Ceren KENAR
Arap Devrimleri olmasa gazeteci olur muydum? Sanmıyorum...
Tunus’ta başlayan gösteriler, beni Beyrut’ta bir üniversite kütüphanesinde bulmuştu. Elimdeki kitaptan çok, ajansları kontrol etmeye başladığım an, anlamıştım ne yapmak istediğimi ve istemediğimi. Akademisyenlik, “henüz Arap devrimlerinin sonuçları hakkında konuşmak için çok erken” tarzı bir itidallik bana göre değildi. Bölge değişiyordu ve ben bu değişimi izlemek istiyordum. Hayatımı, tüm enerjimi bu müthiş dönüşüme vakfetmek istiyordum. Pasif bir izleyici değil, sıradan insanların bu olağanüstü hikâyelerinin anlatıcısı olmak istiyordum.
Türkiye’nin dönüşümünü bir aktivist olarak tecrübe etmiştim. 27 Nisan muhtırasına karşı henüz bir üniversite öğrencisi olarak Genç Siviller adına, Ankara’da beş kişiyle beraber, yüzlerce polis memuru etrafımızdayken, karşı muhtıra okurken vardım. Şu anda norm kabul edilenlerin, radikal ve marjinal göründüğü bir dönemde, belki de gençliğin verdiği bir ödünsüzlükle oradaydık. İzansızdık, yarını düşünmeden damgalanırken tereddüt etmiyorduk. Her hafta eylemden eyleme koşarken gerçekten biliyor muyduk Türkiye’nin nasıl bir hızla dönüşeceğini? Emin değilim. Ama yapmamız gerekeni yapıyorduk.
Başka türlü davranamayacağımız için böyle davranıyorduk. İnanç ve iman, insana her zaman huzur veya dinginlik getiren bir şey değildir. İnanç, irşada dönüşemediği an, yakıcıdır. Bireysel yaşanmaya başlandığı an iman, içinizi kemirir, sizi rahat bırakmaz. Hakikat içinizde, kendinizi yakan bir ateş topuna dönüşür, kendini dışarı atmak ister.
Dürüst olmak gerekirse, ne yapıyorsak iç huzurumuzu, akıl sağlığımızı korumak için yapıyorduk.
Biz Taraf’ı çok sevmiştik...
Ve Taraf böyle bir zamanda girdi hayatımıza. Bizimdi Taraf. Türkiye’nin seyrinin nereye gittiğinin bilinmediği zamanlarda, ufuk henüz flu iken, her an bir araba kazası tehlikesi vaki iken, Taraf netti. Sadece ölümüne haklı olduğunu düşünen insanlarda bulunan bir deli cesareti ile, Türkiye siyasetine kendini bir aktör olarak dayatırken, Türkiye medyasının kurucu ve resmî ideolojisi olan üç maymunculuk oynamayı imkânsız hâle getiriyordu. Bir gazete değildi, bir ideolojik bülten de değildi. İlker Başbuğ gazeteyi tehdit ettiğinde “Paşa önce o parmağını indir” pankartları ile soluğu gazetenin önünde alan okuyucuları ile bir siyasi hareket idi, Taraf. Bayiden Taraf alırken, arkandan gelenin gülümseyerek “bana da bir Taraf” demesi ile hiç tanımadığın insanlar ile kurduğun düşünsel akrabalık idi Taraf. Hrant Dink’in cenazesinde, dönüp dönüp arkamıza bakarken gördüğümüz insan seli ile ilk defa hissettiğimiz çoğunluk hissiydi Taraf.
Gazetecilik onuru ve entelektüel dürüstlük
Aktivizmden gazeteciliğe geçerken, bu iki alanın birbirinden ayrıldığı sınırlar meselesi epey kafamı kurcalamıştı. Gazeteci olmak boş bir levha mı olmak demekti? Objektif olmak ne demekti? Gazetecinin müdahalesi nerede başlar, nerede biterdi?
Hiç bir zaman tarafsızlık ve objektif olma iddialarına teveccüh göstermedim. Hepimiz farkında olduğumuz veya olmadığımız bagajlarımızla, farklı hakikatlere yönelmeye mecburduk. Tarafsızlık iddiası bir gazeteci için çoğu zaman, kendi ideolojik arkaplanını görünmez kılarak, objektiflik iddiası altında bir tahakküm kurma aracıydı. Objektif ve tarafsız olmak, evet, imkânsızdı. Ancak entelektüel dürüstlük imkânsız değildi. Tarafını en baştan ortaya koyarak, doğruyu sadece doğruyu söylemek, hiçbir güce müdana etmemek, baskı devletten de, kendi mahallenden de gelse, korkmamak mümkündü. Tarafınızı açık açık belli ederek, okurları kandırmak yerine, dürüst olmak mümkündü.
Gazetecilik bildirmekti, olana ayna tutmaktı. Fakat bildirirken istemsiz olarak tekrar ve tekrar, her seferinde tavır almaktı. Aynanın bir görüş açısı olduğunu okurlara hatırlatmaktı. Gazetecilik taraf olmaktı, kaçınılmaz olarak.
Oral Çalışlar’ın istifa mektubu ve Yıldıray Oğur’un veda yazısı üzerine eklenecek pek bir şey yok.Taraf başka bir Taraf olmaya doğru giderken, kişisel bir imtihan ile karşı karşıyayım. Gazetecilik onuru için, hayatımdaki en büyük zevkten ve şereften, yani her hafta Taraf okurları için orta dünyadan bildirmekten feragat etmek durumundayım.
Ma’a salama Taraf...
Ma’a salama Arapça bir veda sözcüğü. Günlük kullanımı “hoşça kal”ın karşılığı. Ancak kelime anlamı, barış üzerinde olsun demek. Barış üzerinde olsun Taraf...
Not: Elbette yazmaya, çizmeye devam edeceğim. Geçen hafta başladığım Selefîlik yazısı dizisini ise muhakkak devam ettireceğim. Şükürler olsun ki yaşadığımız çağ, kelamın ve düşüncenin iletilmesi için illa yazılı medyaya ihtiyaç duymadığımız bir çağ. Dolayısıyla bu yazı Taraf’a veda, okurlara ise bir randevu yazısı...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.02.2017
5.02.2017
4.02.2017
27.06.2017
26.06.2017
21.06.2017
7.02.2017
5.02.2017
2.02.2017
30.05.2017