Cemil ERTEM
Türkiye’de Dünya Enerji Kongresi’nin yapıldığı tarihten iki gün önce ABD’nin başkentiWashington’da Uluslararası Para Fonu, (IMF) Dünya Bankası ve Uluslararası Finans Enstitüsü yıllık toplantıları yapıldı.
Aslında İstanbul’da yapılan 23. Dünya Enerji Kongresi ile IMF ve Dünya Bankası’nın yıllık -olağan- Washington toplantılarını karşılaştırmak gibi bir niyetim yok. Çünkü bu ikisi tamamen birbirinden ayrı şeyler ama yine de Dünya Enerji Kongresi’nin açılış konuşmaları ile Washington’da yapılan toplantılardaki çaresizliği insan yan yana koymadan edemiyor.
Yeni dünya...
Enerji zirvesinin açılış konuşmalarını konuk devlet başkanları da yaptı. Dünyanın en büyük petrol yataklarına sahip ama en yoksul ülkelerinden biri olan Venezuela’nın Devlet Başkanı Nicolas Maduro, “Türkiye’de 15 Temmuz’da insanların demokrasiye nasıl sahip çıktığını gördük, Venezuela da bunları yaşadı, bu saldırıları yaşadı ve yaşıyor, çünkü doyumsuz emperyalist vampirler var ve biz bunlara karşı mücadele etmek zorundayız” dediği anlarda Türkiye dahil olmak üzere, gelişmekte olan ülke paraları dolara karşı değer yitiriyordu ama Türkiye’de de tam sırada pek açıklanamayan bir dolar talebi vardı. Sonra Putin ve Erdoğan konuştu. Bütün bu konuşmalar ve kongre sonrasında karşılıklı yapılan anlaşmalar, Avrupa’da sonra Türkiye,Ortadoğu ve Kafkasya coğrafyasında enerjiden başlamak üzere yeni bir dünyanın kurulmakta olduğunu bize anlatıyordu.
Eski dünya...
2008’de ABD’de başlayan krizin artık yalnız finansal, ekonomik bir kriz olmadığını, bu krizin gelişmiş ülkeler için, aynı zamanda, bir hegemonya krizi olduğunu şimdi yaşayarak görüyoruz. AB, artık bu haliyle bitti, Euro Bölgesi, yeni bir para sistemi ve buna uyum sağlayacak yeni maliye politikalarını ortaya çıkarmadan bu kriz AB için bitmeyecek ama AB’nin krizi artık bir borç krizi de değil, AB’nin krizi artık siyasi bir yönetememe krizi ve bu, çok açık olarak, sistemik bir krize tekabül ediyor.
Ancak hem İngiltere hem de ABD’deki durum bundan çok farklı değil. İngiltere, hem kendisi hem de AB ve dünya ekonomisi için Brexit’in sonuçlarını kestiremiyor ama gemisini denizin ortasına bıraktığını da itiraf etmiyor. Ancak Türkiye ve bir çok gelişmekte olan ülke bu küresel kriz karşısında artık ne yapacağını biliyor. Krize yal açan ekonomi-politikalarını sorguluyor, halklarının çıkarlarını esas alan, Batı’nın dayatmasından uzak yeni bir dış politikayı öne çıkartıyor. Bugün gelişmiş ülkelerdeki krizin gelişmekte olan ülkelere ithalinin yalnız küresel ekonomik kriz kavramıyla sınırlı olmayacağını, bunun topyekûn bir küresel savaş olacağını artık biliyoruz. Bunun için, Batı’nın “eski” dayatmalarına ve oldubittilerine bundan böyle herkesin karnı tok.
İtirafname...
Şimdi gelelim 8-9 Ekim’de Washington’da yapılan IMF ve Dünya Bankası toplantılarına, bu toplantılarda İstanbul’daki farkındalık, kararlılık ve buna bağlı olarak ne yapacağını bilme hali yoktu. Şimdi bu toplantılardan çıkan şu sonuçlara bakalım:
1 Krizin dokuzuncu yılında, dünya ekonomisinde toparlanma istenen düzeyin gerisindedir; büyüme hâlâ yavaş seyretmektedir.
2 Dünyada milli gelirin ve ticaret hacminin büyüme hızı kriz öncesi döneme göre daha düşüktür. Dünyanın üretim potansiyeli ile toplam global üretim çıktısı arasındaki fark (çıktı açığı) giderek büyüdüğü gibi, buradan kaynaklı gelir ve servet dağılımı bozukluğu, bunun sonucu olarak işsizlik, genç işsizlik sürdürülemez boyutlarda artmaktadır.
3 Büyüme performansı ülkeler arasında çok ciddi farklılıklar göstermektedir. ABD’nin toparlanması tatmin edici değil, AB’de ve Japonya’da ise durgunluk yaşanıyor, gelişmekte olan ülkelerin büyümesi de yavaşlıyor.
4 Gelişmiş ülkelerdeki çıktı açığı sorunu giderek Çin gibi dünya büyümesini sırtlayan ve başta ABD olmak üzere, gelişmiş dünyayı finanse eden ülkelere sıçramıştır. Buralardaki büyüme hızları endişe verici şekilde düşmektedir.
5 Böyle olunca mevcut para ve maliye politikalarıyla var olan krizi aşmanın zorluğu ortadadır. Eksi faiz politikası, gelişmiş ülkelerde umut edilen canlılığı sağlamamıştır.
Yeni genişlemeci politikalara ihtiyaç vardır.
Özellikle AB’de riskler hâlâ çok yüksek ve bankacılık sektörü ağır yaralıdır.
6 Hem dünya arzı çok sorunludur hem de talep yetersizdir. Mevcut para politikaları bu kapsamlı soruna cevap vermekten uzaktır. Bu durumda orta ve uzun dönemde yeni finansal riskler ve bu risklere bağlı krizler kaçınılmazdır.
7 Uluslararası para ve sermaye piyasalarında vade kısalmakta, sermaye akımlarında sert dalgalanmalar yaşanmaktadır. Düşük büyüme, düşük ticaret hacmi ve düşük emtia fiyatları krizi derinleştirmektedir.
Peki, bütün bu yapısal, temel sistemik sorunlar karşısında gelişmiş ülkeler ne öneriyor; utangaç da olsa şunu:
“İktisat politikalarında politika bileşenlerinin çeşitlendirilmesi gereklidir. Bu bağlamda, hem tüketimi hem de yatırımı destekleyecek genişleyici finansal politikalar ile bu politikaların etkinliğini artıracak, özel tasarlanmış yapısal politikaların da devreye bir an önce sokulması gereklidir.”
Benim Washington toplantılarını izleyen, orada notlar alan arkadaşlarımdan ve okuduklarımdan derlediğim sonuçlar bunlar. Ancak, IMF ve Dünya Bankası yıllık toplantılarında bile artık “Genişleyici finansal politikalar gerekli, özel tasarlanmış yapısal politikalar, her ülke için ayrı olarak, devreye girmelidir” görüşü hakim oluyorsa, bunun anlamı, neoliberalizmin mezarını onu şimdiye kadar ayakta tutanların kazmaya başladığıdır.
Bizdekiler de mezar kazmasın ama bizi de bu mezara iteklemesin, biz kendi yolumuzu buluyoruz.
Yazarlar
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları



































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018