunur (mu?)
29.01.2022 - Eyvah İmamoğlu iyi yaptı; yaşasın İmamoğlu kötü yaptı
28.01.2022 - Sanıklar dün AKP’nin yargısını, iktidarını ve Reisi’ni yargıladılar
18.01.2022 - Safra kesesinin intikamı
17.01.2022 - Boğaziçi’nde bir yıl önce dün, şimdi bugün ve yarın…
3.01.2022 - Diyelim birkaç milyon liram var…
24.12.2021 - Sevinmek varken sövmek…
13.12.2021 - Yine promptersiz konuştu: İstanbul’un sahibi AKP imiş
6.12.2021 - Avrupa Konseyi'nin uzun sürecek sınavı başladı
4.12.2021
Yazarlar
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları


























































































faruk tuncay
Ne Hitler Almanyası ne de Stalin Rusyası sizden daha içtenpazarlıklısını çıkaramamıştı! Göbels sizin yanınızda bebek kalır.