Cengiz AKTAR
İtiraf edelim bizim kuşağın çevreye ilgisi yok denecek kadar azdır. Ya farkında değildir, ya umuru değildir, ya da çevrenin ilânihaye sürdürülebilir olduğu kanaatini taşır. “Ağır siyaset” yapmaktan “soft” çevreye bakacak vakti yoktur. Sınırsız kalkınmanın en büyük erdem mertebesinde olduğu, ekonominin iyi gitmesinin her şeyin çaresi olduğu önkabullerinin zihniyeti baskıladığı bu üçüncü dünyalı eziklikten hem sol hem sağ nasibini ziyadesiyle almıştır. Tam da bu yüzden solda Yeşillerle EDP’nin birleşmesi ve mütedeyyinler arasında çok yeni de olsa beliren çevreci itiraz takdire şayan.
Son on yıldır kalkınmada lig atlama peşinde olan, pastanın iyice irileştiği Türkiye’de “ekonomi” artık temel toplumsal değer hâlini almış durumda. Eskiden İstanbul ve birkaç Anadolu şehriyle sınırlı ekonomik faaliyet hızla ortak bir pazara dönüşüyor. Parayla tanışıyor, hızla tüketim toplumu hatta bağımlısı oluyor Türkiye. Bu hazcı şölende çevrenin esamisi mi okunur? Kırsaldan yeni kurtulup kentin nimetleriyle yeni tanışan kitleler için kırsalı çağrıştıran “çevre” bir nevî “gericilik” değil midir? İktisaden gelişmekte olan ülkelerin hemen hepsi bu yolun yolcusu değil mi nitekim?
Oysa yumurta kapıda kırıldı bile. Ciddî bilimsel araştırmalar dünyanın, insan eliyle ve geri dönüşü olmayan bir doğal dengesizliğe doğru kürek çektiğini hatırlatıyor her gün. Buna rağmen siyasî ve iktisadî karar vericiler, genel itibariyle üç maymunu oynamayı sürdürüyor. Bizim hükümet bu gaflet yarışının dünya şampiyonlarından. “Halka hizmette sınır yok, bedel önemli değil.” Sorun şu ki o bedel memleketin istikbali.
Bu sütunda pek çok defa dile getirdiğim millî çevresevmezliğin altyapısını oluşturan hukukî araçlardan sonuncusu yasalaşmak üzere. Bugün Genel Kurul’a gelmesi, yarın da yasalaşması sözkonusu. Bu yasa da çıktığında memleketin taşı toprağı artık tamamen hükümet ve bürokrasinin iki dudağının arasından çıkacak talimatların insafına terk edilmiş olacak. Geçen mayıs sonu, adına utanıp sıkılmadan “Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma” yasa tasarısı denen metnin ilk 14 maddesi TBMM Çevre Komisyonu’nda onaylanmıştı. Aslında hikâyesi uzun; 2003 yılından beri üzerinde çalışılan taslak 2009’da hazır hâle geldi. Metin, 2009’da şu an sayısı 90’ı bulan sivil toplum kuruluşunun oluşturduğu Tabiat Kanunu İzleme Girişimi ve Avrupa Komisyonu’nun muhalefetiyle karşılaştı. Geri çekildi ama her daim olduğu gibi bir zaman sonra yine yasama sürecine dâhil edildi. İkide birde işittiğimiz “AB uyumu” gerekçesinin burada kıymeti harbiyesi yok zira müzakere edilmekte olan Çevre Faslı’nın beş kapanış kriterini karşılamaktan çok uzağız ve şimdi bu yasayla daha da uzaklaşacağız.
“Üstün kamu yararı doğal çevrenin korunmasıdır”
Geçmekte olan yasa doğal ve kültürel sit alanlarını, muğlâk tanımlanmış “korumakullanma dengesi” ve “üstün kamu yararı” kavramları yoluyla, korumadan ziyade madencilik, enerji, sanayi, tarım, turizm sektörlerinin kullanımına açıyor. Oysa Danıştay 6. Daire birkaç sene önce Karadeniz’de bir HES’e karşı yerel halkın açtığı davada bölge idare mahkemesinin verdiği yürütmeyi durdurma kararını onamış ve yukarıdaki hükmü vermişti. Bu içtihat doğrultusunda yasanın sayısız hukukî işleme neden olacağını tahmin etmek zor değil.
Yasayla 1958’den bu yana doğa koruma konusunda edinilmiş tüm kazanımlar bir kalemde siliniyor. Korunan alanların —ki bu toplam toprağın yüzde 4’üne tekabül ediyor— sınırlarının değiştirebilmesi veya tümüyle kaldırılmasının önü açılıyor. İlk tasarıda bilimsel çevreler, ilgili kamu kurumları, sivil toplum kuruluşları ve koruma alanlarında yaşayanların karar süreçlerine dâhil olması için öngörülen ulusal ve yerel kurulların hiçbiri son tasarıda yok.
Türkiye’deki 41 millî park, 31 tabiatı koruma alanı, 107 tabiat anıtı, 184 tabiat parkı, 80 yaban hayatını geliştirme sahası, 12 Ramsar sulak alanı ve koruma altındaki binlerce ormanlık alan ve diğer doğal varlıklar bağımsız kurullarca bir nebze korunabiliyordu. Yasa çıktığında bağımsız Koruma Kurulları’nın doğal sitler üzerinde herhangi bir yetkisi kalmayacak. Sit alanının kaderini belirleyecek kurullar artık bağımsız olmayacak, kurul üyeleri atamaları Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yapılacak.
Sonuçta bu yasanın da dâhil olduğu kalkınma politikasıyla, 3500’den fazla yerel bitki türüyle dünyanın eşsiz doğa zengini topraklarından birisinde bulunan Türkiye bu mirası geri dönüşsüz kaybetme riskiyle karşı karşıya. Ekonomi büyürken lâfı mı olur!
[email protected]
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.01.2022
18.05.2021
10.05.2021
24.04.2021
24.03.2021
23.02.2021
20.01.2021
12.01.2021
28.12.2020
22.12.2020