Ceren KENAR
Geçtiğimiz hafta, Türkiye'de sayısı 30'u aşkın insan öldürüldü. Onlarca yaralı var. Yakılmış, yıkılmış binalar kaldı geriye. Harabeye dönen müzeler, kütüphaneler yaşanan akıl tutulmasının boyutunu gösteriyor.
Bu bir 6-7 Eylül tekrarı. Bir yalan ile hâlihazırda kinle dolmuş kitlelerin, bir işaret ile aklı ve vicdanı rafa kaldırma anı. İnsana dair en çirkin, en ahlaksız güdülerin kitlesel bir linç seremonisi ile ortalığa saçılma hâli.
Önce iki hikâye ile neler yaşandığının gerçek yüzünü görelim.
Hilal Kaplan'ın, Yeni Şafak'taki köşesinden, Sason'un dağlık bir köyünde oturan, çobanlık yaparak harçlığını çıkaran, zihinsel engelli, 23 yaşında bir gencin, Yakup Çelik'in hikâyesini öğreniyoruz. “Yine ailesinden gizlice Batman'ın merkezine indiği günlerden birisi. Ailesi daha önce de kaybolduğunda onu aramış ve bulmuş. Ancak Yakup cep telefonu kullanmayı bilmediği için, o gün de bir süre ulaşamamışlar. Yakup, Batman'da ilçe otogarına geldiğinde vaktin geç olduğunu anlayınca ve minibüs de bulamayınca, her zaman namaz kıldığı garajdaki mescide girmiş ve sabahı orada etmek umuduyla beklemeye başlamış. Vakit yatsıyı geçtikten sonra mescide iki kişi girmiş. Gerisini Yakup'tan dinleyelim:
'Gördüm ki boyunlarında Apocu örtüsü var, pek onlara bakmadım. Mescitte sigara yaktılar ve bana ters ters bakmaya başladılar. Ben de korktum. Oradan ayrılıp yan taraftaki kadınlar mescidine girdim. Peşimden geldiler. 'Sen kimsin'? diye sordular. Ben de 'Sasonluyum, gariban bir çobanım' dedim. Bana, 'Hayır sen IŞİD'cisin' dediler ve saldırmaya başladılar. Epey boğuştuk. Kalçamı defalarca bıçakladılar. Çok kan aktı. Çok boğuştuk, sonra kaçtılar. Ben de yere düşmüşüm. Epey bir süre sonra garajın bekçisi geldi. Beni öyle görünce polisi aradı. Polis ve ambulans geldi. Hastaneye kaldırıldım. Artık akıllandım. Ailemden habersiz bir yere gitmeyeceğim. Söz veriyorum gitmeyeceğim.' Yakup, PKK yanlılarının ülkeyi savaş alanına çevirdiği 7 Ekim günü, kalçasından 16 kez bıçaklandı. Ailesi, sakallı olduğu için IŞİD'ci denilerek ölümün eşiğine getirilen Yakup'un sakallarını kesmiş.”
Star Gazetesi muhabiri Kemal Gümüş'ün haberinden saldırılardan yaralı kurtulan 18 yaşında bir gencin, Yusuf Er'in ve arkadaşlarının yaşadıklarını öğreniyoruz: “Kurban?Bayramının 4. günü Üçkuyu TOKİ mevkiindeki kurban kesim yerinde fakirlere dağıtılmak üzere hazırlanan kurban eti paketlerini alarak İskanevleri’ne gittiklerini ve orada bir grup PKK’lı tarafından etraflarının sarıldığını söyledi. Saldırganların ellerinde pompalı tüfek, tabanca, satır, bıçak, keser ve sopalar olduğunu anlatan Er, saldırı başlayınca Hasan Gökgöz, Hüseyin Dakak, Yasin Börü ve Riyad Güneş ile bir binaya sığındıklarını, kapısını çaldıkları bina yöneticisinin kendilerini kovduğunu söyledi. Üçüncü katta bir kadının kapıyı açıp kendilerini içeri aldığını anlatan Er, dehşet anlarını şöyle anlattı: Yarım saat sonra ev sahibi geldi. Bizi görünce bıçak çekerek dışarı çıkartmaya çalıştı. Ev sahibi PKK yandaşlarıyla beraberdi. Bize ‘Siz IŞİD’çisiniz’ dedi. Ona IŞİD’le hiçbir alakamızın olmadığını, kurban eti dağıtırken saldırıya uğradığımızı anlattık. Derken bizim binaya girdiğimizi gören diğer grup da gelerek bina kapısını kırdılar. Ev sahibi dairenin kapısında bekleyenlere kapıyı açmaya çalıştı. ‘Kapıyı açma bizi öldürecekler’ diye ikna etmeye çalıştık. 45 dakika onunla konuştuk. Sonra dışarıdaki grupla telefonla konuştu. Biz içeride yardım beklerken dışarıdan bir ses ‘o dinamiti getirin kapıyı uçuralım’ dedi. Ardından silahla kapıya ateş ettiler, kapı açılmadı. Adamdan rica ettik ‘sakin ol gönder bunları, biz de çıkıp gidelim’ dedik. Ancak o esnada üst kattan birisi iple kendini bizim bulunduğumuz katın balkonuna sarkıtarak içeri girdi ve mutfaktan gelerek bize ateş etti. Hasan’ı vurdu. Hasan ‘yaralandım’ dedi. Onu odaya çektiler ben de tuvaletin bitişiğindeki dolabın arkasına geçip elime çekpasın sopasını alarak korunmaya çalıştım. Adam bana da ateş eti parmağım ve bacağımdan vuruldum. Vurulunca tuvalete girdim ve kapıyı kilitledim. Ben tuvaletteyken ev sahibi de anahtarı silahlı adama verdi ve daire kapısını açtılar. Kapı açılır açılmaz kapıda bekleyen grup içeri girerek arkadaşlarıma saldırdı. Ellerinde silah bıçak keser satır gibi kesici aletler vardı. İçeride ‘vurun öldürün’ diye bağırarak küfür ediyorlardı. 10 dakika boyunca bu şekilde sesler geldi. Sonra arkadaşlarımı balkondan attılar. Ben içeride ses çıkarmadan gitmelerini bekliyorum. Birden ilk içeri giren adam ‘yaralı bir kişi daha vardı tuvalete girmişti’ diye bağırdı ve direk tuvaletin kapısını kırdılar. 5-6 kişi ellerinde bıçaklarla bana saldırdılar. Birisi sürekli bıçakla kafama vuruyordu. O sırada biri ‘durun öldürmeyin onu öyle bir hale sokalım ki ibret oldun’ dedi. Sonra ‘çık sana karışmayacağız’ dediler. Ancak tuvaletten dışarı adımı atar atmaz birisi sırtıma bıçak salladı. Tuvalete geri kaçtım. Tekrar dışarı çıkarılırken birisi satırla saldırdı, ayağımı kaldırarak kendimi korumaya çalıştım ama satır ayağımı kesti. Başka biri sopayla vuruyordu, bir diğeri de kafama bıçak saplıyordu. Bıçağın ucunu kafama vurup çekiyordu. Her tarafımdan kan akıyordu. Aşağı indiğimizde binanın önünde arkadaşlarımın cansız bedenlerini gördüm. İlk önce Hasan’ı gördüm yüzüstü yerde yatıyordu yukarıdan kafa üstü aşağı atmışlardı. Sonra diğerlerini de gördüm hepsini linç ederek yukarıdan aşağı atmışlardı. Birden yine sopalarla vurmaya başladılar. Sonra bir büyükleri ‘bırakın’ dedi, bıraktılar. Ben yalpalayarak kaçarken arkamdan ateş etmeye başladılar iki-üç el sıktılar isabet etmedi. Bir iki sokak sonra nefes alamaz oldum ve yere düştüm. Binadan bir adam çıktı. Telefonla babamı aradı beni almalarını sağladı. Sonra hastaneye götürdüler...”
Peki bu insanlar nasıl bu hâle geldi? Kurban eti dağıtan 15 yaşındaki çocukları IŞİD'ci olduğu gerekçesi ile öldürme, sırf sakallı diye zihinsel özürlü bir genci bıçaklama noktasına getiren bir nefret nasıl birikti?
Bu nefretin tohumları bir senedir atılıyor. 2013 yılının Aralık ayında yazdığım bir yazıdan alıntı yapmak gerekirse: “Lakin bildiğim şey, el-Kaide üzerinden Türkiye devletinin kurucu üç ana fay hattının son iki sene içinde hedef alındığı. İlk olarak Aleviler, Türkiye'nin el-Kaide'ye destek verdiği, bu destek ile el-Kaide'ye bağlı milislerin Suriye'deki Alevi köylerinde katliam düzenlediği söylentileri ile ayağa kaldırıldı. Mevcut hükümetin Alevi politikasını sayısız kere eleştirmiş biri olarak, bu dezenformasyona karşı AK Parti'nin Alevi vatandaşların endişelerini gidermekte başarısız kaldığını da eklemem gerekir. Bu dezenformasyonların kaynağı Esad'ın resmî haber ajansları (ki bu tanımın içine İran, Hizbullah ve Rus medyası da giriyor) teşkil ediyordu. Sürekli yalanlanmaları mühim değildi. Tekrar, tekrar servis edilen yalan haberin hızı düzeltmelerden önde gidiyordu. Daha sonra barış süreci ile nefes alan, on yıllar sonra huzur bulan Kürtlere atıldı olta. Tarihi Newroz'dan çok değil, 3 ay sonra, bölgede bir anda barış süreci umudu, yerini 'Türkiye destekli el-Kaide çetelerinin Rojava katliamları' haberlerine bıraktı. Kan uykusundan çıkmayan, faşist paşalara methiye belgeselleri çeken, 2-3 ayda bir Şam'a (turistik nedenlerle olsa gerek) geziler düzenleyen gazeteciler bir anda Barzani'den çok Kürt milliyetçisi oldular. Barzani heyetinin Rojava raporu kaale alınmadı, Türkiye devleti el-Kaide'ye nükleer silah (evet yanlış okumadınız) veriyor argümanları daha inandırıcı bulundu. Şimdi de hedef iktidara geldiğinden beri bazı İslamofobik çevrelerin hiçbir zaman içlerine sindiremedikleri bir hükümeti uluslararası kamuoyunda el-Kaide şaibesi ile kriminalize etmek...”
Hükümet yanlısı medya, barış sürecinde önemli ve kapsamlı bir dil değişikliğine giderken, PKK ve Öcalan konusunda dikkatli bir dil kullanmaya gayret ederken, müzakerenin diğer ortağı PKK medyası tam tersini yaptı. Türkiye tarihinde bu konuda en cesur adımları atan, elini taşın altına sokan, bu uğurda Gülen cemaatinin siyaset dışı operasyonlarını göze alan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu ve MİT Başkanı Hakan Fidan'ı itibarsızlaştırma yoluna gitti. Yalan olduğunu bile bile, Türkiye'nin önce el-Kaide, sonra IŞİD'e destek verdiği propagandasını yaptı. Kitlesini buna inandırdı. Kürtleri biledi.
Çoğu Kürt olan 34 kişi yalandan öldü.
Bunun hesabını verecek kimse var mı? Göz göre göre yalan haber yapan, dezenformasyonla nefret tohumu eken PKK medyasının diyecek bir sözü var mı?
Erdoğan nefreti ile çözüm sürecinin çökmesi için dua eden, bu uğurda bu yalanlara ortak olan, kendi küçük menfaatlerini bu ülkenin en önemli sorununun çözümünün önünde gören, emekli liberallerin, Türk solunun diyecek bir sözü var mı?
Kürt siyasetinin sorumsuz bir pişkinlik dışında bir sözü var mı?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.02.2017
5.02.2017
4.02.2017
27.06.2017
26.06.2017
21.06.2017
7.02.2017
5.02.2017
2.02.2017
30.05.2017