Cemil ERTEM
Gerçekten böyle bir dönem görmedim; bu yaşadığımız günlerin bir sosyal bilimci için bulunmaz bir zaman dilimi olduğunu düşünüyorum. Her bir olay, her bir konuşma, yazı esasında o kişinin, kurumun, ülkenin ne yaptığını, nereye gittiğini ortaya çıkarıyor... Böylece kriminal kimlikler, niyetler, olaylar açığa çıkıyor, kendini ele veriyor.
Yeni Reich niyeti açığa çıkan, Avrupa’nın ortasında, faşizmden geriye kalmış bir ulus-devlet heyulası gibi duran Alman Devleti’nden başlayalım: Şu sıra Alman devleti ve hükümetinin her attığı adım, onun 1930’ların devamı olan çaresiz krizden çıkış stratejisini açık ettiği gibi, bu insanlık suçu işlemiş ulus-devletin, ülkemiz üzerindeki niyetleri ve ortakları da, bu adımlarla açığa çıkıyor.
Alman Devleti -Merkel Hükümeti’nin bilgisi, belki de talimatı dahilinde- Türkiye’yi dinlemiş, bu ortaya çıktı; Merkel de, ‘istihbarat faaliyetleri hakkında bilgi veremem’ diyerek samimi ikrarda bulundu. Aynı gün Enerji Bakanı Taner Yıldız, bakanlığının ve EPDK gibi stratejik kurumların dinlendiğini açıkladı.
Bu dinlemelerin, ‘paralel’ yapı içinden mi yoksa Alman istihbaratının uzantıları tarafından mı yapıldığı da hiç birbirine karışmasın. Çünkü her iki halde de bilgiler aynı yere gidiyor ve aynı amaçla kullanılıyor.
Hadi Dışişlerini, Başbakan’ı hatta Cumhurbaşkanı’nı dinlerseniz, bunun diplomatik bir skandal olduğu tartışmasız ama, Merkel’in de kestirip attığı gibi, diplomasi savaş halinde geçerli değildir ya da savaş diplomasisi geçerlidir. Tamam bizim de Almanya ile çok ciddi bir kapışmamız var; devletin tüm stratejik kurumlarını dinlediler ya da ellerinin altındaki örgüte dinlettiler diyelim; peki EPDK’yı neden dinlediler?
Almanya’nın derdi: Enerji ve pazar yolları
İşte cevabı: Geçen hafta; haftalık Bild am Sonntag gazetesine konuşan Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier, “Bağımsız bir Kürt devleti bölgeyi daha da istikrarsızlaştıracaktır ve muhtemelen Irak’ın komşularıyla yeni gerilimler ortaya çıkaracaktır” dedi.
Alman Dışişleri Bakanı ‘sosyal-demokrat’ yani SPD’lidir... Ama bugün SPD, 4. Reich heveslisi gerici Alman sanayisinin ve onun finans-kapitalinin kuyruğuna takılarak, hem SPD’nin tarihini hem de vicdanını yitirmiştir. Görülüyor ki, bugün Ortaoğu bir kan gölüyken, Kürtler, Filistinliler, Türkmenler, Yezidiler bu kan gölünde boğulurken, SPD bu kan gölünü yaratanlarla aynı lisanı konuşuyor. SPD, Filistin sorunu karşısında da, aynı tavrı göstermiş, daha doğrusu tavırsız kalıp, CDU’nun burada da kuyruğuna takılmıştır. Bugün artık Almanya’da SPD ile Hırıstiyan Demokrat Birlik -CDU arasında hiçbir fark kalmamıştır; bu iki parti de, Avrupa’yı da hem ekonomik hem de siyasi bir felakete götürmek üzeredir. Almanya, Junker’i AB Komisyonu Başkanlığına seçtirmiştir ki buradaki amaç, İngiltere ile Avrupa’nın siyasi ilişkisini de bitirmek ve Avrupa’yı, tıpkı 2. Dünya Savaşı öncesindeki gibi, tek başına yönlendirmek ve AB genişlemesini de bitirip, kendi merkezinde bir AB’ye herkesi razı etmektir. Bu, tabii ki gerçek anlamda bir birlik değil, Almanya’nın yenilenmiş Reich hayalidir. Bu anlamda, Almanya başından beri, Rusya’nın, Avrasya Birliği projesine ve bu proje dahilinde Kırım’ı işgal ederek, Ukrayna üzerindeki oyunlarına ciddi bir karşı çıkış göstermemiştir. Çünkü Almanya, Avrupa’nın enerji ihtiyacını Güney Gaz Koridoru (GGK) gibi, Hazar, Kürdistan ve Türkiye’yi öne çıkaracak projelerle karşılanmasına karşıdır.
Yeni transit geçişler ve pazar ağları
AB ve İngiltere şimdilerde 2030’a kadar hem transit ticari geçişlerinde hem de enerjide ‘Rusya’ya bağımlılığımızı nasıl azaltırız’ çalışmasına başladı. Ama şundan emin olun Almanya bunu engellemeye çalışacaktır ki, SDP’li Dışişleri Bakanı’nın Bağımsız Kürdistan’a karşı çıkmasının temel nedenlerinden birisi budur. İşte TTIP esasında buna bağlı büyük bir entegrasyon projesidir. Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı’nın (Transatlantic Trade and Investment Partnership-TTIP) ancak Türkiye’nin merkez olduğu Pasifik Asya ile Avrupa’yı birbirine bağlayan orta ve güney ticaret geçişleri ile mümkün olacağını da söylemiş olalım. Çin’den hatta G.Kore’den çıkarak; Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan, Hazar Denizi ve Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye üzerinden (Bakü-Tiflis-Kars) Avrupa’ya ulaşacak olan Orta Koridor, demiryolu ve hızlı tren ağları ile örüldüğü zaman Trans Pasifik Ortaklığı (TTP) başlayacaktır. Öte yandan bu yolun İran ve Türkiye üzerinden güney yolu ile buluşması yeni bir dönemdir. Bu büyük entegrasyon, Avrupa için tek yoldur; ama Almanya’nın çıkarına değildir. Şimdi enerjiye gelelim...
Almanya ya da onun paralelleri EPDK’yı niçin dinler?
AB’nin 2013 doğalgaz tüketimi 560 milyar metreküp, gaz üretimi ise 200 milyar metreküpe kadar dayandı. 360 milyar metreküplük bir ithalat söz konusu. Yani, AB’de yüzde 64 oranında ithalata bağımlılık var. 2030’da AB’nin gaz tüketiminin tahmini olarak 760 milyar metreküpe dayanacağı gösteriliyor... Bu da ithalata bağımlılığının yüzde 80’lere çıkacağını göstermekte. Kısaca söylersek ithalatta 240 milyar metreküplük bir artış söz konusu 2030’da. AB, bu enerji açığını ya Rusya’dan karşılacak ya da Türkiye üzerinden Güney Gaz Koridoru (GGK) ile... Başka yol yoktur!
GGK’nun en önemli ve en hayati kısmı da TANAP projesi. GGK, Azerbaycan, Orta Asya, Orta Doğu ve Doğu Akdeniz gaz rezervlerinin Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşınmasını gerçekleştirecek bir koridor. İşte Almanya’nın sıkıntısı budur; hem TTIP hem de GGK aynı anda devreye girerse, Rus-Alman gizli ortaklığı bittiği gibi, Türkiye, pazar ve enerji denetiminde Almanya’nın önüne geçecektir.
Çözüm Süreci, aynı zamanda, bölgesel entegrasyondur...
Şimdi sonuçlara ve güncel gelişmelere gelelim; Alman Bakan, biz Kürtler’in bağımsızlığına karşıyız diyor, bu, aynı zamanda, Çözüm Süreci’ne karşıyız demektir. Çünkü Çözüm Süreci’nin zorunlu sonucu, Irak’ta Kürtler’in Türkiye’yle ekonomik entegrasyonu ve bağımsızlığıdır. Alman Bakan, bu istikrarsızlık getirir diyor; işte istikrarsızlık size; Lice provokasyonu; günlerdir heykeli mesele yapan medyanın kim olduğuna bakın; Almanya ile ortak olan, Almanya ile ‘paralel’ dinleme yapan, Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile enerji anlaşması imzalanıyor diye paralel yapıya EPDK’nu bile dinleten ‘güç’, hiç şüpheniz olmasın, bundan sonra da Alman finans-kapitalinin talimatı ile böyle provokasyonları yapacaktır.
Yazarlar
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018